III. ÜNİTE
OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBİ METİNLER
A- ANLATMAYA DAYALI EDEBİ METİNLER
* Bir olayı anlatmaya dayanan edebi metinler masal,destan,
halk hikayesi… gibi metinlerdir.
* Bu metinler dış dünyaya ait olayları kişi,zaman ve mekana
bağlı olarak okuyucuya aktarır.
* Destan ve masalla başlayan bu tür romana kadar gelen bir
çizgi takip etmiştir.
ROMAN
Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların yer, zaman ve
kişiye bağlanarak anlatıldığı uzun soluklu eserlere roman
denir.
*Romanda olaylar geniş ve ayrıntılı olarak anlatılır.
*Romandaki bütün olaylar belli bir olay etrafında gelişir.Ana
olay etrafında olaycıklar vardır.
*Şahıs kadrosu geniştir.Kahramanlar tüm yönleriyle tanıtılır.
*Zaman olarak geri dönüşler olur.
Romanlar çeşitli türlere ayrılır;
- Tarihi Roman: Konusunu tarihten alır.
- Töre Romanı: Toplumun yaşayış tarzı, gelenek,görenek ve
törelerin ele alındığı romanlardır.
- Psikolojik Roman: Ruh çözümlemelerinin yapıldığı
romanlardır.
- Egzotik Roman: Uzak ve yabancı ülkelerin doğa ve
insanlarını anlatan romandır.
- Tezli Roman: Bir görüş veya düşünceyi savunan romandır.
- Polisiye Roman: Konularını polisi ilgilendiren olaylardan
alan romanlardır.
HiKAYE
Olmuş ya da olması mümkün olan olayları anlatan,romana
göre daha kısa olay yazılarıdır.
*Romanda birden fazla olay varken hikayelerde çoğunlukla
tek bir olay vardır.
*Şahıs kadrosu romana göre dardır.
*Hikayede ayrıntılara girmekten sakınılır,kişiler çoğu zaman
hayatlarının belli bir anı içinde anlatılır.
*İki tür hikaye görülür;
a)Olay Hikayesi(Klasik Hikaye): Maupassant tarzı da denir.
Olay esastır.Bizdeki temsilcisi, Ömer Seyfettindir.
b)Durum-Kesit Hikayesi: Çehov tarzı da denir. Olaydan çok
insanın belli bir zaman dilimindeki durumu anlatılır.Bizdeki
temsilcisi, Sait Faik Abasıyanık'tır.
MASAL
Genellikle halkın yarattığı , ağızdan ağıza , kuşaktan kuşa-
ğa sürüp gelen ,çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine
olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan eserlere masal
denir.
GENEL ÖZELLİKLERİ:
*Masallar , meydana geldikleri zaman bir kişinin malıyken ,
yaygınlaştıkça, yöreden yöreye, ülkeden ülkeye geçtikçe
halkın malı olur.Masal , anonim bir türdür.
*Olaylar hayal ürünüdür.
*Kahramanlar insanüstü nitelikler gösterir.
*Masallarda genellikle iyilik-kötülük, doğruluk- haksızlıkadalet- zulüm , alçakgönüllülük – kibir…. gibi zıt durumların
temsilcisi olan kişilerin mücadelelerinden veya insanların
ulaşılması güç hayallerinden söz edilir.
* İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür.
* İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.
* Masallarda yer ve zaman kavramları belirsizdir.
* Anlatımda genellikle geniş zaman veya öğrenilen geçmiş
zaman kipi ( -mişli geçmiş ) kullanılır.
* Anlatım kısa ve yoğundur.
* Masal kişileri her tabakadan seçilebilir.Masallarda cinler ,
periler, devler de rol alır.
* Masalların bir kısmı hayvanlarla ilgilidir.
* Masalların çoğu “ bir varmış, bir yokmuş …” ya da “ evvel
zaman içinde , kalbur saman içinde …” gibi ifadelerle
başlar.Bunlara tekerleme denir.Tekerlemeden sonra olay ve
dilek bölümleri gelir.Türk masallarında dilek bölümü ya “
onlar ermiş muradına …. “ ya da “ gökten üç elma düştü …”
biçiminde başlar.
* Masallarda milli ve dini motiflere hemen hiç yer verilmez.
* Evrensel konuların işlendiği masallarda eğiticilik esastır.
* Masallarda genellikle bir eğitim amacı saklıdır.Masallar bu
yönüyle didaktik ( öğretici) bir nitelik taşır.
