Ünite
6 – Temel Sektörde Gelişmeler III: Hizmetler Sektörü
Hizmetler
Sektörünün Kapsamı ve Türkiye’deki Durumu
İngiliz
klasik iktisatçısı Colin
Grant Clark ve Fransız iktisatçısı
Jean Fourastie ekonomik
gelişme ve kalkınmada
en
büyük itici gücün teknik gelişme olduğunu ve ülkelerin hangi
seviyede olduklarının buna göre belirlendiğini
ifade
etmişler, ekonomideki sektörleri “üç sektör” altında
toplamışlardı.
Birincil (primary)
sektör olarak tarım
İkincil
(secondary)sektör olarak sanayi
Üçüncül
(tertiary) sektör olarak hizmetler
şeklinde sınıflandırılmaktadır.
Birleşmiş
Milletler’in (BM) yapmış olduğu ayırıma göre hizmetler
sektörü:
Hükümet hizmetleri
Genel kamu hizmetleri
Teşebbüs ve özel kuruluşların
hizmetleri
Dinlenme, eğlence ve benzeri hizmetler
ile kişisel hizmetleri kapsamaktadır.
Tüm
bu hizmetler, son yıllarda teknolojik yeniliklerin katkısıyla
büyük gelişme göstermiş ve hizmetler sektörü
ticaretinde
önemli artışlar olmuştur.
Hizmetlerin temel
özelliklerinden biri, gayri maddi ve görünmez olmalarıdır. Oysa
mallar maddi ve
görülebilir
niteliktedir. Hizmetler
genelde mallardan farklı olarak depolanamaz. Mal
ve hizmetlerin
farklı
özelliklerinin olması, uluslararası işlemlerin şekillerini de
etkilemektedir. Mallarla ilgili uluslararası
ticaret,
malların bir ülkeden diğer ülkeye fiziki hareketini içerir. Oysa
çok az hizmet işlemi sınır ötesi
hareketi
gerektirir. Sınır ötesi işlemlere örnek olarak telekomünikasyon
ile iletilen hizmetler (bankalar
aracılığıyla
para transferi) veya mal ticareti kapsamındaki hizmetler (bir
danışmanın teknik raporu veya
bir
CD veya DVD’ ye yer alan yazılım) verilebilir.
Mallar ve hizmetler
arasındaki temel farklılıklardan birisi de ülkelerin yerli
sanayilere sağladığı
korumalardır.
Mal üreten sanayiler, genelde tarifeler,
miktar kısıtlamaları ve diğer sınır önlemleriyle
korunmaktadır.
Hizmetlerin gayri
maddi niteliği ve birçok hizmet işleminin sınır ötesi hareketi
içermemesi dolayısıyla
sektör,
ulusal düzenlemeler ile korunmaktadır.
Bu tür düzenlemeler, yabancı hizmet
sağlayıcılarının
(bankalar
ve sigorta şirketleri) hizmet sunmaları için gerekli şubeleri
kurmalarını veya yatırım
yapmalarını
yasaklayabilir. Ulusal düzenlemeler, hizmet sunan gerçek kişilere
ayırımcı bir şekilde
uygulanabilmektedir.
Az sayıda hizmet
işleminin niteliği tüketicilerin hizmetlerin verildiği ülkeye
gitmesini
gerektirmektedir.
Ülkeleri ziyaret eden turistler veya
yükseköğrenim için başka ülkeye giden öğrenciler
gibi.
Dolayısıyla, bir ülkenin
sınırları ötesine fiziki geçişi gerektiren mallara ilişkin
uluslararası
işlemlerden
farklı olarak hizmetler, aşağıdaki hizmet sunumu yollarından
birisi veya hepsinin bileşimi
ile
sağlanmaktadır. Bunlar:
Ñ
Hizmetlerin sınır
ötesi dolaşımı
Ñ
Tüketicinin ihracatçı
ülkeye hareketi
Ñ
Hizmetin sağlanacağı ülkede
ticari varlık oluşturulması
Ñ
Gerçek kişilerin
hizmet vermek üzere
başka bir ülkede geçici dolaşımıdır.
Hizmetler
ticaretinin büyümesinde elektronik ticaretin (e-ticaret) hızlı
gelişiminin etkisi vardır. E-ticaretin
uluslararasında
kabul edilmiş bir tanımı yoktur. Genel olarak, mal ve hizmetlerin
elektronik araçlarla dağıtımı,
pazarlaması,
satışı veya teslim edilmesini kapsamaktadır.
10
Dünya
Ticaret Örgütü hizmetler sektöründeki ekonomik faaliyetleri 12
başlık altında toplamıştır:
Ticari
hizmetler Meslek hizmetleri, bilgisayar
hizmetleri, AR-GE hizmetleri, emlak hizmetleri,
kira
hizmetleri, diğer ticari hizmetleri kapsar.
İletişim
hizmetleri Posta, kurye, telekomünikasyon,
görsel-işitsel ve diğer hizmetleri kapsar.
İnşaat
ve mühendislik hizmetleri Binalar için
genel inşaat çalışmaları, inşaat mühendisliği için genel
inşaat
çalışmaları,
tesisat ve montaj çalışmaları, bina tamamlama ve nihai
çalışmalar
ile diğer hizmetleri içine alır.
