sorular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sorular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2013 9. Sınıf Dil ve Anlatım Etkinlikleri Tüm Soruları ve Cevapları

2012-2013 yeni eğitim öğretim yılında 9.sınıflar için Sezonun şu ana kadar bölümüne kadar olan Dil ve Anlatım konuların cevaplarını tek bir sayfada topladık...
Sayfamızda 9.sınıf Dil ve Anlatım etkinliklerine ulaşmanız mümkün..
Cevabını bulamadığınız soru olursa bize mesaj bırakabilirsiniz...
2012-2013 Dil ve anlatım (9.sınıf)
1.Çizimler incelendiğinde insanın iletişim ihtiyacı karşımıza çıkar.

2.a)İnsanoğlunun çevresiyle iletişim kurmak için başvurduğu yollar zaman içerisinde teknolojinin de gelişmesiyle hayli mesafe kat etmiştir.
b) Söylenemez;çünkü iletişim sadece insanlar arasında vardır.
3.İnternet,telefon sıklıkla kullandığımız anlaşma araçlarıdır.
4) Olabilir.
5)Atatürk ilke ve inkılaplarıyla basın özgürlüğü arasında ilişki kurulabilir.
SAYFA 11:
4) İletişim ……………………………………….İÇİN ÖNEMLİDİR.
Ø Hayatın gereği olduğu için önemlidir.
Ø Hayatın akışını sağladığı için önemlidir.
Ø İnsanlar arasında gelişmeyi sağladığı için önemlidir.
Ø Kişileri birbirine bağlayarak, onların sosyal bir grup halinde uyum içinde yaşamalarına yardımcı olduğu için önemlidir.
Ø Belli bir toplumda insanın kendinden önce var olan kuralları öğrenmesi, değer ve inançları benimsemesi ve buna uygun olarak kendisine verilen rolleri oynaması yani toplumsallaşyı sağladığı için önemlidir.
Ø Bireylerin kendi amaçları doğrultusunda ortak bir amaçta birleşerek toplumsal örgütlenmelerin kurulmasında da rol oynadığı için ÖNEMLİDİR.
SAYFA 12
B.Metinde Haşmet Gülkokan ve sakatatçı arasında geçen iletişim ögeleri
Gönderici(konuşan): “Haşmet Gülkokan” –Gülüm,bizim ciğer
Alıcı(dinleyen):sakatatçı –Hazır Haşmet Bey
İleti(mesaj) : ciğer
Kanal: hava
Şifre:kullanılan dil
Dönüt: -Hazır Haşmet Bey
Bağlam: hâl-alışveriş ortamı (Genellikle üstü kapalıpazar yeri.)
SAYFA 13:
a)İletişimde alıcı iletiyi almaya niyetli ve anlayacak seviyede ise iletişim gerçekleşir.Aksi durumlarda iletişim gerçekleşmez.
b) Alıcı, göndericinin iletisini almaya niyetli ve anlayacak seviyede olmaldır. Gönderici ile alıcının ortaklıkları ne kadar fazla ise iletişim o kadar etkili oiur (ortak deneyim, ortak bilgi birikimi, ortak dil özellikleri vb.)
· 7) yeşil yapraklar: bahar
· Kardan adam: kış
· Duman: yangın
· Siyah bulut: yağmur
· Bayrak : Türkiye (bağımsızlık da denebilir)
8) doğal gösterge-sosyal gösterge-dil göstergesi
b) Gösterge ve Türleri:
Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, kelime, nesne, görünüş ve olgulara gösterge denir.
Türleri:
a) Dil Göstergesi: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer.
b) Doğal Gösterge: Ülkelerin de doğal güzellikleri, yaprakların sararması,siyah bulutlar,güneşin doğması-batması…
C) Sosyal Gösterge: Trafik ışıkları, görgü kuralları,sigara içilmez levhaları,okulların açılması…
EK BİLGİ: İletişim Kurarken Kullanılan Göstergeler Nelerdir?
* Dil göstergeleri: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer. İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde dil ile anlatır. Dille gerçekleştirilen iletişim resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlü ve daha kullanılışlıdır.
* Dil dışı göstergeler: Resim, şekil, işaret, hareket, jest ve mimikler bu gruba girer.
9a) Dil göstergelerin oluşabilmesi için varlığı anlatan sesler bir arada düşünülmelidir.
a) Jest ve mimiklerle gösterebilir.
b) Resimde kullanılan dil dışı ögeler:
Haşmet Gülkokan’ın jest ve mimikleri
Fiyat etiketleri
Trafik lambaları, trafik işaret levhaları
c) En etkili iletişim dille yapılan olduğundan dil dışı göstergelerle yapılan iletişim pek de sağlıklı ve etkili olmayabilirdi.
SAYFA 15:
b) İletişim gerçekleşmez.
c) İletinin alıcıya ulaşması için göndericinin bunu doğru şekilde ifade etmesi önemlidir.Ancakiletişimin hangi ortamda (bağlamda) gerçekleştiği de bir o kadar önemlidir.Örneğin yüksek sesli müzik dinlenilen bir yerde sağlıklı iletişimden söz etmek pek mümkün değildir.
3.Ambulans: hasta itfaiye: yangın
4) cevabı için bknz. Sayfa 11 4.soru
5)Atatürk bu sözle basının bir toplumun ortak ve genel duyguları ve fikirlerinin yansıtıcısı olduğunu belirtmiştir.Günümüz basın dünyası da halkın ortak duygu ve düşüncelerini yansıtmaktadır.
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME
1)
Gönderici: Firdevs Hanım
Alıcı: Kırkayak Hanife Hanım
İleti: "Dışarı mı çıkıyordun?"
Dönüt: "Çıkıyordum amma acelesi yok."
Bağlam: ev
Kanal: Hava
Şifre: Dil
2) Jest ve mimikler,gazete,sabun
3) s.a.b.u.n >varlığı anlatan sesler =sabun(varlığı gösteren kelime) >dil göstergesi
g.a.z.e.t.e> varlığı anlatan sesler=gazete (varlığı gösteren kelime) >dil göstergesi
4) B
5)
· gösteren ve gösterilen
· Alıcı
7)
(y)
(d)
(d)
1.ŞİİR İNCELEME YÖNTEMİ
A) ŞİİR VE ZİHNİYET
HAZIRLIK
1.Destan Dönemine ait birinci metinde destan dönemi sanat ve zevk anlayışı metne yansımıştır.Bu metinde tema savaştır.Oymak,yay,savaşta vuruşmak gibi kelime ve kelime grupları dönemin zihniyetinin belirleyici ögeleridir.Şiir koşuk nazım biçiminde dörtlük nazım biriminde ve milli ölçümüz heceyle söylenmiştir.Dil yabancı etkilerden uzak ÖzTürkçedir.

2.metinde ise yine savaş ve yiğitlik teması işlenmiş.Sade ,yalın ve yerel söyleyişlere yer veren halk dili kullanılmıştır.Koşma nazım biçiminde,dörtlük nazım birimi ve heceyle yazılmıştır.(Halk şiiri geleneği) (UYARI:İkinci şiirin ozanı AŞIK ŞENLİK 19.yy. halk ozanıdır.Kitapta 9.yy olarak geçmektedir.Lütfen düzeltiniz.)
Sayfa 42
İnceleme
1. Yunus Emre’ye ait “Çağırayım Mevla’m seni” şiiri tasavvuf geleneğinin izlerini taşımaktadır.(Tasavvuf, Allah, evren ve insan ilişkisini bir bütünlük içinde açıklamaya çalışan, insanın ilahi erdemlere benzemesini,insanı insan-ı kamil amaçlayan dinsel ve felsefi düşüncedir.) Yunus Emre Allah aşkı ile yanan bir mutasavııftır.Yunus’un tasavvufi felsefesinde mutlak sevgili Allah’tır.Tek derdi Hakk’a ermek ve vuslatı yaşamaktır.Bu şiirde geçen “abdal,Mevla’m ,Ya hû” sözcükleri tasavvuf düşüncesini yansıtmaktadır.
2. Tanzimat dönemi, yeni değer ve kavramlarla yeni türlerin bir arada kullanıldığı bir dönemdir. Bu devirde başlatılan sosyal, siyasi, askerî, ekonomik, idarî yenilikler, insanların dünya algısını da belli oranda etkilemiştir. Eskiden insanların hürriyetle ilgili bir sorunları yoktu. Ama devrin sosyal ve siyasi yapısının etkisiyle hürriyet üzerinde konuşmak değerli bir hal aldı. Bunun en önemli sebebi, Avrupa’dan ithal edilen kavramlar, değer yargılarıyla Osmanlı devletinin zor bir devirden geçmesidir. Devlet, savaşlarda yeniliyor, ekonomisi çok kötüye gidiyordu. Bu durumda yaşayan insanlar da ülkelerinin bağımsızlığını kaybedeceğinden korkuyorlardı. Şair de hürriyet'in bu devirde yaşayanlar için neden önemli olduğunu şiirinde anlatmaya çalışmıştır. Sonuç olarak, bu şiirin devrin gerçekliğini doğru bir biçimde yansıttığını söyleyebiliriz.
Birinci dönemdeki sanat anlayışı : 'Sanat , toplum içindir ' anlayışı
İkinci dönemdeki sanat anlayışı : 'Sanat , sanat içindir ' anlayışı.(Bunun sebebi 2.dönemdeki ağır siyasi koşullardır.Dönemin sosyal ve siyasi özelliklerinin edebiyata yansıdığını unutmayınız.)
-Namık Kemal'in Hürriyet Kasidesi’nde toplum için sanat anlayışı vardır.
3. Tanzimat ve Milli edebiyat dönemleri (19-20.yy)Osmanlı Devleti ve halkı için sıkıntılı ve acılı dönemlerdir.Toplumun içinde bulunduğu durum hürriyet,vatanseverlik gibi değerlerin ön plana çıkmasını sağlamıştır.
