BEŞ HECECİLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BEŞ HECECİLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Beş Hececiler Nedir?


Milli Mücadele yıllarında şiire başlayan topluluğa bağlı şairler, şiirlerinde Anadolu’yu ve Anadolu insanını işlemişlerdir. Memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik, işledikleri başlıca konulardır. “Hecenin beş şairi” diye anılan bu sanatçılar, Milli Edebiyat akımından etkilenmiş ve aruz ölçüsünü bırakarak şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmaya başlamışlardır.
Topluluğun Özellikleri
  • Şiirde sade ve özentisiz olmayı, süsten uzak kalmayı tercih etmişlerdir.
  • İstanbul Türkçesini esas alırlar ve Anadolu’ya açılırlar. Anadolu gerçeğini ve insanını şiire sokarlar.
  • İlk şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmışlar, daha sonra hece ölçüsüne geçmişlerdir.
  • Şiirlerini günlük konuşma diliyle yazarlar.
  • Şiirlerinde memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.
  • Milli Mücadele yıllarında tarihi ve milli konulara yönelirler.
  • Yerli-milli sanat ve tarih motiflerini ele alarak yaşanan sanat dilimleriyle örülü bir memleket edebiyatı meydana getirmeye yönelmişlerdir.
  • Hece ölçüsü ile serbest müstezat yazmayı da denemişlerdir.
  • Dize kümelerinde dörtlük esasına bağlı kalmamışlar, yeni yeni biçimler aramışlardır.
  • Düzyazıdaki söz dizimine şiire aktarmışlardır.

TEMSİLCİLERİ
  • Faruk Nafiz Çamlıbel
  • Yusuf Ziya Ortaç
  • Enis Behiç Koryürek
  • Halit Fahri Ozansoy
  • Orhan Seyfi Orhon

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL (1898-1973)
  • Şiir dilinde yeni bir söyleyiş çığırı açmıştır.
  • Beş Hececilerin milli kaynaklara yönelişleri içinde ilkelerini başarıya uygulayan topluluğunu önde gelen şairidir.
  • Şiire I.Dünya savaşında aruzla başladı. Daha sonra da hece vezniyle şiirler yazmaya başladı;.
  • Hececi çağdaşlarının en üstünlerinden sayılmış ve şiir üslubu, sonra yetişen hece şairlerini etkilemiştir.
  • Hececilerin en genci; fakat en başarılı ismidir.
  • Şiirlerinde hem Anadolu’yu, memleket sevgisini anlatmış hem de bireysel konulara yönelmiştir.
  • Sanat şiirinde, uygulamaya çalıştığı Memleket Edebiyatının bir felsefesini ortaya koymuştur.
  • Sanatçının, “Han Duvarları” adlı şiiri pek çok sanatçının ilgisini çeker.
  • Sanatçı 1930′dan sonra mistik, tasavvufi içerikli şiirler yazar.
  • Din, Allah, ruh konularına geniş yer verir.
  • Aruzla yazdığı şiirlerini iki kitapta toplamıştır: “Şarkın Sultanları , Gönülden Gönüle”
ESERLERİ
  • Şiir:Han Duvarları, Dinle Neyden, Çoban Çeşmesi, Gönülden Gönüle, Bir Ömür Böyle Geçti,
Elimle Seçtiklerim, Heyecan ve Sükun
  • Tiyatro: Özyurt, Canavar, Akın, Kahraman
  • Mensur Tiyatro:Yayla Kartalı
  • Roman: Yıldız Yağmuru


ORHAN SEYFİ ORHON (1890-1972)
  • Şiirlerinde daha çok, bireysel konuları işleyen sanatçı, milli konuları da işlemiştir.
  • Şiirlerinde konuşma dilini başarıyla kullanmıştır.
  • Bazı şiirlerinde halk şiirinin şekillerini de kullanmıştır.
  • Divan şiiri kalıplarını hece ölçüsüne uyarlayarak gazele benzer şiirler yazmıştır.
ESERLERİ
  • Fırtına ve Kar, Gönülden Sesler, Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi, O Beyaz Bir Kuştu, Kervan: Şiir

