cevaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cevaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11. Sınıf Türk Edebiyatı Kitabı Sayfa 96 Sorular ve Cevapları


ÖDEV 3
 
Sone nazım şekli
 
 
♦    2 “dörtlük” ve 2“üçlük”ten oluşan 14 mısralık nazım şeklidir.
 
♦    Önceleri İtalyan edebiyatında kullanılmış, oradan Fransız edebiyatına geçmiştir. Bütün Avrupa edebiyatında “sone"ye rastlanır.
 
♦    Türk edebiyatına Servetifünûn Döneminde gelmiştir.
 
♦    Uyak düzeni şöyledir:
 
abab, abab, cdd, cff
 
abba, cddc, eef, ggf
 
abba, cddc, eff, egg
 
abab, cdcd, eff, egg
 
 
 
Serbest Müstezat
 
♦    Divan şiirindeki “müstezat” nazım şeklinden geliştirilen “serbest müstezat”, uzun ve kısa mısraları farklı kalıpları olan bir nazım şeklidir.
 
♦    Aruzla yazılabildiği gibi heceyle de yazılabilir. 
 
♦    Uzun ve kısa mısraların peş peşe sıralanışı ve kafiye düzeni şairin isteğine bağlıdır.
 
♦    Aynı şiir içerisinde değişik aruz kalıpları veya değişik sayıda heceli mısralar gelebilir.
 
♦    “Serbest müstezat"ın, Divan şiirindeki “müstezat" nazım şekliyle ilgisi varsa da sembolizm akımıyla birlikte Fransız şiirinden alınıp kullanılmıştır.
 
♦    ilk defa Servetifünun şairlerinin kullandığı bu nazım şeklini Fecriâti şairleri de kullanmıştır.
 
♦   Serbest müstezat nazım şekli serbest şiire açılan kapı olmuştur.
Read more

11.Sınıf Edebiyat Sayfa 97-100 Biryay Yayınları, Sorular ve Cevaplar

SAYFA 97 ETKİNLİK 1 
 1. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okuyunuz. 

 2. Ulu Önder Atatürk, gençliği nelere, kimlere karşı uyarmaktadır? Atatürk, gençleri Cumhuriyet’i ve bağımsızlığı koruma görevinden alıkoymaya çalışan iç ve dış düşmanlara karşı uyarmaktadır. Türk gençliğinin her koşulda Cumhuriyet’i ve bağımsızlığı koruması gerektiği dile getirilmiştir. 

 3. Türkiye Cumhuriyeti, kimlere emanet edilmiştir? Türkiye Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet edilmiştir. SAYFA 98 ETKİNLİK 2 a) “Mef ûlü / fâilatü / mefâîlü / fâilün” kalıbında hangi hecelerin açık, hangilerinin ka­palı olduğunu tahtada gösteriniz. Aruz Ölçüsüyle ilgili bilgi: Aruz ölçüsü hecelerin açıklık ve kapalılığına göre düzenlenen bir ölçüdür. Ünlü ile biten heceler açık hecedir (Bu hecelere kısa hece de denir) . Bu heceler yazıda (.) şeklinde nokta ile gösterilir. Ünsüzle biten ve uzun ünlü ile biten heceler kapalı hecedir (Bu hecelere uzun hece de denir.) Kapalı heceler (_) çizgi ile gösterilir. Aruzun birçok kalıbı vardır. Hecelerin açıklık ve kapalılık düzeni bu kalıplara göre belirlenir. Mef ûlü / fâilatü / mefâîlü / fâilün (_ _ . / _._. / ._ _ . / _ . _ ) başka bir ifadeyle (kapalı, kapalı, açık /kapalı, açık, kapalı, açık/ açık, kapalı, kapalı, açık / kapalı, açık, kapalı ) b) Şiirde alt alta gelen heceleri açıklık kapalılık yönünden değerlendiriniz. Şiirdeki iki dizede bunu uygulayalım Ferdâ senin; senin bu teceddüd, bu inkılâb… _ _ . _ . _ . . _ _ . _ . _ Her şey senin değil mi ki zâten? Sen ey şebâb (se-ney … ulama yapılmış.) _ _ . _ . _ . . _ _ . _ . _ c) “Ferda” şiirinin hangi ölçüyle yazıldığını söyleyiniz. Kullanılan ölçünün, şiirin ahengine katkısını belirleyiniz. Ferdâ şiiri aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Hece sayısındaki ve düzenindeki uyum, aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. Ayrıca şiirin uyak ve redifleri de ahengi sağlayan unsurlardır.
Read more

12. Sınıf Edebiyat Etkinlikleri Sayfa 18-19-20


Sayfa 18
 
4)Günümüz eserlerinde batıya yönelme devam ediyor.
 
5)Metnin teması:Batılılaşma
 
Cumhuriyet dönemine ait sosyal hayat unsurları : Batının örnek alınması gerektiği ve buna göre hareket etmemiz gerekir.
 
Çıkarımlarımız: Batıyı anlamak için batının gereklerini bilmemiz gerekir.Batının bilim dallarındaki yeniliklerini almamız gerekir.
 
——————–
 
Sayfa 19
 
6)(sosyal-siyasi) batılılaşma akımı etrafında ele alınmıştır.
 
7)Açıktır.
 
durudur.
 
akıcıdır.
 
tutarlıdır.
 
süslü(sanatlı)değildir.
 
Objektif değildir.Subjektifdir.
 
—————————–
 
sayfa 20
 
1. paragraf:öğretici
 
2.paragraf:mizahi
 
3.paragraf:duygusal
 
diğer paragraflar öğretici
 
öğretici anlatım türü ağır basmaktadır.
 
nesir geleneğine(deneme) aittir.
 
12-işlemezdi.Çünkü yazar öznel bir bakış açısıyla temayı ele almıştır.Bir başka yazar batının doğuyu örnek alması gerektiğini savunabilirdi.
 
Batının teknik olarak gelişmesine rağmen bazı değerlerini kaybettiğini, bu değerler bakımından bize özendiğini dile getirebilirdi.örneğin aile kavramının batıda yokolduğunu,batılıların rahat yaşama uğruna çocuk yapmak istemediklerini, bu yüzden avrupa nüfusunun hızla azaldığını dile getirebilirlerdi.

Read more

10. Sınıf Edebiyat Sayfa 145-150 Terkibibent Nedir?


TERKİBİBENT
1. Okuduğunuz şiiri ahenk unsurları yönünden inceleyerek tespitlerinizi aşağıya yazınız.
1. Ses akışı (aliterasyon, asonans):Ses akışı sağlayan sözcükler vardır. S, t ve y gibi sesler aliterasyon olarak kullanılırken a ve e sesi de asonans olarak kullanılmıştır.
Söyleyiş özelliği : Ahenkli bir söyleyişe sahiptir. Özellikle kafiye ve iç seslerdeki sözcükler bu şiire söyleyiş güzelliği katmıştır.
Ritim (açık ve kapalı hecelerin söylenişi): Aruz ölçüsü ile yazıldığı seslerin açık kapalı oluşu önemlidir.” şîre-i engûr, âlûde, maîl-i bûs-ı leb-i câm, bezm-i cihanın “ gibi sözcüklerde açık ve kapalı heceler bulunmaktadır. Bu şekliyle de aruzun tutması ve uygulanması için önemlidir.
Ses benzerlikleri (kafiye): Kafiyeli yazılmıştır. Kafiye düzeni aa, ba, ca, da, ea, fa… şeklinde oluşmuştur.

Konuşmadaki vurgu ve tonlamayla dizelerdeki ses ve söyleyiş arasında nasıl bir ilişki kurulabileceğini açıklayınız.
Konuşmadaki vurgu ve tonlamayla dizelerdeki ses ve söyleyiş arasında farklılık olacaktır. Şiir okurken ve yazarken mutlaka ritim, ahengin oluşması için ses ve söyleyiş özelliklerine dikkat ederiz ama konuşurken buna dikkat etmeyiz.

2. Okuduğunuz şiirde ses ve anlam yönünden kendi içinde bütünlük oluşturan birimleri belirleyiniz. Bu birimlerin özelliklerini ve bunlara ne ad verildiğini söyleyiniz. Ayrıca her bir birimin diğer birimlerle ses ve anlam yönünden ilişkisini açıklayınız.
2. Beyitlerden oluşmuştur.