Sayfa 44
4.Yunus Emre’nin şiirine döneminde etkili olan tasavvuf ve edebiyat anlayışı bütünüyle yansımıştır.
5.Namık Kemal’in kasidesinin konusu Namık Kemal’in hürriyete övgüsüdür.Hürriyet Kasidesinde divan şiirinde yazılan kasidelerle biçim yönünden bir etki söz konusudur.Namık Kemal Hürriyet Kasidesinde klasik kasidenin biçimsel özelliklerini korumuş(klasik kasidenin bölümleri dışında) eski nazım biçimiyle hürriyet gibi daha önce şiirlerde kullanılmamış bir tema işlemiştir.Burada şunu unutmamak gerekir.Tanzimat Dönemi şiirlerinde eski nazım biçimleri birtakım şekil değişiklikleriyle beraber kullanılmaya devam edilmiş; ama ŞİİRİN İÇERİĞİNDE,TEMASINDA YENİLİKLER yapılmıştır.(Hürriyet,eşitlik,adalet,kanun vb.gibi)
Yorumlama-Güncelleme
1. Namık Kemal’in şiirindeki dili rahatlıkla anlayamıyoruz.Bunun sebebi hem şiirin yazıldığı dönemin dil özellikleri(Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalarıylayüklü Osmanlıca) hem de Divan şiirinin etkisinin özgün içerik önce burada devam etmesidir.Tanzimat Döneminde dilde sadeleştirme istense de bunda pek başarılı olunamamıştır.
2.
1. metin : İslamiyet etkisinde gelişen dini-tasavvufi Türk edebiyatı sanat ve zevk analyışı hakimdir.Dil oldukça sadedir ve yalındır.Hece ölçüsü ve dörtlük nazım birimi kullanılmıştır.Dönemde etkili olan tasavvuf zihniyeti şiire bütünüyle yansımaktadır.
2. metin:Divan edebiyatı şiir geleneğinin kaside biçiminin şekil özelliklerini korumakla birlikte hürriyet gibi yeni bir tema işlenmiştir.Dönemin sosyal ve siyasi zihniyetini yansıtmakta hürriyete övgü sunulmaktadır.
3. metin:Sade bir dil vardır.Milli edebiyat şiir geleneğini yansıtmaktadır..Milliyetçi edebiyat anlayışına uygun sade dil,hece ölçüsü ve vatan sevgisi teması işlenmiştir.
Değerlendirme
1.
-dönemle
-sosyal,siyasi ve kültürel
-zihniyetini
-tasavvufun
2. D
3. Genel anlamda şairler döneminin kültür ve sanat hayatıyla ilgilenirler,ama bütün şairler dönemin zihniyetini yansıtırlar demek doğru demek değildir.
4. soru(doğru-yanlış)
D
D
D
ŞİİRDE AHENK (SES VE RİTİM)
Sayfa 45
Hazırlık
1.Metinlerden 2.metni daha ahenkli okuruz.Çünkü şiirde ses benzerlikleriyle sağlanan bir ahenk vardır.
2.Türküyü düz yazıya çevirdiğimizde ahenk(ses ve ritim özellikleri) ortadan kalkmaktadır.
İnceleme
2.Evet iki metinde de ahenk vardır.Bu iki metnin söylenişleriyle aynı değildir. Çünkü konular farklıdır.1.metin coşkulu ,2.metin hüzünlü bir söyleyişe sahiptir.
3. Kavuştak bölümünün ezgisi farklı olduğu için, bendden daha farklı bir söyleyişe sahip olduğu için…
SAYFA 47:
5.Türkü: Hece ölçüsü,durakları düzensiz
Ahmet Paşanın şiiri: Aruz ölçüsü,durakları düzensiz
Salkım Söğüt: Serbest tarzda yazıldığı için ölçüsüz,durakları düzensiz
6. Türkü ve Ahmet Paşanın şiiri ölçü kullanılarak oluşturulmuştur.
7. a……duman oldu
a…..çemen oldu
b…..görmedim
a………yaman oldu (oldu>redif ; “n” sesi yarım uyak
DEĞERLENDİRME
Sayfa 48
1.Şiirde ritim kafiye , ölçü ve ses tekrarıyla sağlanır.
2.C şıkkı
3.C şıkkı
4.D , Y , Y
5.Her edebi ESERİN kendine özgü bir AHENK ve RİTİM anlayışı vardır.
Şiirde ölçü (aruz, hece), kafiye, redif, aliterasyon, asonans ve kelime tekrarları. ahenk unsurudur.
6.Dörtlükte ahenk kafiye ve rediflerle,ses ve kelime tekrarlarıyla,aliterasyon ve asonasla ve 11’li hece ölçüsüyle sağlanmıştır.
Hazırlık
1. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan, onlarca devlet kuran, çok büyük göçler ve felaketler yaşayan bir milletin yazı ve konuşma dilinin 2000 yıl önceki durumuyla 2000 yıl sonraki durumunun aynı olduğunu söyleyebilir misiniz? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Söylenemez çünkü konuşma bölgesel farklılıklara göre daha çabuk gelişme gösterir. Yazı dili ise göç, savaş, kültür etkileşimi, icatlar gibi unsurların dile katkısından dolayı sürekli değişim ya da gelişim halindedir. Örnek olarak t>d değişimdir. Eski Türkler tag derken şimdi ise dag olarak geçmiştir ve bu ses değişimleri kendi göstermiştir. Bir başka özellik ise alfabenin değişmesi de bu dilin aynı kalmadığı gösterir.
2. Günümüzde Moğolistan’dan Balkanlar’a, Sibirya’dan Kerkük’e kadar yayılmış bulunan Türklerin Latin, Kiril ve Arap alfabelerine dayanan 29 farklı alfabe kullanmaları, Türk boylarının birbirleriyle olan ilişkilerini ne yönde etki­lemiş olabilir? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
2. Olumsuz etkilemiştir. Çünkü aynı dili, millet ve kültürü taşıyan ama farklı şekilde yazan insanlar zamanla aralarındaki kopar ve birbirlerine yabancı olurlar.
3. “Kaşgarlı Mahmut” ve “Divanü Lügati’t-Türk” size Türk dili ile ilgili neyi hatırlatır?
3. Türk dilinin ilk sözlüğü ve sözlü döneme ait destan, koşuk, sağu ve savları günümüze taşıyan önemli eser.
4. 7-8. yüzyıllarda yaşayan Kül Tigin ile 20. yüzyılda yaşa­yan Mustafa Kemal Atatürk’ün karşılaşıp konuşma imkânı olsaydı ikisi de Türkçe konuşmasına karşın anlaşabilirler miydi? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
4. Anlaşamazlar çünkü o zamanın Türkçesi ile şimdiki aynı değildir.
5. Dünyada Türkçenin birçok lehçesinin konuşulduğunu düşündüğümüzde Türkiye’de konuşulan Türkçeye, Türkiye Türkçesi mi yoksa sadece Türkçe mi demek daha uygun olur? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
5. Türkiye Türkçesi demek daha doğru olur. Sadece Türkçe dersek Azeri, Kırgız, Tatar, Türkmen gibi Türklerin konuştuğu Türkçeyi de içine alır.
İnceleme
1. Metin
Orhon Yazıtları (Kül Tigin Abidesi)
Doğu yüzü (Köktürkçe Dönemi, 8. Yüzyıl)
1.Yandaki tabloda, Köktürkçe ile yazılmış Orhon Yazıtları metninde geçen bazı kelimelerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları verilmiştir. Orhon Yazıtları metni ve yanda verilen kelimeler dikkate alındığında Köktürkçe ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?
1. Aralarında çok fazla fark yoktur. Sadece bazı kelimelerde ses değişimleri olmuştur. Mesela ilgerü>ileri değişiminde g sesi düşmüş, ama ifade ettiği düşünce ve kavram yine aynıdır. tik->dik- değişiminde t sesi d ye dönüşmüş ama ifade ettiği anlam yine aynıdır. Onun için devamı niteliğindedir.
2. Kül Tigin Abidesi’nin doğu yüzünden alınan Orhon Yazıtları metninde kullanılan bazı kelimeler, bu kelimelerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları aşağıda gösterilmiştir. Bu bilgilere göre Köktürkçe ve günümüz Türkiye Türkçesinde kullanılan kelimelerin kökleri arasındaki fark nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Yine bazı seslerde değişim kendini göstermiştir ve bu sesler biraz değişerek günümüze gelmiştir. Yani Arapçadan alınmamış sadece bir ses değişikliği vardır. Yani yabancı kelime değil Türkçe kelimedir.
3. Araştırma sonuçlarından ve Orhon Yazıtları metninden hareketle, tarihte ilk defa “Türk” sözünün hangi yüzyılda kullanıldığını belirleyerek tahtaya yazınız.
3. 8. Yüzyılda ilk defa Orhun Abidelerinde kullanılmıştır.
2. Metin
(Uygurca Dönemi, 9. Yüzyıl)
4. Yukarıdaki 9. yüzyıla ait Uygurca metin Uygur Türkçesi ve Türkiye Türkçesiyle verilmiştir. Metinlerde koyu renkte gösterilen ifadeler karşılaştırıldığında, Uygur Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişkiden söz edilebilir? Tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
4. Sözcük kök ve eklerinde bir iki seste değişiklik vardır. Kelimeler genel anlamda çıkarımlarda bulunabilmektedir.
5. Yukarıdaki metin ve aşağıdaki şemadan hareketle Uygur Türkçesini Köktürkçe döneminden ayıran özellikler nelerdir?
5. Köktürk dönemi ile Uygur dönemi arasındaki temel fark alfabe değişikliğidir.
3. Metin
ATEBETÜ’L-HAKAYI K
(Karahanlı Dönemi, 12. Yüzyıl)
6. 12. yüzyıla ait Atebetü’l-Hakayık metni İslamiyet etkisi altında gelişen Karahanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Bu metinden ve aşağıdaki şemadan hareketle Karahanlı Türkçesini Türkçenin diğer dönemlerinden ayıran özellikler nelerdir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. İslamiyet etkisinde yazılmış olan ilk metinlerdir ve Köktürk ve Uygur alfabeleri bırakılmış yerine Arap alfabesi kullanılmaya başlanmış ve bunun yanında Arapça kelimelerde dilimizde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle dini kavram ve kelimeler kullanılmaya başlanmıştır.