HALİT FAHRİ OZANSOY (1892-1971)
  • İlk şiirlerinde ölçü, dil ve duyuş tarzı bakımından Fecr-i Âti şairlerinin etkisinde kalmış, Milli Edebiyat akımından etkilenerek aruzu bırakmış ve şiirlerini hece ölçüsüyle yazmıştır.
  • Aruza Veda adlı şiiriyle aruz ölçüsünü bırakıp heceye yönelmiştir.
  • Şiirlerinde, konuşulan Türkçeyi başarıyla kullanmıştır.
  • Derin bir melankoli ve karamsarlık taşıyan şiirlerinde bireysel konuları işlemiştir.
ESERLERİ
  • Rüya, Efsaneler, Cenk Duyguları, Sulara Dalan Gözler, Sonsuz Gecelerin Ötesinde, Hep Onun İçin: Şiir
  • Baykuş, Nedim, Hayalet: Oyun
  • Edebiyatçılar Çevremde, Eski İstanbul’un Ramazanları: Anı

ENİS BEHİÇ KORYÜREK (1892- 1949)
  • İlk şiirini aruz ölçüsüyle yazmış, Ziya Gökalp’ın önerisiyle hece ölçüsünü benimsemiştir.
  • Kurtuluş Savaşı yıllarında milli duyguları ve tarihi kahramanlıkları işleyen şiirler yazmıştır.
  • Hece ölçüsü üzerinde çalışarak bazı durak değişiklikleri yapmış, bir şiirde çeşitli hece kalıplarını kullanmayı denemiştir.
  • Yaşamının sonuna doğru mistik şiire yönelmiştir.

YUSUF ZİYA ORTAÇ ( 1895 – 1967)
  • İlk şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmış, Ziya Gökalp’la tanıştıktan sonra hece ölçüsüyle yazmaya başlamıştır.
  • Şiirlerinde günlük yaşamın çeşitli görünümlerini yalın bir söyleyişle dile getirmiştir.
  • Çıkardığı Şair ve Akbaba adlı dergilerde yazıları yayımlanmıştır.
  • Sürükleyici bir anlatımla, rahat okunur bir tarzda yazdığı fıkralarında, edebiyatımıza siyasal izahın başarılı örneklerini kazandırmıştır.
  • Kuş Cıvıltıları adlı çocuk şiirlerinin yer aldığı yapıtıyla çocuk edebiyatımıza katkıda bulunmuştur.
  • Binnaz adlı oyunu, edebiyatımızda hece ölçüsüyle yazılmış başarılı bir tiyatro yapıtıdır.
ESERLERİ
  • Akından Akına, Bir Rüzgar Esti, Yanardağ, Âşıklar Yolu, Bir Selvi Gölgesi, Cenk Ufukları, Oyun: Şiir
  • Binnaz, Kördüğüm, Latife, Nikâhta Keramet: Tiyatro
  • Şeker Osman, Kürkçü Dükkânı, Üç Katlı Ev, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Gün Doğmadan, Göç: Roman
  • Göz Ucuyla Avrupa: Gezi Yazısı
  • Portreler: Anı
  • Ahmet Haşim, Seyrani, Faruk Nafiz: İnceleme
  • Halk Edebiyatı Antolojisi: Antoloji 
Read more

BEŞ HECECİLER VE EDEBİYAT AKIMI (EDEBİYAT DERSİ KONU ANLATIM)

