Sayfa
142
1.
Fecriati Topluluğu Beyannamesi ile okuduğunuz Uzlette adlı şiirin dönemin
siyasi, sosyal ve kültürel hareketleriyle ilişkisini belirleyip metnin oluşumuna
imkân sağlayan zihniyeti tespit ediniz. Elde ettiğiniz sonuçları tahtaya
yazınız.
Uzlette şiiri fecriati
şirinin özelliklerini yansıtmaktadır. Fecr-i Ati şiiri toplumsal temalardan uzak
durmuştur. Batıdaki sanat akımları Fecr-i Ati topluluğunu da etkilemiş
şiirlerini sembolizm akımının tesirinde kalarak oluşturmuşlardır. Dönemin
siyasal yapısından pek etkilendikleri söylenemez. Balkan savalarının yaşandığı
bir dönemde sosyal temalara pek eğilmemişler bireysel temalar
işlemişlerdir.
2. Uzlette şiirini yapı özellikleri
bakımından inceleyiniz ve ulaştığınız sonuçları defterinize
yazınız.
Uzlette şiiri sone nazım
şekli ile yazılmıştır. İki dörtlük ve iki üçlükten meydana geliyor son kısım ise
tek bir mısradan oluşuyor. Kafiye düzeni abab, cdcd, eff,ghh, ı şeklindedir.
Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
3.
Uzlette şiirinin temasını belirleyerek temanın yapı, ahenk ve söyleyiştarzıyla
ilişkisini tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
Şiirin teması:
sevgiliye duyulan özlem. Bu tema şiirde ahenk unsurları ile bütünleştirilerek
verilmiş. Şiirde karma bir kafiye düzeni var. Bu şairin ruh halini
yansıtıyor.
1.
Etkinlik
• Sembolizm akımının özellikleri ile önemli
temsilcileri hakkında yaptığınız araştırmayı hazırladığınız slaytlarla sınıfa
sununuz.
• Araştırma sonuçlarınızdan ve Uzlette şiirinde
geçen Akşamın dûd-ılâci verdisi, Güllerin bûy-i mest üşehvîsi, Esiyor akşamın
ipek nefesi gibi ifadelerden yola çıkarak Uzlette şiirinin bütününde, sembolizmi
düşündüren özelliklerin olup olmadığını belirleyiniz.
• Elde ettiğiniz sonuçları defterinize
yazınız.
19.yüzyılın ikinci yarısında
parnasizme tepki olarak ortaya çıkmış bir akımdır. Parnasyenler insan
duygularına, izlenimlere önem vermiyorlardı Onlar için önemli olan gerçekti,
düşüncelerdi. Sembolistler bu anlayışa karşı çıkmış, duygusallığa, insanın iç
dünyasına yönelmişlerdir. Onlara göre somut varlıklar, dış dünya ile insanın
duyuları arasında köprü kurmaya yarayan birer simgedir. Çünkü dış gerçek ancak
insanın algılayış biçimiyle var olur. Yani insan onu nasıl algılıyorsa öyle
değerlendirilir. Sembolistler, semboller aracılığıyla dış çevrenin insan
üzerindeki etkilerini ve izlenimlerini anlatmışlardır.
Şiiri sessiz bir şarkı olarak
tanımlamışlar ve müziği şiirin amacı durumuna getirmişlerdir. Onlara göre şiir
düşüncelere değil duygulara seslenmelidir; çünkü şiir bir şey anlatmak için
yazılmaz.
Şiirde anlam kapalı olmalıdır ve
herkes kendince yorum getirebilmelidir. Sözcüğün anlam değerinden çok müzikal
değeri önemlidir. Anlam kapanıklığı ve farklı çağrışımlar yaratabilme amacı, bol
bol mecaz ve istiarelerin kullanılmasına yol açmış, dolayısıyla dil de
ağırlaşmıştır.
Gerçeklerden kaçma, hayale sığınma,
çirkinlikleri hayal yardımıyla güzelleştirme, bunlara bağlı olarak ortaya çıkan
karamsarlık, sembolizmin en belirgin özelliklerindendir.
Durgun sular, ay ışığı,
alacakaranlık, tan ağartısı, perdede gezinen gölgeler ve ölüm başlıca
temalarıdır. Lirizm, bu anlayışın en önemli ögesi durumundadır.
Parnasyenlerin genellikle “sone”
nazım biçimini kullanmalarına karşın, sembolistler daha çok serbest nazım
biçimlerine yönelmişlerdir.
Başlıca temsilcileri:
Baudelaire
Rimbaud
Mallarme
Verlaine
Puşkin
TÜRK EDEBİYATINDA
SEMBOLİZM
Bu anlayışın ilk uygulayıcısı Cenap
Şahabettin’dir. Ancak bu akımın en başarılı örneklerini veren şairimiz Ahmet
Haşim’dir. Kimi yönleriyle Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi
şairler de bu akımın izlerini taşırlar.
“Şairin dili, düzyazı gibi
anlaşılmak için değil, ama duyulmak üzere oluşmuş müzik ile söz arasında, sözden
çok müziğe yakın, ortalama bir dildir”.
Ahmet Haşim (Piyâle Önsözü)
Uzlette şiirinde sembolizmin
özellikleri görülmektedir. Şiirde düşünceler direk verilmemiş semboller
kullanılmıştır. Akşam, gül, sis, rüzgar, gece, yıldız gibi kavramlar şiirde
birer semboldür. Şiirde duygular açıktan verilmemiştir.