ÇALIŞMA EKONOMİSİ
ÜNİTE 1
(ÖZET)
Çalışma ekonomisi: Emek arz ve talebinin karşılaştığı ve emeğin fiyatı olan ücretin belirlendiği emek piyasalarının işleyişi ve bu piyasalarda ortaya çıkan sorunlarla uğraşan bir disiplindir.
Emeğin sahip olduğu boyutlar
*Emek bir üretim faktörüdür,
*Emek bir insan kaynağıdır
*Emek temel bir gelir kaynağıdır
Çalışma ekonomisinin cevabını aradığı sorular
*Endüstri toplumlarının çoğunda, geçtiğimiz yüzyıl boyunca, neden kadınların işgücüne katılımı sürekli bir artış göstermiştir?
*Göçün yerel işgücünün ücret ve istihdamı üzerine etkisi nedir?
* Asgari ücretler nitelik düzeyi düşük çalışanların işsizlik oranını arttırır mı?
*İş sağlığı ve güvenliği düzenlemelerinin istihdam ve gelirlere etkisi nedir?
* insan sermayesine yapılan sübvansiyonlar, dezavantajlı çalışanların ekonomik refahının arttırılmasında etkin bir yöntem midir?
*Sendikaların üyeleri ve ekonomi üzerindeki ekonomik etkileri nelerdir?
*Cömert bir işsizlik sigortası işsizlik süresini uzatır mı?
*Avrupa’daki işsizlik oranı niçin Amerika Birleşik Devletleri’nden daha yüksektir?
Arz ve talep kanunlarının geçerli olduğu bir yeri anlatan “piyasa” kavramı; Emek piyasaları söz konusu olduğunda emek arz ve talebinin karşılaştığı, ücret ve diğer çalışma koşullarının belirlendiği bir ortamıdır.
***Emek piyasası kavramı bir soyutlamadır; emeğini arz edenlerle emek talep edenlerin bir araya geldikleri ortamı tanımlamak üzere kullanılan analitik bir kurgudur..
***İşçinin kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olan emek, satılamaz ya da satın alınamaz
Firmalar açısından faaliyet gösterilmesi zorunluluğu olan 3 yaşamsal piyasa: Emek piyasası, ürün ve sermaye piyasalarıdır.
Emek piyasalarını diğer piyasalardan ayıran farklı özellikleri
*İstihdamının çalışan ve çalıştıran arasında kişisel bir ilişkiyi ifade etmesi, emek piyasasını mal ve diğer piyasalardan ayıran belki de en önemli özelliktir.
*Pek çok piyasada ürünler standart bir yapıya sahipken yani çoğu birbiriyle benzerlik gösterirken; emek piyasasına arz edilen emek büyük ölçüde heterojendir.
*Emek piyasası hakkında genellikle hem işveren hem de işçi bakımından bir bilgi eksikliği söz konusudur.
*Pek çok sayıda emek piyasasının var olması emek piyasalarının bir diğer özelliğidir
*Emek piyasalarında grup ilişkilerini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır.Bu piyasalardaki karar alıcı birimlerin başında gelen sendikaların davranışlarını belirleyen sosyal, siyasal ve ideolojik bazı etkenler mal piyasalarında yer alan firmaların davranışlarını etkileyen faktörlerden farklıdır.
*Genellikle iş arayanların sayısı açık işlerin sayısından daha fazladır. Bunun doğal sonucu emek piyasasında işçinin pazarlık gücünün nispi olarak düşük olmasıdır.
*Emek talebinin türetilmiş bir talep olması emek piyasalarını da farklı kılmaktadır. Emek talebi mal ve hizmet talebine bağlı olduğundan, ekonominin genişleme dönemlerinde emek talebi artarken, daralma dönemlerinde ise azalan mal ve hizmet talebine paralel olarak emek talebi de azalmaktadır.
***Türkiye emek piyasası,Orta Doğu emek piyasası, Akdeniz bölgesi emek piyasası da coğrafi alan göz önüne alınarak yapılan sınıflandırmadır.
Standart tanımlar oluşturmanın ve bu tanımları kullanarak analiz yapmanın iki tür zorluğundan söz edilebilir.
1. Bu tanımların yansız, objektif ve evrensel kılınmalarının nasıl mümkün olabileceği meselesi
2.Tanımların ideolojik içeriklerinin ya da teorik dayanaklarının yarattığı sınırlayıcılığın farkında olup olmama sorunu
Çalışma Çağındaki Nüfus: Alt sınırı, zorunlu temel eğitimin bitişini ifade ederken; üst sınırıda emeklilik yaşına karşılık gelmektedir.
***Ülkeler arasında yaygın olan yaş sınırları 15-64 yaşları arasıdır.
Çalışma çağındaki nüfusu: 15- 64
Aktif Nüfus: Aktif ya da faal nüfus, çalışma çağında yani 15 ve daha yukarı yaş grubunda olup kurumsallaşmamış nüfustan oluşmaktadır.
