ÇAĞDAŞ TİYATRO
Günümüz tiyatrosu, görünüş ve amaçları birbirinden
farklı, “absürt tiyatro” ve “epik tiyatro” olmak üzere iki kola
ayrılmıştır.
ABSÜRT (SAÇMA, UYUMSUZ)
TİYATRO
Absürt tiyatroda, geleneksel tiyatronun kuralları ve
düzenleri hiçe sayılır. Tiyatro, her şeyi anlamaktan, canlandırmaktan çok, bir
ses ve hareket düzeni olmalıdır. Olaylar arasında bağ kurulması her zaman şart
olmayıp oyun, birbirine ilgisiz görünen sesler, sözler, eylemler hâlinde sürüp
gitmelidir. Az olay ve az sözle çok mesaj vermek gerekir. Acıklı olaylar bile
alay konusu olabilir. Absürt tiyatroda perde düzenine; serim, düğüm, çözüm
bölümlerine önem verilmez. Eser; bilinmeyenlerle, sembollerle ve saçma
denilebilecek kurgularla doludur. Bu tiyatro anlayışında önemli olan; bir duygu
ve olayın biçimini, oluşumunu göstermektir. Dünya edebiyatında Samuel Beckett,
John Osborn; Türk edebiyatında Güngör Dilmen Kalyoncu (Canlı Maymun Lokantası
adlı eseriyle) bu tiyatro türünün önemli
temsilcileridir.
EPİK TİYATRO
Epik tiyatro, oyunun seyirciyi büyülemesine karşıdır.
Yani temsil sırasında, seyircinin oyuna kendini kaptırmasını ve büyülenmesini
önlemek ister. Bunun için sahne, dekordan ve olaylardan uzak tutulur. Seyirciye
de, temsilde gördüklerinin gerçek değil, bir oyun olduğu hatırlatılır. Epik
tiyatro, seyirciyi uyanık tutmak ister. Bunu sağlamak için araya şarkılar,
tekerlemeler, oyunu birdenbire kesen açıklamalar konur. Entrikaların iç yüzü
durup dururken açıklanır. Epik tiyatronun öncüsü Alman yazar Berthold
Brecht’tir. Türk edebiyatında Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı” adlı eseri
bu türün önemli örneklerindendir.