4. Metin
İLAHİ
(Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi, 13. Yüzyıl)
7.
a. Yunus Emre’nin 13. yüzyıla ait İlahi’sini anlaşılırlık bakımından değerlendiriniz.
7. Daha anlaşılır bir dille yazılmıştır. Günümüze ve halk söyleyişine yakındır.
b. Bu şiirin Köktürkçe, Uygurca ve Karahanlıca ile yazılmış metinlere göre kolaylıkla anlaşılmasının sebepleri neler olabilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b. Değişen kelime çok yoktur. Yani kelimeler hemen hemen günümüzde kullandığımız gibidir. Günümüze ve halk söyleyişine yakındır. Özellikle son dörtlük tamamen kullandığımız dile yakındır. Zaten Yunus Emre de Türkçe çok iyi kullanan tasavvuf şairidir.
8. Aşağıdaki şemadan ve Yunuz Emre’nin İlahi’sinden hareketle Eski Anadolu Türkçesinin kendinden önceki dönemlerden farkı nedir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
8. Önceki dönemlerde farkı Arap harfleriyle yazılmasının yanında Arapça ve Farsça sözcüklerin daha sıklıkla dilimize girmesidir. Karahanlı döneminde yani bir önceki metinde dini kavramlarda ya da birkaç kavramda girerken artık bu metinde ve sonrasında çoğunlukla Arapça ve Farsça sözcükleri görebilmekteyiz.
5. Metin
GAZEL
(Osmanlı Türkçesi, 15. Yüzyıl)
9. a. 15. yüzyıla ait yukarıdaki şiirden ve aşağıdaki şemadan hareketle Osmanlı Türkçesinin Türkiye Türkçesi ile ilişkisini tespit ediniz.
a. Türkiye Türkçesi Osmanlı Türkçesinin devamı niteliğinde ama farkı ise Osmanlı Türkçesinde dilimize giren Arap ve Fars kelimeleri azalmış ya da bu kelimeler tamamen Türkçeleşmiştir.
b. Osmanlı Türkçesi Köktürkçe ile karşılaştırıldığında 8. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Türkçenin gelişimi ile ilgili neler söylenebilir?
b. Önce alfabe değişmiş, Arap alfabesi kullanılmış. Başlangıçta bir iki kelime Arapça ve Farsça kelime dilimize girmişken 15.yüzyılda bu tarz kelimeler dilimize daha yoğun girmiştir.
6. Metin
TÜRKÜ
(Türkiye Türkçesi, 20. Yüzyıl)
10. a. Âşık Veysel’e ait Türkü’den ve yan sayfadaki şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin Köktürk, Uygur, Karahanlı, Eski Anadolu ve Osmanlı Türkçesinden farklı ve benzer yönlerini tespit ederek maddeler hâlinde def­terinize yazınız.
a. Değişen önemli şeylerden bir tanesi Latin alfabesidir. Benzer tarafı ise Türklerin kavram ve düşünce haritası değişmemiştir. Arap ve Fars kelimeler çok fazla iken şimdi onlar azalmıştır.
b. Yukarıdaki şema ve araştırma sonuçları dikkate alındığında Türkiye Türkçesi 8. yüzyıldan 20. yüzyıla ka­dar nasıl bir gelişme göstermiştir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
b. Köktürk alfabesinden Uygur alfabesine geçilmiş ve sonra da Arap alfabesine geçilmiştir.Arpa alfabesi kullanılırken
Arap ve Fars kelimeler ilk başta bir iki kelime iken daha sonraları bu kelime alımları çok sık olmaya başlamış ve en sonunda Latin alfabesine geçilmiştir.
11.
a. Aşağıda Türk dilinin tarihî gelişimi şemalaştırılmıştır. Araştırma sonuçlarından ve aşağıdaki şemadan hareketle günümüzde konuşulan Türk dillerinin oluşumu ve kökeni ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
a.
b. Aşağıdaki şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin günümüzde konuşulan diğer Türk dillerine göre konu­munu belirleyiniz. Sonuçları defterinize yazınız.
b.
12. Yunus Emre, Eşrefoğlu Rumi ve Âşık Veysel’e ait şiirler Anadolu Türkçesine ait dil ürünleridir. Bu şiirlerden ve araştırma sonuçlarından hareketle, Türkçenin Anadolu’daki gelişimini ve kazandığı yeni özelliklerini belirleyiniz. Sonuçları tahtaya yazınız.
12. Eski Anadolu Türkçesi: Batı Türkçesinin ilk devresidir. Eski Türkçenin izlerini taşıyan bu Türkçe, 13 ve 15. asırlarda Anadolu’da konuşulan Türkçedir. Batı Türkçesinin geçiş evresidir. Bundan dolayı bu döneme Batıdaki Orta Türkçe diyebiliriz. Bu dönemde Arapça ve Farsça unsurlar henüz fazla değildir fakat yabancı terkipler kullanılmaya başlanmıştır. Eski Anadolu Türkçesi Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk Osmanlıların yazı dilidir. Yunus Emre’nin “Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın “Garipname”si, Hoca Dehhani’nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir.
Anlama – Yorumlama
Yandaki tabloda “Korkma sönmez…” ifadesi Köktürk, Uygur, Arap, Kiril ve latin alfabeleriyle yazılmıştır.
Bu dil göstergeleri­nin hepsi de “Korkma sönmez” şeklinde okunduğuna göre Türk Dili’nin 8. yüzyıl­dan günümüze kadar geçirdiği süreçle ilgili hangi sonuçlara ulaşılır? Tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
Yazılan alfabe ne kadar değişirse değişsin yukarıdaki şemaya göre değişmeyen tek şey ifade ettiğim eşya, kavram, duygu ve düşüncelerimizdir.
1. Etkinlik
Aşağıda verilen günümüz Türkiye, Azerbeycan, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen, Uygur Türkçelerindeki “ılık, kız, kırmak, yalnız” kelimelerinin kullanımları incelenir. Bu kelimelerden hareketle günümüzde konuşulan Türk lehçelerinin birbirleriyle ilişkisi tartışılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
2. Etkinlik
a. Sınıfa getirilen Türklerin anayurdu ve göç yolları haritası üzerinde Türklerin sosyal, coğrafi ve siyasi yaşam­larında meydana gelen değişiklikler Türk dilinin gelişimi ile ilişkilendirilerek tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
a.
b. Türkçenin günümüzde konuşulduğu yerler harita üzerinde gösterilir.
b.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisinde Türkiye Türkçesinin günümüze kadar ulaşma süreci doğru şekilde verilmiştir?
A) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Uygurca -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
B) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Osmanlı Türkçesi – Uygurca – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi-Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
C) İlk Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Ana Türkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Karahanlı Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
D) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
E) İlk Türkçe – Ana Türkçe – Uygurca – Köktürkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Osmanlı Türkçesi -Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
CEVAP:D
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi 13 yüzyıldan 15 sonlarına kadar sürmüştür.
Türk sözcüğü ilk defa 8. yüzyılda yazılan Orhun Abidelerinde geçer.
3. Aşağıdaki bilgileri doğru şekilde eşleştiriniz.
Hakas Türkçesi Ana Türkçe
Türkmen Türkçesi Batı Türkçesi
Özbek Türkçesi Kuzey-Doğu Türkçesi
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yunus Emre Türkçe yazdığı şiirleriyle Türk dilinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. ( D )
Gagavuz Türkçesi Batı Türkçesinin günümüzde konuşulan bir koludur. ( D )
Türkiye Türkçesi ile Köktürkçe arasında bir ilişki yoktur. ( Y )
5. Türk dilinin dönemlerini birbirinden ayıran özellikleri nelerdir?
5. Kullanılan alfabeler, ses değişimleri, bölgesel farklılıklar gibi unsurlar.




Ünite Sonu Ölçme – Değerlendirme
1. Türkiye Türkçesiyle konuşan bir Türk’le aşağıdakilerden hangisi daha kısa zamanda ve daha kolay anlaşabilir?
A) Azeri Türkçesi konuşan Azerbaycan Türkü ile
B) Yakut Türkçesi konuşan Yakut Türkü ile
C) Kazak Türkçesi konuşan Kazak Türkü ile
D) Kırgız Türkçesi konuşan Kırgız Türkü ile
E) Özbek Türkçesi konuşan Özbek Türkü ile
CEVAP:A
2. Aşağıdakilerden hangisinde köken bakımından aynı dil grubuna ait diller bir arada verilmiştir?
A) Rusça- Bulgarca- Arapça
B) Türkçe- Korece- Farsça
C) Çince- Almanca- Hintçe
D) İbranice- İngilizce- Farsça
E) Türkçe- Japonca- Korece
CEVAP: E
3. Aşağıdakilerden hangisi eklemeli diller grubunda değildir?
A) Türkçe
B) Moğolca
C) Japonca
D) Arapça
E) Korece
CEVAP: D
4. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Diller arasında ses sistemi, yapı, söz dizimi bakımlarından benzerlikler DİL AİLESİNİ oluşturur.
Orhon Yazıtları bugün MOĞOLİSTAN devleti sınırları içerisindedir.
5. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Eklemeli gruba giren dillerin sözcük türetiminde isim ve fiillerin çekiminde kökler hiç değişmez. ( D )
Eklemeli gruba giren dillerin çoğunda ekler sözcüğün başına gelir. ( Y )
Çekimli dillerde sözcük türetirken isim ve fiillerin çekiminde kökler değişikliğe uğramaz. ( Y )
6. Aşağıdakilerden hangisi Türkçenin Anadolu’da kazandığı özelliklerden biri değildir?
A) Türkçenin, Arapça ve Farsça baskısı altında yeteri kadar gelişme gösterememesi
B) Türkçenin 13. yüzyıldan itibaren Anadolu’da yazı dili hâline gelmeye başlaması
C) 14. yüzyılda Arapça ve Farsça eserler veren yazarlar yerine Türkçe eserler veren aydınların ortaya çıkması
D) Anadolu Türkçesinin Oğuz Türkçesine dayalı olarak edebî bir dil hâline gelmesi
E) Anadolu Türkçesinin halk diline ve sözlü edebiyat geleneğine bağlı olarak gelişme göstermesi
CEVAP: B
7. Aşağıdakilerden hangisi Anadolu’da Türkçenin gelişmesine hizmet eden şahsiyetlerden biri değildir?
A) Yunus Emre
B) Şeyyat Hamza
C) Ahmet Fakih
D) Hacı Bektaş-ı Veli
E) Ebu’l Kasım Firdevsi
CEVAP:E
8. Aşağıdaki eserlerin, Türkçenin hangi tarihî dönemlerine ait olduğunu karşılarındaki noktalı yerlere yazınız.
Köktürk Yazıtları KÖKTÜRK DÖNEMİ
Muhakemetü’l-Lügateyn KUZEY-DOĞU TÜRKÇESİ
Divan-ı Lügati’t-Türk KARAHANLI TÜRKÇESİ
Nutuk TÜRKİYE TÜKÇESİ
Yunus Emre Divanı ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ
9. Türkçenin XIII ve XV. yüzyıllar arasında konuşulduğu dönemdir. Yunus Emre Divanı bu dönem Türkçesinin özelliklerini taşır.
Yukarıda açıklaması verilen dönem Türkçenin hangi dönemidir?
A) Karahanlı Türkçesi
B) Çağatay Türkçesi
C) Kıpçak Türkçesi
D) Eski Anadolu Türkçesi
E) Osmanlı Türkçesi
CEVAP: D
10. Anadolu’da Türkçenin gelişmesine hizmet eden önemli eserler hakkında bilgi veriniz.
10. Yunus Emre’nin “Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın “Garipname”si, Hoca Dehhani’nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir.
11. Yapı ve köken bakımından dünya dillerini nasıl gruplandırabiliriz?
11. A. Yapı Bakımından Dünya Dilleri
1. Tek heceli diller:
  • Bu dillerdeki sözcüklerde çekim eki yoktur.
  • Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır.
  • Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır.
  • Yeryüzünde Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.
2. Eklemeli (Bitişken) Diller:
  • Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.
  • Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir.
  • Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer.
3. Çekimli (Bükümlü) Diller:
  • Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.
  • Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar.
  • Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça, Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer.
B. Köken Bakımından Dünya Dilleri
1. Hint – Avrupa Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe, Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu: Germen (Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir kısmında kullanılan dil).
Romen Dilleri: Latince, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
İslav Dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça, Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince, Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Mançuca Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlıdır.
Hazırlık
1. Ses ile harf arasında nasıl bir ilişki vardır? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Harf ile ses terimlerini birbirinden ayırmak gerekir. Ses kulağa, harf ise göze hitap eder.Önce ses vardı. Sonra yazının icat edilmesiyle sesler yazıda harflerle temsil edilmeye başladı.Bir dilin sesleri farklı alfabelerle de yazıya aktarılabilir.
2. Türkçede “gelinlik” kelimesinin “gelınlık”, “yazıyor” kelimesinin “yaziyör” şeklinde söylenmemesi Türkçenin hangi özelliği ile ilgili olabilir? Tartışınız. Sonucu tahtaya yazınız.
2. Ünlü uyumları ile izah edilebilir. Türkçede ince sesle başlayan inceyle kalın sesle başlayan kalın devam eder.
3. Ana dili Türkçe olmayan yabancı uyruklu birinin Türkçeyi öğrendikten sonra aşağıdaki kelimeleri gösterildiği şekilde yanlış telaffuz etmesinin sebebi ne olabilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Türkçedeki ses özelliklerini ve ses olaylarını bilmemesinden kaynaklanır.
İnceleme
1. Metin
HASAN BOĞULDU
1. Etkinlik
Ünlü ve ünsüzlerin özellikleri ile ilgili yapılan araştırmalardan hareketle aşağıdaki etkinlik gerçekleştirilir. Sınıf iki gruba ayrılır.
1.
a. Bütün kelimeleri büyük ünlü uyumuna uyan aşağıdaki cümlede geçen ünlüleri kalınlık ve incelik bakımın­dan değerlendiriniz. Bu ünlülerin nasıl bir uyumla bir araya geldiğini tartışınız. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle büyük ünlü uyumunun (kalınlık-incelik uyumu) kuralını belirleyerek aşağıdaki şemaya yazınız.
Büyük ünlü uymunda
Kalın ünlüden sonra kalın
gelir.
İnce ünlüden sonra
b. Hasan Boğuldu metin parçasında geçen “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesindeki kelimelerin büyük ünlü uyumuna uyup uymadığını tespit ediniz.
b. “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesinde bütün sözcükler büyük ünlü uyumuna uyar.
2. a. Aşağıda verilen bilgilerden hareketle Hasan Boğuldu metninden ünlüleri atılarak alınan cümlenin ünlü­lerini yazınız.
2. SEN BİLDİĞİN KADARINI SÖYLEYİVER
b. Cümledeki bütün kelimeler küçük ünlü uyumuna (düzlük-yuvarlaklık uyumu) uyduğuna göre ulaştığınız sonuçlardan hareketle küçük ünlü uyumunun kuralını belirleyiniz ve bu kuralı aşağıdaki şemaya yazınız.
Küçük ünlü uyumunda A,E,İ,I ünlülerden sonra A,E,İ,I ünlü gelir
o, ö, u, ü ünlülerden sonra ya a, e ya u, ü
c. Hasan Boğuldu metninde geçen “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yürek­lenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesindeki kelimelerin küçük ünlü uyumuna uyup uymadığını tespit ediniz.
c. “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesinde bütün sözcükler küçük ünlü uyumuna uyar.
3. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlenin bazı kelimeleri ünlü uyumuna uymayacak şekilde düzenlenmiştir. İki cümleyi okuyarak ünlü uyumuna uymanın önemi ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
3. Türkçedeki ünlü uyumları sadece Türkçeye özgü bir durumdur. Önemi ise Türkçedeki seslerin çok şekilli olması ve bunların eklenirken hangisinin uygun olduğunu bulmak için hazırlanmıştır.
2. Etkinlik
Öğrenciler tarafından aşağıdaki cümlelerde büyük ve küçük ünlü uyumu kuralına aykırı olan kelimeler bulunur. Bu kelimelerin ses uyumlarına uymama nedenleri tartışılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
“Hasan Emine’yi görmek istiyor.” , “Hasan Emine’ye bakarken yüreği titrerdi.” , “Hasan Emine’nin yolunu sa­bahleyin erkenden gözlerdi.” , “Emine Hasan’a yeşilimtrak gözleriyle uzun uzun bakardı.” , “Emine’nin babasıgil bu sevdayı istemezdi.”
İsti-yor
Bakar-ken
Sabah-leyin
Yeşil-imtrak
Babası-gil
Sözcükleri ünlü uyumlarına uymaz. Nedeni: Türkçede eklerin 4 yada 8 şekli varken bu sözcüklerin tek şekli olmasıdır. Mesela kes-kin sözcüğündeki –kin ekinin -kın,-kun,-kün,-gin,-gun,-gün,-gın şekli var ama –yor, -ken, -leyin, -imtrak gibi eklerin tek şekli vardır.
4. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “omuz” kelimesinde, ünlü düşmesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünlü düşmesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek def­terinize yazınız.
a. İki heceli sözcüklerde kendisinden sonra ünlü ile başlayan bir ek gelirse ikinci hece sesli harf düşer. Buna orta hece düşmesi denir.
b. Aşağıdaki cümlelerde ünlü düşmesinin meydana geldiği kelimeleri bularak ünlü düşmesinin nasıl gerçek­leştiğini söyleyiniz.
b. gönül-ü > gönlü
gider-ise>giderse
rızık-ı >rızkı
gider-imiş>gidermiş
oğul-unu>oğlunu
oğul-um>oğlum
akıl-ı>aklı
5. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “azıcık” kelimesinde, ünlü türemesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünlü türemesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek defterinize yazınız.
a. Bazı sözcüklerde “cik” küçültme eki getirildiğinde sözcükle ek arasına bir ünlü getirilir.
b. Aşağıdaki cümlede ünlü türemesinin meydana geldiği kelimeyi bularak bu ses olayının nasıl gerçek­leştiğini söyleyiniz.
b. bir-cik> biricik
6. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “söylüyor” kelimesinde, ünlü daralmasının nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünlü daralmasının nasıl meydana geldiğini belirleyiniz.
a. “a ve e ”ünlüleriyle biten fiile “-yor” eki getirildiğinde fiilin sonundaki “ a ve e” sesleri darlaşarak “ı, i, u, ü ” ye dönüşür.
b. Aşağıdaki cümlede ünlü daralmasının meydana geldiği kelimeyi bularak bu ses olayının nasıl gerçek­leştiğini söyleyiniz.
b. de-y- iver>diyiver (NOT: y sesinin daraltma özelliği sadece de-, ye-, ne sözcüklerinde meydana olur.)