Aynı zamanda, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus
Kurumsallaşmamış nüfus, Türkiye istatistik Kurumu’na göre; “okul, yurt, otel, çocuk yuvası, huzurevi, özel nitelikli hastane,hapishane, kışla ve orduevi gibi yerlerde ikamet edenlerle yabancı uyruklular dışındaki nüfustur”.
***Aktif nüfus, “Belirli bir referans dönemi boyunca, Birleşmiş Milletler Millî Gelir,Muhasebe ve Denge Sistemleri tarafından tanımlanmış iktisadi mal ve hizmetlerin üretimi için gerekli olan işgücü arzını besleyen kadın ve erkeklerdir”
Aktif Nüfus = işgücü + işgücüne dahil olmayanlar
İşgücü :
* işgücü bir ülkedeki emek arzını insan sayısı yönünden ifade eden bir kavramdır.
* Bir ülkedeki nüfusun üretici durumda bulunan yani ekonomik faaliyete katılan kısmıdır
***Bazı kişiler de çalışma çağı dışında oldukları hâlde çalışma yaşamı içinde yer alırlar. 15 yaşın altındaki çocuk işçiler ya da 64 yaşın üzerinde olduğu hâlde çalışmaya devam edenler gibi.
***işsiz kalan ve çalışmak istediği hâlde iş bulamadığı için iş aramaktan vazgeçen kişiler de işgücü içinde sayılmazlar. Bunlara, “cesareti kırılmış işçiler” adı verilir
işgücü = istihdam edilenler + işsizler
***Türkiye istatistik Kurumu’na göre, işgücüne dahil olmayanlar, işsiz veya istihdamda bulunmayan kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfustur.
İşgücüne dahil olmayanlar:
*iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar: Çeşitli nedenlerle bir iş aramayan ancak 2 hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir.
*iş bulma ümidi olmayanlar: Daha önce iş aradığı hâlde bulamayan veya kendi vasıflarına uygun bir iş bulabileceğine inanmadığı için iş aramayan ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir.
*Diğer: Mevsimlik çalışma, ev kadını olma, öğrencilik, irad sahibi olma, emeklilik ve çalışamaz hâlde olma gibi nedenlerle iş aramayıp ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir.
*Mevsimlik çalışanlar: Mevsimlik çalışması nedeniyle iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kşilerdir.
*Ev işleriyle meşgul: Kendi evinde ev işleriyle meşgul olması nedeniyle iş aramayan ve iş başı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
*Öğrenci: Bir öğrenim kurumuna devam etmesi nedeniyle iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
*Emekli: Bir sosyal güvenlik kuruluşundan emekli olduğu için iş aramayan ve iş başı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
*Çalışamaz hâlde: Bedensel özür, hastalık veya yaşlılık nedeniyle iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
*Diğer: Ailevi ve kişisel nedenler ve bunun dışındaki diğer nedenler ile iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
işgücünü; birincil ve ikincil işgü-cü olarak ikiye ayırabiliriz
Birincil işgücü : Emek piyasasında tam ve sürekli çalışanları kapsar. Hanehalkı reisleri gibi.
ikincil işgücü: Bir işe bağımlılıkları esas sorumlulukları olarak görülmeyen kişilerden oluşur. Evli kadınlar, okul çağındaki çocuklar ve gençler ikincil işgücü olarak nitelendirilir
İstihdam :
*Geniş anlamda üretim faktörlerinin üretim sürecinde kullanılmasını ifade eder.
*Dar anlamda istihdam ise emek faktörünün üretim sürecinde birgirdi olarak kullanılmasıdır.
“İstihdam” ile “çalışma” kavramları arasındaki farkı:
*İstihdam, belirli bir bedel (ücret, kar gibi) karşılığı olarak piyasa ile olan ilişkiyi tanımlarken, çalışma kavramı daha genel bir kavramdır.
***Bir ev kadınının evdeki faaliyetleri ya da bir öğrencinin dersi ile ilgili faaliyetleri hep çalışmadır ve bu tür faaliyetlerin hemen hepsinin parasal bir karşılığı yoktur.
Türkiye istatistik Kurumu’na göre, istihdam; işbaşında olanlar ve işbaşında olmayanlar grubuna dahil olan kurumsal olmayan çalışma çağındaki tüm nüfus istihdam edilen nüfustur
İşbaşında olanlar: Yevmiyeli, ücretli, maaşlı, kendi hesabına, işveren ya da ücretsiz aile işçisi olarak referans dönemi içinde en az bir saat bir iktisadi faaliyette bulunan kişilerdir.
İşbaşında olmayanlar: işi ile bağlantısı devam ettiği hâlde, referans haftası içinde çeşitli nedenlerle işinin başında olmayan kendi hesabına ve işverenler istihdamda kabul edilmektedir.
***Ücretli ve maaşlı çalışan ve çeşitli nedenlerle referans döneminde işlerinin başında bulunmayan fertler; ancak 3 ay içinde işlerinin başına geri döneceklerse veya işten uzak kaldıkları süre zarfında maaş veya ücretlerinin en az % 50 ve daha fazlasını almaya devam ediyorlarsa istihdamda kabul edilmektedir.
