Taban Fiyat Uygulaması
Devlet, bazen bir mal ve hizmet için asgari ya da
taban fiyat saptar. Emekçiler için asgari ücret,
belli tarım ürünleri için destekleme fiyatları bu
konuda iyi bilinen örneklerdir. Taban fiyat denge
fiyatında ya da onun altında saptanırsa, hiç bir
etkisi olmayacaktır. Çünkü denge hala ulaşılabilir
durumdadır ve devletçe konulan taban fiyatla da
tutarsız değildir. Ne var ki, taban fiyatın denge
fiyatının üstünde olması halinde, bu fiyat bağlayıcı
veya etkili bir fiyat olacaktır. Şimdi, bu bağlayıcı
durumlarla ilgileneceğiz.
Devletin özellikle tarım ürünleri piyasalarına
müdahalede başvurduğu etkin bir yöntem; piyasa için
bir destekleme fiyatı saptayarak, bu fiyattan ürün
satın almaktır. Bu uygulamada devlet, piyasa denge
fiyatının üzerinde bir taban fiyat belirler ve bu
fiyattan kendisine getirilen ürünü satın alır.
Ülkemizde Toprak Mahsulleri Ofisi, Fiskobirlik,
Çaykur, Marmara Birlik, Tekel gibi kuruluşların
yaptığı gibi, bu kuruluşlar ilgili malların
piyasasına girerek belli bir fiyattan malı satın
alırlar. Böylece bu malların fiyatının bu taban
fiyatın altına düşmesine izin verilmez.
Taban fiyat uygulaması, piyasa döneminin uzunluğuna
bağlı olarak farklı etkiler yaratır. Çok kısa piyasa
dönemi, tarımsal üretimin biyolojik özelliği
nedeniyle bitkisel ürünlerde çoğu durumda bir yıl
kadar sürer. Ürünün hasadıyla başlayıp gelecek ekim
mevsimine kadar süren çok kısa piyasa döneminde arz,
birçok tarım ürününde, hemen hemen sabittir. Bu
nedenle çok kısa piyasa döneminde arzın, şu ya da bu
düzeyde belirlenecek taban fiyata herhangi bir
tepkisi söz konusu değildir. Böyle bir durum,
şekilde görülmektedir.
Şekil: Çok Kısa Dönem
Yukarıdaki şekilde, belirli bir yılın ürün arzının
(S = Qı) olması üzerine, devletçe belirlenen
destekleme fiyatı ya da taban fiyat, Pt'dir.
Devlet Pt fiyatından kendisine
getirilecek ürünü satın almaya hazır olduğundan hiç
bir üretici, bundan daha düşük bir fiyattan ürününü
satmaya razı olmayacaktır. Bu nedenle, piyasada
tüketiciler de, ürünü devletçe belirlenen (Pt)
taban fiyatından satın alacaktır. Ne var ki, (Pt)
fiyatından tüketicilerin talebi, (Qt)
kadardır. Bir başka deyişle, tüketiciler, piyasaya
getirilen ürünün tamamını satın almazlar. Bu
durumda, devlet, açıkladığı (Pt) taban
fiyatı üzerinde, tüketicilerce satın alınmayan (Qı-Qt)
kadar ürünü, satın almak zorunda kalacaktır.
Çok kısa piyasa dönemindeki bu uygulama; kuşkusuz
üretici gelirlerinde önemli artışlara yol açar.
Zaten uygulamanın amacı da, üretici gelirlerini
artırmaktır. Ancak, bu uygulama, piyasa fiyatını
yükseltmek suretiyle tüketicilerin büyük ölçüde rant
kaybına yol açar.
Bir tarımsal ürünle ilgili destekleme fiyatının
ekimden sonra, ancak hasattan önce belirlenmesi
durumunda, artık kısa piyasa dönemi söz konusudur.
Bu durumda, çiftçiler; su, kimyasal gübre, ilaç gibi
verimliliği etkileyen aramalların farklı
yoğunluklarda kullanarak, kısa dönemde piyasaya
arzedecekleri mal miktarını belirli sınırlar içinde
değiştirebilirler. Bir başka deyişle, tarımsal ürün
arzı, kısa piyasa döneminde, az da olsa, belirli bir
esneklik gösterir. Şekil böyle bir durumu
yansıtmaktadır.
Normal piyasa koşullarında ürünün fiyatı arz ve
talebe göre oluşacağından (şekil) OPı fiyatında OQı
kadar ürün satılacaktır. Devlet üreticileri korumak
amacıyla ürünün taban fiyatını OPt
düzeyinde tutmak isterse o zaman talep miktarı OQt'ye
düşecektir. Fakat OPt yüksek fiyatı
karşısında ürün arzı artacaktır (OÇh). Bu durumda,
arz ve talep arasında BC aralığı kadar bir arz
fazlası meydana gelince bu BC arz fazlasını devlet
OPt fiyatından satın alacaktır. Bu
durumda diğer özel girişim alıcıları da devletin
uyguladığı fiyata uymaya zorunlu kalacaklardır.
