ÇALIŞMA EKONOMİSİ
ÜNİTE 7
(ÖZET)
EMEK PİYASA VE SENDİKALAR
*** ENDÜSTRİYEL İLİŞKİLER : Emek piyasasının piyasa güçleri, devlet ve toplu
pazarlık sisteminin bir tür bileşimi tarafından düzenlenmesi olarak tanımlanan
sistem endüstriyel ilişkiler sistemidir.
*** EKONOMİK FONKSİYON : ILO tarafından sendikal hareketin tarihsel
sorumluluğu içinde yer alan işyeri, işkolu (sektör) ve ulusal düzeyde yaratılan
ekonomik değerin, toplu pazarlık sürecinde adalet ve eşitlik anlayışı içerisinde
paylaşılmasını anlatan fonksiyonu ekonomik fonksiyondur.
ILO tarafından sendikal hareketin tarihsel sorumluluğu içinde yer alan ve
emeğin işyeri düzeyinde çalışma koşulları ve toplumsal düzeyde de ekonomik
ve sosyal politikalar üzerine söz hakkını ve kimlik sahipliğini işaret eden
fonksiyonu ekonomik fonksiyondur.
*** SOSYAL FONKSİYON : ILO tarafından sendikal hareketin tarihsel
sorumluluğu içinde yer alan ve emeğin dayanışma bilincinin güçlenmesini,
ortak değerlerin ve amaçların tanımlanmasını, işgücünün sosyal risklerinin
kontrol altına alınmasını, sosyal risklerin olası sonuçlarının yönetilmesini ve
sosyal .dışlanma ve fakirlikle mücadeleyi ifade etmekte olan fonksiyonu sosyal
fonksiyondur.
*** işçi sendikalarının sadece işveren ve çalışanlar arasında değil; işçiler
arasında da kazanç ve kayıpları yeniden dağıtan örgütler olduklarını söyleyen
Hyman’dır.
Hyman’ın sendikaların toplumsal tabanıyla ilgili olarak bahsettiği dört kesim
arasında seçkin kesim, çekirdek işgücü, çeper ve dışarıda kalanlar yer alır.
*** Tarihsel olarak işçi sendikalarının vasıflı, yüksek ücretli ve iş güvencesine
sahip kesimleri örgütleyerek geliştiği ve özellikle 20. yüzyılın kitlesel sendika
tabanını daha çok imalat sanayinin çekirdek işgücünde bulduğu söylenebilir.
*** İşçileri işgücü piyasasındaki konumuna göre sınıflandıran örgütsel yapı
YATAY yapıdır.
işçileri sektör ya da işverenlere göre sınıflandıran örgütsel yapı DİKEY yapıdır.
Meslek insanları, diğer beyaz yakalılar, zanaatkârlar, vasıfsız kol işçileri olarak sınıflandırılan örgütsel yapı YATAY yapıdır.
İşkolu ya da işyeri sendikacılığı olarak sınıflandırılan örgütsel yapı DİKEY
yapıdır.
*** Türkiye’de sendikalaşma oranı 2010 yılında % 6 dolayındadır.
Türkiye’de 2010 yılına göre toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerin sayısı
800.000’dir.
Türkiye’de en geniş üye tabanına sahip olan sendika konfederasyonu Türk-
İş’dir.
Sendikalı üye sayısını, sendikaların gücünün birincil kaynağı olarak ele alarak,
toplu sözleşme sisteminin varlığını, bu sistemin düzgün işlediğini ve bu
sistemin işçi sınıfının politik ve ekonomik etkisinin kurucusu olarak ele
alınabileceğini varsayan analiz Marksist analizdir.
Sendika yoğunluğu düşük düzeyde olan fakat sendikanın yapmış olduğu
toplu sözleşmeden yasa gereği sendikalı olmayan işçilerin de yararlanması
nedeniyle sendikaların etkisinin yüksek olduğu ülke FRANSA’dır.
Genel olarak toplu sözleşmelerin etkinliğinin zayıflaması sendika
üyeliğindeki düşmeden daha azdır. 1980’li yıllardan sonra bazı ülkelerde hem
toplu sözleşmeden yararlanacak kişilerin sayısında hem de sendikalaşma
oranında büyük oranda düşüş gerçekleşmişti. Bu ülkeler; Yeni Zelanda, ABD,
İngiltere ve Avustralya’dır. Hollanda bu ülkeler arasında yer almaz
Sendikaları tekel gücüne sahip, iktisadi etkinlik açısından zararlı iktisad
aktörler olarak ele alan yaklaşım neo klasik yaklaşımdır.
