Acı hissinin, dolayısıyla ağrının belli zaman için bertaraf edilmesi. Yunanca’da “duyarsızlık, ağrısızlık” manasına gelen “anestesia” kelimesinden alınmıştır.
Tıbbın en önemli keşiflerinden biri de ameliyat esnasında meydana gelen ağrıların narkoz vasıtasıyla bertaraf edilmesidir. Ameliyatın plana uygun yapılması için anesteziden daha önemli bazı şartlar vardır. Bunlar: Ağrı hissi ve şuurun giderilmesi, müdafaa reaksiyonlarının bastırılması, iskelet kaslarının gevşetilmesi olarak sayılabilir. Bugün bu vazifeleri yapabilecek tek bir narkoz maddesi olmadığından bir çok madde karıştırılarak verilir. Narkozun ilk keşfedilmesi 1842-1847 yıllarına rastlar. 1840 yıllarında Valerius Cordus, di-etileteri keşfetmiştir. 1842 yılında cerrah Long, ABD’de di-etileteri kullanarak ameliyat yapmıştır.
İnsanlığın fiziki acıya karşı giriştiği mücadelenin geçmişi eldeki kaynaklardan edinilen bilgiye göre 1000 yıl öncesine dayanır. Yunanlılar uyku getiren ilaçlardan, doğulular haşhaştan, Güney Amerika yerlileri çeşitli kokulardan faydalanarak acıya karşı koymaya çalışmışlardır. Uzun yıllar baldıran, patlıcangillerden bazı bitkiler, belladon yaprakları acının yok edilmesinde kullanılagelmiştir. Nihayet 1844’te diş doktoru Vells, ABD’nin Harfort şehrinde kendisini azotprotoksit ile narkoz etmiş ve tamamen ağrısız olarak bir dişini çektirmiştir.
Eter, kloroform, siklopropan, halothan, metoksifluran, enfluran gibi maddelerin keşfiyle bugünkü modern anestezi gelişmiştir.
Anestezi, genel anestezi (umumi narkoz) ve lokal anestezi olarak ikiye ayrılır:
Genel Anestezi: Narkoz, solunum yolu ile de verilebilir. Bu hallerde gaz, ağız ve buruna takılan bir maske cihazı ile doğrudan akciğerlere yollanır. Bir de boruyla verme usulü vardır. Boruyla verme usulünde ağızdan sokulan lastik bir boru hastanın soluk borusuna kadar itilerek gazın doğrudan doğruya bronşlara gönderilmesi sağlanır. Küçük çocuklarda narkoz maddesi bazan makat yoluyla verilebilir. Bu yolun dezavantajı, hastanın ne kadar madde aldığının tayin edilmesinin zor olmasıdır. Nihayet narkoz maddesi vücuda şırınga edilerek de verilebilir. Şırınga yoluyla doğrudan damara verilen narkotikler genellikle barbitürik asid türevleridir. Bugün modern narkozda genel anestezi hali damara ilaç verilerek sağlanır; bu halin devamı ise solunum yolundan gaz tatbiki ile te'min edilir.
Günümüzde narkoz için kullanılan aletler çok gelişmiştir. Modern aletler hem kullanılacak gazı istenen ölçüde ayarlarlar, hem de hastanın durumuna göre anestezik karışımı belli oranlarda değiştirebilirler.
Lokal Anestezi: Şuurun kaybedilmeden belli bir bölgenin duyusunun ortadan kaldırılmasıdır. Bu iş, omuriliğe ilaç zerki ile yapılabildiği gibi, deriye etilen klorür buharı vererek de ifa edilebilir. Yine bugün en çok kullanılan lokal anestezi usulü, lokal anestezik maddeyi bir sinirin bölgesine şırınga ederek hissin önlenmesidir.
En çok kullanılan lokal anestezikler: Procain, propitocain, lidocain. Bunlar enjeksiyon anestezisinde; etilen klorür ise, yüzey anestezisinde kullanılır.
Read more
Tıbbın en önemli keşiflerinden biri de ameliyat esnasında meydana gelen ağrıların narkoz vasıtasıyla bertaraf edilmesidir. Ameliyatın plana uygun yapılması için anesteziden daha önemli bazı şartlar vardır. Bunlar: Ağrı hissi ve şuurun giderilmesi, müdafaa reaksiyonlarının bastırılması, iskelet kaslarının gevşetilmesi olarak sayılabilir. Bugün bu vazifeleri yapabilecek tek bir narkoz maddesi olmadığından bir çok madde karıştırılarak verilir. Narkozun ilk keşfedilmesi 1842-1847 yıllarına rastlar. 1840 yıllarında Valerius Cordus, di-etileteri keşfetmiştir. 1842 yılında cerrah Long, ABD’de di-etileteri kullanarak ameliyat yapmıştır.
İnsanlığın fiziki acıya karşı giriştiği mücadelenin geçmişi eldeki kaynaklardan edinilen bilgiye göre 1000 yıl öncesine dayanır. Yunanlılar uyku getiren ilaçlardan, doğulular haşhaştan, Güney Amerika yerlileri çeşitli kokulardan faydalanarak acıya karşı koymaya çalışmışlardır. Uzun yıllar baldıran, patlıcangillerden bazı bitkiler, belladon yaprakları acının yok edilmesinde kullanılagelmiştir. Nihayet 1844’te diş doktoru Vells, ABD’nin Harfort şehrinde kendisini azotprotoksit ile narkoz etmiş ve tamamen ağrısız olarak bir dişini çektirmiştir.
Eter, kloroform, siklopropan, halothan, metoksifluran, enfluran gibi maddelerin keşfiyle bugünkü modern anestezi gelişmiştir.
Anestezi, genel anestezi (umumi narkoz) ve lokal anestezi olarak ikiye ayrılır:
Genel Anestezi: Narkoz, solunum yolu ile de verilebilir. Bu hallerde gaz, ağız ve buruna takılan bir maske cihazı ile doğrudan akciğerlere yollanır. Bir de boruyla verme usulü vardır. Boruyla verme usulünde ağızdan sokulan lastik bir boru hastanın soluk borusuna kadar itilerek gazın doğrudan doğruya bronşlara gönderilmesi sağlanır. Küçük çocuklarda narkoz maddesi bazan makat yoluyla verilebilir. Bu yolun dezavantajı, hastanın ne kadar madde aldığının tayin edilmesinin zor olmasıdır. Nihayet narkoz maddesi vücuda şırınga edilerek de verilebilir. Şırınga yoluyla doğrudan damara verilen narkotikler genellikle barbitürik asid türevleridir. Bugün modern narkozda genel anestezi hali damara ilaç verilerek sağlanır; bu halin devamı ise solunum yolundan gaz tatbiki ile te'min edilir.
Günümüzde narkoz için kullanılan aletler çok gelişmiştir. Modern aletler hem kullanılacak gazı istenen ölçüde ayarlarlar, hem de hastanın durumuna göre anestezik karışımı belli oranlarda değiştirebilirler.
Lokal Anestezi: Şuurun kaybedilmeden belli bir bölgenin duyusunun ortadan kaldırılmasıdır. Bu iş, omuriliğe ilaç zerki ile yapılabildiği gibi, deriye etilen klorür buharı vererek de ifa edilebilir. Yine bugün en çok kullanılan lokal anestezi usulü, lokal anestezik maddeyi bir sinirin bölgesine şırınga ederek hissin önlenmesidir.
En çok kullanılan lokal anestezikler: Procain, propitocain, lidocain. Bunlar enjeksiyon anestezisinde; etilen klorür ise, yüzey anestezisinde kullanılır.