Avrupa Birliği oruları ve cevapları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Avrupa Birliği oruları ve cevapları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

AÖF Avrupa Birliği ve Türkiye Ekonomisi 5. Ünite Ders Notları

Avrupa Birliği ve Türkiye Ekonomisi
ÜNİTE 5
(Özet)

Avrupa Birliği’nin Genişleme ve Avrupa Komşuluk Politikası
Avrupa Birliği’nin Genişleme Politikası
AB’nin temelleri, 1951 yılında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) atılmıştır.
1957 yılında üye ülkeler arasında bir ortak pazar yaratmayı amaçlayan Roma Antlaşması’nı imzalamıştır. Roma Antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) kurulmuştur.
Diğer taraftan aynı yıl kurucu altı ülke tarafından, nükleer enerji alanında ortak faaliyetlerde bulunmak ve bu alanda kendi kendine yeterliliği sağlamak amacıyla Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) da hayata geçirilmiştir. Temelleri AKÇT, AET ve EURATOM’a dayanan AB, aradan geçen yarım asırdan fazla süre içinde ekonomik entegrasyon alanında hızla ve başarıyla ilerlemiş; 1968 yılında gümrük birliğini, 1993 yılında Avrupa Tek Pazarı’nı ve 2002 yılında Euro Alanı’nı oluşturarak AB’nin ortak parası olan euroyu tedavüle sokmuştur.
o    Gümrük Birliği: Bir ekonomik entegrasyon türüdür. Gümrük birliğine üye olan ülkeler dış ticarette birbirlerine uyguladıkları tarife ve benzeri tüm ticaret engellerini kaldırırlar; gümrük birliği dışındaki ülkelere de ortak gümrük tarifesi uygularlar ve tek bir dış ticaret politikası yürütürler.
o    Avrupa Tek Pazarı: Ekonomik entegrasyon türlerinden ortak pazara karşılık gelmektedir. Avrupa Tek Pazarı kapsamında AB ülkeleri arasında malların, işgücünün, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı sağlanmıştır.
AB’nde ekonomik entegrasyon süreci 1950’lerde başlamış olmasına rağmen, siyasi entegrasyon süreci ancak 1992 yılında imzalanan Maastricht Antlaşması (AB Antlaşması) ile yasal zemine oturtulmuş; 1997 yılında imzalanan Amsterdam Antlaşması ile güçlendirilmeye çalışılmıştır.
o    Maastricht Kriterleri: Ekonomik ve Parasal Birlik sürecinde üye ülkelerin sağlaması gereken ekonomik kriterlerdir.
o    Siyasi Entegrasyon Süreci: AB’de siyasi entegrasyon süreci, dışişleri, güvenlik ve savunma politikaları ile adalet ve içişleri alanlarında ortak normlar geliştirmek ve uygulamaları uyumlaştırmak anlamını taşımaktadır.
AB’de Bütünleşme ve Genişleme Eş Güdümü: Gelecek Senaryoları
AB’nin bütünleşme ve genişleme eş güdümüne ilişkin gelecek senaryolarından en radikal öneriler içereni, á la carte Avrupa senaryosudur. Á la carte Avrupa senaryosuna göre üye ülkeler ve aynı zamanda AB’ye tam üye adayı ülkeler AB politikalarından dilediklerini benimsemekte serbest olacaklardır. Tüm ülkeler tarafından uygulanması zorunlu olan ortak politikalar var olmayacaktır. Ancak ilgili senaryonun benimsenmesi hâlinde AB’nin bütünleşme sürecinde daha da ileriye gitmek yerine geriye gideceği ve hatta ortak temelleri ortadan kalkmış yeni bir yapıya dönüşeceği açıktır.

Çok vitesli Avrupa senaryosu, üye ülkelere AB politikalarına farklı sürelerde uyum sağlama olanağı tanıyan bir senaryodur. AB, tüm genişleme süreçlerinde ilgili senaryoyu benimsemiş; yeni üye ülkelere AB politikalarına uyum sağlamaları için geçiş süreleri tanımıştır. Çok vitesli Avrupa senaryosu bütünleşme ve genişleme eş güdümünün sağlanmasında AB’nin benimsediği başarılı bir senaryodur.