***Üretici kooperatifi üyeleri, bir iş ya da meslekte bilgi veya beceri kazanmak amacıyla belirli bir menfaat (ayni ya da nakdi gelir, sosyal güvence, yol parası, cep harçlığı vb.) karşılığında çalışan çıraklar ve stajyer öğrenciler de istihdam hâlinde olanlar kapsamına dahil edilmektedirler
***Emek piyasalarının temel göstergelerinden birisi olan istidam oranı, aktif nüfus içersinde istihdam edilenlerin görece ağırlığını gösterir
istihdam Oranı: istihdamın, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus içindeki oranıdır.
İstihdam Oranı = İstihdam edilenler / Aktif nüfus × 100
işsizlik Oranı : işsiz nüfusun işgücü içindeki oranıdır.
Emek piyasalarının temel göstergelerinden biri: Toplam işgücü içersinde işsizlerin görece ağırlığını gösteren işsizlik oranıdır.
işsizlik Oranı = işsizler / İşgücü × 100 ( İşsizler = işgücü – istihdam Edilenler)
Eksik istihdam
*İşgücü kategorileri, istihdamdakiler ve işsizler, eksik istihdamdır.
*Eksik istihdam, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, geçmişten bugüne, hayatın önemli bir gerçeği olmuştur.
*Eksik istihdam, istihdamın sektörel dağılımı içinde tarımın ağırlıkta olduğu, ücretsiz aile işçilerinin yoğun olarak bulunduğu ve işsizlik sigortası uygulamasının bulunmadığı ülkelerde, işgücünün gereği gibi de¤erlendirilememesinden kaynaklanan önemli bir sorundur.
***Eksik istihdam tanımlanırken, genellikle “düşük”, “daha az”, “yetersiz” gibi kavramlar kullanılarak istihdamın düşük nitelikli bir türü biçiminde ifade edilir.
***Livingstone’a göre, eksik istihdam kişinin yaptığı işle sahip olduğu eğitim arasındaki uyumsuzluğun bir sonucudur.
*** Livingstone’a göre bu boşluk, işle ilgili bilgi ve bu bilgiyi kullanma fırsatları arasındaki uyumsuzluktan doğmaktadı.r
*** 1960’dan beri ABD ve Kanada’da işgücünün niteliği işlerin niteliğinden daha hızlı artmıştır.
*** Livingstone ABD ve Kanada’da işgücünün yaklaşık olarak %20’sinin bu anlamda eksik istihdamda olduğunu hesaplamış ve son 20 yıldır da bunun sürekli bir artış içinde olduğunu ortaya
Koymuştur.
Eksik istihdamın boyutları:
• Kişi, işin gerektirdiğinden daha fazla formel eğitime sahiptir.
• Kişi, formel eğitimi dışındaki bir alanda gönülsüz olarak çalışmaktadır.
• Kişi, işin gerektirdiğinden daha fazla iş deneyimine ve niteliğe sahiptir.
• Kişi, gönülsüz olarak yarı zamanlı, geçici veya kesintili istihdamdadır.
• Kişi, bir önceki işinden %20 veya daha az kazanmaktadır.
*** Eksik istihdamın hem objektif hem de sübjektif olarak belirlendiği söylenebilir.
***Uluslararası Çalışma istatistikçileri Konferansı’nın (ICLS) 1982 yılında yapılan 13. toplantısında eksik istihdam, görülebilir ve görülemeyen eksik istihdam olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Görülebilir eksik istihdam (visible underemployment) temelde istatistiksel bir kavram olup doğrudan iş miktarındaki bir yetersizliği ifade eden işgücü istatistikleriyle ölçülebilir.
Görülemeyen eksik istihdam (unvisible underemployment): işgücü kaynağının yanlış kullanımını veya işgücü ve diğer üretim faktörleri arasında temel bir dengesizliği yansıtan analitik bir kavramdır.
Temel belirtileri: Düşük gelir, düşük verimlilik ve işgücünün sahip olduğu
niteliklerden yeterince yararlanamama’dır.
** Eksik istihdamın istatistiksel olarak ölçülmesi,genellikle görülebilir eksik istihdamla sınırlıdır
***Eksik istihdam, zamana dayalı eksik istihdam (time-related underemployment) ve yetersiz istihdam (inadequate employment) olarak ikiye ayrılmıştır.
Zamana dayalı eksik istihdam: Çalışma süresinin yetersizliği nedeniyle ilave bir iş arayan ve bu işte çalışmaya müsait olanların durumunu ifade eder.
Zamana dayalı eksik istihdamı tanımlamak için bu durumun referans döneminde uyması gereken kriterler;
*ilave çalışmaya istekli olma,
*ilave çalışmaya müsait olma,
*Normal çalışma süresinden az çalışma.
Yetersiz istihdam : Görülemeyen eksik istihdamdan daha geniş bir alanı içine alır. Tanımı görülemeyen eksik istihdama göre hem daha objektif hem de daha pratiktir.
