İran'lı kadın matematikçi Meryem mirzakhani matematiğin Nobel'i olarak adlandırılan Fields madalyası ödülüne layık görüldü. İşin ilginç yanı ise ortaokul öğretmeni tarafından matematiğe karşı yeteneği olmadığına kanaat getirilmesiydi. İşte Meryem Mirzakhani'nin ilginç başarı öyküsü...
'Matematiğe yeteneksiz' denilen bir kadının 'Matemetik Nobeli'ne gidiş öyküsü
İranlı matematikçi Meryem Mirzakhani, matematiğin Nobel’i diye de anılan Fields Madalyasını kazanan ilk kadın oldu. Mirzakhani aynı zamanda 1936’dan beri dört yılda bir verilen bu ödülü kazanan ilk İranlı da olmayı başardı. İşte ünlü matemetikçi Meryem Mirzakhani’nin 5harfliler.com’dan Arkadaş Özakın tarafından derlenen yaşam öyküsü:
Mirzakhani, küçükken matematikçi olmayı düşünmüyormuş hiç. Kitap okumayı, kendi kendine hikayeler uydurmayı seviyormuş, ve televizyonda ünlü kadınların hayatlarına dair belgeseller seyredip, bir gün büyük bir yazar olma hayali kuruyormuş. Ailesi ise ünü, başarıyı pek dert etmiyormuş ama anlamlı ve kendisini tatmin edecek bir mesleği olmasını diliyormuş. “Çok iyi bir ortamda büyüdüm,” diyor Mirzakhani.
İlkokulu İran-Irak savaşının hemen sonrasında bitirmiş, ve üstün yetenekli kız öğrencileri yetiştirmek için kurulmuş Ferzanegan Ortaokuluna başlamış. Okulun ilk haftasında, kendisi gibi bir kitap kurdu olan Rüya Beheşti ile tanışmışlar, ve iki kafadar, kısa süre içinde etraftaki kitapçıları ziyarete başlamışlar. Satın almadan önce kitapları karıştırmak yasak olduğu için de zaman içinde birçok rastgele kitap alıp okumuşlar birlikte. Bugün hala yakın arkadaşlar; Beheşti de bir matematikçi.
Orta birinci sınıftaki matematik öğretmeni, Mirzakhani’nin matematiğe karşı pek yeteneği olmadığına kanaat getirmiş. “O yaşta başkalarının hakkınızda ne düşündüğü çok belirleyici oluyor”, diyor Mirzakhani. Öğretmeninin tavrı özgüvenini kötü etkilemiş, ve matematiğe ilgisini kaybetmiş o yıl. İkinci sınıftaki öğretmeni ise tersine, kendisini çok teşvik etmiş, ve Beheşti’nin dediğine göre o andan itibaren Mirzakhani okulda bir yıldız haline gelmiş.
Lisedeyken Beheşti ile birlikte Uluslararası Matematik Olimpiyatları’ndan haberdar olmuşlar, ve lise müdürüne gidip İran milli takım seçmelerine hazırlanmak istediklerini söylemişler. Müdür, daha önce takıma girmiş bir tane bile kız öğrenci olmamasına rağmen arkalarında durmuş, ve “Kimse yapmadıysa da ilk siz yaparsınız, ne var?” demiş. “Güçlü bir karakterdi müdürümüz”, diyor Mirzakhani, “ve bu tavrının hayatım üzerinde büyük etkisi oldu.” İkisi de elemeleri geçmiş, ve olimpiyatlarda İran’ı temsil etmişler. Mirzakhani iki yıl üst üste katılmış yarışmaya; ilk yıl altın madalya almış, ikinci yıl ise daha da büyük bir başarı gösterip tüm soruları hatasız çözmüş.