İç içe geçmiş halkalar Avrupası senaryosu, AB bütünleşme sürecini iç içe geçmiş halkalar şeklinde tanımlamakta; bütünleşme düzeyi dış halkadan iç halkaya doğru ilerledikçe güçlenmektedir. Merkez halkada veya diğer bir ifade ile en içteki halkada yer alan ülkeler AB bütünleşme sürecinde belirlenen bütünleşme hedeflerine ulaşmış olan üye ülkelerdir. İkinci halkada, merkez halkaya ulaşmak için çaba gösteren üye ülkeler; üçüncü halkada genişleme sürecindeki tam üye adayı ülkeler yer almaktadır.
Esnek bütünleşme senaryosu ise AB bütünleşme sürecinde bir ortak payda tanımlamaktadır. Ortak payda, tüm üye ülkelerin ve genişleme sürecindeki tam üye adayı ülkelerin benimsemesi zorunlu olan AB politikalarından oluşmaktadır. Ülkeler ortak paydada yer almayan diğer AB politikalarını benimseyip benimsememe konusunda serbesttirler.
AB’nin Genişleme Süreçleri ve Genişleme Potansiyeli
Genişleme, diğer bir ifade ile yeni üye kabulü, AET’nin kuruluşundan itibaren AB’nin en önemli önceliklerinden biri olmuştur. AET’yi kuran Roma Antlaşması’nın başlangıcında, Avrupa vatandaşları arasında güçlü bir ekonomik ve sosyal birlik yaratabilmek için Avrupa’yı bölen engellerin ortadan kaldırılmasının amaçlandığı; aynı ideali paylaşan diğer Avrupa insanlarının da bu girişime dâhil olması gerektiği ifade edilmiştir.
AB’nin genişleme süreçlerini ele almadan önce, II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’da AET’ye katılmak istemeyen diğer ülkelerin oluşturduğu EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Alanı)’dan da söz etmek gerekmektedir. EFTA, önderliğini Birleşik Krallık’ın yaptığı, üye ülkeleri arasında serbest ticaret bölgesi yaratmayı amaçlayan bir oluşumdur. 1960 yılında oluşturulan EFTA’ya Birleşik Krallık ile birlikte Avusturya, İsveç, Danimarka, Norveç, Portekiz ve İsviçre üye olmuştur.
o    Serbest Ticaret Bölgesi: Ekonomik entegrasyon sürecinin ilk aşamasıdır. Serbest ticaret bölgesine katılan ülkeler kendi aralarındaki ticarete uyguladıkları ticari engelleri kaldırırlar ancak serbest ticaret bölgesi dışında kalan ülkelere karşı kendi ulusal ticaret politikalarını uygulamakta serbesttirler.
AB’nin İlk Genişleme Süreci
AB’nin ilk genişleme süreci, EFTA ülkelerinden Birleşik Krallık, Danimarka, Norveç ile İrlanda’nın tam üyelik başvurusu ile başlamıştır. 1 Ocak 1973 tarihinde Birleşik Krallık, Danimarka ve İrlanda ile gerçekleşebilmiştir.
AB’nin İkinci ve Üçüncü Genişleme Süreci
AB’nin ikinci ve üçüncü genişleme süreçleri paralel yürütülmüş ve Akdeniz genişlemeleri olarak adlandırılmıştır. AB’nin ikinci genişleme sürecinde Yunanistan, üçüncü genişleme sürecinde ise İspanya ve Portekiz yer almıştır.
Yunanistan’da yeni kurulan hükûmet 1975 yılında tam üyelik başvurusunda bulunmuş ve böylece AB’nin ikinci genişleme süreci veya diğer bir ifade ile Akdeniz genişlemeleri başlamıştır.
AB’nin üçüncü genişlemesi 1986 yılında İspanya ve Portekiz’in tam üyeliğe kabul edilmesi ile gerçekleşmiş ve böylece Akdeniz genişlemeleri tamamlanmıştır.

AB’nin Dördüncü Genişleme Süreci
AB’nin dördüncü genişlemesi, EFTA genişlemesi olarak da adlandırılmaktadır. Bunun nedeni, dördüncü genişleme sürecinde EFTA üyesi Avusturya, İsveç, Finlandiya ve Norveç’in yer almış olmasıdır. Bu ülkelerin, AB’nin genişleme öncesinde EFTA ülkeleri ile oluşturduğu Avrupa Ekonomik Alanı’na katılmış olmaları da tam üyeliğin gerektirdiği mevzuat uyumunu sağlamalarını kolaylaştırmıştır.