Yetersiz istihdam şu üç durumda söz konusu olmaktadır:
*Niteliğe dayalı yetersiz istihdam durumu (skill-related inadequate employment):
işçinin sahip olduğu niteliğin, işin gerektirdiğinden çok daha fazla olmasıdır
*Gelire dayalı yetersiz istihdam durumu (income-related inadequate employment):
Normal çalışma süresinin altında çalışmamakla birlikte elde edilen gelirin çok düşük olması durumudur.
*Aşırı çalışmaya dayalı yetersiz istihdam (inadequate employment related to
excessive hours): Aşırı istihdam olarak da isimlendirilebilecek bu durumda kişilerin gelirlerinin azalmasına rağmen referans dönemindekinden daha az sürelerle çalışmak istemeleri
Yetersiz istihdam, her ülkenin içinde bulunduğu duruma göre farklı sebepleri:
Mesleki niteliklerin yetersiz ve yanlış kullanılması
Mevcut işlerdeki gelirin yetersizliği
Aşırı çalışma süreleri
İşin yapılmasında gerekli olan alet, ekipman ve eğitimin yetersizliği
Sosyal hizmetlerin yetersizliğidir.
Eksik istihdamı ölçmenin temel amacı: “İstihdam sorununu daha iyi analiz ederek, kısa ve uzun dönem politikaların değerlendirilmesine ve oluşturulmasına, verimli ve özgürce seçilen istihdamı arttırmaya yönelik önlemlere yardımcı olmaktır”
işgücüne Katılma Oranı: İstihdam edilenlerle işsiz olup aktif olarak iş arayanların toplamının oluşturduğu işgücünün aktif nüfusa oranıdır.
İşgücüne Katılma Oranı = Çalışanlar + işsizler / Aktif Nüfus × 100
***Ekonomi politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında önemli bir rol oynayan işgücüne katılma oranı, “ekonomik faaliyet oranı”
*** İşgücüne katılma oranını etkileyen faktörler genellikle, bireysel emek arzını belirleyen faktörlerle özdeştir
Bağımlılık Oranı: Çalışma çağındaki kişilere bağımlı olan nüfusun kaba bir ölçüsüdür.
Bağımlılık Oranı = Çalışma çağı dışındaki nüfus / Çalışma çağındaki nüfus × 100
Bağımlılık oranının iki farklı bileşeni : Çocuk bağımlılık oranı ve yaşlı bağımlılık oranıdır.
Çocuk bağımlılık oranı: 15 yaşın altındaki çocuk sayısının çalışma çağındaki nüfusa, yani 15-64 yaş grubundaki nüfusa oranıdır.
Çocuk Bağımlılık Oranı = 15 yaşın altındaki nüfus / Çalışma çağındaki nüfus × 100
Yaşlı bağımlılık oranı: 65 ve üstü yaş grubunun 15-64 yaş grubuna oranıdır.
Yaşlı Bağımlılık Oranı = 64 yaşın üstündeki nüfus / Çalışma çağındaki nüfus × 100
***Doğurganlık oranlarının yüksek olduğu az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde,çocuk bağımlılık oranı gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir.
Emek Verimliliği : Üretim sürecine katılan üretim faktörleriyle elde edilen üretim arasındakiilişkiyi ifade eden verimlilik, toplumların ekonomik refah düzeylerinin temel belirleyicisi olarak kabul edilen bir kavramıdır.
*Eğer üretim miktarı, üretimde kullanılan toplam faktör miktarına bölünüyorsa “toplam verimlilik”
*Üretim faktörlerinden sadece birisine oranlanıyorsa “kısmi verimlilik”
*** “Emek verimliliği”, “sermaye verimliliği” ya da “müteşebbis verimliliği” gibi verimlilik türlerinden bahsedilebilir.
*** “Emek verimliliği, belirli bir dönemde bir firmanın, iş kolunun veya ülkenin ürettiği toplam reel üretim miktarının, bu üretimin elde edilmesi için kullanılan toplam emek-saat miktarına bölünmesiyle elde edilir”.
Emek verimliliği = Toplam ürün / Çalışılan süre
*** Emek verimliliğini belirleyen unsurların başında, üretimde kullanılan emeğin kalitesi gelmektedir.
*** İyi eğitilmiş, vasıf düzeyi yüksek işçilerin verimlilik düzeyi de yüksek olacaktır.
*** Eğitimin yanında, sağlık ve beslenme koşulları gibi yaşam şartları da emeğin kalitesi üzerinde etkili olmaktadır.
*** Emeğin verimliliğini belirleyen bir başka unsur, birim emek başına düşen sermaye malı miktarıdır.
*** Sanayide kullanılan makine sayısındaki artışlar işçi başına daha fazla sermaye malı düşmesine neden olmuş, bu da verimliliği yükseltmiştir.