Dışsatımı olanaklı malların üretimini özendirmek
için de destekleme alımlarına başvurulabilir.
Fiyat Sübvansiyonu
Piyasa talebinin düşük bir esnekliğe sahip olması
durumunda, piyasaya arz edilen mal miktarının
herhangi bir nedenle artması; King Kanunu nedeniyle,
üretici gelirlerini önemli ölçüde düşürür.
Genellikle tarımsal ürün pazarlarında kendini
gösteren bu tür durumlarda, hükümetler, üreticileri
korumak amacıyla, zaman zaman, çeşitli mal ve
hizmetlerde, fiyat sübvansiyonu uygulaması yaparlar.
Şöyle ki; fiyatlar serbest piyasa koşullarında
oluşur. Yani devlet müdahale etmez. Başka bir
deyişle, piyasadaki alış-verişler cari fiyat
üzerinden işlem görür. Ancak, devlet üretilen veya
satılan her birim başına garanti bir fiyat verir.
Garanti fiyat ile cari fiyat arasındaki farkı,
üreticiye nakit olarak öder. Mali yardım, hem
üreticiyi hem de tüketiciyi korumaktadır. Gerçekte
tüketici bir birim malı, düşük piyasa fiyatından
satın alarak belli bir avantaj sağlamaktadır. Oysa
bu avantaj taban fiyat uygulamalarında yoktur.
Özellikle stok yapılması güç olan tarımsal
ürünlerde destekleme alımları yerine
sübvansiyon politikasına başvurulur. Bununla
beraber sübvansiyon politikasının destekleme
alımlarından daha zor bir uygulama olduğu da
açıktır.
Hükümetçe belirlenen garanti fiyatının piyasa
üzerindeki etkileri; ele alınan piyasa döneminin
niteliğine bağlıdır.
Çok kısa piyasa döneminde, garanti fiyatının, piyasa
mekanizmasının işleyişi ve piyasa denge fiyat ve
miktarı üzerinde, herhangi bir etkisi yoktur.
Bu nedenle, tüketici rantı değişmez.
Garanti fiyatı, çok kısa piyasa döneminde, yalnızca
üreticilere hükümetçe yapılacak doğrudan sübvansiyon
ödemelerinin hesaplanmasında kullanılan bir ölçütten
ibarettir. Ne var ki, kısa ve uzun piyasa dönemleri
için, aynı şeyleri söylemek olurlu değildir. Çünkü,
piyasa dönemi uzadıkça, arzın fiyat esnekliği artar.
Aşağıdaki şekil-44, fiyat sübvansiyonu uygulamasının
kısa piyasa dönemindeki sonuçlarını göstermektedir.
Şekil-: Kısa Dönem
Buna göre, başlangıçta piyasa denge fiyatı (Pı) ve
denge değiş-tokuş (mübadele) miktarı (Qı) iken
hükümetin (Pg) gibi bir garanti fiyatı
belirlemesi üzerine, piyasaya arzedilen mal miktarı
(Qı) düzeyinden (Q2) düzeyine çıkmıştır.
Piyasaya arzedilen mal miktarındaki bu artış, piyasa
denge fiyatının (Pı)'den (P2)'ye düşmesine neden
olmuştur. Piyasa denge fiyatının düşmesi,
tüketicilerin elde ettikleri gönenci arttırmıştır.
Ancak, tüketici gönencindeki bu artma hükümetin
sübvansiyon yükünün artması pahasına
gerçekleşmiştir.
Fiyat sübvansiyonu, ancak, yerleşik belge düzenine
ve iyi örgütlenmiş mal borsasına sahip ülkelerde
uygulanabilir. Çünkü, üreticilerin kendileri için
saptanmış sübvansiyonu alabilmeleri; hem de fiyat
yönünden, sattıkları malı belgelendirmelerine
bağlıdır.
Taban fiyatın uygulandığı en önemli alanlar bazı
tarım ürünleri piyasaları ve işgücü (emek)
piyasasıdır. Türkiye'de Devlet tütün, fındık, buğday
ve çay gibi bazı ürünler için taban fiyat uygular;
ürünleri taban fiyattan satın almayı garanti eder.
Üretici ürününü devlete veya devlet dışındaki
alıcılara taban fiyatı üzerinden satar. Genellikle
arz fazlası devletin elinde kalır ve devlet bu arz
fazlasını daha düşük fiyata ihraç ederek, imha
ederek, yakarak ( tütün ve çay) veya askeri
birliklere ve okullara dağıtarak (fındık) elden
çıkarmaya çalışır.
Devlet, öte yandan bazı ürünlerin ekim alanlarını
sınırlandırarak arzı azaltmayı hedefler.