o    Avrupa Ekonomik Alanı: AB ülkeleri ile EFTA ülkelerinin yer aldıkları, 1 Ocak 1994 tarihinde oluşturulmuş olan bir tek pazardır. Taraflar arasında malların, hizmetlerin, iş gücünün ve sermayenin serbest dolaşımını sağlayabilmek üzere AB’nin ilgili mevzuatı benimsenmiştir. İsviçre EFTA üyesi olmasına rağmen Avrupa Ekonomik Alanı’na katılmamıştır. Avrupa Ekonomik Alanı, AB’nin ortak tarım ve balıkçılık politikası, gümrük birliği, ortak ticaret politikası, ortak dış işleri ve güvenlik politikası, adalet ve iç işleri konuları ile para birliği politikasını kapsamamaktadır.
AB’nin Beşinci Genişleme Süreci
AB, komünizmin çöküşü ve soğuk savaşın sona erişi ile birlikte boyutlarını ve etkilerini öngöremediği bir sürecin içine girmiştir. Bu süreçte AB’yi doğrudan etkileyen ilk gelişme, Doğu Almanya’nın Batı Almanya ile birleşmesi olmuştur.
Ticaret ve iş birliği anlaşmalarını özel ortaklık anlaşmaları olan Avrupa anlaşmaları izlemiştir. 1994 yılından itibaren ise Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin AB’ye tam üyelik başvurularıyla birlikte AB’nin beşinci genişleme süreci başlamıştır.
o    Avrupa anlaşmaları: Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile AB arasında malların, iş gücünün, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımını, rekabet politikasının benimsenmesini ve ilgili yasaların uyumlaştırılmasını, ekonomik ve mali iş birliğini öngören ortaklık anlaşmalarıdır.
AB’nin beşinci genişleme sürecinde Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri olarak adlandırılan Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya, Letonya, Litvanya, Bulgaristan, Romanya ile birlikte Akdeniz’den Güney Kıbrıs ve Malta yer almıştır.
Sürece Aralık 1999 Helsinki Zirvesi kararları ile Türkiye de katılmıştır. Beşinci genişleme sürecinde yer alan ülkeler, AB’ye tam üyelik kriterlerini yerine getirme ve AB ile bütünleşme hızlarına göre üç gruba ayrılmıştır. İlk grupta; Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya,
Letonya, Litvanya, Güney Kıbrıs ve Malta yer almış ve adı geçen on ülke 1 Mayıs 2004 tarihinde AB’ye tam üye olmuştur. Söz konusu on ülkenin tam üyelikleri beşinci genişleme sürecinin ilk dalgasını oluşturmuştur.
Beşinci genişlemenin ikinci dalgası ise Bulgaristan ve Romanya’nın tam üyelikleri ile 1 Ocak 2007 tarihinde gerçekleşmiştir. Genişlemenin üçüncü dalgasında yer alan Türkiye ise tam üyelik müzakereleri 3 Ekim 2005 tarihinde başlamış olup hâlen devam etmektedir.
AB’ye Tam Üye Adayı Ülkeler
2011 yılı sonu itibarıyla AB’ye tam üye adayı olan ülkeler Türkiye, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ ve İzlanda’dır.



AB’ye Potansiyel Aday Ülkeler
AB’ye potansiyel aday ülkeler 2011 yılı sonu itibarıyla, Arnavutluk, Sırbistan, Bosna- Hersek ve Kosova’dır. Arnavutluk ve Sırbistan 2009 yılında AB’ye tam üyelik başvurusunda bulunmuştur.
AB’ye Tam Üyelik Kriterleri
Kopenhag kriterleri olarak adlandırılan tam üyelik kriterleri, tam üyeliğe başvurması beklenen
Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin ekonomik ve siyasi gelişmişlik düzeylerindeki eksiklikler dikkate alınarak belirlenmiştir. Kopenhag kriterleri siyasi, ekonomik ve müktesebat uyumu olmak üzere üç grupta toplanmıştır:
    Siyasi kriterler: Ülkede demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına ve azınlık haklarına saygıyı güvence altına alan istikrarlı kurumların varlığı.
    Ekonomik kriterler: İyi işleyen ve aynı zamanda AB içindeki rekabetçi baskılara ve diğer serbest piyasa güçlerine dayanabilecek bir serbest piyasa ekonomisinin varlığı.
    Müktesebat uyumu: Siyasi birlik ile ekonomik ve parasal birlik de dahil olmak üzere AB müktesebatına uyum kapasitesi.