*** Teknolojik gelişmeler, uzmanlaşma, emek hareketliliği, toplumdaki verimlilik
kültürü ve kamu politikaları da emek verimliliğini etkileyen unsurlar arasında sayılabilir
Read more
ÜNİTE 1
(ÖZET)
Çalışma ekonomisi: Emek arz ve talebinin karşılaştığı ve emeğin fiyatı olan ücretin belirlendiği emek piyasalarının işleyişi ve bu piyasalarda ortaya çıkan sorunlarla uğraşan bir disiplindir.
Emeğin sahip olduğu boyutlar
*Emek bir üretim faktörüdür,
*Emek bir insan kaynağıdır
*Emek temel bir gelir kaynağıdır
Çalışma ekonomisinin cevabını aradığı sorular
*Endüstri toplumlarının çoğunda, geçtiğimiz yüzyıl boyunca, neden kadınların işgücüne katılımı sürekli bir artış göstermiştir?
*Göçün yerel işgücünün ücret ve istihdamı üzerine etkisi nedir?
* Asgari ücretler nitelik düzeyi düşük çalışanların işsizlik oranını arttırır mı?
*İş sağlığı ve güvenliği düzenlemelerinin istihdam ve gelirlere etkisi nedir?
* insan sermayesine yapılan sübvansiyonlar, dezavantajlı çalışanların ekonomik refahının arttırılmasında etkin bir yöntem midir?
*Sendikaların üyeleri ve ekonomi üzerindeki ekonomik etkileri nelerdir?
*Cömert bir işsizlik sigortası işsizlik süresini uzatır mı?
*Avrupa’daki işsizlik oranı niçin Amerika Birleşik Devletleri’nden daha yüksektir?
Arz ve talep kanunlarının geçerli olduğu bir yeri anlatan “piyasa” kavramı; Emek piyasaları söz konusu olduğunda emek arz ve talebinin karşılaştığı, ücret ve diğer çalışma koşullarının belirlendiği bir ortamıdır.
***Emek piyasası kavramı bir soyutlamadır; emeğini arz edenlerle emek talep edenlerin bir araya geldikleri ortamı tanımlamak üzere kullanılan analitik bir kurgudur..
***İşçinin kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olan emek, satılamaz ya da satın alınamaz
Firmalar açısından faaliyet gösterilmesi zorunluluğu olan 3 yaşamsal piyasa: Emek piyasası, ürün ve sermaye piyasalarıdır.
Emek piyasalarını diğer piyasalardan ayıran farklı özellikleri
*İstihdamının çalışan ve çalıştıran arasında kişisel bir ilişkiyi ifade etmesi, emek piyasasını mal ve diğer piyasalardan ayıran belki de en önemli özelliktir.
*Pek çok piyasada ürünler standart bir yapıya sahipken yani çoğu birbiriyle benzerlik gösterirken; emek piyasasına arz edilen emek büyük ölçüde heterojendir.
*Emek piyasası hakkında genellikle hem işveren hem de işçi bakımından bir bilgi eksikliği söz konusudur.
*Pek çok sayıda emek piyasasının var olması emek piyasalarının bir diğer özelliğidir
*Emek piyasalarında grup ilişkilerini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır.Bu piyasalardaki karar alıcı birimlerin başında gelen sendikaların davranışlarını belirleyen sosyal, siyasal ve ideolojik bazı etkenler mal piyasalarında yer alan firmaların davranışlarını etkileyen faktörlerden farklıdır.
*Genellikle iş arayanların sayısı açık işlerin sayısından daha fazladır. Bunun doğal sonucu emek piyasasında işçinin pazarlık gücünün nispi olarak düşük olmasıdır.
*Emek talebinin türetilmiş bir talep olması emek piyasalarını da farklı kılmaktadır. Emek talebi mal ve hizmet talebine bağlı olduğundan, ekonominin genişleme dönemlerinde emek talebi artarken, daralma dönemlerinde ise azalan mal ve hizmet talebine paralel olarak emek talebi de azalmaktadır.
***Türkiye emek piyasası,Orta Doğu emek piyasası, Akdeniz bölgesi emek piyasası da coğrafi alan göz önüne alınarak yapılan sınıflandırmadır.
Standart tanımlar oluşturmanın ve bu tanımları kullanarak analiz yapmanın iki tür zorluğundan söz edilebilir.
1. Bu tanımların yansız, objektif ve evrensel kılınmalarının nasıl mümkün olabileceği meselesi
2.Tanımların ideolojik içeriklerinin ya da teorik dayanaklarının yarattığı sınırlayıcılığın farkında olup olmama sorunu
Çalışma Çağındaki Nüfus: Alt sınırı, zorunlu temel eğitimin bitişini ifade ederken; üst sınırıda emeklilik yaşına karşılık gelmektedir.
***Ülkeler arasında yaygın olan yaş sınırları 15-64 yaşları arasıdır.
Çalışma çağındaki nüfusu: 15- 64
Aktif Nüfus: Aktif ya da faal nüfus, çalışma çağında yani 15 ve daha yukarı yaş grubunda olup kurumsallaşmamış nüfustan oluşmaktadır.
