AÖF Avrupa Birliği ve Türkiye Ekonomisi 8. Ünite Ders Notları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
AÖF Avrupa Birliği ve Türkiye Ekonomisi 8. Ünite Ders Notları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

AÖF Avrupa Birliği ve Türkiye Ekonomisi 8. Ünite Ders Notları

Avrupa Birliği ve Türkiye Ekonomisi
ÜNİTE 8
(Özet)

Lizbon Antlaşması Sonrası Avrupa Birliği’nin Yeni Yapısı
Lizbon Antlaşması’na Giden Süreç
Lizbon Antlaşması, AB açısından özellikle 2000’li yıllar ile birlikte başlatılan bir reform sürecini büyük ölçüde nihayete erdiren son halkayı oluşturmaktadır. AB’nin 2000’li yıllar ile birlikte bir reform süreci başlatması, temel olarak birkaç nedene dayanmaktadır. Bir yandan, AB, genişleme süreci neticesinde 2000’li yıllar ile birlikte yirmi yedi ve daha fazla üye devleti bünyesine katacaktır ve buna dönük olarak daha etkili ve sonuç üretebilen bir yapıya -kurumlara, politikalara ve mali araçlara sahip olmak istemektedir. Öte yandan, AB, vatandaşları ile arasındaki uzaklığı kapatmayı ve demokrasisini güçlendirmeyi arzulamaktadır. İşte AB, bu nedenler temelinde 2000’li yıllarda reform sürecini başlatmıştır.
Bu süreçte ilk adım, 2000 yılının Aralık ayında Nice’te toplanan Hükûmetler Arası Konferansın yayımladığı “Birliğin Geleceği Hakkında Deklarasyon” olmuştur. 2001 yılının Aralık ayında Laeken’de toplanan AB Zirvesi, “Avrupa Birliği’nin Geleceği Hakkında Deklarasyon” ile reform sürecindeki ikinci adımı atmıştır.
Nitekim Konvansiyon, 28 Şubat 2002 tarihi itibarıyla çalışmalarına başlayarak Hükûmetler Arası Konferans öncesi ilk çalışmaları yapmıştır. Konvansiyon, yaklaşık on altı aylık bir çalışma döneminin ardından, “Avrupa için Anayasa Kuran Antlaşma” taslağı hazırlamıştır. Bu taslak, 20 Haziran 2003 tarihinde Selanik AB Zirvesi’ne sunulmuştur. Bundan sonra ise Hükûmetler Arası Konferans, 4 Ekim 2003 tarihinden itibaren bu taslak metin üzerinden görüşmeler yürütmüştür. En nihayetinde ise tüm bu çalışmalar, “Avrupa Birliği Anayasal Antlaşması” ile sonuçlanmıştır. Avrupa Birliği Anayasal Antlaşması, AB üyesi devletlerin hükûmet ve devlet başkanları tarafından Roma’da 29 Ekim 2004 tarihinde imzalanmıştır.
Avrupa Birliği Anayasal Antlaşması, üye devletlerdeki onay süreci esnasında ise adeta bir “siyasi deprem”e uğramıştır. Bu yönden, Fransa ve Hollanda, Avrupa Anayasal Antlaşması’nı sırasıyla 29 Mayıs 2005 ve 1 Haziran 2005 tarihlerinde referanduma götürürken bu referandumlar, olumsuz neticelenmiştir.2007 yılının Haziran ayı ile birlikte, Lizbon Antlaşması ortaya çıkmaya başlamıştır. Bir kere, bu tarihte toplanan AB Zirvesi, kurucu antlaşma değişikliği ile ilgili olarak bir Hükûmetler Arası Konferans toplanması kararı alırken Konferans’a bu yeni antlaşma ile ilgili hemen hemen tüm detayların ne şekilde düzenleneceğine ilişkin talimatları da vermiştir. Söz konusu Konferans, 23 Temmuz 2007 tarihi itibarıyla çalışmaya başlamıştır. En nihayetinde ise ortaya çıkan metin, yani Lizbon Antlaşması, 13 Aralık 2007 tarihinde tüm üye devletler tarafından imzalanmıştır.
Lizbon Antlaşması, 1 Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Lizbon Antlaşması Sonrası Genel Olarak Avrupa Birliği
Avrupa Birliği: Tek Tüzel Kişilik
AB, Lizbon Antlaşması ile birlikte, tek tüzel kişilik olarak kabul edilmiştir. Lizbon Antlaşması öncesi, Avrupa Topluluğu ile AB, ayrı ayrı tüzel kişilikler idi. Lizbon Antlaşması ile AB, Topluluğun yerine geçmiştir. Böylelikle artık AB, üye devletlerin her birinde, ulusal mevzuat uyarınca tüzel kişilere tanınan en geniş hak ve fiil ehliyetine sahip hâle gelmiştir. Dolayısıyla AB, menkul ve gayrimenkul mallar edinebilecek; bunlar üzerinde tasarrufta bulunabilecek ve davalarda taraf olabilecektir.