7. a. Hasan Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “düşte” kelimesinde, ünsüz benzeşmesinin (uyumu) nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünsüz benzeşmesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek tahtaya yazınız.
a. Türkçede sözcüklerde sert ünsüzlerden (p,f,s,t,k,ç,ş,h,p) sonra “d,c,g” ile başlayan bir ek gelirse bu seslerden c=ç’ ye, d=t’ ye, g=k’ye dönüşür. Yani bu sesler sertleşir.
b. Aşağıdaki cümlede ünsüz benzeşmesinin meydana geldiği kelimeleri bularak bu ses olayının nasıl gerçekleştiğini söyleyiniz.
b. çök-dü>çöktü
çat-dı>çattı
8. a. Hasan Boğuldu
Read more

2012-2013 11. Sınıf Edebiyat Kitabı BİRYAY Sorular ve Cevapları


11. Sınıf Edebiyat Kitabı BİRYAY Cevapları – Lise 3 Türk Dili ve Edebiyatı BİRYAY Yayınevi Kitabının Cevaplarını Soran Kenan Öztürk Arkadaşımız için BİRYAY 11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Kitabında bulabildiğimiz yanıtları bulduk. Sizlerde konumuza cevaplarınız ile katkıda bulunursanız çok güzel olacaktır diye düşünüyorum.
Hazırlık Çalışması
Sayfa 9.)
1. Sanat estetik yönden görsel yönü geliştirmek için , bilim ise insanların hayatını kolaylaştırmak için vardır. İkisinin ortak yönü insanların yaşamlarını ileriye götürmektir
2.-Din değişikliği
-Lehçe ve şive farklılıkları
-Kültürel değişim
Coğrafi değişim
3. Hayır.Çünkü tarih kitapları 1. el kaynak olduğu için daha gerçekçidir.
4. Boş
Sayfa 10.)
a.) Din,dil, inanış, ekonomi, gelenek ve görenekler sosyal hayatı ruhsal olarak etkiler.
b.) ” Memleket bitti, yine bitmedi hâlâ sen ben ” ( Memleket yok oldu fakat hâlâ sen ben davası bitmedi. )
1.) Tema : Memleket Meselesi
2.) Şairin yaşadığı dönemde memleket sorunları varmış,klasik murabbada aşk ve felsefi düşünce konusu işlenirken Namık Kemal cesaretinden dolayı sosyal konuyla ilgili bir şiir yazmıştır.
3.) Osmanlı devletinin dağılma sürecinde Avrupadan hep geri kalmıştır, bu yüzden dağılma dönemine girmiştir.Şiirde ise anlatılmak istenen konu Memleketin yok olduğu fakat sen ben davasının bitmediği anlatılmak isteniyor.
4.) Boş
5.) Şairin yaşadığı dönemde Memleket sorunlarından dolayı ilk önce vatan sonra din, devlet ve milletini düşünmüştür.
a.) Boş
b.) Tanzimat edebiyatında yenilikler geldiğinden dolayı bülbül mazmunu alışagelmişin dışında kullanılmıştır.
Sayfa 11.)
1.) Başkan, Kozan Milletvekili Fevzi Paşa ile Edirne Milletvekili İsmet Paşa’nın Mustafa Kemal Paşa’ya milletin şükranını belirtmek üzere gazi unvanı ve müşirlik (mareşallik) rütbesi verilmesi hakkında bir yasa önerileri olduğunu bildirerek yasa önerisini görüşmeye açtı.
2.) Boş
Sayfa 13.)
Değerlendirme
D
D
D
2.) C
3.) C
4.) D
5.) siyasi ve sosyal
…….. ………
6.) sosyal ve siyasi düşünceden etkilenirler ve gelecek nesiller yazdığı eserlerle yönledirirler .
Sayfa 15.)

3- Batılılaşma sözünden ne anladığınızı söyleyiniz.
Batı ülkelerine göre geri kalmış;siyasi,ekonomik,teknik, eğitim, hukuk vs. gibi alanlar da Batı seviyesine çıkma arzusu anlmına gelir.
4- Başlangıçtan günümüze değin edebiyatımızın dönemleri:
1-İslamiyet öncesi Türk Edebiyatı
a) Sözlü Edebiyat Dönemi
b) Yazılı Edebiyat Dönemi
2-İslamiyet sonrası Türk Edebiyatı
a) Divan Edebiyat Dönemi
b) Halk Edebiyat Dönemi
3- Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı
a) Tanzimat Edebiyatı Dönemi
b) Servet-i Fünun Edebiyatı
c) Fecri A-ti Edebiyatı
d) Milli Edebiyatı
e) Cumhuriyet Dönemi
f) 1940 sonrası

ünite değerLendirme .
Y
D
D
secmeli sorular
c
d
b
Boşluk doldurma
sosyal ve siyasi
6.soru ise
sosyal ve siyasi düşünceden etkilenrler ve gelecek nesiller yazdığı eserlerle yönledirirler . Bu kadar
Sayfa 22 ye kadar yazacağım biraz bekleyin
Sayfa 15.
Hazırlık sorularından 3 ve 4′ü yaptım yazıyorum:
3- Batılılaşma sözünden ne anladığınızı söyleyiniz.
Batı ülkelerine göre geri kalmış;siyasi,ekonomik,teknik, eğitim, hukuk vs. gibi alanlar da Batı seviyesine çıkma arzusu anlmına gelir.
4- Başlangıçtan günümüze değin edebiyatımızın dönemleri:
1-İslamiyet öncesi Türk Ed.
a) Sözlü Ed. Dönemi
b) Yazılı Ed. Dönemi
2-İslamiyet sonrası Türk Ed.
a) Divan Ed. Dönemi
b) Halk Ed. Dönemi
3- Batı Etkisindeki Türk Ed.
a) Tanzimat Ed. Dönemi
b) Servet-i Fünun Ed.
c) Fecri A-ti Ed.
d) Milli Ed.
e) Cumhuriyet Dönemi
f) 1940 sonrası
YENİLEŞME DÖNEMİ
HAZIRLIK SAYFA:15
3-batı çağdaşlığına çıkma arzusu
4-İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı-İslami Devir Türk Edebiyatı-Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı
SAYFA 16 3. SORU
Kanun ve insanların eşitliği
SAYFA 18 1.SORU
-17. YY’dan sonra Osmanlı ekonomisinin bozulmasından bahsediyor.
2.SORU
Osmanlı Devleti’ni güçlü kılan Sosyal, Siyasi Etkenler
1-Tanzimat Fermanı’nın açıklanması
2-Toprak düzeninde değişme olması
3-Okul sayısı arttırıldı.
4-Halkın okuma yazma öğrenmesine hız verildi.
Güçlü Devlet Düzeninin Bozulma Nedenleri
1-Ana ticaret yollarının değişmesi
2-Osmanlı yöneticileri batıda oluşan ekonomik değişmelerin, üretim ilişkilerindeki gelişmelerin farkına varamaması.
3-İmparatorlukların büyük bir ordu ve donanma beslemeleri
4. ETKİNLİK
1-Ekonomik Çöküş
2-Tek Kurtuluş Yolu
3-
4-Muhteşem Yenilik
5-Toprak İşleyenindir
6-İkileşme
7-Yenileşme
SAYFA 19 3.SORU
Devlet güvenliğinin tehlikede olduğunu gösterir.
6.SORU
Hürriyete dayalı bir kanunla idare edilmeleri ve Avrupa’da büyük yapıların görülmesi
7.SORU
İkisi de yapılan yeniliklerden memnun.
Osmanlı’nın ilerlemesini istiyorlar.
İslam’ın güzel olduğunu belirtiyorlar.

Arkadaşlar yaptığımı yazıyorum inşallah yardımcı olur.
Sayfa 12 YORUMLAMA, GÜNCELLEŞTİRME
(klasik murabba-Namık Kemal’in şiiri şeklinde)
ölçü:ikisinde de aruz ölçüsü
söyleyiş tarzı:ağır-Sert, coşkulu
ses benzerlikleri:İkisinde de uyak redif kafiye
şiir dili:Arapça, Farsça, Türkçe-Namık Kemal’in şiiri olan büyük ihtimal Türkçe emin değilim
İmge ve çağrışımlar:ikisinde de bulunur. Ancak Namık Kemal bu imge ve çağrışımlara yeni anlamlar yüklemiştir.
Nazım Birimi:İkisinde de dörtlük
Temain, Felsefe-Vatan, Millet
Benzerlikler ve farklılıkları da ikisi de aynı olanları benzerliğe farklı olanları farklılıklarına yazın
DEĞERLENDİRME SAYFA:13
D-Y
1-Y
2-D
3-D
ÇOKTAN SEÇMELİ
1-C
2-D
3-B
BOŞLUK DOLDURMA
Her edebi eserin, yazıldığı dönemin siyasi ve sosyal olaylar ile ilişkisi vardır.(buraya tarihi kültürel vs. eklenebilir. O sizin isteğinize bağlı.)
6.Sorunun cevabı:Sanatçılar sosyal ve siyasi düşünceden etkilenirler ve gelecek nesilleri yazdıkları eserler ile yönlendirirler.
1.ODE
-Sahn-ı saman medresesi açıldı.
-Kanunname-i Ali Osman Kanunları yayımlandı ve devletin devamı için kardeş katli serbest bırakıldı.
-Halifelik Osmanlılara geçti. Osmanlı Devleti İslam lideri oldu.
(2.ODE boş )
3.ODE
-Bükreş Anlaşması(Osmanlı-Sırplar)
-Edirne Anlaşması(Osmanlı-Sırplar)
-Berlin Anlaşması(Osmanlı-Rusya)
-Kütahya Anlaşması(Osmanlı-Mehmet Ali Paşa)
-Hünkar İskelesi Anlaşması(Osmanlı-Rusya)
-Balta Limanı Anlaşması(Osmanlı-İngiltere)
-Londra Boğazlar Sözleşmesi(Osmanlı-Rusya)
-Osmanlı-Rus Savaşı
-Kırım Savaşı(Osmanlı-Rusya)
-Paris Anlaşması(Osmanlı-Rusya)
-93 Harbi(Osmanlı-Rusya)
-Ayastefanos(yeşilköy) Anlaşması(Osmanlı-Rusya)

YENİLEŞME DÖNEMİ
HAZIRLIK SAYFA:15
3-batı çağdaşlığına çıkma arzusu
4-İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı-İslami Devir Türk Edebiyatı-Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı
SAYFA 16 3. SORU
Kanun ve insanların eşitliği
SAYFA 18 1.SORU
-17. YY’dan sonra Osmanlı ekonomisinin bozulmasından bahsediyor.