AB’ye Tam Üyelik Süreci
Avrupa Komisyonu tam üye adaylığı ilan edilen ülke için Katılım-Öncesi Strateji geliştirir. Katılım-Öncesi Strateji’nin amacı, aday ülkeyi tam üyeliğe hazırlamaktır. Katılım-Öncesi Strateji kapsamında aday ülke ile AB arasındaki ilişkileri düzenleyen temel anlaşma, katılım ortaklığı, katılım-öncesi destek mekanizmaları,
müktesebat uyumu için ulusal program, uluslararası finansman kuruluşlarından ortak finansman sağlama fırsatı, AB programlarına, ajanslarına ve komitelerine katılım olanağı, İlerleme Raporları ve siyasi diyalog yer alır.
Katılım Ortaklığı Belgesi, Katılım-Öncesi Strateji’nin önemli bir parçasıdır. AB, Katılım Ortaklığı Belgesi kapsamında, yıllık İlerleme Raporları’na dayanarak aday ülkenin Kopenhag Kriterleri’ne uyum sürecinde öncelik vermesi gereken alanları tespit eder; bu öncelikli alanlara uyum sağlanmasına yardımcı olacak mali yardımları belirler ve ilgili yardımlardan yararlanma koşullarını tek bir çatı altında
toplar.
Tam üye adayı ülke, Katılım Ortaklığı Belgesi temelinde, Kopenhag Kriterleri’ne uyum için bir Ulusal Program hazırlar. Ulusal Program bir anlamda aday ülkenin Katılım Ortaklığı Belgesi’nde yer alan öncelikleri, kendi ulusal önceliklerine paralel olarak yerine getirme taahhüdüdür.
o    İlerleme Raporu: Avrupa Komisyonu tarafından her yıl, her aday ülke için ayrı olarak hazırlanan, aday ülkenin tam üyeliğe hazırlık sürecinde bir yıl boyunca Kopenhag Kriterleri’ne uyum performansını inceleyen ve değerlendiren; var ise eksikliklerini belirleyen bir rapordur. İlerleme, bir yıl boyunca alınan kararlar, kabul edilen mevzuat ve uygulanan tedbirler temelinde değerlendirilmektedir.
Türkiye’nin AB’ye Tam Üyelik Süreci
Türkiye AB ilişkileri, 1959 yılında Türkiye’nin gerçekleştirdiği ortak üyelik başvurusuna dayanmaktadır. Türkiye’nin başvurusu uzun müzakereler sonunda sonuçlanmış ve Türkiye 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe giren Ankara Anlaşması ile ortak üyelik statüsü elde etmiştir.
Ankara Anlaşması’nda taraflar arasındaki gümrük birliğinin üç aşamada gerçekleştirilmesi öngörülmüştür. İlk aşama hazırlık dönemi, ikinci aşama geçiş dönemi, üçüncü aşama ise son dönem olacaktır.
Türkiye AB ortaklık ilişkisi, Türkiye’nin 14 Nisan 1987 tarihinde gerçekleştirdiği tam üyelik başvurusuyla tekrar canlanmıştır. Türkiye başvurusunu, o güne kadar tam üyelik başvurusunda bulunmuş diğer ülkeler
gibi, Roma Antlaşması’nın 237. maddesine dayanarak yapmıştır.
1 Ocak 1996 tarihi itibarıyla 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi kararları doğrultusunda gümrük birliği hayata geçmiş ve son dönem başlamıştır.
o    Ortaklık Konseyi: Türkiye AB ortaklık ilişkisinin karar alma organıdır. Ortaklığı ilgilendiren kararlar Ortaklık Konseyi’nde alınır. Ayrıca ortaklığı ilgilendiren konularda ortaya çıkan sorunlara öncelikle Ortaklık Konseyi’nde çözüm aranır. Ortaklık Konseyi’nde Türk hükümeti temsilcileri, AB ülkelerin hükûmet temsilcileri, Konsey ve Komisyon temsilcileri yer alır. Ortaklık Konseyi’nde kararlar oy birliği ile alınır.
Aralık 1999 Helsinki Zirvesi kararları ile Türkiye AB’ye tam üye adayı olarak kabul edilmiş ve böylece beşinci genişleme sürecine katılmıştır.