Matematikte başarı garip bir şey; yarışmalarda derece elde etmekle başarılı bir araştırmacı olmak arasında çok bağlantı olmayabiliyor. Bazı cin fikirler kullanarak çözülebilsin diye tasarlanmış sınav sorularıyla boğuşmak bir şey, cevabı olup olmadığı bile belli olmayan araştırma sorularıyla yıllarca azimle uğraşmak, önündeki matematiksel yapılara bakıp kimsenin görmediği bağlantılar görmek, kendi çizdiğin yollara düşüp, belirsizliklere rağmen dirayetle devam edebilmek, bambaşka bir şey. Mirzakhani, üniversiteyi Tahran’da okuduktan sonra doktora için ABD’deki Harvard Üniversitesine gitmiş. Doktora danışmanı (ve kendisi de bir Fields Madalyası sahibi olan) Curtis McMullen, eski öğrencisinin tam da bu açılardan çok güçlü bir araştırmacı olduğunu, teknik becerilerinin yanında “gözüpek bir hayalgücü”ne ve kendi vizyonunu oluşturma becerisine sahip olduğunu söylüyor. Mirzakhani’nin araştırmalarını takip eden başkaları da, yıllarca ilerleme kaydedilememiş problemleri, birbirinden uzak alanlar arasında beklenmedik bağlantılar kurarak çözme becerisinden hayranlıkla bahsediyorlar.
Mirzakhani, uğraştığı problemler üzerine düşünürken ufak taslaklar çiziktirmeyi seviyormuş. Kocası, evde saatlerce yerde oturup kocaman kağıtlara birbirine benzer görünen şeyler çizerek araştırma yaptığını söylüyor. Üç yaşındaki kızı ise annesini elinde kalemle görünce, “Annem yine resim yapıyor!” diyormuş. “Belki de ressam olduğumu düşünüyordur”, diyor Mirzakhani.
Fields Madalyası, sadece 40 yaşından genç araştırmacılara veriliyor ve bu da o yaşlarda çocuk büyütmek için kariyerlerine ara veren kadınlar için büyük bir dezavantaj teşkil ediyor. Ama buna rağmen, önümüzdeki yıllarda daha birçok kadının bu ödülü kazanacağını düşünüyor Mirzakhani. Kendi kariyeri için ise büyük planları ve hayalleri var. Şimdiye kadar yaptığı çalışmaların açtığı yolda karşısına çıkan çok daha zorlu problemlerle uğraşmak istiyor. Kolayca sonuca ulaşabileceğini bildiği konular üzerinde çalışmaktansa, uzun süre uğraşmayı, derin düşünmeyi gerektiren problemleri tercih ettiğini, örneğin on yıldan fazla süredir üzerinde düşündüğü ama hala pek ilerleme kaydedemediği problemler olduğunu söylüyor, ve ekliyor: “Kolay yılan biri değilim.”
Read more
'Matematiğe yeteneksiz' denilen bir kadının 'Matemetik Nobeli'ne gidiş öyküsü
İranlı matematikçi Meryem Mirzakhani, matematiğin Nobel’i diye de anılan Fields Madalyasını kazanan ilk kadın oldu. Mirzakhani aynı zamanda 1936’dan beri dört yılda bir verilen bu ödülü kazanan ilk İranlı da olmayı başardı. İşte ünlü matemetikçi Meryem Mirzakhani’nin 5harfliler.com’dan Arkadaş Özakın tarafından derlenen yaşam öyküsü:
Mirzakhani, küçükken matematikçi olmayı düşünmüyormuş hiç. Kitap okumayı, kendi kendine hikayeler uydurmayı seviyormuş, ve televizyonda ünlü kadınların hayatlarına dair belgeseller seyredip, bir gün büyük bir yazar olma hayali kuruyormuş. Ailesi ise ünü, başarıyı pek dert etmiyormuş ama anlamlı ve kendisini tatmin edecek bir mesleği olmasını diliyormuş. “Çok iyi bir ortamda büyüdüm,” diyor Mirzakhani.
İlkokulu İran-Irak savaşının hemen sonrasında bitirmiş, ve üstün yetenekli kız öğrencileri yetiştirmek için kurulmuş Ferzanegan Ortaokuluna başlamış. Okulun ilk haftasında, kendisi gibi bir kitap kurdu olan Rüya Beheşti ile tanışmışlar, ve iki kafadar, kısa süre içinde etraftaki kitapçıları ziyarete başlamışlar. Satın almadan önce kitapları karıştırmak yasak olduğu için de zaman içinde birçok rastgele kitap alıp okumuşlar birlikte. Bugün hala yakın arkadaşlar; Beheşti de bir matematikçi.