2.SORU
Osmanlı Devleti’ni güçlü kılan Sosyal, Siyasi Etkenler
1-Tanzimat Fermanı’nın açıklanması
2-Toprak düzeninde değişme olması
3-Okul sayısı arttırıldı.
4-Halkın okuma yazma öğrenmesine hız verildi.
Güçlü Devlet Düzeninin Bozulma Nedenleri
1-Ana ticaret yollarının değişmesi
2-Osmanlı yöneticileri batıda oluşan ekonomik değişmelerin, üretim ilişkilerindeki gelişmelerin farkına varamaması.
3-İmparatorlukların büyük bir ordu ve donanma beslemeleri
4. ETKİNLİK
1-Ekonomik Çöküş
2-Tek Kurtuluş Yolu
3-
4-Muhteşem Yenilik
5-Toprak İşleyenindir
6-İkileşme
7-Yenileşme
SAYFA 19 3.SORU
Devlet güvenliğinin tehlikede olduğunu gösterir.
6.SORU
Hürriyete dayalı bir kanunla idare edilmeleri ve Avrupa’da büyük yapıların görülmesi
7.SORU
İkisi de yapılan yeniliklerden memnun.
Osmanlı’nın ilerlemesini istiyorlar.
İslam’ın güzel olduğunu belirtiyorlar.
Sayfa 20 : Değerlendirme
1 – Doğru , Yanlışlar
D
Y
Y
D
2 – Boşluk Doldurma
Tanzimat
Batılaşma
3 – Boş
Ölçme ve Değerlendirme Soruları
1 – B
2 – C
3 – C
4 – D
5 – D
6 – D
7 – Boş
8 – B – D olabilir.
9 – D
10 – E
Eşleştirme
Tanzimat Fermanı – Eşitlik
Medrese – Geleneksel Eğitim
Darülfünun – Modern Eğitim
Pozitivizm – Deney ve Gözlem



Sayfa 20 3.ODE cevapları
permalink
A.
-takvim-i vekâyi
-Ceride-i Havadis
-Tercüman-ı Ahval
-Tasvir-i Efkâr
-Ayine-i Vatan
-Muhbir Gazetesi
-Terakki Gazetesi
-Mümeyyiz Gazetesi
-İbret Gazetesi
-Musavver Gazetesi
-Tercüman-ı Hakikat
-Mizan Gazetesi
-İkdam gazetesi
B.
Takvim-i Vekayi
takvim-i vekayi haftada bir defa yayımlanmak üzere ilk resmi gazete olarak kurulmuştur. Asıl amacı resmi tebliğ ve haberleri yayınlamak olan gazete ilk zamanlarda iç ve dış olaylara dair haberlerde veriyordu fakat sonraları bu önemli mahiyetini kaybetmiş ve içindekiler padişah iradeleri, ilgi çekmeyen resmi haberlerle sınırlı kalmıştır.
Ceride-i Havadis
Gazetenin dizaynı, muhtevası Takvim-i Vekayi’den farklı değildir.
Gazete 1854 Kırım Savaşı hakkında yaptığı haberler ile adından söz ettirir hale gelmiştir.Rağbet artmıştır.Çünkü Türklerin dışa açılan penceresi halini almıştır.Yayın niteliği olarak yarı resmidir.
Tercüman-ı Ahval
özel teşebüsler ile kurulan ilk Türk gazetesidir.Gazeteyi Agâh Efendiyle Şinasi birlikte çıkarmışlardır.Tercüman-ı Ahval’de sanayiye, bankacılığa, ticarete, postacılığa dair çeşitli yazılar çıkmaktaydı. Yabancı basından yapılan çevirilere de gazete de sık sık rastlanmaktadır.Tercüman-ı Ahval ve Ruznâme-i Ceride-i Havadis arasında çıkan bir tartışma sonucu Tercüman-ı Ahval, 26 Aralık 1860 tarihli sayısında Ceride-i Havadis sahibinin İngiliz olduğunu ve gazetenin gelirinden başka hükümetten de nakdî yardım aldığını açıklamıştır.
C.
Tanzimat edebiyatında gazetenin önemi büyüktür. Tanzimat toplum için yazmayı hedeflediklerinden gazeteyi düşüncelerini topluma ulaştırmanın bir aracı olarak değerlendirmişlerdir. Bir çok türün ilk örnekleri gazetede yayımlanmıştır

Sayfa 19 Etkinlik 5
A)Osmanlı – Rus Savaşı ve Edirne Antlaşması (1828 – 1829)
Edirne Antlaşması
• Yunanistan’a bağımsızlık verilecek iç işlerinde bağımsız olacak
• Osmanlı Devleti bazı topraklarını Rusya’ya verecekti
Kırım Savaşı (1853 – 1856)
Osmanlı Devleti Mısır sorununu çözdükten sonra Tanzimat Fermanı ile bir dizi yenilik hareketlerine girişti. Osmanlı Devleti’nin güçlenmesini istemeyen Rusya İngiltere’ye Osmanlı topraklarını paylaşmayı teklif etti. İngiltere siyasi ve ticari çıkarlarından dolayı bu teklifi reddetti.
Bunun üzerine Rusya Osmanlı Devleti’ni tek başına parçalamaya karar vererek kabul edilemez isteklerde bulundu. Bu istekler;
• Kudüs’te Katoliklere verilen hakların Ortodokslara da verilmesi (Kutsal yerler sorunu)
• Osmanlı sınırları içinde yaşayan bütün Ortodoksların Rusya’nın himayesine verilmesi
• Boğazlarla ilgili olarak Hünkar İskelesi Antlaşması’na benzer yeni bir antlaşma yapılmasıydı.
İngiltere ve Fransa ile anlaşan Osmanlı Devleti Rus isteklerini reddetti. Bunun üzerine Rusya Kafkasya ve Balkanlardan saldırıya geçti (1853). Osmanlı ordusu hem Balkanlarda hem de Kafkasya’da Rus ordusunu yendi. Ruslar Sinop limanında demirli bulunan bir Osmanlı donanmasını yaktı (1853).
İngiltere ve Fransa ile İtalya’daki Piyemonte Hükümeti Osmanlı Devleti’ne destek amacıyla asker gönderdi. Müttefik kuvvetler Kırım’a çıkarma yaptılar. Zor durumda kalan Rusya barış istedi. Paris Antlaşması imzalandı. Buna göre;
• Osmanlı Devleti Avrupa devleti sayılacak Avrupa devletler hukukundan yararlanacaktoprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altında olacak
• Karadeniz’de hiçbir devlet tersane ve donanma bulundurmayacak
• Boğazlar 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi’ne göre yönetilecekti.
Osmanlılar galip devlet olmasına rağmen antlaşmanın Karadeniz’le ilgili maddesinden dolayı yenik devlet durumuna düşmüştür. Rusya elde ettiği kazançlarının çoğunu kaybetmiştir. Antlaşmanın sonuna Islahat Fermanı da eklenmiştir.
1877 – 1878 Osmanlı – Rus Savaşı ve Berlin Antlaşması
Berlin Antlaşması Sonuçları
• Romanya Karadağ ve Sırbistan’a tam bağımsızlık verilecek.Bulgaristan iç işlerinde bağımsız bir prenslik olacaktı.
• Kars ,Ardahan ve Batum Ruslara bırakılacak. Teselya Yunanistan’a verilecekti.
• Bosna – Hersek’in yönetimi geçici olarak Avusturya’ya bırakılacaktı.
Bu antlaşmadan sonra İngiltere ve Fransa Osmanlı toprak bütünlüğünü koruma politikasından vazgeçtiler. Bunun sonunda;
1878′de Kıbrıs’ı üs olarak alan İngiltere 1882′de Mısır’ı da işgal ederek Hindistan yolunu güvenceye aldı.
1830′da Cezayir’i işgal etmiş olan Fransa 1881′de Tunus’u da işgal etti.
Bundan sonra Osmanlı Devleti’nin dağılması hızlanarak devam etti.
Soru 3 : Devlet güvenliğinin tehlikede olduğunu gösterir.
Soru 4 :Coğrafi Keşiflerin etkisiyle ticaret yollarının yön değiştirmesi ve gümrük gelirlerinin büyük ölçüde azalması
17. yüzyılda Avusturya ve İran ile yapılan savaşların yüklü harcamalara yol açması
İhracatın azalması, ithalatın artması ve kapitülasyonların giderek Avrupalı devletlerin sömürü aracı haline gelmesi
Sömürgelerden Avrupa’ya yüklü miktarda altın ve gümüşün gelmesi, bu madenlerin bir miktarının Osmanlı ülkesine girmesi ve paranın değerini düşürerek enflasyonu artırması
Vergilerin yükseltilmesi üzerine köylerde yaşayan insanların vergilerini ödeyemeyerek tarımsal üretimi bırakmaları
Saray masraflarının artması
gibi nedenler etkili olmuştur. Köyden şehre göçler sonucu üretim azalmıştır fazladan asker alımı ile askeri masrafların artması gibi nedenlerde etkili olmuştur.
Soru 6 : Hürriyete dayalı bir kanunla idare edilmeleri ve Avrupa’da büyük yapıların görülmesi.
Soru 7 :İkisi de yapılan yeniliklerden memnun.Osmanlının ilerlemesini istiyorlar.İslamın güzel olduğunu belirtiyorlar.