Dağıtım
hizmetleri Toptan satış ticareti
hizmetleri, perakende hizmetleri, franchising ve
diğerlerini
kapsar.
Eğitim
hizmetleri İlköğretim seviyesinde
eğitim hizmetleri, lise seviyesinde eğitim hizmetleri,
yükseköğretim
seviyesinde eğitim hizmetleri, erişkin eğitimi ve diğer eğitim
hizmetleri
alt başlıklarına ayrılır.
Çevre
hizmetleri Kanalizasyon hizmetleri, atık
imha hizmetleri, hıfzıssıhha ve benzeri
hizmetleridir.
Mali
hizmetler Sigorta ve sigortacılığa
bağlı hizmetler ile bankacılık ve diğer mali hizmetler
olarak
iki ana başlıktan oluşur.
Sağlığa
ilişkin hizmetler Hastane hizmetleri,
insan sağlığına ilişkin diğer hizmetler ve sosyal
hizmetlerdir.
Turizm
ve hizmetleri Otel ve restoranlar (yemek
sunma dahil olmak üzere), seyahat acenteliği ve
tur
operatörlüğü hizmetleri, turist rehberliği hizmetleri ve
diğerleridir.
Eğlence,
kültür ve spor
hizmetleri
Eğlence
hizmetleri (tiyatro, canlı orkestra ve sirk hizmetleri ve dahil
olmak
üzere),
haber ajansı hizmetleri, kütüphane, arşiv, müze ve diğer
kültürel
hizmetler,
spor ve diğer rekreasyon hizmetleri ile diğer hizmetleri kapsar.
Ulaşım
(taşımacılık) hizmetleri Deniz, iç
su, hava, uzay, demiryolu, karayolu, boru taşımacılığı, tüm
taşımacılık
maddelerine bağlı hizmetleridir.
Diğer
Hizmetler
Türkiye
Ekonomisinde Hizmetler Sektörü
Günümüzde
hizmetler sektörünün gelişmesi ekonomik kalkınmanın
(gelişmenin) önemli göstergelerinden
biridir.
Hizmetler sektöründe yeni faaliyet alanlarının ortaya çıkması
ve mevcutlarının etkinliğinin artması,
sektörün
yarattığı katma değeri ve istihdamı artırmaktadır.
o
Hizmetler alt
sektörleri içinde ulusal gelire katkı bakımından en hızlı
gelişen alt sektör ticarettir.
Türkiye
ekonomisinde hizmetler sektörünün payı yıllar içerisinde artış
göstermiştir. 1973 yılında hizmetler
sektörünün
GSYH içindeki payı %44,9 iken, 1980’de oran %48,4’e, 1985’de
%55,9’a, 1990’da %52,2’ye ve 2011
yılında
%72,5’e yükselmiştir. Hizmetler sektörünün istihdam içindeki
payı ise 2011 yılında %55 olmuştur.
Ticaret
sektörünün büyümesinde sektör içinde yer alan turizmin son
yıllardaki hızlı gelişimi önemli rol
oynamıştır.
Devlet hizmetlerinin katkısının
azalması ise 1980’den sonra devletin ekonomideki küçülmesine
bağlanabilir.
Hizmetler sektörünün
ikinci önemli alt sektörü ulaştırma ve haberleşmedir. İnşaat,
mali aracı
kuruluşlar,
konut, serbest meslek hizmetleri ile izafi banka hizmetleri alt
sektörlerinin payında son 10 yılda
önemli
bir gelişme gözlenmemiştir. 2008 yılında hizmetler sektörü çok
az büyürken (%0,3) 2009 yılında
büyüme
hızı negatif (-%3,2) olmuştur. Sektör 2010 yılında %8,5 2011’de
ise %7,8 oranında gelişmiştir.
2011
yılında ekonomik faaliyetlere göre GSYH içinde en büyük pay
%72.5 ile
hizmetler sektörüne
aittir.
Sanayi
sektörünün payı %19.2, tarım sektörünün payı
%8.3
olmuştur. 2012 Yılı Programı’nda hizmetler alanında
Türkiye’nin
rekabet gücünün geliştirilmesi, katma değeri
yüksek
alanların payının ve bu alandaki istihdam
seviyesinin
yükseltilmesi, hizmet ihracatının artırılması ve
çeşitlendirilmesi
temel amaç olarak belirlenmiştir.
Küreselleşen
dünyada hizmetler sektörünü etkileyen
eğilimler
arasında hizmetler sektöründe teknoloji
kullanımının
yaygınlaşması, yeni hizmet alanları ve
mesleklerin
ortaya çıkması, hizmet sunumunun yaygınlaşması, üretim ve
hizmet alanlarının bütünleşmesi ve
dış
kaynaklardan edinmenin önem kazanması sayılabilir.
11
Ticaret
Sektörü
Türkiye’de
ticaret, hizmetler sektörünün en önemli alt sektörlerindedir.
Ticaret sektörünün tarım ve sanayi
gibi
temel sektörlerin yanı sıra diğer hizmet alt sektörleri olan
ilişkisi, özellikle üretim ve istihdam açısından
önemlidir.
