Dönemin en belirgin özelliği siyasi ve sosyal istikrarsızlıklardır. Bu dönemde dokuz padişah tahta çıkmış, vezirlik makamında da 62 farklı isim yer almıştır.
Hâile-i Osmaniyye olarak adlandırılan ’ın katli, yönetimdeki bozulmanın en net göstergesidir.
Celali isyanları sosyal hayatı olumsuz yönde etkiledi.
IV. Murat, yaşanan olumsuzluklar karşısında 1634’ten itibaren çok sert tedbirler almaya başladı.
IV. Murat’tan sonra tahta çıkan , asabi, müsrif ve kararlarında tutarsız biriydi. Samur merakı nedeniyle hazineyi çarçur etmiştir. Halkın rahatsızlığı artınca tahttan indirilip yerine henüz yedi yaşındaki tahta çıkarılmıştır.
Kösem Sultan’ın başını çektiği saray entrikaları bu dönemde çığırından çıktı. Padişahı zehirlemeye çalışan yakayı ele verince çetesiyle birlikte katledildi.
Bu dönemin sadrazamları ve oğlu istikrar yönünde ivme kazandırmışlardır. 1683 tarihli Viyana bozgunu ile birlikte iyi günler tarih sayfalarında yâd edilir hale geldi.
Avrupa’da yüzyıldır devam eden uzak deniz seferleriyle birlikte sömürgecilik faaliyetleri kıtanın zenginleşmesini sağlamış, buna paralel olarak bilim ve düşünce alanında önemli isimler ortaya çıkmıştır. Sanat ve edebiyatta da ve bu yüzyılın öne çıkan isimleridirler.
1609’da ilk süreli yayın (Strassburg Zeitung
1621’de ilk İngilizce gazete basılmış; ’de ilk resmî gazete sayılan “” çıkarılmıştır. ’da ilk bilimsel dergi kabul edilen “” yayımlanmıştır.
Köle ticaretiyle genişleyen tarım ekonomisi ve Katoliklerle Protestanlar arasında başlayan “Otuz Yıl Savaşları” (1618-1648) bu yüzyıla damgasını vuran önemli olaylardır.
Kadızadeliler, XVII. yüzyılda sosyal, kültürel ve dinî alanda gittikçe alevlenen ve devletin bünyesini de sarsan bir düşünce akımının temsilcileri idiler. “Kadızadeliler hareketinin amacı, İslam’ı Kur’ân-ı Kerim ve ’in sünneti dışındaki bidat sayılan unsurlardan arındırmak ve bu anlayışı devletin bütün kademelerine yaymak olarak nitelendirilebilir”.
IV. Murat’ın tütün yasağı getirmesi ve kahvehaneleri yıktırması gibi kararlarının arkasında da Kadızadelilerin etkisi vardır.
Naima, Kadızadelilerin elde ettiği bu gücün zamanla rüşveti meşrulaştırma, haksız kazanç sağlama ve makamları parayla satmaya kadar varan bir duruma geldiğini yazmaktadır.
1656’daki (veya ) adı verilen hadise ile pek çok kişi katledilerek çıkarcı, rüşvetle servet biriktiren ve devlette kargaşa çıkaran çevrelere gözdağı verilir.
Köprülü Mehmet Paşa Kadızadelilerin bir fitne grubu haline geldiğini tespit ederek bu hareketin önün almıştır.
Sebk-i Hindî; Hint düşüncesi ile İran şiir geleneğinin sentezinden oluşan bu yeni üslup, Türk edebiyatı üzerinde de etkili olmuştur.
Bu yüzyılda özellikle klasik edebiyat şairlerinin musikiye yönelmeleri ve güfte yazmaları dikkat çekici bir durumdur.
Bu yüzyılda musiki mecmualarının yazılması da önemli bir gelişme olarak kaydedilmelidir. Bilhassa, asıl ismi olan Leh asıllı ’in pek çok saz ve söz eserini eski Batı notası ile kayıt altına alması çok sayıda eserin kaybolmasını önlemiş ve günümüze hazine değerinde eserlerin ulaşmasını sağlamıştır.
0 Yorumlarınız