3. a. Terkibibent hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
a. TERKİB-İ BENT
Terkib-i bend bentlerle kurulan uzun bir nazım biçimidir. Yaşamdan, talihten şikâyet; felsefî düşünceler, dinî, tasavvufî konular ve toplumsal yergilerin işlendiği şiirlerdir. En az beş en fazla on bentten oluşur. Her bent de beş ila 10 beyitten oluşur. Bentlerin kafiye düzeni gazele benzer. Her bendin (terkib-hane, kıta) sonunda vasıta beyti denen bir beyit vardır. Her bendin sonunda farklı vasıta beyitleri kullanılır. Bunlar bentlerden ayrı olarak kendi aralarında uyaklanır. Bentlerin kafiyelenişi gazeldeki gibidir. aa xa xa xa xa xa bb cc xc xc xc xc xc dd … (aa aa aa aa aa aa bb cc cc cc cc cc cc dd) Edebiyatımızda Bağdatlı Ruhî ve Ziya Paşa bu türün iki önemli şairidir. İkisi de toplumsal konularda terkib-i bent yazmıştır.

b. Okuduğunuz şiiri yapı özellikleri yönünden incelemek için aşağıdaki soruları cevaplayınız (Bu inceleme için 9. sınıf II. ünite “Şiir İnceleme, Şiirde Yapı” bölümünde öğrendiğiniz bilgilerinizden yararlanınız.).
b.
Nazım birimi ve sayısı : Bendlerden oluşur ama her bende kendi içinde beyitlerden oluşur. Nazım birimi bend olup 2 benddir.
Vasıta beyit (bendiye):
Biz mest-i mey-i meygede-i âlem-i canız
Ser-halka-i cem’iyyet-i peymâne-keşânız

Uyak düzeni: Her bende: aa, ba, ca, da, ea, fa, ga, ha şeklinde oluşmuş.

c. Okuduğunuz şiirin, hakkında önceden bilgi edindiğiniz terkibibendin özellikleriyle benzerlik gösterip göstermediğini söyleyiniz.
c. Terkibibend ile birebir özellik göstermektedir.

ç. Okuduğunuz terkibibendin ve her bendin temasını aşağıdaki şema üzerinde yazınız. Bendlerin temasıyla terkibibendin teması arasındaki ilişkiyi açıklayınız. Şiirin teması, birimlerin ortak paydası mıdır? Düşüncelerinizi belirtiniz.
ç.
1. beytin teması :
Bütün beyitler ve terkibi bendin tamamında bir şekilde dünya hayatının geçiciliği ve ona meyledilmemesi gerektiği vurgulanmıştır.
2. beytin teması :
3. beytin teması :
4. beytin teması :
5. beytin teması :
6. beytin teması :
7. beytin teması :
Vasıta beytin teması:
II. bent
1. beytin teması :
2. beytin teması :
3. beytin teması :
4. beytin teması :
5. beytin teması :
6. beytin teması :
7. beytin teması :
Vasıta beytin teması :
Terkibibendin teması

4. XVI. yüzyılın ünlü şairlerinden Bağdatlı Ruhî, 17 bendlik bu terkibibendinde işlediği temayla zamanında büyük bir ün kazanmıştır. XVI. yüzyıl da Osmanlı Devleti’nin yapısıyla aynı yüzyılın şairi Rûhî’nin terkibibendindeki tema ve söyleyiş özelliği (yergici, kendine güvenen) arasında nasıl bir bağlantı olduğunu açıklayınız.
4. 16 .yüzyıl Osmanlı Yükselme dönemi içinde olduğu ama artık halkın kendine olan güveninden dolayı devleti yavaş yavaş duraklama içerisinde girdiği bir dönemdir. Yani nasıl bizden büyük devlet yok dediği bir dönemdir. Bu durum birçok devlet büyüğünde de görülmektedir. Bir özgüven vardır ve belli bir zaman sonra bu olumsuz sonuçlar vermeye başlayacaktır. Bu dönemde Bağdatlı Ruhi gibi sanatçılar da çıkacak gücün, malın, servetin dünya hayatında olmadığını asıl gidilmesi gereken ve sevilmesi gerekenin Allah ve ahiret olduğunu vurgulayacaktır. Bu dönemde Bağdatlı Ruhi gibi sanatçılar çok vardır.

5. Sınıfta iki gruba ayrılınız. Grup sözcülerinizi seçiniz. Grup olarak terkibibendin bir bendini seçiniz. Bentlerde dile getirilen duyguları ve bunların hangi kelimelerle yansıtıldığını bulunuz. Bulduğunuz kelimeleri, grup sözcüleriniz aracılığıyla tahtada sıralayınız. Daha sonra bentlerde aktarılan duyguların farklı kelimelerle nasıl yansıtıldığını tartışınız. Sonucu aşağıya kısaca yazınız.
5. Cevabı size kalmış…

6. Birinci bendin ilk beytinde geçen “mest” kelimesi, içki sarhoşluğu değil, “Allah’ın huzurunda, onun güzellik ve ihtişamıyla kendinden geçmek” anlamında kullanılmıştır.
• “Harabat” kelimesi, “harabe” kelimesinin çoğuludur ve divan şiirinde şairler “meyhane” anlamında kullanmışlardır. Terkibibentte ise tasavvufi anlamda tekke, ilahî aşk şarabının içilip kendinden geçildiği, gerçeğe ulaşılan yer anlamında kullanılmıştır.

• “Engûr” kelimesinin anlamı üzümdür ancak şiirde “şarap” kastedilmektedir.
• Yukarıdaki açıklamalardan yola çıkarak bu kelimelerle yapılan sanatların adını ve şiirde nasıl kullanıldıklarını aşağıya yazınız.
Mest: İstiare
Harabat: İstiare
Engûr: İstiare
Bu incelemenizden sonra terkibibentteki kendi anlamında kullanılmayan diğer kelimeleri de bulup açıklayınız.

7. a. “Bezm-i elest” imgesi hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
a. Bezm-i elest: Ruhların aleminde bütün ruhların toplanıp Allah’ın ben sizin rabbiniz değil miyim sorusuna “Bela(evet)” dedikleri yer.

b. İlk beyitte geçen “Elest” kelimesiyle şair, neyi kastetmektedir? Şairin, “Bezm-i Elest” imgesini hatırlattığı bu beyitte hangi sanat vardır? Açıklayınız.
b. Telmih sanatı vardır. Burada daha önce dinsel bir olayı hatırlattığı için telmih sanatı vardır.

c. Üçüncü beyitte şair, “şarap küpü” anlamındaki kelimeyi, tasavvuf terimi olarak “âşığın kalbi” yerine kullanmıştır. Kelimenin geçtiği beyti okuduğunuzda gözünüzün önünde nelerin canlandığını açıklayarak buradaki söz sanatını söyleyiniz. Şiirdeki diğer imgeleri de siz bulunuz.
c. İstiare vardır.
Kadeh, etek, zahid, cam-ı mey, dilşad, Ferhat gibi imgeler vardır.

ç. Şiirdeki birimlerde kullanılan ortak imgeleri sıralayınız.
ç. Kadeh, etek, zahid, cam-ı mey, dilşad, Ferhat gibi imgeler vardır.

d. Terkibibentteki imge ve söz sanatlarının nasıl bir işlevi olduğunu açıklayınız.
d. İmgeler insana doğrudan ve sıradan anlatım farklılaştırıp anlatımı daha gizemli hale getirerek okuyucu anlatımın daha etkili kılmasına vesile olur. Mesela sevgili için uzun boylu kelimesini herkes kullanır ve böyle kullanılırsa da çok sıradan olur ama onu sallanan bir ağaca benzetmek anlatımı daha etkili kılar ki bunu da herkes yapamaz o dönem içinde.

8. İkinci bendin son beytinde Necef incisi olarak kastedilen, Hz. Ali’dir. Onun türbesi de Bağdat yakınlarındaki Necef’tedir. Şairin, bu kelimelerle hangi söz sanatını yaptığını açıklayınız. Belirttiğiniz söz sanatının şiirdeki işlevini söyleyiniz.
8. Yine istiare yapılmıştır. Çünkü inci diye benzetilen benzetmenin dört unsurundan sadece biri kullanılırsa istiaredir. Aynı zamanda tarihi karakteri hatırlattığı için telmih sanatı yapılmıştır. Estetik zevk katmıştır.

Terkibibentte söz edilen diğer efsanevi kişileri de siz belirleyiniz. Bunların şiire katkısını açıklayınız.
Ferhat diyerek Ferhat ile Şirin hikayesine gönderme vardır.