Aynı zamanda, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus
Kurumsallaşmamış nüfus, Türkiye istatistik Kurumu’na göre; “okul, yurt, otel, çocuk yuvası, huzurevi, özel nitelikli hastane,hapishane, kışla ve orduevi gibi yerlerde ikamet edenlerle yabancı uyruklular dışındaki nüfustur”.
***Aktif nüfus, “Belirli bir referans dönemi boyunca, Birleşmiş Milletler Millî Gelir,Muhasebe ve Denge Sistemleri tarafından tanımlanmış iktisadi mal ve hizmetlerin üretimi için gerekli olan işgücü arzını besleyen kadın ve erkeklerdir”
Aktif Nüfus = işgücü + işgücüne dahil olmayanlar
İşgücü :
* işgücü bir ülkedeki emek arzını insan sayısı yönünden ifade eden bir kavramdır.
* Bir ülkedeki nüfusun üretici durumda bulunan yani ekonomik faaliyete katılan kısmıdır
***Bazı kişiler de çalışma çağı dışında oldukları hâlde çalışma yaşamı içinde yer alırlar. 15 yaşın altındaki çocuk işçiler ya da 64 yaşın üzerinde olduğu hâlde çalışmaya devam edenler gibi.
***işsiz kalan ve çalışmak istediği hâlde iş bulamadığı için iş aramaktan vazgeçen kişiler de işgücü içinde sayılmazlar. Bunlara, “cesareti kırılmış işçiler” adı verilir
işgücü = istihdam edilenler + işsizler
***Türkiye istatistik Kurumu’na göre, işgücüne dahil olmayanlar, işsiz veya istihdamda bulunmayan kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfustur.
İşgücüne dahil olmayanlar:
*iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar: Çeşitli nedenlerle bir iş aramayan ancak 2 hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir.
*iş bulma ümidi olmayanlar: Daha önce iş aradığı hâlde bulamayan veya kendi vasıflarına uygun bir iş bulabileceğine inanmadığı için iş aramayan ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir.
*Diğer: Mevsimlik çalışma, ev kadını olma, öğrencilik, irad sahibi olma, emeklilik ve çalışamaz hâlde olma gibi nedenlerle iş aramayıp ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir.
*Mevsimlik çalışanlar: Mevsimlik çalışması nedeniyle iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kşilerdir.
*Ev işleriyle meşgul: Kendi evinde ev işleriyle meşgul olması nedeniyle iş aramayan ve iş başı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
*Öğrenci: Bir öğrenim kurumuna devam etmesi nedeniyle iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
*Emekli: Bir sosyal güvenlik kuruluşundan emekli olduğu için iş aramayan ve iş başı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
*Çalışamaz hâlde: Bedensel özür, hastalık veya yaşlılık nedeniyle iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
*Diğer: Ailevi ve kişisel nedenler ve bunun dışındaki diğer nedenler ile iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
işgücünü; birincil ve ikincil işgü-cü olarak ikiye ayırabiliriz
Birincil işgücü : Emek piyasasında tam ve sürekli çalışanları kapsar. Hanehalkı reisleri gibi.
ikincil işgücü: Bir işe bağımlılıkları esas sorumlulukları olarak görülmeyen kişilerden oluşur. Evli kadınlar, okul çağındaki çocuklar ve gençler ikincil işgücü olarak nitelendirilir
İstihdam :
*Geniş anlamda üretim faktörlerinin üretim sürecinde kullanılmasını ifade eder.
*Dar anlamda istihdam ise emek faktörünün üretim sürecinde birgirdi olarak kullanılmasıdır.
“İstihdam” ile “çalışma” kavramları arasındaki farkı:
*İstihdam, belirli bir bedel (ücret, kar gibi) karşılığı olarak piyasa ile olan ilişkiyi tanımlarken, çalışma kavramı daha genel bir kavramdır.
***Bir ev kadınının evdeki faaliyetleri ya da bir öğrencinin dersi ile ilgili faaliyetleri hep çalışmadır ve bu tür faaliyetlerin hemen hepsinin parasal bir karşılığı yoktur.
Türkiye istatistik Kurumu’na göre, istihdam; işbaşında olanlar ve işbaşında olmayanlar grubuna dahil olan kurumsal olmayan çalışma çağındaki tüm nüfus istihdam edilen nüfustur
İşbaşında olanlar: Yevmiyeli, ücretli, maaşlı, kendi hesabına, işveren ya da ücretsiz aile işçisi olarak referans dönemi içinde en az bir saat bir iktisadi faaliyette bulunan kişilerdir.
İşbaşında olmayanlar: işi ile bağlantısı devam ettiği hâlde, referans haftası içinde çeşitli nedenlerle işinin başında olmayan kendi hesabına ve işverenler istihdamda kabul edilmektedir.
***Ücretli ve maaşlı çalışan ve çeşitli nedenlerle referans döneminde işlerinin başında bulunmayan fertler; ancak 3 ay içinde işlerinin başına geri döneceklerse veya işten uzak kaldıkları süre zarfında maaş veya ücretlerinin en az % 50 ve daha fazlasını almaya devam ediyorlarsa istihdamda kabul edilmektedir.