Orta birinci sınıftaki matematik öğretmeni, Mirzakhani’nin matematiğe karşı pek yeteneği olmadığına kanaat getirmiş. “O yaşta başkalarının hakkınızda ne düşündüğü çok belirleyici oluyor”, diyor Mirzakhani. Öğretmeninin tavrı özgüvenini kötü etkilemiş, ve matematiğe ilgisini kaybetmiş o yıl. İkinci sınıftaki öğretmeni ise tersine, kendisini çok teşvik etmiş, ve Beheşti’nin dediğine göre o andan itibaren Mirzakhani okulda bir yıldız haline gelmiş.
Lisedeyken Beheşti ile birlikte Uluslararası Matematik Olimpiyatları’ndan haberdar olmuşlar, ve lise müdürüne gidip İran milli takım seçmelerine hazırlanmak istediklerini söylemişler. Müdür, daha önce takıma girmiş bir tane bile kız öğrenci olmamasına rağmen arkalarında durmuş, ve “Kimse yapmadıysa da ilk siz yaparsınız, ne var?” demiş. “Güçlü bir karakterdi müdürümüz”, diyor Mirzakhani, “ve bu tavrının hayatım üzerinde büyük etkisi oldu.” İkisi de elemeleri geçmiş, ve olimpiyatlarda İran’ı temsil etmişler. Mirzakhani iki yıl üst üste katılmış yarışmaya; ilk yıl altın madalya almış, ikinci yıl ise daha da büyük bir başarı gösterip tüm soruları hatasız çözmüş.
Matematikte başarı garip bir şey; yarışmalarda derece elde etmekle başarılı bir araştırmacı olmak arasında çok bağlantı olmayabiliyor. Bazı cin fikirler kullanarak çözülebilsin diye tasarlanmış sınav sorularıyla boğuşmak bir şey, cevabı olup olmadığı bile belli olmayan araştırma sorularıyla yıllarca azimle uğraşmak, önündeki matematiksel yapılara bakıp kimsenin görmediği bağlantılar görmek, kendi çizdiğin yollara düşüp, belirsizliklere rağmen dirayetle devam edebilmek, bambaşka bir şey. Mirzakhani, üniversiteyi Tahran’da okuduktan sonra doktora için ABD’deki Harvard Üniversitesine gitmiş. Doktora danışmanı (ve kendisi de bir Fields Madalyası sahibi olan) Curtis McMullen, eski öğrencisinin tam da bu açılardan çok güçlü bir araştırmacı olduğunu, teknik becerilerinin yanında “gözüpek bir hayalgücü”ne ve kendi vizyonunu oluşturma becerisine sahip olduğunu söylüyor. Mirzakhani’nin araştırmalarını takip eden başkaları da, yıllarca ilerleme kaydedilememiş problemleri, birbirinden uzak alanlar arasında beklenmedik bağlantılar kurarak çözme becerisinden hayranlıkla bahsediyorlar.
Mirzakhani, uğraştığı problemler üzerine düşünürken ufak taslaklar çiziktirmeyi seviyormuş. Kocası, evde saatlerce yerde oturup kocaman kağıtlara birbirine benzer görünen şeyler çizerek araştırma yaptığını söylüyor. Üç yaşındaki kızı ise annesini elinde kalemle görünce, “Annem yine resim yapıyor!” diyormuş. “Belki de ressam olduğumu düşünüyordur”, diyor Mirzakhani.
Fields Madalyası, sadece 40 yaşından genç araştırmacılara veriliyor ve bu da o yaşlarda çocuk büyütmek için kariyerlerine ara veren kadınlar için büyük bir dezavantaj teşkil ediyor. Ama buna rağmen, önümüzdeki yıllarda daha birçok kadının bu ödülü kazanacağını düşünüyor Mirzakhani. Kendi kariyeri için ise büyük planları ve hayalleri var. Şimdiye kadar yaptığı çalışmaların açtığı yolda karşısına çıkan çok daha zorlu problemlerle uğraşmak istiyor. Kolayca sonuca ulaşabileceğini bildiği konular üzerinde çalışmaktansa, uzun süre uğraşmayı, derin düşünmeyi gerektiren problemleri tercih ettiğini, örneğin on yıldan fazla süredir üzerinde düşündüğü ama hala pek ilerleme kaydedemediği problemler olduğunu söylüyor, ve ekliyor: “Kolay yılan biri değilim.”