9. a. “Şîre-i engûr, mest, harabat, pay-ı hum, şikest, peymâne, irşâd” Arapça ve Farsça kelimelerinin şiirde kullanılma nedenlerini tartışınız. Sonuçlarını sıralayınız.
a. Birincisi şairlerimiz aruzla yazıkları için aruzda önemli olan seslerin açık ve kapalı olmasıdır. Türkçedeki seslerde açık ve kapalı ünlü durumları yoktur. Yani â, û, î gibi sesler yoktur. Bu aruz ölçüsünü ve ses değerini tutturmak için önemlidir. İkincisi ise bizim divan şairlerimiz Arap ve İran edebiyatından etkilenirken o şiirin estetik yapısı ve imge dünyasını değiştirmeden almışlardır.

b. Şiirdeki imgeler, söz sanatları ve nazım şeklinin özelliklerinden hareketle terkibibendin ait olduğu kültürle (gelenekle) ve toplumla ilişkisini açıklayınız.
b. Divan şiir geleneğine uygun yazılmıştır. Toplumun yapısı da dile getirilmiştir.

c. Yukarıdaki incelemelerinize göre terkibibendin hangi gelenekte yazıldığını ve hangi okuyucu kitlesine hitap ettiğini söyleyiniz.
c. Divan şiirinin hedef kitlesi yüksek zümre diye bilinen okumuş ve medrese eğitimi görmüş kimselerdir.

10. Terkibibendin temasının evrensel olup olmadığını söyleyiniz. Ruhî, bu temayı işlerken yüce ve yüksek olan soyut kavramlardan (imgelerden) nasıl yararlanmıştır? Açıklayınız.
10. Bu tema evrenseldir ve her devirde yazılabilir.

11. Bağdatlı Ruhî, terkibibendin temasını ve şiirdeki imgeleri hangi dinî kelimeleri ve divan şiirinin kendine özgü zevk ve anlayışını kullanarak geliştirmiştir? Düşüncelerinizi bir paragraf şeklinde yazarak sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.
11. İslam kültürünün etkisiyle bunları dile getirmiştir. Hz. Ali , dünyanın faniliği, zahid (sofu), mecazi anlamda meyhane, mey, harabat gibi kelimelerle dile getirmiştir.

12. Bağdatlı Ruhî, terkibibendin temasında, yaşadığı dönemin sosyal ortamıyla ilgili gözlemlerini, izlenimlerini ve kişisel duyarlılığını yansıtmış olabilir mi? Açıklayınız.
12. Yazar kendi gözlemlerini şiire yansıtmıştır.

13. Terkibibentteki yan anlamıyla kullanılan kelimeleri bulunuz. Şiirin yan anlam bakımından zengin olup olmadığını söyleyiniz.
13.

14. Terkibibentteki duygu ve düşüncenin günümüz şiirlerinde ve şarkılarında da ele alınıp alınmadığını örnekler vererek açıklayınız.
14.

15. Terkibibendi okuduğunuzda neler hissettiniz? Şiiri ilk okuduğunuzda hissettiklerinizle birkaç kez okuduktan sonraki hisleriniz arasında değişiklik var mı? Acaba sizin hissettiklerinizle şairin bu şiiri yazarken hissettikleri arasında bir benzerlik olabilir mi? Açıklayınız.
15. Cevabı size kalmış…

16. Terkibibendi Destan Dönemi şiirlerinden daha önce okuduğunuz bir örnekle tema, nazım birimi, dil ve anlatım yönünden inceleyiniz. Sonuçları aşağıdaki tabloya yazınız.
ÖlçütlerTerkibibentDestan Dönemi ŞiiriBenzerliklerFarklılıklar
TemaDünyanın geçiciliğiAşk, şarap, yiğitlik Temaları farklı
Nazım BirimiBentDörtlükler/td> Nazım birimleri farklı
Dil ve AnlatımArapça ve Farsça kelimelerde dolu kalıplaşmış bir anlatıma sahipYabancı etkilerden uzak sade bir dile yazılmıştır. Dilleri bakımında farklı

17. a. Bağdatlı Ruhî hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
b. Bağdatlı Ruhî ile ilgili edindiğiniz bilgiler ve okuduğunuz terkibibentten hareketle onun fikrî ve edebî yönü hakkındaki çıkarımlarınızı aşağıya yazınız.

a. ve b . maddeleri dikkate alınarak cevaplanmıştır.
BAĞDATLI RUHÎ
Ne zaman doğduğu konusunda kesin bir bilgi yoktur. Asıl adı Osman’dır. Ayaz Paşa’nın bendelerinden olan babası Bağdat’a gelerek gönüllü bölüğe girmiş, evlenmiş, Ruhi orada doğmuştur. Genç yaşında şiir yazmağa başladı. İyi bir öğrenim gördü. Tasavvuf üzerinde çalıştı. Farsçayı iyi öğrendi. Bağdat’a gelen birçok bilgin ve sanatçılarla görüştü. Fuzulî ile tanıştı, birçok yer gezdi. 1605 yılında Şam’da öldü. Gazellerinde kalender ruhunun, pervasız aşkının ve tasavvufî düşüncelerin derin izleri vardır. Terkib-i bentleriyle tanınmıştır. Şiirlerini Divan’da toplamıştır.

c. Terkibibent ile şair arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
c. Şairi ile şiiri arasında bir bağ vardır.

YORUMLAMA – GÜNCELLEME
1. Bu bölümde okuduğunuz metinler; dönemin siyasi, sosyal, kültürel yapısı; etkilenilen Arap ve Fars edebiyatını da dikkate alarak divan şiirini oluşturan zihniyet hakkında bilgi veriniz.
1. İslamiyet’in kabulünden sonra Türkler kitleler halinde müslüman olurken etkilendikleri toplum Arap ve Fars toplumlarıdır ki bu durum hem toplumsal hem kültürel hem de edebiyata yansımıştır. Zaman içerisinde dini hayatı değişen Türkler kültürel yapılarında da değişiklik görülmüş ve bu durum edebiyata yansımıştır. İşte divan şiirini oluşturan temel unsur bu etkilenmenin sonucunda oluşmuştur.

2. a. Bu bölümde okuduğunuz divan şiirlerini mısra örgüsü, kafiye düzeni ve temalarına göre
Nazım şekilleriMısra ÖrgüsüKafiye DüzeniTema
GazelBeyitaa, ba, ca, da..Aşk, kadın, şarap
KasideBeyitaa, ba, ca, da..Din ve devlet büyüklerine övgü
RubaiTek Dörtlükaaaa ya da aabaDünya hayatının geçiciliği
TuyuğTek Dörtlükaaaa ya da aabaDünya hayatının geçiciliği
MurabbaDörtlükaaaa, bbba, ccca…Sevgili, aşk
ŞarkıDörtlükaaaa, bbba, ccca…Sevgili, aşk
TerkibibentBentaa, ba, ca, da..Dünya hayatının geçiciliği

b. Okuduğunuz divan edebiyatı nazım şekillerini nazım birimlerine göre gruplandırınız.
b.
Nazım birimi beyit olanlarNazım birimi dörtlük olanlar
Gazel

Müstezat
Kaside
Mesnevi
Kıta
Rubai

Tuyuğ
Murabba
Şarkı


3. Bu bölümde okuduğunuz şiirlerden hangisini beğendiğinizi nedenleriyle belirtiniz.
3. Cevabı size kalmış…
4. Divan şiirlerinden en beğendiğiniz ve ezberlediğiniz beyit ya da dörtlükleri okuyunuz.
4. Cevabı size kalmış…
5. Kitabınızda okuduğunuz terkibibentteki gibi sosyal eleştiri yapılan eserleri nasıl değerlen­diriyorsunuz? Açıklayınız.
5. Cevabı size kalmış…
6. Divan şiiri bölümünde okuduğunuz şiirlerde ortak olarak kullanılan imgeleri sıralayınız. Bunun nedenini açıklayınız.
6. Gül bülbül, meyhane, cam, şarap, selvi, gamze(kirpik), saç, Ferhat, ejderha gibi kelimeler kullanılmıştır.