Genel Hükümlerdeki Değişiklikler
Değerler ve Hedefler
Lizbon Antlaşması’nın çarpıcı karakteristik özelliklerinden biri, insan hakları çıkışlı olmasıdır.Nitekim “Birlik, insan onuruna saygı, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve azınlıklara mensup kişilerin hakları da dâhil olmak üzere insan haklarına saygı değerleri üzerine kuruludur. Bu değerler çoğulculuk, ayrımcılık yapmama, hoşgörü, adalet, dayanışma ve kadın-erkek eşitliğinin hakim olduğu bir toplumda üye devletler için ortaktır.”

AB, Lizbon Antlaşması ile birlikte hedeflerini de birtakım değişiklikler ile yeniden kaleme almıştır. Kısaca belirtmek gerekirse AB’nin hedefleri şu şekilde ortaya konabilir:
    Birlik; vatandaşlarına bir özgürlük, güvenlik ve adalet alanı sunar.
    Birlik bir iç pazar kurar ve rekabet edebilirliği yüksek bir sosyal pazar ekonomisine dayalı olarak, Avrupa’nın sürdürülebilir kalkınması için çalışır.
    Birlik, para birimi Euro olan bir ekonomik ve parasal birlik kurar.
    Birlik, dış dünya ile ilişkilerinde kendi değerlerini ve çıkarlarını savunur ve destekler; ayrıca vatandaşlarının korunmasına katkı sağlar. Böylelikle, Lizbon Antlaşması, önceki antlaşmalardaki hedefe ilişkin hükümlere kıyasla, insani değerlere saygı gösterme ve vatandaşlarının refahına önem verme yolunda ilerlemiştir.

Yetki
Lizbon Antlaşması, AB ile üye devletler arasındaki yetki dağılımını açıklığa kavuşturmuştur. Burada, yetki ile ilgili olarak genel ilkelere yer verdikten sonra, yetki dağılımına ilişkin yeni sınıflandırmaya işaret edilecektir.

Güçlendirilmiş İş Birliği
Lizbon Antlaşması, güçlendirilmiş iş birliği mekanizmasına kimi değişiklikler getirmiştir. güçlendirilmiş iş birliği artık savunma da dâhil olmak üzere tüm ortak dış politika ve güvenlik politikası yönünden kullanılabilecektir. Yine “emniyet freni” olarak adlandırılan prosedür, yani bir Konsey üyesinin güçlendirilmiş iş birliği için onay verilmesi için AB Zirvesi’ne gönderebilmesi, kaldırılmıştır. Ayrıca, güçlendirilmiş iş birliğine dahil devletler, Konseyde alacakları bir karar ile oy birliğinden nitelikli oy çokluğuna ve özel yasama usulünden olağan yasama usulüne geçiş yapabilecektir.