Sektördeki rekabet ve verimlilik baskısı, teknoloji kullanımı
ile modern tedarik zinciri yönetimi ve
kombine
taşımacılık sistemlerinin önemini artırmaktadır. Bilgisayar
kullanımının ve online işlemlere güvenin
giderek
artması ve elektronik ticaretin (e-ticaretin) yaygınlaşması
ticaret hizmetlerinin gelişmesine katkı
sağlamaktadır.
o
Ticaret hizmetleri
sektöründe rekabetçi bir ortamda verimlilik artışının
sağlanması, faaliyet hacminin
büyütülmesi,
teknoloji ve yenilikçiliğin özendirilmesi, KOBİ’lerin rekabet
imkanlarının geliştirilmesi
temel
amaçtır.
Ulusal
gelir hesaplarında toptan ve perakende ticaret diğer bir deyişle
iç ticaret,
ulusal gelire katkı açısından
bütün
hizmet sektörleri arasında en hızlı gelişen alt hizmet
sektörüdür.
Toptan
ticaret yapan işletmeler arasında:
®
İlk sırada gıda
maddeleri
®
İkinci sırada
dokuma-giyim eşyası
ve mobilya
®
Üçüncü sırada
ise kereste ve yapı
malzemesi ticareti
yapan işyerleri gelmektedir.
Ticaret
sektörü diğer sektörlerle olan yakın bağlantısı sebebiyle
diğer sektörlerdeki gelişmelerden
etkilenmekte
ve bağlantılı olduğu sektörlerdeki faaliyetleri doğrudan
etkilemektedir.
Ulaştırma
Sektörü
Ulaştırma
sektörü, kara, hava, deniz ve demiryolları taşıma faaliyetlerini
kapsamaktadır. Türkiye’nin geniş
yüzölçümü
ve üç tarafının denizlerle çevrili olması, Asya ile Avrupa
arasında önemli bir geçiş noktası olması
sebebiyle
sektörün ekonomideki yeri önemlidir. Osmanlı Devleti zamanında
ihmal edilmiş olan sektör,
Cumhuriyet
Dönemi’nde hızla gelişmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında
daha çok demiryollarına, 1950’li yıllardan
sonra
ise karayollarına önem verilmiştir.
o
Ekonominin büyümesi
ve pazar için üretim yapabilmesi, ulaştırma ile haberleşme
hizmet alt
sektörlerinin
gelişimine bağlıdır.
Ulaştırma
sektöründeki amaç, gelişen ekonomik ve sosyal yaşamın ihtiyacı
olan ulaştırma altyapısının
zamanında,
ekonomik ve güvenli bir şekilde inşa edilmesidir.
Ekonominin
pazara açılması ve bölgesel fiyat farklılıklarının ortadan
kalkması, sektörün büyümesiyle
mümkündür.
Sektörde toplam yatırımlarda kamunun payı azalmakla birlikte yine
de özel sektörden fazladır.
Türkiye’de
yük taşımalarında ağırlık karayollarındadır. Yurtiçi yük
taşımalarının %90’nı karayolları ile
yapılmaktadır.
Ucuz ve güvenli demiryollarının payı %3, denizyolları nın payı
ise %6,3’tür.
Karayolları
ve Ulaştırma
Türkiye’de
1950 yılında Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle karayolları
yapımı hızlandırılmıştır. 1950 yılına
kadar
ülkede üstyapılı karayolu uzunluğu 24.200 km’dir. 1950 yılında
5539 sayılı Yasa ile Karayolları Genel
Müdürlüğü
kurularak devlet yollarının bakım ve onarımından bu kuruluş
sorumlu tutulmuştur. Katma bütçeli,
tüzel
kişiliğe sahip Genel Müdürlük önceden Bayındırlık
Bakanlığına bağlı iken, günümüzde Ulaştırma,
Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlığı’na bağlanmıştır. Günümüzde
karayolları, devlet, il ve köy yolları olmak
üzere
üç kısma ayrılmıştır.
Devlet
yolları, bölge ve il merkezlerini, deniz
ve hava limanlarını birbirine bağlayan birinci derecede ana
yollardır.
İl yolları,
il sınırları içindeki ikinci derecede yollardır. Bu yollar kent,
kasaba, ilçe ve bucak
merkezlerini
birbirlerine, il merkezlerine ve komşu ildeki en yakın merkezlere
bağlar. Bu yolların yapım, bakım
ve
onarımını ayrı kamu kuruluşları gerçekleştirmektedir.
2012
yılında Türkiye’de 2.080 km otoyol, 31.395 km devlet, 31.390 km
il yolu vardır. Toplam yol uzunluğu
64.865
km’dir. Devlet ve il yollarının %
92’si, köy yolları nın % 29’u asfalt kaplıdır.
Kamyon
ve kamyonetle yük, otobüs ve minibüs ile yolcu taşımacılığı
Türkiye’de son yıllarda en yaygın küçük
işletmecilik
alanı olmuştur. Son dönemde yeni karayolu inşaatlarının yanı
sıra ulaşımda standartları
yükseltmeye
yönelik yenileme yatırımları artmıştır. Ulaştırmada
ağırlığın karayollarından diğer ulaştırma
şekillerine
kaydırılması gerekmektedir.
o
Türkiye’de
ulaştırma sektörü yolcu ve yük taşıma esasına göre analiz
edildiğinde karayolu
taşımacılığının
büyük ağırlığı olduğu görülmektedir.