* Günümüzde bellli bir kişinin ortaya koyduğu yapma
masallarda yazılmaktadır.
HALK HİKAYELERİ
Hikaye türünün en eski örnekleri olan ve destandan modern
hikayeye geçişi sağlayan anonim eserlerdir. Başka bir tanım
yapacak olursak; Türk edebiyatı ürünleri içinde 16.yüzyıldan
itibaren görülmeye başlanan, genellikle aşıklar tarafından
nazım-nesir karışık bir ifade tarzı ile dinleyicilere
anlatılarak nesilden nesile intikal eden, yer yer masal ve
destan özellikleri gösteren hikayelerdir.
GENEL ÖZELLİKLERİ:
*Türk edebiyatında bu özelliğe sahip ilk örnek Dede Korkut
Hikayeleridir.
*Genellikle aşk konusunun işlendiği halk hikayelerinde zaman
zaman kahramanlık konularıyla dini konuların işlendiği de
görülmüştür.9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
12
* Nazım- nesir karışık olarak anlatılan bu hikayelerin gelişip
yayılmasında saz şairlerinin önemli bir fonksiyonu vardır.
* Hikayenin kahramanı aşık olur, sevgilisine kavuşma yolunda
çeşitli maceralara girer, sonunda kavuşur veya kavuşamaz
ama hikaye de orada biter.
* Halk hikayelerinin destan döneminin kapanmasından sonra
ortaya çıktığı kanaati yaygındır. Nitekim Türk edebiyatında
halk hikayelerinin en eski örneği sayılan Dede Korkut
Hikayeleri de destandan halk hikayeciliğine geçiş dönemi
ürünü olarak kabul edilmektedir.
Halk hikayelerini destanlardan ayıran özellikler:
* Mutlaka tarihi bir olaya dayanmaması,
* Nazım-nesir karışık oluşu ve zamanla nesir kısmının ağırlık
kazanması,
* Şahısların ve olayların anlatımında takınılan gerçekçi tavır,
* Kahramanlıktan çok aşk maceralarına yer verilmesi,
* Hikayedeki manzum kısımların genellikle saz eşliğinde dile
getirilmesi,
* Değişik bir anlatılma üslup ve geleneğinin olması,
* Belli yerlerinde tekerleme adı verilen belli söz kalıplarının
bulunması gibi hususlarda ayrılmaktadır.
Halk hikayeleri konularına göre dört çeşittir:
a. Aşk Hikayeleri: Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı,
Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Züleyha, Ercişli Emrah ve Selvi,
Tahir ile Zühre, Âşık Garip Hikayesi, Aşık Kerem Hikayesi,
Elif ile Mahmut...
b. Dini-Tarihi Halk Hikayeleri: Hayber Kalesi, Kan
Kalesi, Battal Gazi, Danişmend Gazi, Hz. Ali ile ilgili diğer
hikayeler...
c. Kahramanlık Hikayeleri: Köroğlu Hikayesi
d. Destanî Halk Hikâyeleri: Dede Korkut Hikayeleri
NOT: Destan geleneğinden Halk hikâyeciliğine geçişin ilk
ürünü Dede Korkut Hikayeleri’dir. Bu nedenle Dede
Korkut Hikayeleri özel bir önem taşır.
Not: Mesnevi ve Manzum Hikaye türleriyle ilgili bilgiler
“Nazım Biçimleri” ve “Manzume ve Şiir” bölümlerinde
verilmiştir.
Mesnevi Türünün Şiirle Ortak ve Şiirden Farklı Yönleri:
1) Şiirle benzer yönü:Redif,kafiye,ölçü,ses ve söyleyiş gibi
ahenk unsurlarının ve yapı(nazım birimi) unsurunun benzer
olması.
2) Şiirle farklı yönü:Mesnevide bir olay örgüsünün bulunması ve bu olay örgüsüne bağlı kişi,zaman,mekan unsurları-
nın bulunması.
DESTAN
Bir milletin başından geçmiş ve toplumda derin etki
bırakan savaş,göç,afet,kıtlık gibi olayların etkisiyle
söylenmiş,kimi zaman da bir kişinin kahramanlıklarını anlatan
uzun manzum hikayelerdir.
Destanlar; milletlerin tarihinde derin iz bırakmış önemli
olayları harikuladeliklerle süsleyerek anlatan uzun, manzum,
milli eserlerdir. Destan anlatıcısı ozan (akın veya baksı) onu
bir kopuz eşliğinde söyler. Bir takım mimik, jest ve
taklitlerle anlatımını kuvvetlendirmeye çalışır.