Sendikaların tekel gücünden çok, farklı çıkarlara sahip işçilerin kolektif örgütü
olduğunu söyleyen yaklaşım sosyal demokrat yaklaşımdır.
*** Medoff sendikaları tekel gücüne sahip, iktisadi etkinlik açısından zararlı
iktisadi aktörler olarak gören iktisatçılar arasında yer almaz.
Sendikaların ekonomik etkileri ile ilgili Freeman ve Medoff tarafından
geliştirilen yaklaşıma verilen isimler sosyal demokrat, kolektif ses, kurumsal
tepki ve FM yaklaşımıdır.
Sendikaların ücretleri rekabetçi düzeyin üstüne çıkardığı varsayımına
dayanan yaklaşım tekel yaklaşımıdır.
Sendikaların ücretleri artıran tekelci güçlerle donanmış ve işletme içinde
örgütlenmiş işçilerin temsil gücü ile belirlenen iki yüzü olduğunu ifade eden
iktisatçılar Freeman ve Medoff’dur.
*** Freeman ve Medoff’a göre sendikaların ücretleri artıran tekelci güçlerle
donanmış yüzüne tekel yüzü denir.
*** Freeman ve Medoff’a göre sendikaların işletme içinde örgütlenmiş işçilerin
temsil gücü ile belirlenen yüzüne kurumsal tepki yüzü denir.
*** Modern endüstriyel ekonomilerde ve kısmen büyük işletmelerde,
sendikaların kolektif ses için bir araç olduğunu savunan ve bu yolla işçilerin bir
grup olarak yönetimle iletişim kurmasının sağlandığına inanan görüş modern
görüştür.
1980 yılında, uluslararası piyasalar için üretim yapan işçi sayısı 300 milyon iken
2000’lerde bu sayı 800 milyona ulaşmıştır.
*** Yoğunlaşan küresel rekabetin işgücü piyasaları üzerindeki etkisi ücretlerin
azalması, işsizliğin artması, çalışma koşullarının farklılaşması, ücret
eşitsizliklerinin artmasıdır.
*** Küreselleşmenin emek piyasaları üzerindeki genel etkileri emek
piyasalarının esnekleşmesi,işgücü göçünün artması, enformelleşme, işin
niteliğinin ve çalışma koşullarının standart dışına doğru değişmesi sayılabilir.
Özellikle gelişmiş ülkelerde yüksek sendikalaşma eğilimi ve yoğunluk oranları
ile sadece kapitalizmin değil, sendikal hareketin de Altın Çağı olarak
adlandırılan dönemin başlangıcı 2.Dünya Savaşı sonrası dönemdir.
Sendikal gücün ve etkinliğin değerlendirilmesinde öne çıkan işçi
sendikacılığının emek piyasasının yönetimini etkileyebilme gücü olarak ifade
edilen kavram kurumsal etkinlik kavramıdır.
Liberal yaklaşımların geliştirdiği “sendikasız endüstri ilişkileri” adı altındaki
teorik modele göre özel öneme sahip olan alan insan kaynakları yönetimidir.
*** K, Amerika’da örnekleri görülen mekanizmalarla, bazı sendikalar üretim ve
yönetim sürecindeki değişiklikleri takip edip, işçiler lehine bazı politikalar
geliştirmektedir. Bahsi geçen mekanizmalar proaktif eklemlenmedir.
*** Takım çalışmalarında işçilerin kendi liderlerini seçmesi ve takım
toplantılarına sendika temsilcilerinin dahil edilmesi gibi uygulamaların örnek
olarak verildiği durum olumlu eklemlenmedir.
işveren ve çalışanların temsilcileri arasındaki pazarlık süreci olarak adlandırılan
süreç TOPLU PAZARLIK sürecidir.
Bir tarafta bir işveren veya bir ya da birden fazla işveren örgütü ile diğer
taraftan işçileri temsil eden bir veya birden fazla işçi örgütü arasında, ücret ve
diğer çalışma koşullarına ilişkin yapılan pazarlık ve görüşmelere TOPLU
SÖZLEŞME denir.