Soru 8 : Islahat Fermanı, Kırım Harbinin son yıllarında hazırlanarak Paris Andlaşmasının imzalanmasından altı hafta önce, 28 Şubat 1856’da Bâb-ı Âlî’de bütün bakanlar, yüksek memurlar, şeyhülislâm, patrikler, hahambaşı ve cemaat ileri gelenleri önünde okunarak ilân edildi ve Paris Andlaşmasını hazırlayan devletlere bildirildi. Kitaplarda Islahat Fermanının “dış baskı” sonucu çıkarıldığının yazılması âdettir. Kırım Harbinde, İngiltere, Fransa ve Avusturya Osmanlı İmparatorluğunu Rusya’ya karşı desteklemişti. 1856 Paris Konferansı öncesinde, Osmanlı İmparatorluğunu Rusya’nın müdahalelerine karşı korumanın bedeli ve Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa Devletleri ailesine katılmasının şartı olarak Avrupa Devletleri birtakım şartlar ileri sürdüler. Bu şartlar Islahat Fermanının esasları olarak Ali Paşa ile İstanbul’daki İngiliz ve Fransız elçileri arasında kararlaştırıldı. Islahat Fermanı da Tanzimat Fermanı gibi Padişah Abdülmecid tarafından ısdar edilmiştir.

1.TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATININ OLUŞUMU
SORU: TANZİM ETME VE KÖKTEN DEĞİŞTİRME ARASINDAKİ FARKLILIKLAR NELERDİR?Düzeltme, düzenleme, düzen verme…anlamlarına gelen tanzim etme var olanın gereksinimlere göre yeniden düzenlenmesidir.Kökten değişim ise yüzeyde değil derinlemesine yapılan değişimdir.Örneğin eski bir konağı restore edip ihtiyaca uygun şekilde eklentiler yapmak tanzim etmek, konağı yıkıp yerine yepyeni bir bina yapmak kökten bir değişimdir.
SORU:TÜRK EDEBİYATINDA 1860 YILINDAN ÖNCE “ÖYKÜ,ROMAN,MAKALE,DENEME,FIKR A,TİYATRO” GİBİ TÜRLERDE YAZILMIŞ ESERLER VAR MIDIR?
Öykü,roman,makale,deneme ve fıkra gibi türler Tanzimat edebiyatıyla (1860-1896)edebiyatımıza girmiştir.İlk çeviri roman Yusuf Kamil Paşanın Fenelon’dan çevirdiği Telemak adlı eserdir,ilk yerli roman ise 1872’de Şemsettin Sami tarafından yazılan Taşşuk-ı Talat ü Fitnat’tır.(Talat ve Fitnat’ın Aşkları) İlk edebi roman : Namık Kemal tarafından 1876′da yazılan “İntibah“tır. Batılı tekniğe uygun ilk kusursuz roman ise Aşk-ı Memnu’dur.İLK yerli tiyatroyu ise Şinasi 1859 yılında yazmıştır: Şair Evlenmesi…İlk makale: 1860′ta Şinasi tarafından “Mukaddime” adıyla, Tercüman-ı Ahval’de yazılmıştır.
SORU: TANZİMAT FERMANI İLE ADLİ,SİYASİ,ASKERİ,MALİ VE İDARİ ALANLARDA GERÇEKLEŞTİRİLEN YENİLİKLER NELERDİR?
YENİLEŞME DÖNEMİ HAKKINDA
Yenileşme dönem 17. Yy ın sonundaki Karlofça (1699) antlaşması ile başlamıştır. Ancak 19 yy da hız kazanmıştır. Bu yüzden yenileşme dönemi 19 yüzyılı kapsamaktadır.
19. yüzyılda siyasi alanda yapılan yenilikler:
-Yönetim merkezi olan Babıali güçlendirildi
Divan örgütü kaldırılarak yerine bakanlıklar (nazırlıklar) kuruldu.
Yenilikler için askeri, adli ve idari meclisler oluşturuldu
Valiler doğrudan merkezden atandı Köy ve mahalle için muhtarlıklar kuruldu
Memurlara rütbe ve nişan verildi,
Devlet memurlukları dahiliye (iç işleri), ve hariciye (dış işleri) olarak ikiye ayrılıp maaş bağlandı.
İller merkeze bağlanmış ve “ayan”lık sistemine son verilmiştir.
İlk kez mahalle ve köylerde muhtarlıklar kurulmuştur.
Şeyhülislamın yetkileri sınırlandırılmıştır.
Askeri ve mali amaçlı olarak ilk nüfus sayımı yapıldı
Polis teşkilatı ile posta teşkilatı kuruldu
Müsadere usûlü (devletin kişilerin mallarına el koyması) kaldırılıp özel mülkiyet güvenceye alındı
Takvim-i Vekayi adıyla ilk resmi gazete çıkarıldı
-Meclis-i ahkam-ı adliye (mahkeme) kuruldu
-Yeni meclisler komisyonlar kuruldu
-Ceza ve ticaretle ilgili yasalar çıkarıldı, yabancılarında katıldığı karma ticaret mahkemeleri kuruldu.
-Padişahın yetkileri kısıtlandı yönetim yetkisi meclise verildi.
- Ülke vilayetlere sancaklara kazalara köylere ayrıldı valiler kaymakamlar görevlendirildi
19. yüzyılda sosyal hayatta yapılan yenilikler
-Posta telgraf teşkilatı kuruldu, haberleşmede gelişme sağlandı.
Ceket, pantolon ve fes giyme zorunluluğu getirildi
-Yeni yollar yapıldı, ilk demiryollarının yapımına başlandı.
-Belediyeler kuruldu
-İlk nüfus sayımı yapıldı (askere gidecekleri belirlemek için)
-Kıyafet değişikliği yapıldı, devlet memurlarına ceket gömlek fes giyme zorunluluğu getirildi.
-Halk avrupai yaşama özenmeye başladı, evlerde yurtdışından mobilyalar ve ev eşyaları kullanılmaya başlandı, eğlence şekilleri değişti.
19 yüzyılda askeri alanda yapılan yenilikler
-Yeniçeri ocağı kaldırıldı
-Nizam-ı cedid kuruldu
-Ordunun eğitim şekli değişti.
-Ordu beş ordu şeklinde teşkilatlandırıldı.
-Askerlik süresi beş yıl olarak belirlendi.
-Askere alma işi kura ile yapılmaya başlandı.
19. yüzyılda eğitim alanında yapılan yenilikler
-İlk eğitim bakanlığı kuruldu (meclis-i maarif-i umumiye)
-Rüştiyelerin (ortaokul) sayısı arttırıldı.
-İlk kız rüştiyesi kuruldu
-Rüştiye üzerinde eğitim veren idadilerin ilki kuruldu.
-Robert koleji, galatasaray sultanisi, duşşafaka adlarında ilk özel okullar açıldı.
-Mektebi mülkiye (siyasal bilimler fakültesi) açıldı.
-Darülfünun (üniversite) kuruldu
-Avrupaya öğrenci gönderilip, öğretmenler getirildi.
SORU:TANZİMAT FERMANI İLE GETİRİLMEK İSTENEN DEĞİŞİKLİKLERİ HALK MI AYDINLAR VE YÖNETİCİLER Mİ İSTEMİŞLERDİR? BU DEĞİŞİKLİKLERE NİÇİN İHTİYAÇ DUYULMUŞTUR?
Tanzimat Fermanı ile getirilmek istenen yenilikler devlet yöneticileri tarafından devletin varlığını sürdürebilmesi ve devletin eski gücüne tekrar kavuşması amacıyla yaptırılmıştır.
SORU: 19.YÜZYIL TANZİMAT DÖNEMİNDE İSTANBUL’DA SÜRDÜRÜLEN İKİ FARKLI YAŞAMI KARŞILAŞTIRINIZ?SONUÇLARI İFADE EDİNİZ.
Tanzimat döneminde Beyoğlu eskiden beri gayr-ı Müslimlerin (Hristiyan ve Yahudiler)zorunlu ikamet yeri olarak Batılı yaşamı sürdüren ve Batı’dan gelen yeniliklerin görüldüğü ilk yer olma özelliğine sahiptir.19.yüzyılda Beyoğlu’nda Batı mimarisiyle yapılan binalar bulunmakta eğlence ve Avrupai bir yaşamın ön planda olduğu dini kaygılardan uzak bir hayat sürülmüştür.
İstanbul’un en eski yerleşim yeri olan Surlar içindeki İstanbul ise Osmanlı geleneksel sosyal yaşam yapısını koruyan Doğu-İslam kültürünün hakim olduğu merkez konumundadır.
SORU: “Turfanda mı Turfa mı?” romanından hareketle Tanzimat Dönemi eserlerinin yazılış amacı nedir?
Tanzimat dönemi eserlerinde “Sanat halk içindir.” Anlayışıyla halkı eğitme,bilgilendirme amacı vardır.Bu dönemde edebiyat amaç değil araç olarak görülmüştür.
SORU: TANZİMAT DÖNEMİNDE YAYIMLANAN GAZETELER VE BU GAZETELERİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
TANZİMAT DÖNEMİNDE ÇIKARILAN GAZETELER
I-TAKVİM-İ VEKÂYİ ( 1831)
Toplumlarda gazetenin iki önemli görevi vardır. İktidarın bildirdiklerini halka iletmek ve halkı siyasi güncel olaylar hakkında bilgilendirmek. 1826 yılında Yeniçeri Ocağını kaldıran ve devlet yönetiminde reform hareketlerine girişen II. Mahmut’un bu gelişmelere paralel olarak 1831 de Takvim-i Vekayinin Osmanlıca ilk resmi gazete sıfatı ile çıkması tesadüf olamaz. 1830 yıllar II.Mahmut’un iktidarı merkezleştirmeyi amaçladığı bir dönemdir. Padişah, reformlarının gerçekleşmesinde siyasi basın gücünün farkındadır. Yurt içinde kamoyu oluşturmayı hedeflediği kadar imparatorluktaki reform ve değişileri batı dünyasına duyurma arzusu içinde Arapça, Ermenice,Farsça, Fransızca, ve Rumca baskılarıda yayımlanmıştır. Ayrıca Mısır ‘da Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın teşebbüsü ile 1831 de Takvim-i Mısriyye yayımlanmıştır. Osmanlı Devletine karşı etkin bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Takvim-i Vakayi haftalık olarak yayınlanan bir gazetedir. Resmi ilanların yanı sıra iç ve dış gelişmelere ilişkin haberler yer almaktaydı. Resmi bir gazete olmasından dolayı makale içerikleri devletin görüşleri doğrultusundaydı. 1860′tan sonra sadece resmi duyurular ve kabul edilen yasa metinleri yayınlanır oldu. II.Abdülhamit devrinin büyük bir kısmında yayınlanmasına karşın, 1878 yılından 1891 yılına kadar yayınlanmadı. 1892 de yeniden yayın hayatı durdu. 1908 de Jön Türk İhtilali sırasında yenıden yayınlandı. Türkiye Cumhuriyeti döneminde onun yerini Resmi Gazete almıştır.
