Ünite 1:
Uluslararası Hukukta Devletin
Yetkisi
Bir
devletin devlet olması nedeniyle uluslar arası hukukta ona atfedilen yetkilerin
içeriği ve sınırları;
Uluslararası hukuk uyarınca egemenlik devlete kendi ülkesinde
bulunan kişiler ve şeyler hakkında kanunlar çıkarma, vatandaşlarının ve
yabancıların hakları ve malları üzerinde tasarruf etme
hususunda
münhasır bir yetki tanımaktadır.
Ancak kimi
durumlarda bir devletin mahkemelerinin ülke dışındaki kişi ve şeyler hakkında
yargılama yapma imkânı da tanınmaktadır. Yine uluslararası hukuka göre bir
devletin kendi uyrukluğunda bulunan bir gerçek veya tüzel kişinin başka
devletlerde uğradığı haksızlıklar adına uluslararası alanda hak arama yetkisine
sahiptir.
Bir
Devletin Vatandaşları Bakımından Uluslararası Hukukta Sahip Olduğu Bazı Yetki ve
Yükümler
Bir
devletin ülkesinde yaşayan insanları bu devlete vatandaşlık bağı ile bağlayan
sürekli hukuki ilişkiye uyrukluk denmektedir. Bu çerçevede uluslararası
hukuka göre uyrukluk verilmesi her devletin münhasır yetkisi içinde olup bir
devlet bu bağa dayanarak kendi uyrukluğunda bulunan bir gerçek veya tüzel
kişinin başka devletlerde uğradığı haksızlıklar adına uluslararası alanda hak
arama yetkisine sahiptir. Buna uluslararası hukukta diplomatik
himayedenir.
Ülkesel
Yetkiye Uluslararası Hukuk Uyarınca Getirilebilecek
İstisnalar
Uluslararası hukuk, bir devletin yukarıda açıkladığımız ülkesel
yetkisine kimi istisnaların getirilebileceğini de öngörmüş ve buna ilişkin
kurallar getirmiştir. Bu kuralların bazıları uluslararası örf ve adet hukukunun
parçası hâline gelmiştir: Her devletin başka bir devletten onun ülkesini
diğerinin zararına olacak faaliyetlerde kullandırılmamasını isteme hakkı (Komşu
devletten yayılan zehirli dumanların ön lenmesine ilişkin 1941 tarihli Trail
Smelter Hakemlik kararı), bir devletin kendi işlem ve malları, devlet başkanı,
diplomatik temsilcisi, savaş gemileri ve silahlı güçleri adına başka bir
devletin ülkesel yetkisinden muaf tutulmayı isteme hakkı ve bir devletin
karasularından başka bir devlete ait gemilere geçme hakkı veren “zararsı z
geçiş” hakkı.
Bir
devletin ülkesinde tehdit veya kullanma amaçlı nükleer silah bulundurup
bulunduramayacağına ilişkin BM Adalet Divanı’nın 1966 tarihli Nükleer Silahların
Hukukiliğine ilişkin Danışma Görüşünde, Divan bu tür silahların kullanılmasının
insancıl hukuka aykırı olsa da bulundurulmasının meşru müdafaa hakkına
dayandırılabileceğini ifade etmiştir.
Birinci ve
İkinci Dünya Savaşlarından sonra yapılan bu tür andlaşmalarda şu esaslar yer
almaktadır:
a) Herkesin
dil, din, ırk gibi ölçütlere dayalı ayrımcılığa uğramadan eşit haklardan
yararlanması;
b) Azınlık
gruplarının özelliklerini korumaya ve geliştirmeye yönelik düzenlemeler
yapılması.
Günümüzde
uluslararası hukukta azınlık gruplarının haklarının korunmasını amaçlayan
belgelerin başlıcaları BM Genel Kurulunun 1992 tarihli Ulusal ya da Etnik, Dini
veya Dilsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Haklarına İlişkin Bildiri ile Avrupa
Konseyi’nin yaptığı 1995 tarihli Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve
Sözleşme’dir.
Not: Bir
devletin ülkesinde bulunan yabancılara uygulanacak hukuk genellikle o devletin
iç hukukunun bir parçası olan kanunlar ihtilafı kanunu adı verilen ve yabancılık
unsuru taşıyan davalarda hangi hukuk kurallarının uygulanacağını gösteren
kanunla düzenlenir.
Bir
devletin münhasır yetkilerini kullanmasına sınırlar getiren uluslararası hukuk
kuralları;
Bir
devletin münhasır ülkesel yetkisini kullanırken gerek uluslararası örf ve adet
hukukundan gerek taraf olduğu uluslararası andlaşmalardan kaynaklanan
yükümlerine de uygun davranmak zorundadır. Bu çerçevede uluslararası hukukta bir
devletin yetkilerini kullanırken insan hakları, azınlıklar, yabancılar ve
sığınmacıların haklarını koruyan hukuk kurallarına uyması özel önem
taşımaktadır.
Bir
devletin münhasır yetki alanını koruyan uluslararası hukuk
kuralları;
Her devlet
uluslararası hukuka göre diğerleri ile hukuken eşit sayıldığından münhasır
yetkilerini kullanırken diğer devletlerin de benzer haklarına saygı göstermek ve
bunlara müdahale etmekten kaçınmak zorundadır.
Devletlerin Egemen Eşitliği ve İç İşlerine Karışma
Yasağı
Devletlerin
yetkisinin ülkeselliği ilkesi uluslararası hukukta devletlerin egemen eşitliği
ve iç işlerine karışma yasağı ile güvenceye alınmıştır. BM şartı Madde 2/1
uyarınca tüm üye devletler hukuken eşittir.
Buna göre
devletler ayrım gözetilmeksizin uluslararası hukukun devletlere tanıdığı hak ve
korumalardan yararlanabilirler. Yine bu eşitlik devletlere kendi aralarındaki
ilişkileri mütekabiliyet yani ‘karşılıklılık’ ilkesi uyarınca düzenleme imkânı
verir, yani hiç bir devlet başka bir devleti herhangi bir karşılığı olmayan bir
hukuki ilişkiye girmeye zorlayamaz. Yetkinin ülkeselliği ilkesini koruyan ikinci
kural BM şartı Madde 2/4’de yer alan devletlerin iç işlerine karışma
yasağıdır.