***Üretici kooperatifi üyeleri, bir iş ya da meslekte bilgi veya beceri kazanmak amacıyla belirli bir menfaat (ayni ya da nakdi gelir, sosyal güvence, yol parası, cep harçlığı vb.) karşılığında çalışan çıraklar ve stajyer öğrenciler de istihdam hâlinde olanlar kapsamına dahil edilmektedirler
***Emek piyasalarının temel göstergelerinden birisi olan istidam oranı, aktif nüfus içersinde istihdam edilenlerin görece ağırlığını gösterir
istihdam Oranı: istihdamın, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus içindeki oranıdır.
İstihdam Oranı = İstihdam edilenler / Aktif nüfus × 100
işsizlik Oranı : işsiz nüfusun işgücü içindeki oranıdır.
Emek piyasalarının temel göstergelerinden biri: Toplam işgücü içersinde işsizlerin görece ağırlığını gösteren işsizlik oranıdır.
işsizlik Oranı = işsizler / İşgücü × 100 ( İşsizler = işgücü – istihdam Edilenler)
Eksik istihdam
*İşgücü kategorileri, istihdamdakiler ve işsizler, eksik istihdamdır.
*Eksik istihdam, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, geçmişten bugüne, hayatın önemli bir gerçeği olmuştur.
*Eksik istihdam, istihdamın sektörel dağılımı içinde tarımın ağırlıkta olduğu, ücretsiz aile işçilerinin yoğun olarak bulunduğu ve işsizlik sigortası uygulamasının bulunmadığı ülkelerde, işgücünün gereği gibi de¤erlendirilememesinden kaynaklanan önemli bir sorundur.
***Eksik istihdam tanımlanırken, genellikle “düşük”, “daha az”, “yetersiz” gibi kavramlar kullanılarak istihdamın düşük nitelikli bir türü biçiminde ifade edilir.
***Livingstone’a göre, eksik istihdam kişinin yaptığı işle sahip olduğu eğitim arasındaki uyumsuzluğun bir sonucudur.
*** Livingstone’a göre bu boşluk, işle ilgili bilgi ve bu bilgiyi kullanma fırsatları arasındaki uyumsuzluktan doğmaktadı.r
*** 1960’dan beri ABD ve Kanada’da işgücünün niteliği işlerin niteliğinden daha hızlı artmıştır.
*** Livingstone ABD ve Kanada’da işgücünün yaklaşık olarak %20’sinin bu anlamda eksik istihdamda olduğunu hesaplamış ve son 20 yıldır da bunun sürekli bir artış içinde olduğunu ortaya
Koymuştur.
Eksik istihdamın boyutları:
• Kişi, işin gerektirdiğinden daha fazla formel eğitime sahiptir.
• Kişi, formel eğitimi dışındaki bir alanda gönülsüz olarak çalışmaktadır.
• Kişi, işin gerektirdiğinden daha fazla iş deneyimine ve niteliğe sahiptir.
• Kişi, gönülsüz olarak yarı zamanlı, geçici veya kesintili istihdamdadır.
• Kişi, bir önceki işinden %20 veya daha az kazanmaktadır.
*** Eksik istihdamın hem objektif hem de sübjektif olarak belirlendiği söylenebilir.
***Uluslararası Çalışma istatistikçileri Konferansı’nın (ICLS) 1982 yılında yapılan 13. toplantısında eksik istihdam, görülebilir ve görülemeyen eksik istihdam olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Görülebilir eksik istihdam (visible underemployment) temelde istatistiksel bir kavram olup doğrudan iş miktarındaki bir yetersizliği ifade eden işgücü istatistikleriyle ölçülebilir.
Görülemeyen eksik istihdam (unvisible underemployment): işgücü kaynağının yanlış kullanımını veya işgücü ve diğer üretim faktörleri arasında temel bir dengesizliği yansıtan analitik bir kavramdır.
Temel belirtileri: Düşük gelir, düşük verimlilik ve işgücünün sahip olduğu
niteliklerden yeterince yararlanamama’dır.
** Eksik istihdamın istatistiksel olarak ölçülmesi,genellikle görülebilir eksik istihdamla sınırlıdır
***Eksik istihdam, zamana dayalı eksik istihdam (time-related underemployment) ve yetersiz istihdam (inadequate employment) olarak ikiye ayrılmıştır.
Zamana dayalı eksik istihdam: Çalışma süresinin yetersizliği nedeniyle ilave bir iş arayan ve bu işte çalışmaya müsait olanların durumunu ifade eder.
Zamana dayalı eksik istihdamı tanımlamak için bu durumun referans döneminde uyması gereken kriterler;
*ilave çalışmaya istekli olma,
*ilave çalışmaya müsait olma,
*Normal çalışma süresinden az çalışma.
Yetersiz istihdam : Görülemeyen eksik istihdamdan daha geniş bir alanı içine alır. Tanımı görülemeyen eksik istihdama göre hem daha objektif hem de daha pratiktir.