Sendika üye aidatı ve bireylerin sendikal faaliyet için harcamayı planladıkları
zamanın değeri olarak tanımlanan kavram SENDİKA HİZMETİLERİ FİYATIdır.
Sendikalar bireyin pazarlık gücünün artmasını sağlar.
*** Ücret pazarlığında, işverenin taviz verme eğilimi ile grevin beklenen süresi
arasında doğru orantılı; sendikanın direnme eğilimi ile grevin süresi arasında
ters yönlü bir ilişki olduğunu ifade eden böylece grev sürelerini içsel bir
değişken olarak modele katan iktisatçı Hicks’dir.
*** Walton McKersie’ye göre, toplu pazarlık süreci işçilerle işverenler
arasındaki az sayıda ödülün dağıtılması sürecidir, Bu modelde toplu pazarlık
görüşmeleri sırasında tarafların birbirine karşı tavırları her görüşme maddesi
için beklenen sübjektif faydaya göre değişir şeklinde ifade edilen toplu pazarlık
süreci ödül dağıtıcı pazarlık sürecidir.
Toplu pazarlık esnasında her iki tarafın da görüşmede belli konularda fayda
sağlayabileceği temeline dayanan toplu pazarlık süreci bütünleştirici
pazarlıktır.
işverenin çok büyük finansal tehlikede olduğu ve sendikadan yardım istediği
durumlarda geçerli olan toplu pazarlık süreci bütünleştirici pazarlıktır.
*** İş güvenliği VValton ve McKersie’nin toplu pazarlık süreçleri arasında yer
alan bütünleştirici pazarlığın konularındandır.
Tarafların tavırlarının görüşme süreci esnasında değişmeleri ile ilgili olan
toplu pazarlık süreci davranışsal yapılanmadır.
Bir pazarlık grubunun kendi içindeki görüşmeleri demek olan toplu pazarlık
süreci örgüt içi pazarlıktır. Pazarlık gücü” nün kavramsal açıdan en iyi
açıklanışı Chamberline tarafından yapılmıştır.
Read more
ÜNİTE 7
(ÖZET)
EMEK PİYASA VE SENDİKALAR
*** ENDÜSTRİYEL İLİŞKİLER : Emek piyasasının piyasa güçleri, devlet ve toplu
pazarlık sisteminin bir tür bileşimi tarafından düzenlenmesi olarak tanımlanan
sistem endüstriyel ilişkiler sistemidir.
*** EKONOMİK FONKSİYON : ILO tarafından sendikal hareketin tarihsel
sorumluluğu içinde yer alan işyeri, işkolu (sektör) ve ulusal düzeyde yaratılan
ekonomik değerin, toplu pazarlık sürecinde adalet ve eşitlik anlayışı içerisinde
paylaşılmasını anlatan fonksiyonu ekonomik fonksiyondur.
ILO tarafından sendikal hareketin tarihsel sorumluluğu içinde yer alan ve
emeğin işyeri düzeyinde çalışma koşulları ve toplumsal düzeyde de ekonomik
ve sosyal politikalar üzerine söz hakkını ve kimlik sahipliğini işaret eden
fonksiyonu ekonomik fonksiyondur.
*** SOSYAL FONKSİYON : ILO tarafından sendikal hareketin tarihsel
sorumluluğu içinde yer alan ve emeğin dayanışma bilincinin güçlenmesini,
ortak değerlerin ve amaçların tanımlanmasını, işgücünün sosyal risklerinin
kontrol altına alınmasını, sosyal risklerin olası sonuçlarının yönetilmesini ve
sosyal .dışlanma ve fakirlikle mücadeleyi ifade etmekte olan fonksiyonu sosyal
fonksiyondur.
*** işçi sendikalarının sadece işveren ve çalışanlar arasında değil; işçiler
arasında da kazanç ve kayıpları yeniden dağıtan örgütler olduklarını söyleyen
Hyman’dır.
Hyman’ın sendikaların toplumsal tabanıyla ilgili olarak bahsettiği dört kesim
arasında seçkin kesim, çekirdek işgücü, çeper ve dışarıda kalanlar yer alır.