Avrupa Birliği Karar Alma Usulleri ve Tasarrufları
Lizbon Antlaşması, AB karar alma usulleri ve tasarrufları yönünden üç esaslı değişiklik getirmiştir: Birlik kurumlarının hukuki araçlarının sayısı azaltılmıştır; yasama ve yasama dışı tasarruflar ayrımı getirilmiştir ve yasama ve yasama dışı karar alma usulleri birbirinden ayrılmıştır.

Kurucu Antlaşmaların Gözden Geçirilme Usulü
Lizbon Antlaşması, kurucu antlaşmaların gözden geçirilme, yani değiştirilme usulü bakımından yenilikler getirmiştir. Lizbon Antlaşması ile birlikte, kurucu antlaşmalar, üç şekilde gözden geçirilebilmektedir:
1)    Olağan değiştirme usulü ile
2)     Basitleştirilmiş değiştirme usulleri ile
3)     Geçiş klozları (passerelle) ile.

İlk olarak, olağan değiştirme usulü, öneriden değişikliğin yürürlüğe girmesine kadar şu aşamalardan geçmektedir:
    Bir kere, herhangi bir üye devlet hükümeti, Avrupa Parlamentosu veya Komisyon, antlaşmaların değiştirilmesi için Konsey’e öneriler sunabilecektir.
    Konsey, bu önerileri AB Zirvesi’ne sunacak ve ulusal parlamentolara bildirecektir.
     AB Zirvesi, Avrupa Parlamentosu’na ve Komisyon’a danıştıktan sonra, önerilen değişikliklerin incelenmesine karar verirse bir Konvansiyon toplayabilir. Bu Konvansiyon, ulusal parlamentoların, üye devletlerin devlet veya hükûmet başkanlarının, Avrupa Parlamentosu’nun ve Komisyon’un temsilcilerinden oluşacaktır.
    Konvansiyon, değişiklik önerilerini inceleyerek, bir Hükûmetler Arası Konferansın toplanmasına yönelik bir tavsiyeyi kabul edebilir.
    Bununla birlikte AB Zirvesi, önerilen değişikliklerin kapsamı gerekli kılmıyorsa Avrupa Parlamentosu’nun muvafakatini alarak bir Konvansiyon toplamayabilir. AB Zirvesi, bu durumda Hükûmetler Arası Konferansı n görev ve yetkilerini belirler. Hükûmetler Arası Konferans, üye devlet hükûmet temsilcileri ile toplanır ve mutabakat ile hareket ederek antlaşmalarda yapılacak değişiklikleri kararlaştırır. Bu değişiklikler, tüm üye devletler tarafından kendi anayasal kurallarına uygun olarak onaylandıktan sonra yürürlüğe girer.

İkinci olarak, basitleştirilmiş değiştirme usulleri, öneriden değişikliğin yürürlüğe girmesine kadar şu aşamalardan geçmektedir:
    Bir kere, bir üye devlet hükümeti, Avrupa Parlamentosu veya Komisyon, ABİDA’nın Birlik’in politikaları ve iç eylemlerine ilişkin kısmında yer alan hükümlerinin tümünün veya bir kısmının değiştirilmesi için AB Zirvesi’ne öneriler sunabilir. Bununla birlikte, bu öneriler, Birlik’in yetkisinin artırılmasına ilişkin olmayacaktır.
    AB Zirvesi, önerilere ilişkin bir kararı, ancak Avrupa Parlamentosu’na ve Komisyon’a danıştıktan sonra, oy birliğiyle kabul edebilecektir. Bu karar, tüm üye devletler tarafından kendi anayasal kurallarına uygun olarak onaylandıktan sonra yürürlüğe girecektir.

Üçüncü olarak, geçiş klozlarının (passerelle) kapsamı ve kullanımı şu şekilde belirtilebilir.
    Bir kere, oy birliğinden nitelikli oy çokluğuna geçiş ile ilgili olarak, ABİDA’daki hükümlerde veya ABA içindeki Birlik’in dış eylemine ilişkin genel hükümler ve ortak dış politika ve güvenlik politikasına ilişkin özel hükümlerde Konsey’in belirli bir alanda veya durumda oy birliğiyle hareket etmesi öngörülmüş olmalıdır. İşte AB Zirvesi, Konsey’e bu alanda veya durumda nitelikli oy çokluğu ile hareket etme yetkisi veren bir karar kabul edebilir. Bununla birlikte bu, askerî etkileri olan veya savunma alanındaki kararlar için uygulanmayacaktır.