12
Demiryolları
ve Ulaştırma
Karayollarının
hızlı gelişimine karşılık, demiryollarında Cumhuriyet
Dönemi’nde önemli bir atılım
gerçekleştirilememiştir.
Yüksek taşıma potansiyeline ve yük taşımacılığındaki
ekonomik olma özelliğine
rağmen
demiryolu yapımı ve işletmeciliğine gereken önem Cumhuriyetin
ilk yıllarında verilmiş fakat daha
sonra
bu politika terk edilmiştir.
19’ncu
yüzyılda İngiltere’de başlayan demiryolu ulaşımı, Osmanlı
Devleti’nde ilk defa İzmir-Aydın
hattının
(130
km) açılmasıyla gerçekleşmiştir. Bu hattın inşa ve işletme
hakkı 1856 yılında bir İngiliz şirketine ayrıcalık
olarak
verilmiştir. 11 Temmuz 1866 tarihinde 130 km’lik bu ilk hat
işletmeye açılmış, bunu 10 Ocak 1867
tarihinde
193 kilometrelik İzmir-Turgutlu
hattı izlemiştir.
Padişah
Sultan Aziz’in izniyle, İstanbul-Bağdat
demiryolunun yapımına 4
Ağustos 1871 tarihinde
Avusturyalılar
tarafından başlanılmıştır. 1873’ün Ağustos ayında
demiryolu İzmit’e ulaşmış, 1880 yılında yapım
ve
işletilmesi İngilizlere bırakılmıştır. 1889 yılında yapımına
yeniden başlanmış, İzmit-Ankara arası 31 Aralık
1892
tarihinde işletmeye açılmıştır.
Osmanlı
Dönemi’nde inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde
kalan demiryolları nın uzunluğu yaklaşık
4.136
km’dir. Cumhuriyet Dönemi’nde yabancıları n ellerindeki
demiryolları 25 Mayıs
1924 tarihinde çıkarılan
506
sayılı Yasa ile millileştirilmiş ve Anadolu-Bağdat Demiryolları
Müdüriyeti Umumiyesi kurulmuştur.
Ana
kentler arasındaki koridorlarda taşımacılık eski altyapı
üzerinde sürdürülmektedir. 2010 yılı verilerine
göre,
demiryolu ile yolcu taşımacılığında toplam sayı yaklaşık 85
milyon kişiye ulaşmıştır. Toplam yolcu
taşımacılığının
üçte ikisi banliyö hatlarında gerçekleştirilmiştir.
Demiryolu
altyapısının en önemli sorunu büyük nüfuslu kentler arasındaki
demiryolu hatlarının yüksek hız
ve
kaliteli servise uygun olmamasıdır. Bu
sebeple ana hatlarda yolcu taşımacılığı istenilen düzeyde
değildir. Bu
eksikliği
gidermek için Ankara-Eskişehir
hızlı tren hattı yapımı 5 yılda
tamamlanmış ve 19 Ocak
2010 tarihinde
hizmete
açılmıştır. Ankara-Konya
hızlı tren hattında ise 23
Ağustos 2011 tarihinden itibaren yolcu
taşınmaya
başlanmıştır.
Türkiye’nin
iki büyük kentini birbirine bağlayacak olan Ankara-İstanbul
hızlı tren hattının 2013
yılında
tamamlanması
hedeflenmektedir. Hızlı tren projelerinin, Asya ve Avrupa’yı
birbirine bağlayacak olan
Marmaray’ın
ve diğer demiryolu hatlarındaki yenileme yatırımlarının
bitirilmesiyle demiryolu ulaştırmasının
Türkiye
ekonomisindeki ağırlığı artacaktır.
Denizyolları
ve Ulaştırma
Deniz
ulaşım hizmetleri, liman ve iskeleler arasındaki her türlü mal
ve insan taşınmasını kapsar. Özellikle mal
ulaşımında
denizde taşıma en ucuz olandır. Özellikle ülkelerarası
taşımacılıkta çok avantajlıdır. Bu
avantajlarından
dolayı günümüzde dış ticarete konu olan malların %80’inin
taşınması denizyolu ile yapılır.
Türkiye’de
yurtdışı yük taşımacılığında denizyolları, karayollarının
ardından ikinci sırada gelmektedir.
Ortalama
bir hesapla karayolu ile yapılan ulaştırmaya göre deniz
ulaştırması 75’e 1 oranında daha ucuzdur.
Dünya
denizyolu ticaretinde konteynır
taşımacılığı
büyük bir hızla artmaktadır. Konteynır
taşımacılığı
sayesinde
limanlara gelen yük miktarı çoğalmıştır. Klasik taşımacılığın
limana bağımlı olan sınırları
konteynırlarla
birlikte kapıdan kapıya taşımacılığa kadar genişlemiş,
limanlar konteynırların geçiş noktası
durumuna
gelmiştir. Konteynır taşımacılığı, özellikle pahalı mallar
ve yükleme-boşaltmada zarar görme ihtimali
yüksek
olan mallar ile soğutma tertibatıyla taşınması gereken yüklerin
taşınmasında büyük kolaylık
sağlamaktadır.