*** Tarihsel olarak işçi sendikalarının vasıflı, yüksek ücretli ve iş güvencesine
sahip kesimleri örgütleyerek geliştiği ve özellikle 20. yüzyılın kitlesel sendika
tabanını daha çok imalat sanayinin çekirdek işgücünde bulduğu söylenebilir.
*** İşçileri işgücü piyasasındaki konumuna göre sınıflandıran örgütsel yapı
YATAY yapıdır.
işçileri sektör ya da işverenlere göre sınıflandıran örgütsel yapı DİKEY yapıdır.
Meslek insanları, diğer beyaz yakalılar, zanaatkârlar, vasıfsız kol işçileri olarak sınıflandırılan örgütsel yapı YATAY yapıdır.
İşkolu ya da işyeri sendikacılığı olarak sınıflandırılan örgütsel yapı DİKEY
yapıdır.
*** Türkiye’de sendikalaşma oranı 2010 yılında % 6 dolayındadır.
Türkiye’de 2010 yılına göre toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerin sayısı
800.000’dir.
Türkiye’de en geniş üye tabanına sahip olan sendika konfederasyonu Türk-
İş’dir.
Sendikalı üye sayısını, sendikaların gücünün birincil kaynağı olarak ele alarak,
toplu sözleşme sisteminin varlığını, bu sistemin düzgün işlediğini ve bu
sistemin işçi sınıfının politik ve ekonomik etkisinin kurucusu olarak ele
alınabileceğini varsayan analiz Marksist analizdir.
Sendika yoğunluğu düşük düzeyde olan fakat sendikanın yapmış olduğu
toplu sözleşmeden yasa gereği sendikalı olmayan işçilerin de yararlanması
nedeniyle sendikaların etkisinin yüksek olduğu ülke FRANSA’dır.
Genel olarak toplu sözleşmelerin etkinliğinin zayıflaması sendika
üyeliğindeki düşmeden daha azdır. 1980’li yıllardan sonra bazı ülkelerde hem
toplu sözleşmeden yararlanacak kişilerin sayısında hem de sendikalaşma
oranında büyük oranda düşüş gerçekleşmişti. Bu ülkeler; Yeni Zelanda, ABD,
İngiltere ve Avustralya’dır. Hollanda bu ülkeler arasında yer almaz
Sendikaları tekel gücüne sahip, iktisadi etkinlik açısından zararlı iktisad
aktörler olarak ele alan yaklaşım neo klasik yaklaşımdır.
Sendikaların tekel gücünden çok, farklı çıkarlara sahip işçilerin kolektif örgütü
olduğunu söyleyen yaklaşım sosyal demokrat yaklaşımdır.
*** Medoff sendikaları tekel gücüne sahip, iktisadi etkinlik açısından zararlı
iktisadi aktörler olarak gören iktisatçılar arasında yer almaz.
Sendikaların ekonomik etkileri ile ilgili Freeman ve Medoff tarafından
geliştirilen yaklaşıma verilen isimler sosyal demokrat, kolektif ses, kurumsal
tepki ve FM yaklaşımıdır.
Sendikaların ücretleri rekabetçi düzeyin üstüne çıkardığı varsayımına
dayanan yaklaşım tekel yaklaşımıdır.
Sendikaların ücretleri artıran tekelci güçlerle donanmış ve işletme içinde
örgütlenmiş işçilerin temsil gücü ile belirlenen iki yüzü olduğunu ifade eden
iktisatçılar Freeman ve Medoff’dur.
*** Freeman ve Medoff’a göre sendikaların ücretleri artıran tekelci güçlerle
donanmış yüzüne tekel yüzü denir.
*** Freeman ve Medoff’a göre sendikaların işletme içinde örgütlenmiş işçilerin
temsil gücü ile belirlenen yüzüne kurumsal tepki yüzü denir.
*** Modern endüstriyel ekonomilerde ve kısmen büyük işletmelerde,
sendikaların kolektif ses için bir araç olduğunu savunan ve bu yolla işçilerin bir
grup olarak yönetimle iletişim kurmasının sağlandığına inanan görüş modern
görüştür.
1980 yılında, uluslararası piyasalar için üretim yapan işçi sayısı 300 milyon iken
2000’lerde bu sayı 800 milyona ulaşmıştır.