Masallarla destanlar arasındaki benzerlik ve farklılıklar:
Masal ile destan arasında şu benzerlik vardır:
Destanlarda, masal kahramanı olarak bilinen perilerin
yaşayışına benzer bir hayat süren destan kahramanları
vardır. Oğuz Destanı’nda Oğuz’un evlendiği kızlar gibi.
Masal ile destan arasındaki farklar:
1. Masal konuları çeşitli olmasına rağmen destan konularında
kahramanlığa fazla yer verilir. Umumiyetle milletlerin
mazisindeki önemli olaylar ve büyük kahramanlar etrafında
destanlar teşekkül eder.
2. Masal kahramanlarının hayali olmasına karşılık destan
kahramanlarını biz tarih sayfalarında bulabiliriz. Oğuz
Kağan gibi.
3. Destanlar daha hacimli olur. Pek çok olayın anlatıldığı
destanların hacimleri de uygun olarak geniş bir yer kaplar.
4. Destanlar manzum olurlar, masallardaki durum ise
tamamıyla tersidir. Masallarda manzum kısımlar yok
denecek kadar azdır.
5. Masalların benzerlerine başka milletlerde de rastlanıldığı
halde destanlarda durum farklıdır. Destanlar millidir. Bir
millete aittir.
Romanlarla destanlar arasındaki benzerlik ve farklılıklar
Roman ile destan arasında şu benzerlik vardır:
Her iki türün yapısının da olay örgüsü,kişiler,zaman ve
mekan unsurlarından oluşması.
Roman ile destan arasındaki farklar:
* Destanda bir milleti derinden etkileyen olaylar işlenirken
romanda konu sınırlaması söz konusu değildir.
* Destanın doğal gerçekliği bulunmazken romanda doğal
gerçeklik ve kurmaca gerçeklik birlikte işlenir.
MANZUM HİKAYE
Manzum Hikaye; bir mekan, bir zaman ve kişiler etrafında
gelişen olay örgüsünü şiir halinde anlatan nazım biçimidir.
Türk edebiyatında Tanzimat sonrasında gelişen bu türün en
güzel örneklerini Tevfik Fikret ve Mehmet Akif Ersoy
vermiştir.
Manzum hikâyelerin öykülerden tek farkı manzum(şiir)
biçimde yazılmış olmasıdır. Bu tür hikayelerde didaktik şiir
özelliği görülür.
Tarihi:
Bu tür için ilk adımları Recaizade Mahmud Ekrem ile Muallim
Naci atmıştır. Bu tür Servet-i Fünun döneminde etkili hale
gelmeye başlamıştır. Mehmet Akif Ersoy’un ise Küfe, Seyfi
Baba, Mahalle Kahvesi, Hasta gibi önemli manzum
hikayeleri bulunmaktadır.
Temsilcileri:
En önemli temsilcileri Mehmet Akif Ersoy ve Tevfik
Fikret'tir. Bunun yanında Beş hececiler de bu türe katkıda
bulunmuştur.
GENEL ÖZELLİKLERİ:
* Manzum hikayeler edebi metinlerdir.
* Konu ve özellik bakımından hikaye ile aynı özellikleri
gösterir.9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
13
* Tanzimattan sonra ortaya çıkan bu manzume türü kafiyeli
ve redifli, şiir biçiminde hikaye yazmak amacını güder.
* Manzum hikayelerde şairler ya bir olayı anlatırlar ya da
bir öğüt verme çabası güderler.
* Manzum hikayeler genellikle bir çevre tasviriyle başlar, o
çevrenin kişileri anlatılır.Sonra olay anlatılır.Amaç
okuyucuya bu bölümde ders vermektir.Bir hikaye gibi
sonlandırılır.
* Manzum hikayeler düşündürücü ve eğiticidir.
* Manzum hikayeler belli bölümlerden oluşur.İlk bölümde
anlatılmak istenen olaydan ve kişilerden bahsedilir.İkinci
bölümde olaylar anlatılır,örneklerle tasdik edilir.Üçüncü
bölümde ise olay son bulur ve okuyucuya ders vermeyi güden
cümleler yer alır.
B- GÖSTERMEYE DAYALI EDEBİ METİNLER
* Olayı bir topluluk önünde canlandırma esasına dayanan
metinlerdir.