DEĞERLENDİRME
1. Divan edebiyatıyla ilgili aşağıda verilen bilgilerden doğru olanları işaretleyiniz.
XXXDivan şiiri yüce ve yüksek olana yöneliktir. Bu nedenle de daha çok soyut olanların sahasında kalmıştır.
XXXDivan şiiri, kendine özgü bir zevk ve anlayışın çevresinde örülüdür.
XXXDivan şiirindeki sesle (söyleyişle) imparatorluk yapısı arasında bir ilişki vardır.
2. I. Nazım birimi beyittir.
II. Beyit sayısı 33-99 arasındadır.
III. Devlet ya da din büyüklerini övmek için yazılır.
IV. Teşbib, girizgâh, tegazzül, methiye gibi bölümleri bulunur.
Özellikleri sıralanan nazım şekli aşağıdakilerden hangisidir?
A. Tuyuğ B. Murabba C. Kaside D. Mesnevi E. Rubai
CEVAP:C

3. Nedim ve Fuzûlî’yi karşılaştıran aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A. Nedim, şiirinde günlük yaşamı yansıtmış, Fuzûlî ise bundan kaçınmıştır.
B. İkisi de kasideden çok gazelde başarılı olmuşlardır.
C. Fuzûlî tasavvuftan etkilenmiş, Nedim ise tasavvufla hiç ilgilenmemiştir.
D. İkisinde de dil, çağdaşlarına göre daha sadedir.
E. İkisinin de “Divanlarından başka “Mesnevi’leri vardır.
(1984 – ÖYS)
CEVAP:E

4. “Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim
İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim”
Bu iki dizede, şiirin bütünü ile ilgili özelliklerden hangisi kesin olarak saptanabilir?
A. Yazıldığı dönem
B. Konusu
C. Ölçüsü
D. Kafiye düzeni
E. Nazım biçimi
CEVAP:B

5. Aşağıdakilerden hangisi divan şiirinin belirleyici özelliklerinden biri değildir?
A. Aruz vezniyle yazılmış olması
B. Kaside, gazel, mesnevi ve rubai gibi belli nazım şekilleri içinde yazılması
C. Parça güzelliğine değil, bütün güzelliğine önem vermesi
D. Duygu ve düşünceleri kalıplaşmış birtakım söz sanatlarıyla anlatması
E. Yabancı sözcükler ve dil kurallarıyla fazlaca yüklü olması
(1983 – ÖYS)
CEVAP:C

6. Aşağıdaki kelimelerden birbiriyle ilgili olanları eşleştiriniz.
Gül-bülbülİmge
MurabbaDörtlük
NedimŞarkı
MatlaGazel

7. Divan şiirinde sizi nelerin etkilediğini açıklayınız.
Read more

2013 9. Sınıf Dil ve Anlatım Etkinlikleri Tüm Soruları ve Cevapları

2012-2013 yeni eğitim öğretim yılında 9.sınıflar için Sezonun şu ana kadar bölümüne kadar olan Dil ve Anlatım konuların cevaplarını tek bir sayfada topladık...
Sayfamızda 9.sınıf Dil ve Anlatım etkinliklerine ulaşmanız mümkün..
Cevabını bulamadığınız soru olursa bize mesaj bırakabilirsiniz...
2012-2013 Dil ve anlatım (9.sınıf)
1.Çizimler incelendiğinde insanın iletişim ihtiyacı karşımıza çıkar.

2.a)İnsanoğlunun çevresiyle iletişim kurmak için başvurduğu yollar zaman içerisinde teknolojinin de gelişmesiyle hayli mesafe kat etmiştir.
b) Söylenemez;çünkü iletişim sadece insanlar arasında vardır.
3.İnternet,telefon sıklıkla kullandığımız anlaşma araçlarıdır.
4) Olabilir.
5)Atatürk ilke ve inkılaplarıyla basın özgürlüğü arasında ilişki kurulabilir.
SAYFA 11:
4) İletişim ……………………………………….İÇİN ÖNEMLİDİR.
Ø Hayatın gereği olduğu için önemlidir.
Ø Hayatın akışını sağladığı için önemlidir.
Ø İnsanlar arasında gelişmeyi sağladığı için önemlidir.
Ø Kişileri birbirine bağlayarak, onların sosyal bir grup halinde uyum içinde yaşamalarına yardımcı olduğu için önemlidir.
Ø Belli bir toplumda insanın kendinden önce var olan kuralları öğrenmesi, değer ve inançları benimsemesi ve buna uygun olarak kendisine verilen rolleri oynaması yani toplumsallaşyı sağladığı için önemlidir.
Ø Bireylerin kendi amaçları doğrultusunda ortak bir amaçta birleşerek toplumsal örgütlenmelerin kurulmasında da rol oynadığı için ÖNEMLİDİR.
SAYFA 12
B.Metinde Haşmet Gülkokan ve sakatatçı arasında geçen iletişim ögeleri
Gönderici(konuşan): “Haşmet Gülkokan” –Gülüm,bizim ciğer
Alıcı(dinleyen):sakatatçı –Hazır Haşmet Bey
İleti(mesaj) : ciğer
Kanal: hava
Şifre:kullanılan dil
Dönüt: -Hazır Haşmet Bey
Bağlam: hâl-alışveriş ortamı (Genellikle üstü kapalıpazar yeri.)
SAYFA 13:
a)İletişimde alıcı iletiyi almaya niyetli ve anlayacak seviyede ise iletişim gerçekleşir.Aksi durumlarda iletişim gerçekleşmez.
b) Alıcı, göndericinin iletisini almaya niyetli ve anlayacak seviyede olmaldır. Gönderici ile alıcının ortaklıkları ne kadar fazla ise iletişim o kadar etkili oiur (ortak deneyim, ortak bilgi birikimi, ortak dil özellikleri vb.)
· 7) yeşil yapraklar: bahar
· Kardan adam: kış
· Duman: yangın
· Siyah bulut: yağmur
· Bayrak : Türkiye (bağımsızlık da denebilir)
8) doğal gösterge-sosyal gösterge-dil göstergesi
b) Gösterge ve Türleri:
Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, kelime, nesne, görünüş ve olgulara gösterge denir.
Türleri:
a) Dil Göstergesi: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer.
b) Doğal Gösterge: Ülkelerin de doğal güzellikleri, yaprakların sararması,siyah bulutlar,güneşin doğması-batması…
C) Sosyal Gösterge: Trafik ışıkları, görgü kuralları,sigara içilmez levhaları,okulların açılması…
EK BİLGİ: İletişim Kurarken Kullanılan Göstergeler Nelerdir?
* Dil göstergeleri: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer. İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde dil ile anlatır. Dille gerçekleştirilen iletişim resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlü ve daha kullanılışlıdır.
* Dil dışı göstergeler: Resim, şekil, işaret, hareket, jest ve mimikler bu gruba girer.
9a) Dil göstergelerin oluşabilmesi için varlığı anlatan sesler bir arada düşünülmelidir.
a) Jest ve mimiklerle gösterebilir.
b) Resimde kullanılan dil dışı ögeler:
Haşmet Gülkokan’ın jest ve mimikleri
Fiyat etiketleri
Trafik lambaları, trafik işaret levhaları
c) En etkili iletişim dille yapılan olduğundan dil dışı göstergelerle yapılan iletişim pek de sağlıklı ve etkili olmayabilirdi.
SAYFA 15:
b) İletişim gerçekleşmez.
c) İletinin alıcıya ulaşması için göndericinin bunu doğru şekilde ifade etmesi önemlidir.Ancakiletişimin hangi ortamda (bağlamda) gerçekleştiği de bir o kadar önemlidir.Örneğin yüksek sesli müzik dinlenilen bir yerde sağlıklı iletişimden söz etmek pek mümkün değildir.
3.Ambulans: hasta itfaiye: yangın
4) cevabı için bknz. Sayfa 11 4.soru
5)Atatürk bu sözle basının bir toplumun ortak ve genel duyguları ve fikirlerinin yansıtıcısı olduğunu belirtmiştir.Günümüz basın dünyası da halkın ortak duygu ve düşüncelerini yansıtmaktadır.
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME
1)
Gönderici: Firdevs Hanım
Alıcı: Kırkayak Hanife Hanım
İleti: "Dışarı mı çıkıyordun?"
Dönüt: "Çıkıyordum amma acelesi yok."
Bağlam: ev
Kanal: Hava
Şifre: Dil
2) Jest ve mimikler,gazete,sabun
3) s.a.b.u.n >varlığı anlatan sesler =sabun(varlığı gösteren kelime) >dil göstergesi
g.a.z.e.t.e> varlığı anlatan sesler=gazete (varlığı gösteren kelime) >dil göstergesi
4) B
5)
· gösteren ve gösterilen
· Alıcı
7)
(y)
(d)
(d)
1.ŞİİR İNCELEME YÖNTEMİ
A) ŞİİR VE ZİHNİYET
HAZIRLIK
1.Destan Dönemine ait birinci metinde destan dönemi sanat ve zevk anlayışı metne yansımıştır.Bu metinde tema savaştır.Oymak,yay,savaşta vuruşmak gibi kelime ve kelime grupları dönemin zihniyetinin belirleyici ögeleridir.Şiir koşuk nazım biçiminde dörtlük nazım biriminde ve milli ölçümüz heceyle söylenmiştir.Dil yabancı etkilerden uzak ÖzTürkçedir.