Yetersiz istihdam şu üç durumda söz konusu olmaktadır:
*Niteliğe dayalı yetersiz istihdam durumu (skill-related inadequate employment):
işçinin sahip olduğu niteliğin, işin gerektirdiğinden çok daha fazla olmasıdır
*Gelire dayalı yetersiz istihdam durumu (income-related inadequate employment):
Normal çalışma süresinin altında çalışmamakla birlikte elde edilen gelirin çok düşük olması durumudur.
*Aşırı çalışmaya dayalı yetersiz istihdam (inadequate employment related to
excessive hours): Aşırı istihdam olarak da isimlendirilebilecek bu durumda kişilerin gelirlerinin azalmasına rağmen referans dönemindekinden daha az sürelerle çalışmak istemeleri
Yetersiz istihdam, her ülkenin içinde bulunduğu duruma göre farklı sebepleri:
Mesleki niteliklerin yetersiz ve yanlış kullanılması
Mevcut işlerdeki gelirin yetersizliği
Aşırı çalışma süreleri
İşin yapılmasında gerekli olan alet, ekipman ve eğitimin yetersizliği
Sosyal hizmetlerin yetersizliğidir.
Eksik istihdamı ölçmenin temel amacı: “İstihdam sorununu daha iyi analiz ederek, kısa ve uzun dönem politikaların değerlendirilmesine ve oluşturulmasına, verimli ve özgürce seçilen istihdamı arttırmaya yönelik önlemlere yardımcı olmaktır”
işgücüne Katılma Oranı: İstihdam edilenlerle işsiz olup aktif olarak iş arayanların toplamının oluşturduğu işgücünün aktif nüfusa oranıdır.
İşgücüne Katılma Oranı = Çalışanlar + işsizler / Aktif Nüfus × 100
***Ekonomi politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında önemli bir rol oynayan işgücüne katılma oranı, “ekonomik faaliyet oranı”
*** İşgücüne katılma oranını etkileyen faktörler genellikle, bireysel emek arzını belirleyen faktörlerle özdeştir
Bağımlılık Oranı: Çalışma çağındaki kişilere bağımlı olan nüfusun kaba bir ölçüsüdür.
Bağımlılık Oranı = Çalışma çağı dışındaki nüfus / Çalışma çağındaki nüfus × 100
Bağımlılık oranının iki farklı bileşeni : Çocuk bağımlılık oranı ve yaşlı bağımlılık oranıdır.
Çocuk bağımlılık oranı: 15 yaşın altındaki çocuk sayısının çalışma çağındaki nüfusa, yani 15-64 yaş grubundaki nüfusa oranıdır.
Çocuk Bağımlılık Oranı = 15 yaşın altındaki nüfus / Çalışma çağındaki nüfus × 100
Yaşlı bağımlılık oranı: 65 ve üstü yaş grubunun 15-64 yaş grubuna oranıdır.
Yaşlı Bağımlılık Oranı = 64 yaşın üstündeki nüfus / Çalışma çağındaki nüfus × 100
***Doğurganlık oranlarının yüksek olduğu az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde,çocuk bağımlılık oranı gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir.
Emek Verimliliği : Üretim sürecine katılan üretim faktörleriyle elde edilen üretim arasındakiilişkiyi ifade eden verimlilik, toplumların ekonomik refah düzeylerinin temel belirleyicisi olarak kabul edilen bir kavramıdır.
*Eğer üretim miktarı, üretimde kullanılan toplam faktör miktarına bölünüyorsa “toplam verimlilik”
*Üretim faktörlerinden sadece birisine oranlanıyorsa “kısmi verimlilik”
*** “Emek verimliliği”, “sermaye verimliliği” ya da “müteşebbis verimliliği” gibi verimlilik türlerinden bahsedilebilir.
*** “Emek verimliliği, belirli bir dönemde bir firmanın, iş kolunun veya ülkenin ürettiği toplam reel üretim miktarının, bu üretimin elde edilmesi için kullanılan toplam emek-saat miktarına bölünmesiyle elde edilir”.
Emek verimliliği = Toplam ürün / Çalışılan süre
*** Emek verimliliğini belirleyen unsurların başında, üretimde kullanılan emeğin kalitesi gelmektedir.
*** İyi eğitilmiş, vasıf düzeyi yüksek işçilerin verimlilik düzeyi de yüksek olacaktır.
*** Eğitimin yanında, sağlık ve beslenme koşulları gibi yaşam şartları da emeğin kalitesi üzerinde etkili olmaktadır.
*** Emeğin verimliliğini belirleyen bir başka unsur, birim emek başına düşen sermaye malı miktarıdır.
*** Sanayide kullanılan makine sayısındaki artışlar işçi başına daha fazla sermaye malı düşmesine neden olmuş, bu da verimliliği yükseltmiştir.
*** Teknolojik gelişmeler, uzmanlaşma, emek hareketliliği, toplumdaki verimlilik
kültürü ve kamu politikaları da emek verimliliğini etkileyen unsurlar arasında sayılabilir