Kabotaj
hakkı, Cumhuriyet
Türkiyesi’nin elde ettiği uluslararası başarıların başında
gelir. Bugünkü deniz
ticaret
filosu, sermaye varlığını kabotaj hakkını kullanarak yapmıştır.
Bu hak, Osmanlı Devleti zamanında
mevcut
kapitülasyonların kaldırılması sonucu elde edilmiştir.
Kapitülasyonların kaldırılması ise Lozan Barış
Anlaşması’nın
28’inci maddesi ile sağlanmıştır.
Kabotaj tekeli, 815 sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye
(Kabotaj)
ve Limanlarla Karasuları Dahilinde İcrayı Sanat ve Ticaret
Hakkında Kanun ile 19 Nisan 1926
tarihinde
yasallaştırılmıştır. 1 Haziran 1926 da Lozan Anlaşması’na
dayanılarak Türk limanları arasında
sadece
Türk gemileri eşya ve yolcu taşıma hakkını sahip olmuştur.
1933
yılında limanlar arasında yolcu taşıma hakkı, özel teşebbüsten
alınarak devlete bırakılmıştır. 1938 yılında
Denizbank
kurulmuş, 1939’da iktisadi devlet
teşekkülü olan Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğü
oluşturulunca,
Denizbank bu kuruluşa devredilmiştir. 1952 yılında 5842 sayılı
yasa ile Denizcilik Bankası TAO,
Denizyolları
Umum Müdürlüğü’nün yerini almak üzere Ulaştırma
Bakanlığı’na bağlı bir katma bütçeli kuruluş
olarak
yeniden organize edilmiştir.
13
20
Temmuz 1960 tarih ve 23 sayılı yasa ile iktisadi devlet teşekkülü
(İDT) olmuştur. Denizcilik Bankası Deniz
Nakliyatı
TAO, dünya ve Türkiye denizlerinde yük taşımacılığı yapmak
üzere 5842 sayılı yasaya göre
kurulmuştur
o
Türkiye, üç
tarafı denizlerle çevrili ve büyük oranda suyoluna sahip olmasına
rağmen, bu avantajını
yeterli
ölçüde kullanamamaktadır. Bu durumun iyileştirilmesi, ulaşımın
deniz yoluna kaydırılması
ülke
ekonomisi, emniyetli taşıma ve çevre kirliliği açısından çok
önemlidir.
Ölçek
ekonomisi yakalanamadığı için Türkiye’deki limanlara yeterli
yük çekilememekte, Türkiye deniz yolunda
transit
bir ülke olamamaktadır. Bu sebeple Türkiye’de liman başına
elleçlenen (handling)
yük miktarları AB’nin
Akdeniz’deki
limanlarındaki ortalamalardan düşük kalmaktadır. Türkiye’nin
denizyolunda transit ülke olması
için
limanlardaki yük ve elleçleme miktarının Akdeniz’deki önemli
limanları geçmesi gerekmektedir.
o
Elleçleme: Gümrük
gözetimi altındaki eşyanın asli niteliklerini değiştirmeden
istiflenmesi, yerinin
değiştirilmesi,
büyük kaplardan küçük kaplara aktarılması, kapların
yenilenmesi veya tamiri,
havalandırılması,
karıştırılması ve benzeri işlemleri ifade eder.
Hava
Yolları ve Ulaştırma
Havayolu
ile ulaşım 20’nci yüzyılda büyük gelişim göstermiştir.
Zaman kavramının giderek önem kazandığı
günümüzde
havayolları, ulaşım hizmetleri sektöründe stratejik bir öneme
sahiptir. Bu özelliğinden dolayı
Cumhuriyet’in
ilanından 10 yıl sonra 20 Mayıs 1933 tarih ve 2187 sayılı yasa
ile Milli Savunma Bakanlığı’na
bağlı
olarak Havayolları Devlet İşletme Dairesi kurulmuştur. Daire,
1935 yılında Bayındırlık Bakanlığı’na
bağlanmış,
1938’de 3424 sayılı yasa ile Ulaştırma Bakanlığı içinde bir
İDT olan Devlet Hava Yolları’na
dönüşmüştür.
1955
yılında 6623 sayılı Yasa’nın verdiği yetkiyle 01.03.1956
tarihinde yerli ve yabancı sermayeli (60 milyon
TL
sermayesi) Türk Hava Yolları (THY) Anonim Ortaklığı kurulmuştur.
Uzun süre hava ulaşımında tekel
konumunda
olan THY, 1990’lı yılların başlarında özel hava yollarına da
ulaşım hizmeti sunma hakkının
verilmesiyle
tekel olma konumunu kaybetmiştir.
26
Nisan 2001 tarihinde 4647 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Resmi
Gazete’de
yayımlanmıştır. Böylece, sivil havacılığı düzenlemeye
yönelik çok önemli bir reform
gerçekleştirilmiştir.