2.metinde ise yine savaş ve yiğitlik teması işlenmiş.Sade ,yalın ve yerel söyleyişlere yer veren halk dili kullanılmıştır.Koşma nazım biçiminde,dörtlük nazım birimi ve heceyle yazılmıştır.(Halk şiiri geleneği) (UYARI:İkinci şiirin ozanı AŞIK ŞENLİK 19.yy. halk ozanıdır.Kitapta 9.yy olarak geçmektedir.Lütfen düzeltiniz.)
Sayfa 42
İnceleme
1. Yunus Emre’ye ait “Çağırayım Mevla’m seni” şiiri tasavvuf geleneğinin izlerini taşımaktadır.(Tasavvuf, Allah, evren ve insan ilişkisini bir bütünlük içinde açıklamaya çalışan, insanın ilahi erdemlere benzemesini,insanı insan-ı kamil amaçlayan dinsel ve felsefi düşüncedir.) Yunus Emre Allah aşkı ile yanan bir mutasavııftır.Yunus’un tasavvufi felsefesinde mutlak sevgili Allah’tır.Tek derdi Hakk’a ermek ve vuslatı yaşamaktır.Bu şiirde geçen “abdal,Mevla’m ,Ya hû” sözcükleri tasavvuf düşüncesini yansıtmaktadır.
2. Tanzimat dönemi, yeni değer ve kavramlarla yeni türlerin bir arada kullanıldığı bir dönemdir. Bu devirde başlatılan sosyal, siyasi, askerî, ekonomik, idarî yenilikler, insanların dünya algısını da belli oranda etkilemiştir. Eskiden insanların hürriyetle ilgili bir sorunları yoktu. Ama devrin sosyal ve siyasi yapısının etkisiyle hürriyet üzerinde konuşmak değerli bir hal aldı. Bunun en önemli sebebi, Avrupa’dan ithal edilen kavramlar, değer yargılarıyla Osmanlı devletinin zor bir devirden geçmesidir. Devlet, savaşlarda yeniliyor, ekonomisi çok kötüye gidiyordu. Bu durumda yaşayan insanlar da ülkelerinin bağımsızlığını kaybedeceğinden korkuyorlardı. Şair de hürriyet'in bu devirde yaşayanlar için neden önemli olduğunu şiirinde anlatmaya çalışmıştır. Sonuç olarak, bu şiirin devrin gerçekliğini doğru bir biçimde yansıttığını söyleyebiliriz.
Birinci dönemdeki sanat anlayışı : 'Sanat , toplum içindir ' anlayışı
İkinci dönemdeki sanat anlayışı : 'Sanat , sanat içindir ' anlayışı.(Bunun sebebi 2.dönemdeki ağır siyasi koşullardır.Dönemin sosyal ve siyasi özelliklerinin edebiyata yansıdığını unutmayınız.)
-Namık Kemal'in Hürriyet Kasidesi’nde toplum için sanat anlayışı vardır.
3. Tanzimat ve Milli edebiyat dönemleri (19-20.yy)Osmanlı Devleti ve halkı için sıkıntılı ve acılı dönemlerdir.Toplumun içinde bulunduğu durum hürriyet,vatanseverlik gibi değerlerin ön plana çıkmasını sağlamıştır.
Sayfa 44
4.Yunus Emre’nin şiirine döneminde etkili olan tasavvuf ve edebiyat anlayışı bütünüyle yansımıştır.
5.Namık Kemal’in kasidesinin konusu Namık Kemal’in hürriyete övgüsüdür.Hürriyet Kasidesinde divan şiirinde yazılan kasidelerle biçim yönünden bir etki söz konusudur.Namık Kemal Hürriyet Kasidesinde klasik kasidenin biçimsel özelliklerini korumuş(klasik kasidenin bölümleri dışında) eski nazım biçimiyle hürriyet gibi daha önce şiirlerde kullanılmamış bir tema işlemiştir.Burada şunu unutmamak gerekir.Tanzimat Dönemi şiirlerinde eski nazım biçimleri birtakım şekil değişiklikleriyle beraber kullanılmaya devam edilmiş; ama ŞİİRİN İÇERİĞİNDE,TEMASINDA YENİLİKLER yapılmıştır.(Hürriyet,eşitlik,adalet,kanun vb.gibi)
Yorumlama-Güncelleme
1. Namık Kemal’in şiirindeki dili rahatlıkla anlayamıyoruz.Bunun sebebi hem şiirin yazıldığı dönemin dil özellikleri(Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalarıylayüklü Osmanlıca) hem de Divan şiirinin etkisinin özgün içerik önce burada devam etmesidir.Tanzimat Döneminde dilde sadeleştirme istense de bunda pek başarılı olunamamıştır.
2.
1. metin : İslamiyet etkisinde gelişen dini-tasavvufi Türk edebiyatı sanat ve zevk analyışı hakimdir.Dil oldukça sadedir ve yalındır.Hece ölçüsü ve dörtlük nazım birimi kullanılmıştır.Dönemde etkili olan tasavvuf zihniyeti şiire bütünüyle yansımaktadır.
2. metin:Divan edebiyatı şiir geleneğinin kaside biçiminin şekil özelliklerini korumakla birlikte hürriyet gibi yeni bir tema işlenmiştir.Dönemin sosyal ve siyasi zihniyetini yansıtmakta hürriyete övgü sunulmaktadır.
3. metin:Sade bir dil vardır.Milli edebiyat şiir geleneğini yansıtmaktadır..Milliyetçi edebiyat anlayışına uygun sade dil,hece ölçüsü ve vatan sevgisi teması işlenmiştir.
Değerlendirme
1.
-dönemle
-sosyal,siyasi ve kültürel
-zihniyetini
-tasavvufun
2. D
3. Genel anlamda şairler döneminin kültür ve sanat hayatıyla ilgilenirler,ama bütün şairler dönemin zihniyetini yansıtırlar demek doğru demek değildir.
4. soru(doğru-yanlış)
D
D
D
ŞİİRDE AHENK (SES VE RİTİM)
Sayfa 45
Hazırlık
1.Metinlerden 2.metni daha ahenkli okuruz.Çünkü şiirde ses benzerlikleriyle sağlanan bir ahenk vardır.
2.Türküyü düz yazıya çevirdiğimizde ahenk(ses ve ritim özellikleri) ortadan kalkmaktadır.
İnceleme
2.Evet iki metinde de ahenk vardır.Bu iki metnin söylenişleriyle aynı değildir. Çünkü konular farklıdır.1.metin coşkulu ,2.metin hüzünlü bir söyleyişe sahiptir.
3. Kavuştak bölümünün ezgisi farklı olduğu için, bendden daha farklı bir söyleyişe sahip olduğu için…
SAYFA 47:
5.Türkü: Hece ölçüsü,durakları düzensiz
Ahmet Paşanın şiiri: Aruz ölçüsü,durakları düzensiz
Salkım Söğüt: Serbest tarzda yazıldığı için ölçüsüz,durakları düzensiz
6. Türkü ve Ahmet Paşanın şiiri ölçü kullanılarak oluşturulmuştur.
7. a……duman oldu
a…..çemen oldu
b…..görmedim
a………yaman oldu (oldu>redif ; “n” sesi yarım uyak
DEĞERLENDİRME
Sayfa 48
1.Şiirde ritim kafiye , ölçü ve ses tekrarıyla sağlanır.
2.C şıkkı
3.C şıkkı
4.D , Y , Y
5.Her edebi ESERİN kendine özgü bir AHENK ve RİTİM anlayışı vardır.
Şiirde ölçü (aruz, hece), kafiye, redif, aliterasyon, asonans ve kelime tekrarları. ahenk unsurudur.
6.Dörtlükte ahenk kafiye ve rediflerle,ses ve kelime tekrarlarıyla,aliterasyon ve asonasla ve 11’li hece ölçüsüyle sağlanmıştır.
Hazırlık
1. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan, onlarca devlet kuran, çok büyük göçler ve felaketler yaşayan bir milletin yazı ve konuşma dilinin 2000 yıl önceki durumuyla 2000 yıl sonraki durumunun aynı olduğunu söyleyebilir misiniz? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Söylenemez çünkü konuşma bölgesel farklılıklara göre daha çabuk gelişme gösterir. Yazı dili ise göç, savaş, kültür etkileşimi, icatlar gibi unsurların dile katkısından dolayı sürekli değişim ya da gelişim halindedir. Örnek olarak t>d değişimdir. Eski Türkler tag derken şimdi ise dag olarak geçmiştir ve bu ses değişimleri kendi göstermiştir. Bir başka özellik ise alfabenin değişmesi de bu dilin aynı kalmadığı gösterir.
2. Günümüzde Moğolistan’dan Balkanlar’a, Sibirya’dan Kerkük’e kadar yayılmış bulunan Türklerin Latin, Kiril ve Arap alfabelerine dayanan 29 farklı alfabe kullanmaları, Türk boylarının birbirleriyle olan ilişkilerini ne yönde etki­lemiş olabilir? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
2. Olumsuz etkilemiştir. Çünkü aynı dili, millet ve kültürü taşıyan ama farklı şekilde yazan insanlar zamanla aralarındaki kopar ve birbirlerine yabancı olurlar.
3. “Kaşgarlı Mahmut” ve “Divanü Lügati’t-Türk” size Türk dili ile ilgili neyi hatırlatır?
3. Türk dilinin ilk sözlüğü ve sözlü döneme ait destan, koşuk, sağu ve savları günümüze taşıyan önemli eser.
4. 7-8. yüzyıllarda yaşayan Kül Tigin ile 20. yüzyılda yaşa­yan Mustafa Kemal Atatürk’ün karşılaşıp konuşma imkânı olsaydı ikisi de Türkçe konuşmasına karşın anlaşabilirler miydi? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
4. Anlaşamazlar çünkü o zamanın Türkçesi ile şimdiki aynı değildir.
5. Dünyada Türkçenin birçok lehçesinin konuşulduğunu düşündüğümüzde Türkiye’de konuşulan Türkçeye, Türkiye Türkçesi mi yoksa sadece Türkçe mi demek daha uygun olur? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
5. Türkiye Türkçesi demek daha doğru olur. Sadece Türkçe dersek Azeri, Kırgız, Tatar, Türkmen gibi Türklerin konuştuğu Türkçeyi de içine alır.
İnceleme
1. Metin
Orhon Yazıtları (Kül Tigin Abidesi)
Doğu yüzü (Köktürkçe Dönemi, 8. Yüzyıl)
1.Yandaki tabloda, Köktürkçe ile yazılmış Orhon Yazıtları metninde geçen bazı kelimelerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları verilmiştir. Orhon Yazıtları metni ve yanda verilen kelimeler dikkate alındığında Köktürkçe ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?
1. Aralarında çok fazla fark yoktur. Sadece bazı kelimelerde ses değişimleri olmuştur. Mesela ilgerü>ileri değişiminde g sesi düşmüş, ama ifade ettiği düşünce ve kavram yine aynıdır. tik->dik- değişiminde t sesi d ye dönüşmüş ama ifade ettiği anlam yine aynıdır. Onun için devamı niteliğindedir.
2. Kül Tigin Abidesi’nin doğu yüzünden alınan Orhon Yazıtları metninde kullanılan bazı kelimeler, bu kelimelerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları aşağıda gösterilmiştir. Bu bilgilere göre Köktürkçe ve günümüz Türkiye Türkçesinde kullanılan kelimelerin kökleri arasındaki fark nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Yine bazı seslerde değişim kendini göstermiştir ve bu sesler biraz değişerek günümüze gelmiştir. Yani Arapçadan alınmamış sadece bir ses değişikliği vardır. Yani yabancı kelime değil Türkçe kelimedir.
3. Araştırma sonuçlarından ve Orhon Yazıtları metninden hareketle, tarihte ilk defa “Türk” sözünün hangi yüzyılda kullanıldığını belirleyerek tahtaya yazınız.
3. 8. Yüzyılda ilk defa Orhun Abidelerinde kullanılmıştır.
2. Metin
(Uygurca Dönemi, 9. Yüzyıl)
4. Yukarıdaki 9. yüzyıla ait Uygurca metin Uygur Türkçesi ve Türkiye Türkçesiyle verilmiştir. Metinlerde koyu renkte gösterilen ifadeler karşılaştırıldığında, Uygur Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişkiden söz edilebilir? Tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
4. Sözcük kök ve eklerinde bir iki seste değişiklik vardır. Kelimeler genel anlamda çıkarımlarda bulunabilmektedir.
5. Yukarıdaki metin ve aşağıdaki şemadan hareketle Uygur Türkçesini Köktürkçe döneminden ayıran özellikler nelerdir?
5. Köktürk dönemi ile Uygur dönemi arasındaki temel fark alfabe değişikliğidir.
3. Metin
ATEBETÜ’L-HAKAYI K
(Karahanlı Dönemi, 12. Yüzyıl)
6. 12. yüzyıla ait Atebetü’l-Hakayık metni İslamiyet etkisi altında gelişen Karahanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Bu metinden ve aşağıdaki şemadan hareketle Karahanlı Türkçesini Türkçenin diğer dönemlerinden ayıran özellikler nelerdir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. İslamiyet etkisinde yazılmış olan ilk metinlerdir ve Köktürk ve Uygur alfabeleri bırakılmış yerine Arap alfabesi kullanılmaya başlanmış ve bunun yanında Arapça kelimelerde dilimizde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle dini kavram ve kelimeler kullanılmaya başlanmıştır.
4. Metin
İLAHİ
(Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi, 13. Yüzyıl)
7.
a. Yunus Emre’nin 13. yüzyıla ait İlahi’sini anlaşılırlık bakımından değerlendiriniz.
7. Daha anlaşılır bir dille yazılmıştır. Günümüze ve halk söyleyişine yakındır.
b. Bu şiirin Köktürkçe, Uygurca ve Karahanlıca ile yazılmış metinlere göre kolaylıkla anlaşılmasının sebepleri neler olabilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b. Değişen kelime çok yoktur. Yani kelimeler hemen hemen günümüzde kullandığımız gibidir. Günümüze ve halk söyleyişine yakındır. Özellikle son dörtlük tamamen kullandığımız dile yakındır. Zaten Yunus Emre de Türkçe çok iyi kullanan tasavvuf şairidir.
8. Aşağıdaki şemadan ve Yunuz Emre’nin İlahi’sinden hareketle Eski Anadolu Türkçesinin kendinden önceki dönemlerden farkı nedir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
8. Önceki dönemlerde farkı Arap harfleriyle yazılmasının yanında Arapça ve Farsça sözcüklerin daha sıklıkla dilimize girmesidir. Karahanlı döneminde yani bir önceki metinde dini kavramlarda ya da birkaç kavramda girerken artık bu metinde ve sonrasında çoğunlukla Arapça ve Farsça sözcükleri görebilmekteyiz.
5. Metin
GAZEL