*** Yoğunlaşan küresel rekabetin işgücü piyasaları üzerindeki etkisi ücretlerin
azalması, işsizliğin artması, çalışma koşullarının farklılaşması, ücret
eşitsizliklerinin artmasıdır.
*** Küreselleşmenin emek piyasaları üzerindeki genel etkileri emek
piyasalarının esnekleşmesi,işgücü göçünün artması, enformelleşme, işin
niteliğinin ve çalışma koşullarının standart dışına doğru değişmesi sayılabilir.
Özellikle gelişmiş ülkelerde yüksek sendikalaşma eğilimi ve yoğunluk oranları
ile sadece kapitalizmin değil, sendikal hareketin de Altın Çağı olarak
adlandırılan dönemin başlangıcı 2.Dünya Savaşı sonrası dönemdir.
Sendikal gücün ve etkinliğin değerlendirilmesinde öne çıkan işçi
sendikacılığının emek piyasasının yönetimini etkileyebilme gücü olarak ifade
edilen kavram kurumsal etkinlik kavramıdır.
Liberal yaklaşımların geliştirdiği “sendikasız endüstri ilişkileri” adı altındaki
teorik modele göre özel öneme sahip olan alan insan kaynakları yönetimidir.
*** K, Amerika’da örnekleri görülen mekanizmalarla, bazı sendikalar üretim ve
yönetim sürecindeki değişiklikleri takip edip, işçiler lehine bazı politikalar
geliştirmektedir. Bahsi geçen mekanizmalar proaktif eklemlenmedir.
*** Takım çalışmalarında işçilerin kendi liderlerini seçmesi ve takım
toplantılarına sendika temsilcilerinin dahil edilmesi gibi uygulamaların örnek
olarak verildiği durum olumlu eklemlenmedir.
işveren ve çalışanların temsilcileri arasındaki pazarlık süreci olarak adlandırılan
süreç TOPLU PAZARLIK sürecidir.
Bir tarafta bir işveren veya bir ya da birden fazla işveren örgütü ile diğer
taraftan işçileri temsil eden bir veya birden fazla işçi örgütü arasında, ücret ve
diğer çalışma koşullarına ilişkin yapılan pazarlık ve görüşmelere TOPLU
SÖZLEŞME denir.
Sendika üye aidatı ve bireylerin sendikal faaliyet için harcamayı planladıkları
zamanın değeri olarak tanımlanan kavram SENDİKA HİZMETİLERİ FİYATIdır.
Sendikalar bireyin pazarlık gücünün artmasını sağlar.
*** Ücret pazarlığında, işverenin taviz verme eğilimi ile grevin beklenen süresi
arasında doğru orantılı; sendikanın direnme eğilimi ile grevin süresi arasında
ters yönlü bir ilişki olduğunu ifade eden böylece grev sürelerini içsel bir
değişken olarak modele katan iktisatçı Hicks’dir.
*** Walton McKersie’ye göre, toplu pazarlık süreci işçilerle işverenler
arasındaki az sayıda ödülün dağıtılması sürecidir, Bu modelde toplu pazarlık
görüşmeleri sırasında tarafların birbirine karşı tavırları her görüşme maddesi
için beklenen sübjektif faydaya göre değişir şeklinde ifade edilen toplu pazarlık
süreci ödül dağıtıcı pazarlık sürecidir.
Toplu pazarlık esnasında her iki tarafın da görüşmede belli konularda fayda
sağlayabileceği temeline dayanan toplu pazarlık süreci bütünleştirici
pazarlıktır.
işverenin çok büyük finansal tehlikede olduğu ve sendikadan yardım istediği
durumlarda geçerli olan toplu pazarlık süreci bütünleştirici pazarlıktır.
*** İş güvenliği VValton ve McKersie’nin toplu pazarlık süreçleri arasında yer
alan bütünleştirici pazarlığın konularındandır.
Tarafların tavırlarının görüşme süreci esnasında değişmeleri ile ilgili olan
toplu pazarlık süreci davranışsal yapılanmadır.
Bir pazarlık grubunun kendi içindeki görüşmeleri demek olan toplu pazarlık
süreci örgüt içi pazarlıktır. Pazarlık gücü” nün kavramsal açıdan en iyi
açıklanışı Chamberline tarafından yapılmıştır.