Avrupa Birliği’nden Ayrılma
Lizbon Antlaşması, AB’den ayrılma ile ilgili olarak ilk defa bir hüküm getirmektedir. Buna göre, her üye devlet, kendi anayasal kurallarına uygun olarak AB’den çekilme kararı alabilecektir. O üye devlet, niyetini AB Zirvesi’ne bildirecektir. AB, söz konusu devletle, AB Zirvesi tarafından belirlenen yönlendirici ilkeler ışığında, bu devletin Birlik ile gelecekteki ilişkisinin çerçevesini dikkate alarak, çekilmeye ilişkin kuralları belirleyen bir anlaşmayı müzakere edip, akdedecektir

Avrupa Birliği’nin Kurumlarındaki Değişiklikler
Avrupa Parlamentosu
Lizbon Antlaşması, Avrupa Parlamentosu ile ilgili olarak, dört ana değişiklik getirmiştir.
    İlk olarak, artık yaklaşık kırka yakın alanda olağan yasama usulü ile yasama işlemi yapılacaktır. Bu alanlar arasında adalet, özgürlük ve güvenlik alanı, kültür, fikrî mülkiyet hakları sayılabilir. Böylelikle, Avrupa Parlamentosu, yasama sürecine Konsey ile eşit seviyede katılarak yasama sürecindeki etkililiğini artırmaktadır.
    İkinci olarak, Komisyon Başkanı, Avrupa Parlamentosu’ndaki seçim sonuçları dikkate alınarak belirlenecektir.
     Üçüncü olarak, artık bütçenin bütün kalemleri, Konsey ve Avrupa Parlamentosu tarafından birlikte karara bağlanacaktır.
    Dördüncü olarak, Avrupa Parlamentosu, Lizbon Antlaşması ile birlikte Antlaşmalara değişiklik önerisi getirme hakkı kazanmıştır.

Avrupa Birliği Zirvesi
AB Zirvesi, ilk kez Lizbon Antlaşması ile AB’nin kurumları arasında sayılmıştır. Buna göre, AB Zirvesi, üye devletlerin devlet veya hükûmet başkanları, kendi Başkanı, Komisyon Başkanı ve Birlik Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisinden (“Yüksek Temsilci”) oluşur. AB Zirvesi, Birliğe gelişimi için gerekli itici gücü sağlar ve buna yönelik genel siyasi yönelimleri ve öncelikleri belirler. Bununla birlikte, AB Zirvesi, yasama faaliyetinde bulunamaz. Bundan başka AB Zirvesi, iki buçuk yıllık bir süre için bir Başkan seçer. AB Zirvesi Başkanı, esas olarak, şu görevleri yürütür:
    Zirveye başkanlık ederek, Zirvenin çalışmalarına ivme kazandırır.
    Zirve çalışmalarının hazırlanmasını ve sürekliliğini sağlar.
    Zirvede uyum ve mutabakatı kolaylaştırmak için çaba sarf eder. Ayrıca, AB Zirvesi Başkanı, ortak dış politika ve güvenlik politikası alanında Yüksek Temsilci ile paylaşarak AB’nin dış temsilini sağlar.
Zirvesi’nin ilk Başkanı, Belçika’nın eski başbakanı Herman van Rompuy olmuştur.