(Osmanlı Türkçesi, 15. Yüzyıl)
9. a. 15. yüzyıla ait yukarıdaki şiirden ve aşağıdaki şemadan hareketle Osmanlı Türkçesinin Türkiye Türkçesi ile ilişkisini tespit ediniz.
a. Türkiye Türkçesi Osmanlı Türkçesinin devamı niteliğinde ama farkı ise Osmanlı Türkçesinde dilimize giren Arap ve Fars kelimeleri azalmış ya da bu kelimeler tamamen Türkçeleşmiştir.
b. Osmanlı Türkçesi Köktürkçe ile karşılaştırıldığında 8. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Türkçenin gelişimi ile ilgili neler söylenebilir?
b. Önce alfabe değişmiş, Arap alfabesi kullanılmış. Başlangıçta bir iki kelime Arapça ve Farsça kelime dilimize girmişken 15.yüzyılda bu tarz kelimeler dilimize daha yoğun girmiştir.
6. Metin
TÜRKÜ
(Türkiye Türkçesi, 20. Yüzyıl)
10. a. Âşık Veysel’e ait Türkü’den ve yan sayfadaki şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin Köktürk, Uygur, Karahanlı, Eski Anadolu ve Osmanlı Türkçesinden farklı ve benzer yönlerini tespit ederek maddeler hâlinde def­terinize yazınız.
a. Değişen önemli şeylerden bir tanesi Latin alfabesidir. Benzer tarafı ise Türklerin kavram ve düşünce haritası değişmemiştir. Arap ve Fars kelimeler çok fazla iken şimdi onlar azalmıştır.
b. Yukarıdaki şema ve araştırma sonuçları dikkate alındığında Türkiye Türkçesi 8. yüzyıldan 20. yüzyıla ka­dar nasıl bir gelişme göstermiştir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
b. Köktürk alfabesinden Uygur alfabesine geçilmiş ve sonra da Arap alfabesine geçilmiştir.Arpa alfabesi kullanılırken
Arap ve Fars kelimeler ilk başta bir iki kelime iken daha sonraları bu kelime alımları çok sık olmaya başlamış ve en sonunda Latin alfabesine geçilmiştir.
11.
a. Aşağıda Türk dilinin tarihî gelişimi şemalaştırılmıştır. Araştırma sonuçlarından ve aşağıdaki şemadan hareketle günümüzde konuşulan Türk dillerinin oluşumu ve kökeni ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
a.
b. Aşağıdaki şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin günümüzde konuşulan diğer Türk dillerine göre konu­munu belirleyiniz. Sonuçları defterinize yazınız.
b.
12. Yunus Emre, Eşrefoğlu Rumi ve Âşık Veysel’e ait şiirler Anadolu Türkçesine ait dil ürünleridir. Bu şiirlerden ve araştırma sonuçlarından hareketle, Türkçenin Anadolu’daki gelişimini ve kazandığı yeni özelliklerini belirleyiniz. Sonuçları tahtaya yazınız.
12. Eski Anadolu Türkçesi: Batı Türkçesinin ilk devresidir. Eski Türkçenin izlerini taşıyan bu Türkçe, 13 ve 15. asırlarda Anadolu’da konuşulan Türkçedir. Batı Türkçesinin geçiş evresidir. Bundan dolayı bu döneme Batıdaki Orta Türkçe diyebiliriz. Bu dönemde Arapça ve Farsça unsurlar henüz fazla değildir fakat yabancı terkipler kullanılmaya başlanmıştır. Eski Anadolu Türkçesi Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk Osmanlıların yazı dilidir. Yunus Emre’nin “Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın “Garipname”si, Hoca Dehhani’nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir.
Anlama – Yorumlama
Yandaki tabloda “Korkma sönmez…” ifadesi Köktürk, Uygur, Arap, Kiril ve latin alfabeleriyle yazılmıştır.
Bu dil göstergeleri­nin hepsi de “Korkma sönmez” şeklinde okunduğuna göre Türk Dili’nin 8. yüzyıl­dan günümüze kadar geçirdiği süreçle ilgili hangi sonuçlara ulaşılır? Tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
Yazılan alfabe ne kadar değişirse değişsin yukarıdaki şemaya göre değişmeyen tek şey ifade ettiğim eşya, kavram, duygu ve düşüncelerimizdir.
1. Etkinlik
Aşağıda verilen günümüz Türkiye, Azerbeycan, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen, Uygur Türkçelerindeki “ılık, kız, kırmak, yalnız” kelimelerinin kullanımları incelenir. Bu kelimelerden hareketle günümüzde konuşulan Türk lehçelerinin birbirleriyle ilişkisi tartışılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
2. Etkinlik
a. Sınıfa getirilen Türklerin anayurdu ve göç yolları haritası üzerinde Türklerin sosyal, coğrafi ve siyasi yaşam­larında meydana gelen değişiklikler Türk dilinin gelişimi ile ilişkilendirilerek tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
a.
b. Türkçenin günümüzde konuşulduğu yerler harita üzerinde gösterilir.
b.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisinde Türkiye Türkçesinin günümüze kadar ulaşma süreci doğru şekilde verilmiştir?
A) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Uygurca -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
B) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Osmanlı Türkçesi – Uygurca – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi-Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
C) İlk Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Ana Türkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Karahanlı Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
D) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
E) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Uygurca – Köktürkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Osmanlı Türkçesi -Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
CEVAP:D
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi 13 yüzyıldan 15 sonlarına kadar sürmüştür.
Türk sözcüğü ilk defa 8. yüzyılda yazılan Orhun Abidelerinde geçer.
3. Aşağıdaki bilgileri doğru şekilde eşleştiriniz.
Hakas Türkçesi Ana Türkçe
Türkmen Türkçesi Batı Türkçesi
Özbek Türkçesi Kuzey-Doğu Türkçesi
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yunus Emre Türkçe yazdığı şiirleriyle Türk dilinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. ( D )
Gagavuz Türkçesi Batı Türkçesinin günümüzde konuşulan bir koludur. ( D )
Türkiye Türkçesi ile Köktürkçe arasında bir ilişki yoktur. ( Y )
5. Türk dilinin dönemlerini birbirinden ayıran özellikleri nelerdir?
5. Kullanılan alfabeler, ses değişimleri, bölgesel farklılıklar gibi unsurlar.