Türkiye ise Katılım Ortaklığı Belgesi’nde yer alan önceliklerin hayata geçirilmesi için program ve takvim içeren Ulusal Program’ı 26 Mart 2001 tarihinde AB’ye sunmuştur. Katılım Ortaklığı Belgesi 2003, 2005, 2006 ve 2008 yıllarında AB tarafından gözden geçirilmiş, Ulusal Program ise 2003, 2005 ve 2008 yıllarında Türkiye tarafından güncellenmiştir. Türkiye bu süreçte önceliği, tam üyelik müzakerelerinin başlaması için ön koşul olan Kopenhag siyasi kriterlerinin karşılanmasına vermiştir. Bu bağlamda,
TBMM’den uyum paketleri çıkarılmış ve Anayasa’da değişiklikler yapılmıştır. Avrupa Komisyonu, Türkiye için hazırladığı 2004 yılı İlerleme Raporu’nda, Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini yeteri ölçüde karşıladığını belirtmiş ve tam üyelik müzakerelerinin başlatılması tavsiyesinde bulunmuştur. AB, Aralık 2004 Brüksel Zirvesi’nde, Avrupa Komisyonu’nun İlerleme Raporu’ndaki tavsiyesine uygun olarak
Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine başlama kararı vermiştir.
Türkiye ile tam üyelik müzakereleri 3 Ekim 2005 tarihinde başlamıştır. Müzakeresi yapılacak otuz beş müktesebat başlığından 2011 yılı sonu itibarıyla sadece “Bilim ve Araştırma” başlığında müzakereler tamamlanmış ve başlık geçici olarak kapatılmıştır.
Avrupa Komşuluk Politikası
AB, 2004 yılında beşinci genişleme sürecine paralel olarak yeni komşularına yönelik Avrupa Komşuluk Politikası (ENP) hayata geçirmiştir. ENP, siyasi diyalogdan ekonomik entegrasyona kadar çok sayıda
düzenlemeyi içeren bir politikadır. ENP genişleyen AB’yi, zamanın Avrupa Komisyonu Başkanı Romano Prodi’nin deyimiyle bir dostlar halkası  ile çevrelemeyi amaçlamaktadır.
ENP ile üç temel hedefe ulaşılmaya çalışılmaktadır.
    İlk hedef, genişleyen AB’yi Rusya’dan Karadeniz’e ve Akdeniz’in güneyine kadar bir dostlar halkası ile çevreleyerek AB’nin değerlerini komşu ülkelerle paylaşmak ve AB politikaları ile uyumlu dış işleri ve güvenlik politikaları oluşturmaktır.
     İkinci hedef, AB ile ENP ülkeleri arasında bir ekonomik entegrasyon yaratarak dostlar halkasını güçlendirmektir.
    ENP’ nin üçüncü hedefi ise yukarıda sözü edilen ilk ve ikinci hedeflere, komşu ülkelere tam üyelik taahhüt etmeksizin ulaşmaktır.
AB, ENP’ nin içeriğini titiz çalışmalar sonunda belirlemiş; komşu ülkelerin siyasi ve ekonomik gelişmişlik yönüyle homojen olmamaları nedeniyle tüm ülkelere uyabilecek tek bir politika yerine bir á la carte ENP oluşturmuştur. ENP’ nin temel aracı, Avrupa Komisyonu ve komşu ülkeler tarafından hazırlanan Eylem Planları’dır. Yenilenebilir, beş yıllık bir dönemi kapsayan Eylem Planları’nın yasal temeli, taraflar arasındaki mevcut anlaşmalardır.
ENP’ nin temel aracı olan Eylem Planları komşu ülkelere kısa ve uzun vadede siyasi ve ekonomik reformlardan oluşan öncelikler ve bu önceliklere uygun bir gündem belirlemektedir. Eylem Planları kapsamındaki öncelik ise demokrasi ve hukukun üstünlüğünü garanti altına alacak kurumların istikrar ve güvenliğini sağlamaya yöneliktir. Eylem Planları’nda yer alan bu önceliğin AB’ye tam üyelik kriterlerinden en önemlisi olan Kopenhag siyasi kriterleri ile benzeştiği dikkati çekmektedir. Eylem Planları’nın bu önceliği, Kopenhag siyasi kriterlerinde olduğu gibi bir ön koşul bileşeni içermektedir. Kopenhag siyasi kriterlerinin aday ülke tarafından yerine getirilmesi tam üyelik müzakerelerinin başlatılması için bir ön koşulken Eylem Planları’ndaki önceliğin sağlanması ENP kapsamındaki komşu ülkeler için Avrupa Tek Pazarı’na katılımın ve finansal desteğin ön koşuludur.
Read more