Konsey
Konsey, Lizbon Antlaşması ile iki temel değişiklik yaşamıştır: Yeni bir Başkanlık sistemi ve yeni bir oylama sistemi getirilmiştir.
İlk olarak, yeni Başkanlık sistemine göre on sekiz aylık bir dönem için üç üye devletten oluşan gruplar Başkanlık yapacaktır. Her bir devlet altı aylık dönem için Başkanlık yapmakla birlikte aralarında sıkı koordinasyon bulunacaktır.
İkinci olarak Konsey, nitelikli oy çokluğu ile ilgili olarak yeni bir oylama sistemi ile tanışacaktır. Bununla birlikte, bu yeni oylama sistemi öncesi kimi geçiş düzenlemeleri yapılmıştır. Buna göre,

burada üç farklı tarih yönünden üç farklı oylama sistemi uygulanacaktır.

Komisyon
Komisyonun, Lizbon Antlaşması ile birlikte en ciddi değişiklik olarak, üye sayısında azalma yaşaması öngörülmüştür. Nitekim Lizbon Antlaşması uyarınca 1 Kasım 2014 ile birlikte Komisyon’daki “komiser” sayısı üye devletlerin 2/3’ü kadar olacaktı r. Komisyon üyeleri ise üye devlet vatandaşları arasından üye devletlerin tümünün demografik ve coğrafi yelpazesini yansıtacak şekilde, üye devletler arasında mutlak surette uyulacak bir eşit rotasyon sistemi temelinde seçilecektir.

Avrupa Birliği Adalet Divanı
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), Lizbon Antlaşması ile esasen yargı yetkisi alanında üç bakımdan artış yaşamıştır.
İlk olarak, ABAD artık özgürlük, güvenlik ve adalet alanının tümü ile ilgili olarak -geçiş hükümlerine tabi olmak üzere- yargı yetkisi kazanmıştır.
İkinci olarak ABAD, her ne kadar ortak dış politika ve güvenlik politikası yargı yetkisi dışında kalsa bile; salt gerçek veya tüzel kişilere yönelik kısıtlayıcı önlemler getiren kararlar yönünden hukuka uygunluk denetimi yapma yetkisi kazanmıştır.
Üçüncü olarak ABAD, bireyler tarafından AB kurum tasarruflarına karşı açılacak iptal davası yönünden, yargı yetkisinde artış yaşamıştır. Buna göre, artık gerçek ve tüzel kişiler, diğerlerinin yanında, kendilerini doğrudan ilgilendiren ve uygulama tedbirleri alınmasını gerektirmeyen düzenleyici tasarruflara karşı da dava açabilecektir.

Ulusal Parlamentolar
Ulusal parlamentolar, Lizbon Antlaşması ile birlikte esas olarak katmanlı yetki ilkesine uyulmasını gözetecektir. Bu, “erken uyarı mekanizması” çerçevesinde gerçekleşecektir. Bu mekanizmaya göre, şu aşamalar söz konusudur:
1. Komisyon, ilgili AB tasarrufu tasarısını katmanlı yetki ve orantılılık ilkeleri yönünden gerekçelendirerek ulusal parlamentolara gönderecektir.
2. Ulusal parlamentolar, sekiz hafta içerisinde, bu tasarıyı katmanlı yetki ilkesine uyum yönünden gözden geçirecektir.
3. Eğer gönderilen oy sayısının toplam oy sayısına oranı 1/3 (özgürlük, güvenlik ve adalet alanı için 1/4) veya daha fazla ise tasarı, gözden geçirilecektir. Komisyon, bu aşamada, tasarıyı muhafaza etmeye, değiştirmeye veya geri çekmeye karar verebilecektir. Buna karşın, eğer olağan yasama usulü ile karar alınıyorsa ve gönderilen oy sayısının toplam oy sayısına oranı 1/2 veya daha fazla ise tasarı, yine gözden geçirilecektir. Bununla birlikte, bu sefer, Komisyon, tasarıyı muhafaza etmek istiyorsa kendi gerekçeli görüşü ile ulusal parlamentoların gerekçeli görüşlerini Avrupa Parlamentosu ve Konsey’e iletecektir
4. Ulusal parlamentolar, yasama süreci sona erdikten sonra ise kendi hükûmetlerinden yasama tasarrufu hâline gelen işlem için katmanlı yetki ilkesine aykırılık iddiasıyla iptal davası açmasını talep edebilecektir.