* Ortaoyunu,karagöz,komedi,dram… gibi türler bu bölüme
girer.
TİYATRO
Hayattaki olayları konu edinen, sahnede oynanmak
amacıyla yazılan edebi eserdir.
Tiyatro göstermeye bağlı bir güzel sanat dalı olarak
“dramatik sanatlar” dan biridir.
*Roman ve hikaye soyut olduğu halde, tiyatro somuttur.
*Tiyatro metinlerindeki temel ifade biçimi “ gösterme” ve
“anlatma” dır
*Tiyatro eserleri, konularına göre dram, trajedi ve komedi
gibi türlere ayrılır.
MODERN TÜRLER
A-TRAJEDİ:
Seyirciye, hayatın acıklı yönlerini göstermek, ahlak ve
erdemi anlatmak için yazılmış manzum eserlerdir.
*Konusunu seçkin kimselerin hayatından ya da mitolojiden
alır.
* Kahramanları tanrılar, tanrıçalar ve soylu kimselerdir.
* Kusursuz bir üslubu vardır. Kaba sözlere yer verilmez.
* Eser baştan sona kadar ağırbaşlı, ciddi bir hava içinde
geçer.
* Çirkin olaylar, seyircinin gözü önünde gerçekleştirilmez,
sahne arkasında gerçekleştirilir. Bu olaylar haberciler
tarafından sahnede aktarılır.
* Üç birlik kuralına uyulur.( Yer, zaman, olay )
* Oyunda koroya yer verilir.
* Ünlü trajedi yazarları;
Eski Yunan; Aiskhylos, Eurupides, Sophokles.
Fransız; Corneille, Racine.
B-KOMEDİ:
İnsanların ve olayların gülünç yönlerini ortaya koymak,
izleyenleri güldürmek ve düşündürmek amacıyla yazılmış
tiyatro eseridir.
*Konusunu, yaşanılan hayattan ve günlük olaylardan alır.
*Kişiler halktan ve yüksek zümreden her çeşit insan olabilir.
*Her türlü söze şakaya yer verilir.
*Kişilerin her türlü davranışları sahnede gösterilir.
*Birbirini izleyen diyalog ve koro bölümlerinden oluşur.
*Manzum olarak yazılır.
*Üç birlik kuralına uyulur.
Türün yazarları, Yunan-Aristophanes, Fransız- Moliere.
C-DRAM:
Hayatı olduğu gibi acıklı ve gülünç yönleriyle sahnede
göstermek için yazılan tiyatro eseridir.
*Hayatı olduğu gibi yansıtır. Trajedi ve Komedi
kaynaşmıştır.
*Konusunu günlük yaşamdan ve tarihten alır.
*Üçbirlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur.
*Olaylar, çirkin dahi olsa sahnede gösterildiği gibi kişiler
hangi sınıf ve halktan olursa olsun dramda yer alır.
GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU TÜRLERİ
KARAGÖZ
Seyirlik halk oyunlarından olan Karagöz, bir gölge
oyunudur. Oyunda Karagöz cahil halk tipini; Hacivat ise
aydın tipini temsil eder. Geleneksel Türk Tiyatrosu
ürünlerindendir. Manda ve deve derisinden yapılan
resimlerin, bir ışık yardımıyla sahnedeki perdeye
yansıtılmasıyla oluşur. Bir gölge oyunudur. Bu nedenle bazı
kaynaklarda “Hayal-i Zıl” şeklinde de adlandırılır.
Kahramanları Karagöz, Hacivat, eşraftan kimseler,
Beberuhi, Tuzsuz Deli Bekir, satıcılardır. Karagöz;
okumamış, hazır cevap, söylenenleri ters anlayan ve buna
göre cevaplar veren kaba bir adamdır. Hacivat ise aydın ve
yarı aydın kişileri temsil eder. Karagöz oyununda bütün
konuşmalar perdenin arkasındaki tek kişi tarafından yapılır.
Bu nedenle Karagöz oynatmak zor bir iştir. Karagöz
oyununun oynatıldığı perdeye “hayal perdesi” denir. Oynatan
kişi de hayali ya da hayalbaz olarak adlandırılır.
Karagöz oyunu dört bölümden oluşur:
1) Giriş: Sahneye göstermelik denen bir resim
konulur.
2) Muhavere: Karagöz ve Hacivat’ın karşılıklı
konuşmaları
3) Fasıl (Asıl oyun)
4) Bitiş: Oyunun sonunda hatalar için özür dilenen ve
bir sonraki oyunun yerinin belirtildiği bölümdür.