Ünite Sonu Ölçme – Değerlendirme
1. Türkiye Türkçesiyle konuşan bir Türk’le aşağıdakilerden hangisi daha kısa zamanda ve daha kolay anlaşabilir?
A) Azeri Türkçesi konuşan Azerbaycan Türkü ile
B) Yakut Türkçesi konuşan Yakut Türkü ile
C) Kazak Türkçesi konuşan Kazak Türkü ile
D) Kırgız Türkçesi konuşan Kırgız Türkü ile
E) Özbek Türkçesi konuşan Özbek Türkü ile
CEVAP:A
2. Aşağıdakilerden hangisinde köken bakımından aynı dil grubuna ait diller bir arada verilmiştir?
A) Rusça- Bulgarca- Arapça
B) Türkçe- Korece- Farsça
C) Çince- Almanca- Hintçe
D) İbranice- İngilizce- Farsça
E) Türkçe- Japonca- Korece
CEVAP: E
3. Aşağıdakilerden hangisi eklemeli diller grubunda değildir?
A) Türkçe
B) Moğolca
C) Japonca
D) Arapça
E) Korece
CEVAP: D
4. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Diller arasında ses sistemi, yapı, söz dizimi bakımlarından benzerlikler DİL AİLESİNİ oluşturur.
Orhon Yazıtları bugün MOĞOLİSTAN devleti sınırları içerisindedir.
5. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Eklemeli gruba giren dillerin sözcük türetiminde isim ve fiillerin çekiminde kökler hiç değişmez. ( D )
Eklemeli gruba giren dillerin çoğunda ekler sözcüğün başına gelir. ( Y )
Çekimli dillerde sözcük türetirken isim ve fiillerin çekiminde kökler değişikliğe uğramaz. ( Y )
6. Aşağıdakilerden hangisi Türkçenin Anadolu’da kazandığı özelliklerden biri değildir?
A) Türkçenin, Arapça ve Farsça baskısı altında yeteri kadar gelişme gösterememesi
B) Türkçenin 13. yüzyıldan itibaren Anadolu’da yazı dili hâline gelmeye başlaması
C) 14. yüzyılda Arapça ve Farsça eserler veren yazarlar yerine Türkçe eserler veren aydınların ortaya çıkması
D) Anadolu Türkçesinin Oğuz Türkçesine dayalı olarak edebî bir dil hâline gelmesi
E) Anadolu Türkçesinin halk diline ve sözlü edebiyat geleneğine bağlı olarak gelişme göstermesi
CEVAP: B
7. Aşağıdakilerden hangisi Anadolu’da Türkçenin gelişmesine hizmet eden şahsiyetlerden biri değildir?
A) Yunus Emre
B) Şeyyat Hamza
C) Ahmet Fakih
D) Hacı Bektaş-ı Veli
E) Ebu’l Kasım Firdevsi
CEVAP:E
8. Aşağıdaki eserlerin, Türkçenin hangi tarihî dönemlerine ait olduğunu karşılarındaki noktalı yerlere yazınız.
Köktürk Yazıtları KÖKTÜRK DÖNEMİ
Muhakemetü’l-Lügateyn KUZEY-DOĞU TÜRKÇESİ
Divan-ı Lügati’t-Türk KARAHANLI TÜRKÇESİ
Nutuk TÜRKİYE TÜKÇESİ
Yunus Emre Divanı ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ
9. Türkçenin XIII ve XV. yüzyıllar arasında konuşulduğu dönemdir. Yunus Emre Divanı bu dönem Türkçesinin özelliklerini taşır.
Yukarıda açıklaması verilen dönem Türkçenin hangi dönemidir?
A) Karahanlı Türkçesi
B) Çağatay Türkçesi
C) Kıpçak Türkçesi
D) Eski Anadolu Türkçesi
E) Osmanlı Türkçesi
CEVAP: D
10. Anadolu’da Türkçenin gelişmesine hizmet eden önemli eserler hakkında bilgi veriniz.
10. Yunus Emre’nin “Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın “Garipname”si, Hoca Dehhani’nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir.
11. Yapı ve köken bakımından dünya dillerini nasıl gruplandırabiliriz?
11. A. Yapı Bakımından Dünya Dilleri
1. Tek heceli diller:
  • Bu dillerdeki sözcüklerde çekim eki yoktur.
  • Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır.
  • Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır.
  • Yeryüzünde Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.
2. Eklemeli (Bitişken) Diller:
  • Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.
  • Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir.
  • Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer.
3. Çekimli (Bükümlü) Diller:
  • Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.
  • Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar.
  • Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça, Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer.
B. Köken Bakımından Dünya Dilleri
1. Hint – Avrupa Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe, Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu: Germen (Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir kısmında kullanılan dil).
Romen Dilleri: Latince, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
İslav Dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça, Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince, Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Mançuca Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlıdır.
Hazırlık
1. Ses ile harf arasında nasıl bir ilişki vardır? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Harf ile ses terimlerini birbirinden ayırmak gerekir. Ses kulağa, harf ise göze hitap eder.Önce ses vardı. Sonra yazının icat edilmesiyle sesler yazıda harflerle temsil edilmeye başladı.Bir dilin sesleri farklı alfabelerle de yazıya aktarılabilir.
2. Türkçede “gelinlik” kelimesinin “gelınlık”, “yazıyor” kelimesinin “yaziyör” şeklinde söylenmemesi Türkçenin hangi özelliği ile ilgili olabilir? Tartışınız. Sonucu tahtaya yazınız.
2. Ünlü uyumları ile izah edilebilir. Türkçede ince sesle başlayan inceyle kalın sesle başlayan kalın devam eder.
3. Ana dili Türkçe olmayan yabancı uyruklu birinin Türkçeyi öğrendikten sonra aşağıdaki kelimeleri gösterildiği şekilde yanlış telaffuz etmesinin sebebi ne olabilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Türkçedeki ses özelliklerini ve ses olaylarını bilmemesinden kaynaklanır.
İnceleme
1. Metin
HASAN BOĞULDU
1. Etkinlik
Ünlü ve ünsüzlerin özellikleri ile ilgili yapılan araştırmalardan hareketle aşağıdaki etkinlik gerçekleştirilir. Sınıf iki gruba ayrılır.
1.
a. Bütün kelimeleri büyük ünlü uyumuna uyan aşağıdaki cümlede geçen ünlüleri kalınlık ve incelik bakımın­dan değerlendiriniz. Bu ünlülerin nasıl bir uyumla bir araya geldiğini tartışınız. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle büyük ünlü uyumunun (kalınlık-incelik uyumu) kuralını belirleyerek aşağıdaki şemaya yazınız.
Büyük ünlü uymunda
Kalın ünlüden sonra kalın
gelir.
İnce ünlüden sonra
b. Hasan Boğuldu metin parçasında geçen “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesindeki kelimelerin büyük ünlü uyumuna uyup uymadığını tespit ediniz.
b. “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesinde bütün sözcükler büyük ünlü uyumuna uyar.
2. a. Aşağıda verilen bilgilerden hareketle Hasan Boğuldu metninden ünlüleri atılarak alınan cümlenin ünlü­lerini yazınız.
2. SEN BİLDİĞİN KADARINI SÖYLEYİVER
b. Cümledeki bütün kelimeler küçük ünlü uyumuna (düzlük-yuvarlaklık uyumu) uyduğuna göre ulaştığınız sonuçlardan hareketle küçük ünlü uyumunun kuralını belirleyiniz ve bu kuralı aşağıdaki şemaya yazınız.
Küçük ünlü uyumunda A,E,İ,I ünlülerden sonra A,E,İ,I ünlü gelir
o, ö, u, ü ünlülerden sonra ya a, e ya u, ü
c. Hasan Boğuldu metninde geçen “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yürek­lenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesindeki kelimelerin küçük ünlü uyumuna uyup uymadığını tespit ediniz.
c. “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesinde bütün sözcükler küçük ünlü uyumuna uyar.
3. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlenin bazı kelimeleri ünlü uyumuna uymayacak şekilde düzenlenmiştir. İki cümleyi okuyarak ünlü uyumuna uymanın önemi ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
3. Türkçedeki ünlü uyumları sadece Türkçeye özgü bir durumdur. Önemi ise Türkçedeki seslerin çok şekilli olması ve bunların eklenirken hangisinin uygun olduğunu bulmak için hazırlanmıştır.
2. Etkinlik
Öğrenciler tarafından aşağıdaki cümlelerde büyük ve küçük ünlü uyumu kuralına aykırı olan kelimeler bulunur. Bu kelimelerin ses uyumlarına uymama nedenleri tartışılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
“Hasan Emine’yi görmek istiyor.” , “Hasan Emine’ye bakarken yüreği titrerdi.” , “Hasan Emine’nin yolunu sa­bahleyin erkenden gözlerdi.” , “Emine Hasan’a yeşilimtrak gözleriyle uzun uzun bakardı.” , “Emine’nin babasıgil bu sevdayı istemezdi.”
İsti-yor
Bakar-ken
Sabah-leyin
Yeşil-imtrak
Babası-gil
Sözcükleri ünlü uyumlarına uymaz. Nedeni: Türkçede eklerin 4 yada 8 şekli varken bu sözcüklerin tek şekli olmasıdır. Mesela kes-kin sözcüğündeki –kin ekinin -kın,-kun,-kün,-gin,-gun,-gün,-gın şekli var ama –yor, -ken, -leyin, -imtrak gibi eklerin tek şekli vardır.
4. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “omuz” kelimesinde, ünlü düşmesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünlü düşmesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek def­terinize yazınız.
a. İki heceli sözcüklerde kendisinden sonra ünlü ile başlayan bir ek gelirse ikinci hece sesli harf düşer. Buna orta hece düşmesi denir.
b. Aşağıdaki cümlelerde ünlü düşmesinin meydana geldiği kelimeleri bularak ünlü düşmesinin nasıl gerçek­leştiğini söyleyiniz.
b. gönül-ü > gönlü
gider-ise>giderse
rızık-ı >rızkı
gider-imiş>gidermiş
oğul-unu>oğlunu
oğul-um>oğlum
akıl-ı>aklı
5. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “azıcık” kelimesinde, ünlü türemesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünlü türemesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek defterinize yazınız.
a. Bazı sözcüklerde “cik” küçültme eki getirildiğinde sözcükle ek arasına bir ünlü getirilir.
b. Aşağıdaki cümlede ünlü türemesinin meydana geldiği kelimeyi bularak bu ses olayının nasıl gerçek­leştiğini söyleyiniz.
b. bir-cik> biricik
6. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “söylüyor” kelimesinde, ünlü daralmasının nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünlü daralmasının nasıl meydana geldiğini belirleyiniz.
a. “a ve e ”ünlüleriyle biten fiile “-yor” eki getirildiğinde fiilin sonundaki “ a ve e” sesleri darlaşarak “ı, i, u, ü ” ye dönüşür.
b. Aşağıdaki cümlede ünlü daralmasının meydana geldiği kelimeyi bularak bu ses olayının nasıl gerçek­leştiğini söyleyiniz.
b. de-y- iver>diyiver (NOT: y sesinin daraltma özelliği sadece de-, ye-, ne sözcüklerinde meydana olur.)
7. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “düşte” kelimesinde, ünsüz benzeşmesinin (uyumu) nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünsüz benzeşmesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek tahtaya yazınız.
a. Türkçede sözcüklerde sert ünsüzlerden (p,f,s,t,k,ç,ş,h,p) sonra “d,c,g” ile başlayan bir ek gelirse bu seslerden c=ç’ ye, d=t’ ye, g=k’ye dönüşür. Yani bu sesler sertleşir.
b. Aşağıdaki cümlede ünsüz benzeşmesinin meydana geldiği kelimeleri bularak bu ses olayının nasıl gerçekleştiğini söyleyiniz.
b. çök-dü>çöktü
çat-dı>çattı
8. a. Hasan Boğuldu
Read more