Mevcut yasanın 25’inci maddesi, “ruhsat
sahibinin ücret tarifeleri ile uygulama tarihini,
yürürlüğe
koymadan üç gün önce duyurmak kaydıyla ticari ve ekonomik
şartlara uygun olarak belirleyeceği”
şeklinde
değiştirilmiştir.
Havayolu
taşımacılığı sektörüne sağladığı denetim ve hizmet
karşılaştırma programları ile kuruluşların ürün ve
hizmet
kalitesini denetleyen Skytrax
2011 değerlendirmesinde Türk Hava
Yolları 2011 Dünya Havacılık
Ödülleri’nde
Avrupa’nın En İyi Havayolu ve Güney Avrupa’nın En İyi
Havayolu ödüllerini almıştır.
Türkiye’de
başlıca özel havayolu olarak Onur,
Pegasus, Sun Ekspres ve Atlas Havayolları iç
ve dış hatlarda
hizmet
sunmaktadır. Havacılık sektöründe artan rekabete paralel olarak
ekonomik büyüme ve kişi başına
gelirdeki
artış, sektörün gelişmesini hızlandırmıştır.
Boru
Hatları Taşımacılığı
Dünya
ekonomisinde ham petrol ve
petrol
ürünleri taşımasında denizyolları
yanında
boru hattı taşımacılığı
1960’lardan
sonra hızlı bir gelişim
göstermiştir.
14
Türkiye’de ilk
boru hattı 1966’da
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından
Batman-Dörtyol
(İskenderun
Körfezi) arasında döşenmiş ve işletmeye açılmıştır.
Bu hat, TPAO
yanında
Shell ve Mobil’in Siirt ve Diyarbakır illerindeki üretim
arazilerine ikincil hatlarla bağlanmıştır.
Türkiye-Irak Petrol
Boru Hattının inşasına 1974’te
başlanmış, hat 25 Mayıs 1977’de işletmeye
açılmıştır.
Hazar havzasındaki ülkelerde üretilen
ham petrolü boru hattı ile Akdeniz üzerinden dünya pazarlarına
ulaştıracak
Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC)
Ana İhraç Boru Hattı Projesi 2005
yılında
tamamlanmış ve
hatta
(BTC’ye) 25 Mayıs’ta petrol pompalanmaya başlanılmıştır.
Karadeniz
petrollerini Akdeniz’e taşıyacak Trans
Anadolu Petrol Boru Hattı (TAP) projesinin
temeli
Adana-Ceyhan’da düzenlenen bir törenle Mayıs 2007’de
atılmıştır. TAP, Karadeniz sahilinde
Samsun-Ünye
arasından başlayan ve Akdeniz kıyısında Ceyhan Petrol
Terminalinde son bulan 555 km
uzunluğunda
Türkiye’yi kuzey-güney doğrultusunda kesen ham petrol boru hattı
sisteminin
geliştirilmesini
kapsayacaktır.
Mavi Akım Rusya’dan
Türkiye’ye doğal gaz nakletmek için Karadeniz geçişli boru
hattıdır. Gazprom
boru
hattının Rus topraklarında kalan bölümünün işletmesini
üstenmiştir. Türk topraklarında bulunan
bölümün
işletmesi BOTAŞ tarafından gerçekleştirilmektedir. Mavi Akım 17
Kasım 2005 tarihinde
açılmıştır.
Kazak ve Kafkasya
doğal gazını Türkiye’den Avrupa’ya
taşıyacak olan Nabucco
Hattı ise
projelendirme
aşamasındadır. Hat, Ankara’da 13 Temmuz 2009
tarihinde hükümetler arasında
imzalanan
anlaşma ile güç kazanmıştır. Türkiye’den AB ülkelerine
doğal gaz taşımak amacıyla yapılması
düşünülen
uzun geçişli bir boru hattı taşımacılığı projesidir.
Haberleşme
Sektörü
1980’li
yılların başlarına kadar bu sektör devlet tekeli olarak
yürütülmüş, bu tarihten sonra özelleştirme
hareketleri
ile özellikle telefon hizmetlerinin özelleştirilmesinde büyük
başarı sağlanmıştır. Arjantin,
Pakistan,
Güney Kore, Tayland, Peru, Portekiz, Şili, Hindistan, Malezya,
Meksika, Endonezya,
Yunanistan
gibi Türkiye’ye benzer ekonomik
yapıdaki ülkelerin hepsinde telefon şirketleri özelleştirilmiştir.
Türkiye’de
PTT nin T’sinin özelleştirilmesi konusunda son yıllarda büyük
çaba gösterilmiş, bu konuda çıkan bazı
yasalar
iptal edilmiştir.6 Mayıs 1995 de Türk Telekomünikasyon A.Ş ye
ait hisselerin en çok %49 bölümünün
devrine
ilişkin esaslar düzenlemiştir. Bu yasa çerçevesinde %49’luk
hissenin%10’luk bölümünün Posta
İşletmesi
Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak devredilmesi,%lik bölümünün
PTT yardım sandığına ,%34 ünün
ise
özel kesimdeki gerçek ve tüzel kişilere satılması
öngörülmüştür.
