Fil Hastalığı Nedir ?

Fil Hastalığı Alm. Elefantiasis (f), Fr. eléphantiasis (f), İng. Elephantiasis. Lenf (akkan) sıvısının vücuttaki miktarının artması veya sistemik dolaşıma verilemeyip deri altına, doku aralıklarına yayılmasıyla bacaklar, kollar, kasıklar, avret mahalli, hatta yüzde aşırı şişmelere sebep olan bir hastalık.

Çeşitli sebepleri olan bu hastalığın zamanımızda en çok rastlanılanı kanser dokusunun lenf yollarını tıkaması veya ameliyatlar sırasında lenf yollarının hasara uğramasıdır. Toplardamar tıkanmaları sonucunda gelişen fil hastalığı da ameliyat sonralarında sık görülür.Tropikal bölgelerde en sık görülen sebebWuchereria bancrofti (Bancroft kurdu) denilen parazitin, lenf yollarını işgal edip tıkamasıdır. Bu parazitin yaptığı fil hastalığına yurdumuzda Antalya civarında rastlanmaktadır. Bazı irsi hastalıklarda da fil hastalığı durumu ortaya çıkabilir.

Vücutta yaptığı şişmeler neticesinde çeşitli dolaşım bozuklukları, hareket kısıtlılıkları ve beslenme bozukluğu olur.Tedavisi sebebe bağlı olmakla beraber genellikle cerrahidir. Fil Hastalığı (Filaryazis)

Tanım ve Klinik Bilgiler : Nemathelmintler’in larva veya erişkin formlarinin lenfatik sistemde yerleşmeleri sonucu,, başlangiçta lenfanjit ve lenfadenit, dahasonra distal bölgelerde ödem ve elefantiyazla karakterize paraziter infeksiyon hastaligidir. Insanda hastalik yapabilen 7 tür filariyal parazit olsa da bunlardan üçü filaryaz etkeni olarak bilinmektedir. Bunlar, Wuchereria bancrofti, Brugia malayi ve Brugia timori türleridir.tropik ve subtropik bölgelerde görülür. Sivrisinegin isirmasindan, kanda mikrofilaryalarin görülmesine kadar geçen süre 6-12 aydir. Insan vücudunda erişkin parazitler 5-10 yil, mikrofilaryalar ise 2 yil kadar canliliklarini sürdürür. Mikrofilaryalar kandan başka karaciger, kas, hidrosel sivisi ve şilöz idrarda bulunabilir. W.bacrofti, Türkiye’de Alanya, Elazığ, Çubuk ve Samsun’da görülmüştür. Arakonağı Aedes, Anopheles ve Culex cinsi sivrisinektlerdir. Lenforetiküler filaryaz başlica 4 klinik formda görülür:Filaryal ateş: orta derecede ateş, halsizlik, yaygin agrilar görülür. Lenfanjitin deri bulgulari ve lenfadenit olaya eşlik eder.Asemptomatik mikrofilaremi: hastalarda klinik belirti yoktur. Spontan olarak iyileşen hastalarin yani sira diger hasta grubunda ise tekrarlayan lenfanjit ataklari oluşur. Bu hastalarin 1/3’ünde lenfatik obstrüksiyon gelişir.

Lenfatik obstrüksiyon : tekrarlayan lenfanjitler sonucunda lenfatik tıkanmaya bağlı olarak sıklıkla alt ekstremiteler ve skrotumda, daha nadir olarak üst ekstremiteler ve memede elefantiyaz gelişir. Deride kalınlaşma, hiperkeratoz ile karakterize sert bir ödem vardır. Deri, bakteri, ve yüzeyel mantar süperinfeksiyonlarına açık hale gelir.

Tropikal pulmoner eozinofil : astma, öksürük ve hafif ateşle karakterize solunum sistemi bulgularina ek olarak belirgin eozinofili ve çok yüksek serum IgE düzeyleri ile radyografide infiltrasyonlar mevcuttur.

Tanı Metotları : Gece alınan kan örneklerinde mikrofilaryaların görülmesi ile tanı koyulur. İdrar ve hidrosel sıvısında etken gösterilebilir. Elefantiyaz olgularında kanda mikrofilarya saptanamadığından tanı klinik olarak konur. Pulmoner eozinofili olgularında yüksek antifilaryal antikor ve IgE düzeyleri ile beraber eozinofili ve dietilkarbamezepine cevap tanıyı destekler.

Lenfödem ve elefantiyazın erken dönemlerinde tedavi ile hastalık kısmen veya tamamne iyileşebilir. Kronik infeksiyonda tedvi hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir fakat hidrosel ve elefantiyazın ilerlemesini etkilemez.

Tedavi : Halen en seçkin ilaç Dietilkarbamezepin(DEC)’dir. 2-3 hafta süre ile 6mg/kg/gün dozunda üçe bölünerek verilirse kandan mikrofilaryaları hızla elimine eder. Son zamanlarda etkinliğiaraştırılan İvermectin’in en önemli avantajı günde tek dozda verilmesidir. Her iki ilacın da erişkin parazitlere etkinliği yeterli değildir. Uzun süreli DEC tedavisi ile yeni erişkin parazitlerin oluşmasi engellenebilir.
Load disqus comments

0 Yorumlarınız