Hecenin Beş Şairi

Bu dönemde, egemen ideolojilerin dışında kalarak izlenimci, simgeci bir anlayışla "saf şiir"i geliştirmeye çalışan Ahmet Haşim, Milli Edebiyat kapsamına alınamayacak tek ozandır denilebilir. İlk örneklerini Cenap Şehabettin’de gördüğümüz simgeci şiir onunla en usta, en başarılı temsilcisini bulmuştur. Bireyselliği, şiirde anlam kapalılığını ve müziksele yakın uyumu savunan Haşim’in simgeciliğinin yanı sıra, anlatımcılığın ve dışavurumculuğun (expressionisme) etkisinde kaldığı da belirtilmelidir. Onun 1920’den sonra daha yalın bir dile yönelmesi de doğrudan Milli Edebiyat akımının etkisine bağlanamaz. Tanzimat döneminde Şinasi’nin ortaya attığı anlaşılır bir dille yazmak düşüncesinin gerçekleşmesi, Türkçe’nin utkusunun sonucudur bu. Doğal bir gelişimin dışında kalamazdı Haşim.

Şiirde Mehmet Emin Yurdakul’a bağlanan Milli Edebiyat akımının en tipik sürdürücüleri, Hececiler ya da Hecenin Beş Şairi adlarıyla anılan Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon, Halit Fahri Ozansoy ve Enis Behiç Koryürek’tir. Ortaç, Bilgi Derneği’ne ilk gidişini ve Milli Edebiyat akımını benimseyişini şöyle anlatır: "Ara sıra utangaç gzölerle yüzüme bakıp gülümsüyordu Gökalp-Neden sonra bütün gücünü toplayıp; - İçtihat’a yazıyorsunuz dedi. Boynumu bir yana büktüm: - Evet... Aruzla, dedi. Boynumu öbür yana büktüm: - Evet... Sonra kapı açıldı kapandı, açıldı kapandı. Ali Canip’i o gün gördüm, Ömer Seyfettin’le o gün karşılaştım, Celal Sahir’le o gün konuştum ve Orhan Seyfi ile Enis Behiç’le o gün arkadaş oldum... Yeşil masanın başındaki konuşmayan adam konuştu o gün. Üç dilden, Türkçe’den, Arapça’dan, Farsça’dan karma bir dil yapılamayacağını anlattı. Yazı dilinin konuşma dilinden ayrılamayacağını anlattı ve Anadolu’nun bile, Karadeniz’in bile giremediği aruzun bizim veznimiz olamayacağını anlattı... Ertesi cuma Bilgi Derneği’ne geldiğimiz zaman Orhan Seyfi’nin de, Enis Behiç’in de, benim de ceplerimizde hece vezni ile, güzel Türkçe ile yazılmış birer şiir vardı."

Ziya Gökalp’ın "Sanat" (Yeni Hayat, 1917) şiirinde özetlediği şu ilkeler,

"Aruz sizin olsun, hece bizimdir,
Halkın söylediği Türkçe bizimdir:
Leyl sizin, şeb sizin gece bizimdir,
Değildir bir mana üç ada muhtaç."

Hececilerin sanat anlayışını belirler. Ama Gökalp’ın şiirinde gördüğümüz, öğreticiliğin getirdiği kuruluk yoktur onlarda. Bunda, şiire Fecr-i Ati duyarlığıyla başlamı olmalarının etkisi büyüktür. Bir de önlerinde, yeterli sayılmasa da, yararlanabilecekleri örnekler vardı. Halk yazınından yapılan derlemeler, bu yoldaki araştırmalar ozanlarca değerlendirilmeyi bekliyordu. Onlar da bunu yaptılar. Ama toplumsal bilinç eksikliği hemen hepsini coşumculuğa sürükledi. Gerçekçi olmak isterken, savaşın da etkisiyle ulusal duyarlıklar adına gerçekçiliği yitirdiler. Doğaya, yönelişi, yurt güzelliklerinin, Anadolu’nun basmakalıp söyleşilerle görüntülenmesi olarak aldılar. Yurtseverlik, kahramanlık temlerinin egemen olduğu şiirleriyle topluma güç aşılamaktı amaçları. Sonuçta sığ bir "memleketçi edebiyat"ı geliştirdiler.
Read more