Vatandaş Girişimi
Vatandaş girişimi, Lizbon Antlaşması ile getirilen kayda değer yeniliklerden bir tanesidir. Buna göre, vatandaş girişiminin uygulanması ile ilgili koşullar şu şekilde belirtilebilir. Bir kere, en az üye devletlerin
1/4’ünden gelen ve yine en az bir milyon Birlik vatandaşı, vatandaş girişimi başvurusu yapmalıdır. İkinci olarak, bu vatandaş girişimi, Komisyon’un yetkisinde kalan ve Birlik’in hukuki tasarruf çıkarabileceği konular ile ilgili bir düzenleme önerisi olmalıdır. Üçüncü olarak, vatandaş girişimi başvurusu Komisyon’a yapılmalıdır.

Avrupa Birliği ve İnsan Hakları Alanındaki Değişiklikler
Lizbon Antlaşması, AB’yi insan hakları alanında ileriye taşıyacak düzenlemeler getirmektedir.
Bu bakımdan, en önemli iki yenilik, AB Temel Haklar Şartı’nın Antlaşmalar seviyesinde, bir başka deyişle “anayasal” düzeyde AB hukuk sisteminin bir parçası hâline getirilmesi ve AB’nin Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’ne katılmasının öngörülmesi olmuştur.

Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı
AB Temel Haklar Şartı, 2000 yılında ilan edilirken Lizbon Antlaşması ile AB hukukunda
Antlaşmalar seviyesinde kabul gören ve hukuki bağlayıcılığı olan bir metin
hâline gelmiştir.
AB Temel Haklar Şartı, içerik açısından ise üç türde hakka yer vermektedir.
İlk olarak, temel haklar ve özgürlükler ile temel usuli haklar; yani örnek olarak, yaşam hakkı, işkence yasağı, ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı gibi haklar Şart’ta yer almaktadır.
İkinci olarak, yalnızca Birlik vatandaşlarına özgü haklar, yani örnek olarak, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aday olma ve oy kullanma hakkı ve belgelere erişim hakkı gibi haklara Şart’ta yer verilmektedir.
Üçüncü olarak, ekonomik ve sosyal haklar, yani örnek olarak kadın erkek eşitliği, toplu sözleşme ve toplu eylem hakkı gibi haklar Şart’ta yer bulmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
AB, Lizbon Antlaşması uyarınca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne katılacaktır.

Avrupa Birliği’ne İlişkin Diğer Yenilikler
Özgürlük, Güvenlik ve Adalet Alanı
Özgürlük, güvenlik ve adalet alanı, Lizbon Antlaşması ile ulus üstü yapıya çok büyük ölçüde geçerek birtakım yeniliklerle tanışmıştır.
    Bir kere, artık bu alan ile ilgili olarak, genellikle olağan yasama usulü ve nitelikli oy çokluğu kullanılacaktır.
    Bunun yanı sıra, artık, olağan hukuki araçlar, yani tüzük, direktif ve karar, bu alanda da kullanılacaktır.
     Ayrıca, artık, bu alan, sütunlu yapının sona ermesinden ötürü AB hukukunun genel ve yatay ilkelerine tabi olacaktır.
    Bundan başka, AB kurumları, bu alanda daha etkili hâle gelmiştir ve özellikle Avrupa Birliği Adalet
Divanı, bu alandaki uygulamanın denetimi açısından -bazı geçiş düzenlemelerine tabi olarak yargı yetkisine kavuşmuştur.

Özgürlük, güvenlik ve adalet alanında birtakım sınırlamalar geçerlidir. Bir kere, Birleşik Krallık ve İrlanda ile Danimarka, özgürlük, güvenlik ve adalet alanı ile ilgili olarak katılmamayı tercih etme (“opt out”) hakkına sahiptir. Bu devletler, bu alandaki bir kısım politikalar yönünden kendi istekleri ile dışarıda kalabilmektedir.

Read more