PTT
13 Temmuz 1953 de İDT ye dönüştürülmüştür.4502
Telekomünikasyon Kanunun ile yapılan en temel
değişiklik
sektördeki politika belirleme, düzenleme ve işletme
fonksiyonlarının ayrılmasıdır. Yasa
ile Türk
Telekom,
kamu iktisadi kuruluşu olmaktan çıkartılmış ve etkin
çalışmasının sağlanması amacıyla özel hukuk
hükümlerine
tabi, kamunun sadece hissedar sıfatı ile temsil edildiği bir
şirkete dönüştürülmüştür.
Ayrıca;
hizmetin niteliğine göre, görev sözleşmesi, imtiyaz sözleşmesi,
ruhsat veya genel izin yoluyla
yürütülmesi
hükmü getirilmiştir.
15
Ağustos 2000 de kurulan Telekomünikasyon Kurumu:
o
Telekomünikasyon sektöründe adil ve
serbest rekabete dayalı,
o
Dinamik ve güçlü bir piyasa oluşturmak,
o
Sektör ile ilgili politikalara katkı
sağlamak,
o
Tüketici haklarının korunmasını
sağlayıcı önlemler almak,
o
Frekans ve numara gibi kıt kaynakların
planlanarak, etkin ve verimli kullanımın sağlamayı
amaçlamaktadır.
15
İnşaat
ve Müteahhitlik Hizmetleri
İnşaat,
emek-yoğun, fazla nitelikli elaman gerektirmeyen, dışa ve ithalata
bağımlılığı çok düşük bir
sektördür.
Türkiye’de ekonomik faaliyet kollarına
göre GSMH (GSUG) hesaplanmasında inşaat sanayi ile konut
sahipliği
ayırımı yapılmıştır. İnşaat
sektörü içinde konut, en önemli olanıdır.
Çünkü konut, insanların yerleşme
ve
barınma ihtiyacını karşılar. Konut kapsamına, her türlü konut
inşaatı, ev ve apartman girmektedir.
İnşaat
sektörü, Cumhuriyet’in ilk yıllarında öncelikle demiryolu
hatları ve büyük su projeleriyle başlamış ve
1950’lere
kadar devam etmiştir. Sektörün 1960’lı yıllardaki gelişiminin
ardındaki temel etken, kamu altyapı
yatırımlarıdır.
Türkiye’de
1980’li yıllardan sonra ciddi gelişim göstermiş olan inşaat
sektörünün büyümesi 1988 yılından sonra
yavaşlamıştır.
1988’de liberalizasyon (serbestleşme) süreci ve artan faizlerle
yükseliş gösteren yatırım
maliyetleri
sonucu olarak inşaat talebi düşmüştür.
1993-2003
döneminde Türkiye ekonomisi %26 oranında büyürken, inşaat
sektörü %22 oranında daralmıştır.
Bu
daralmada bu dönemdeki kamu sektöründeki yatırımların azalması
önemli etken olmuştur. 2011 yılında
inşaat
sektörünün GSMH içindeki payı %5,9’dur.
İnşaat
sektörü içinde yer alan konut, Türkiye gibi gelişme yolunda olan
ülkelerde, kent-köy ayırımının
giderilmesinde
ve hızlı kentleşmenin yarattığı gecekondu sorununun
önlenmesinde çok önemlidir. Türkiye’de
sabit
sermaye yatırımları içinde son yıllarda birinci sırayı
almaktadır.
1980’li
yıllardan sonra konut sektörünün toplam sabit sermaye yatırımları
içindeki payının yükselişinde
Emlak
Kredi Bankası’nın konut kredilerindeki artışın ve Toplu Konut
Fonu’nun kurularak konut yapımını
ucuz
kredi ile desteklemesinin önemli etkisi vardır.
1972-2011
döneminde Türk müteahhitleri en
fazla Rusya Federasyonu’nda (%17,7),
daha sonra Libya (%12,9)
ile
Türkmenistan’da (%10,9)
iş almışlardır.
Bu
dönemde emek yoğun iş türlerinden ileri teknoloji ve uzmanlık
gerektiren faaliyet alanlarına geçiş
kaydedilmiştir.
Son yıllarda pazar, ürün ve iş çeşitlenmesi hızlanmış, bazı
Türk firmaları uluslararası havaalanı,
demiryolları
ve kentsel metro sistemleri gibi proje türlerinde uzmanlaşmaya ve
dünya markalığı hedefine
yönelmişlerdir.
o
Türkiye’nin 1952’de NATO’ya girişi
altyapı yatırımlarını arttırmış, firmalara yabancılarla
çalışıp
deneyip
kazanma ve düşük maliyetlerle makine parkına sahip olma şansı
vermiştir.
Turizm
Sektörü
Turizm,
dinlenmek, görmek, eğlenmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan
geziler ve bir ülkeye veya bir bölgeye
turist
çekmek için alınan ekonomik ve kültürel faaliyetlerin tümüdür.
Turizm, dünya ekonomisinde son yıllarda
hızla
gelişen hizmet sektörüdür. 2011 yılında 24 milyar dolar olan
turizm geliri, dış ödemeler dengesine
net
katkı açısından çok önemlidir.
Turizm
konusunda devlet yapısı içinde ilk örgütlenme, 1934 yılında
çıkarılan İktisat Vekaleti Teşkilatı ve
Vazifeleri
Hakkında 2450 sayılı Yasa ile başlamıştır.