Karagöz oyunundaki tipler ana hatlarıyla şöyle tasnif
edilir:
a)Asıl Tipler:Karagöz, Hacivat
b)Şive taklitleri yapan tipler: Kastamonulu, Kayserili,
Bolulu,Eğinli,Arap, Acem,Arnavut,Laz,Kürt,Rumelili,
Muhacir,Ermeni,Yahudi,Rum ,Frenk
c)Hasta Tipler:Beberuhi,Tiryaki, Kekeme,Altıkulaç,
Sarhoş, Deli
d)Diğer Tipler:Çelebi,Köçek,Zenne
ORTAOYUNU9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
14
Seyircilerle çevrilmiş bir alanda, yazılı bir metne bağlı
kalmadan ve doğaçlama (tuluat) yoluyla oynanan bir oyundur.
Pişekar ve Kavuklu oyunun temel kişileridir.
Halkın ortak malıdır. Oyunların güldürme unsurları
karşılıklı konuşmalardaki söz oyunları, hazır cevaplılık, yanlış
anlamalar ve yöresel konuşmaların taklitleridir. Oyunda
Karagöz ile Kavuklu’nun; Pişekâr ile Hacivat’ın bütün
özellikleri aynıdır. Karagöz ile Ortaoyunun farkı ise,
Karagöz’ün perdede, Orta Oyun’un meydanda oynanmasıdır.
Yani Orta Oyunu canlı kişilerle oynanırken Karagöz’de
tasvirlerin gölgesi oynatılır.
MEDDAH
Geleneksel tiyatro içinde yer alan Meddah
hikâyelerinde rol alan bütün kişileri, hikâyeyi anlatan ve
meddah adıyla anılan tek kişi canlandırır.
Hikâye anlatmak olan meddahlık bir taklit yapma sanatıdır.
Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü bir sanatkârda toplanmış
bir temaşadır.
Meddah bir sandalyeye oturarak dinleyicilerine
hikâyeler anlatır. Meddahın anlatışını, günlük yaşamdaki
olaylar, masallar, destanlar, hikâyeler ve efsaneler
oluşturur.
Meddahın aksesuarını bir mendil ile bir sopa
(baston) oluşturur. Genellikle güldürücü, ahlâkî ve edebi
sonuç çıkarılacak hikâyelerine klişeleşmiş "râvıyân-ı ahbar
ve nâkılân-ı âsar ve muhaddisân-ı ruzigâr şöyle rivayet
ederler ki" şeklinde söz başı ile başlar, daha sonra
kahramanları sayıp hikâyesini anlatır. Meddah hikâyenin
kahramanlarını kendi yöresinin dili ve şiveleri ile konuşturan
insandır.
KÖY SEYİRLİK OYUNLARI
Köy seyirlik oyunları, adı üzerinde seyirlik oyunlardır. Tıpkı
ortaoyunumuzda olduğu gibi bu oyunlar da genellikle köyün
ortasında, köy meydanında oynanır. Seyirciler çepeçevre
oyuncuları çevreler.
Oyuncu - seyirci ayrılığı hem vardır hem yoktur. Oyuncuları
oyuna seyirciler hep beraber hazırlar. Bir tas, bir şapka, bir
baston, bir deve, bir sopa, bir tüfek olabilir. Sırası gelen
oyuncu seyirci içinden çıkarak oyuna katılır, oyundaki görevi
bittikten sonra yeniden seyircilerin arasına karışır.
Köy seyirlik oyunlarında da ortaoyununda ve meddahta
olduğu gibi doğaçlamaya büyük önem verilir.
NOT:
Geleneksel tiyatro türlerini modern tiyatro türlerinden
ayıran özellikler:
* Geleneksel Türk tiyatrosunda yazılı bir metin yokken
modern Türk tiyatrosunda yazılı metin vardır.
* Geleneksel Türk tiyatrosunda sahne ve dekor anlayışı
yokken modern Türk tiyatrosunda sahne ve dekor kullanılmaktadır.
* Geleneksel Türk tiyatrosunda belirli tipler varken modern
Türk tiyatrosunda çeşitli karakterler ve tipler birlikte yer
almaktadır.
* Geleneksel Türk tiyatrosunda taklitler,şive bozuklukları
ve yanlış anlamalar önemli bir yer tutarken modern Türk
tiyatrosunda konuya göre bir dil kullanılmaktadır.