2450 sayılı Yasa uyarınca turizm örgütlenmesi, 1937 yılına
kadar
İktisat Vekaleti içindeki Dış Ticaret Dairesi Türk Ofisi içinde
yürütülmüştür.
1938
yılında Türk Ofisi’nin içindeki yayın ve propaganda servisi,
Turizm Müdürlüğü’ne dönüşmüştür. Turizm
örgütü
1940 yılında Matbua Umum Müdürlüğü içinde kalmış ve 1949
yılında Basın, Yayın ve Turizm Genel
Müdürlüğü
adını almıştır. 25 Kasım 1957 tarihinde Genel Müdürlük,
Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’na
dönüştürülmüştür.
1953 yılında, Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu çıkartılarak
sektör teşvik edilmeye
başlanmıştır.
1984
yılından sonra yapılan düzenlemeler ile turistlerin dövizlerini
bankalar dışında otellere, mağazalara,
1988’den
sonra döviz bürolarına bozdurabilmeleri mümkün olmuştur.
Sadece resmi kurumlar aracılığıyla
elde
edilen dövizler ile turizm gelirlerini sağlıklı olarak belirlemek
tam olarak mümkün olmadığı için, kalınan
süre
ve ortalama harcama miktarı kullanılarak bulunan rakamlar, turizm
gelirlerinin belirlenmesinde esas
olmuştur.
o
Merkez Bankası turizm gelirleri tanımında
2004 yılında değişiklik yapmıştır. 2003 yılından sonra
turizm
gelirlerine, daha önce işçi gelirleri olarak hesaplanan ancak
günümüzde yurda girişte
turizm
geliri olarak değerlendirilen harcamalar da dahil edilmiştir.
16
Türkiye’ye
gelen turist sayısında 1990’lardan sonra hızlı bir artış
gözlenmiştir. Bunda, turizme verilen önem,
turistik
belgeli tesis ve yatak sayısındaki artış önemli rol oynamıştır.
Genel ekonomide ve turizm
sektöründeki
altyapının (yol, yat limanı, ulaşım, arıtma tesisleri,
haberleşme, tanıtım, personel yetiştirme) hızlı
gelişimi
sonucu etkilemiştir.
Dünya
Turizm Örgütü rakamlarına göre 2011 yılında dünya turizm
gelirleri 955 milyar dolardır. Uluslararası
turizm
talebi son 10 yıllık dönemde %45 oranında artış göstermiş
turist sayısı 2011 yılında 980 milyon kişi
olmuştur.
Turizm, dünyanın en hızlı gelişen sektörlerinin başında
gelmektedir. Yükselen refah seviyesine
paralel
olarak, seyahate ayrılan gelirin ve ulaşım imkanlarının
artmasıyla büyüyen uluslararası turizm
pazarından
en yüksek payı almak için turist çeken ülkeler arasındaki
rekabet giderek artmaktadır.
Dünya
turizm hareketleri içinde AB ülkelerinin gelen turist ve turizm
gelirinden aldıkları pay %40’ı
geçmektedir.
En çok turist çeken
ülkelerin başında Fransa, İspanya ve İtalya gelmektedir.
OECD
ülkeleri içinde yabancı turist girişi bakımından son 5 yılda
%20,6 artışla en hızlı gelişen ülke Türkiye’dir.
Türkiye,
dünya turizm pazarında turist girişleri açısından %3, turizm
gelirleri açısından ise %2,3 pay ile en
büyük
20 turizm varış noktası içinde turist girişleri açısından
yedinci, turizm gelirleri açısından ise onuncu
sıradadır.
Türkiye, Avrupa turizm pazarında turist girişlerinde %6, turizm
gelirlerinde ise %5,1 paya sahiptir.
2011
yılında Türkiye’ye gelen turist sayısı 30,5 milyon kişi
olmuştur.
Türkiye’ye
2010 yılında gelen turistlerin % 19’sı OECD, %21’i Rusya
Federasyonu’nun dahil olduğu Bağımsız
Devletler
Topluluğu (BDT) ülkelerindendir.
2010
yılında Türkiye’ye en çok turist gönderen ülke sıralamasında:
Almanya %
15,3 ile birinci
Rusya Federasyonu
%10,9 ile ikinci
İngiltere ise
% 9,3 ile üçüncü sıradadır.
Türkiye’de
sektörde doğrudan yaratılan istihdam yaklaşık 3,3 milyon
kişidir.
Türkiye’de
turizm sektöründe; küreselleşmenin ortaya koyduğu dinamikleri
barındıran, ülkeye daha çok turist
gelmesinin
yanı sıra hizmet kalitesini artırmaya çalışan, pazarlama
kanallarını çeşitlendirerek üst gelir
gruplarını
hedeflemektedir.
Ayrıca
doğal sermayeyi koruyan, turizmin karşılaştırmalı rekabet
üstünlüğüne uygun olarak golf, termal,
kongre,
kurvaziyer, sağlık turizmini ve eko-turizmi ön plana çıkaran bir
yapının oluşturulması amaçlanmaktadır.
17
0 Yorumlarınız