II-CERİDE-İ HAVADİS( 1840)
Ceride-İ Havadis, Türk basın tarihinin ilk özel türkçe gazetesi olarak kabul edilir ancak devletten yardım alması yarı resmi bir yapı doğurmuştur. William Churchill adında bir ingiliz tarafından 1840 yılında çıkarılmaya başlanmıştır. sadece haber içerikli olan gazete ilk yayınlandığı günlerde hiç ilgi görmemiş, ilk üç sayı bedava dağıtılmıştır. gazete haftalık olarak çıkarılmaya başlanmış ardından on günde bir çıkarılması kararlaştırılmıştır. ardından William Churchill siyasi nüfuz kullanarak devletten ayda 2500 kuruşluk yardım almayı başarmıştır. gazetede, dış ülkelerden muhabirleri vasıtasıyla dış haberlere yer verilmiştir. bu özelliği nedeniyle gazete seçkin zümre tarafından takip edilmiştir. gazeteye iskenderiye’den haber gönderen bir muhabir türk basın tarihinin ilk muhabiri sayılmaktadır. Gazetenin diğer bir özelliği ilanlara yer vermesidir. ilk ölüm ilanları bu gazetede yer almıştır. 1854 Kırım savaşına, gazete savaş muhabirlerini göndermiştir, gazete 1864 yılında 1212 sayıyı geride bırakarak kapanmıştır.
III- TERCÜMAN-I AHVAL(1860)
Tercüman-ı Ahvâl, İstanbul’da 1860-1866 arasında yayımlanan ilk özel Türkçe gazetedir. Bu gazete hem gazetecilik hem de edebiyat yönünden tam bir dönüm noktası olmuştur. Sosyal ve siyasal olayların yoğunluk arzettiği halk tarafından merak ve heyecanla izlenen olaylar bu gazetede yayınlanmıştır.Bir övgü gazetesi değil , düşünceve tartışma gazetesi olmuş,fertlerin düşünce ve kanatlarını açığa vurulmasına katkı sağlamış, imtiyazlı baş yazı geleneği ilk bu gazetede başlamış, tefrika ve tartışmalar, haberi ön plana çıkaran araştırmalar, eğitim sisteminin aksaklıkları ve siyasi elaştiri örnekleri yine ilk bu gazetede yer almıştır 22 Ekim 1860′ta Agah Efendi tarafından çıkarıldı. Önceleri pazar günleri çıkan gazete 22 Nisan 1861′deki 25. sayısıyla birlikte haftada üç gün yayımlanmaya başladı. Gazete zamanla Ceride-i Havadis gazetesiyle rekabet edebilmek için yayınını beş güne çıkardı. Bahçekapı’da bir matbaada basılan gazete, matbaanın altındaki bir tütüncü dükkanından satılıyordu.
Şinasi, Ahmed Vefik Paşa, Ziya Paşa, Refik Bey’in sık sık bu gazetede yazıları yer aldı. Bu yazılarda Osmanlı toplumunun geri kalma nedenleri ve ülkede olup bitenler tartışılıyordu.Ayrıca edebi eserlerin de yayımlandığı gazetede, batılı anlamda ilk Türkçe oyun olan Şinasi’nin Şair Evlenmesi de (1860) dizi olarak yayınlamıştı.
Gazete, Ziya Paşa’nın kaleme aldığı sanılan ve eğitim sistemine sert eleştirilerde bulunan bir yazı yüzünden Mayıs 1861′de iki hafta süreyle kapatıldı. Bu olay Türk basınında yayın durdurmanın ilk örneği oldu. 792 sayı yayımlanan Tercüman-ı Ahval 11 Mart 1866′da yayınına son verdi
NOT: Mukaddemesi ilk makale özelliği taşır
IV- TASVİR-İ EFKÂR( 1862)
Tercüman-ı Ahvalin açtığı yolda çok emek ve titizlikle yayın hayatına giren, daha ileri bir adam atan (Tasvir-i Efkar) olmuştur. Şinasi’nin kalemiyle özgürlük düşüncesini yayması bakımından bu gazetenin Türk basın tarihinde çok önemli bir yeri vardır. O dönemin en özlü ve kültürlü yazıları onun kaleminden çıkmıştır
İlk sayıdaki giriş bölümünde gazetenin amacının haber ulaştırmak, halkın kendi yaraları düşünmeyi, kendi sorunları üzerinde durmayı, öğretmek olduğu belirtilmiş bulunmaktadır. padişahın tahta çıkış ve doğum günlerinde övgüler koymayı reddeden Şinasi parlamenter sistemi savunmuş, bu konuyla ilgili olarak Avrupa Basınından çeviriler yayınlanmıştır.
Şinasi’ye göre gazete ilimin ve eğitimin gelişmesi sorunları ele alacak ve halkın anlayacağı dille yayınlanacaktır. bu amaçla yayın ve eğitimle ilgili haberlere önem vermiş, hatta bunlarla ilgili ilanları parasız basmıştır.Tasvir-i Efkar haftada iki gün çıkıyordu. Gazete iç ve dış haberler için ayrı ayrı sütunlar ayırmış ve bunlar ‘’Havadis-i Dahiliye ve ‘’Havadis-i Hariciye’’ diye süslü başlıklarla verilmiştir. Şinasi, kamuoyu, düşünce özgürlüğü gibi konularda uyarıcı başyazılar yazıyordu.
.Gazeteyi üç yıla yakın bir süre Şinasi çıkardı.O sıralarda bir arkadaşının tutuklanmasından tedirgin olan Şinasi,1865 İlk baharında Paris’e kaçtı.Fazıl Mustafa Paşanın kendisini bu yolda desteklemiş olduğu öne sürülür.
Şinasi’nin ayrılışından sonra gazetenin başına Namık Kemalin geçtiğini görüyoruz. Şinasi’nin etkisi altında kalan Namık Kemal daha 25 yaşında iken başyazı yazmaya başladı. Yazılarında özgürlük konularına değiniyor ve aydın çevrelerde geniş yankılar uyandırıyordu. 1867de çıkan ‘’Şark meşalesi ‘’ başlıklı bir yazı dizisi üzerine Namık Kemal in gazeteciliği yasak değildi. Bunun üzerine Namık Kemal de Avrupa ya kaçtı ve gazetenin yönetimi Recaizade Mahmut Ekrem’e kaldı. . Tasvir-i Efkar 835 sayı yayınlanmıştır.Tasviri Efkarın eğitim ve edebiyat alanlarında yepyeni bir yaklaşım oluşturduğu da kabul edilir. Halk dilini ön plana çıkarması, sade anlatım ve keskin fikirli stili, gazetesine izin için yaptığı başvurusundaki olabildiğince Türkçe anlatım ilgisine sadık kaldığını gösterir. Okuyucu mektuplarına ve fikirlerine sütunlarını açmıştır. Arap harfleriyle dizgiyi kolaylaştırmak için dizgi kasasındaki harf sayısını 112 ye indirmiştir.
V-AYİNE-İ VATAN (1866)
Ayine-i Vatan,Eğribozlu Mehmed Arif Bey’in gazetesi 1866’da çıkmıştır.İlk resimli gazetedir. Kapatıldıktan sonra İstanbul adıyla yeniden çıkmıştır.
VI- MUHBİR GAZETESİ (1866)
Kurucusu Ali Suavi’dir..Hükümeti sert bir dille eleştirdiğindinden gazete kapanmıştır. Yurt dışında çıkan bu muhalif basının ekseriyeti Türkçe olmakla birlikte; Fransızca, Arapça, Almanca, İngilizce ve hatta İbranice olarak yayın yapıyordu. Bu gazetelerin en eskisi, Ali Süavi’nin Avrupa’ya kaçmasından sonra Londra’da yayınlamaya başladığı Muhbir’dir. Fransızca ve İngilizce ekler de veren Muhbir, Mustafa Fazıl Paşanın maddi desteğiyle 1867-1868 yıllarında 50 sayı kadar yayınlandı. Muhbir’den sonra Yeni Osmanlıların yayın organı olan Hürriyet, Ziya Paşa ve Namık Kemal tarafından 1868-1869 yıllarında Londra’da seksen dokuz sayı çıkarıldı. Ali Süavi’nin, Sadrazam Ali Paşa hakkındaki bir yazısı üzerine, İngiltere adliyesi tarafından takibata uğrayınca, 1870 yılında Cenevre’de Ziya Paşa tarafından on bir sayı olarak çıkarıldı. Altmış üçüncü sayıdan itibaren Namık Kemal gazeteden ayrıldı ve 1869’da yurda döndü. Ziya Paşa ise 1871’de döndü. Ali Süavi, Mustafa Fazıl Paşanın verdiği para ile Paris’te Ulum adlı bir gazete çıkarmaya başladı. İnkılap fikirlerini yayan ilk gazetedir
VII-TERAKKİ GAZETESİ (1868)
Terakki, 1868’de Ali Raşid ve Filip Efendi’lerin çıkarttığı gazetenin bir hususiyeti haftada bir kadınlara mahsus bir gazete çıkarmasıdır. Yine haftalık mizah nüshası da vardır.
VIII-MÜMEYYİZ GAZETESİ (1869)
Mümeyyiz,1869’da çıkan gazetenin sahibi Sıtkı Efendi’dir. En büyük meziyeti çocuklar ait bir nüshasının olmasıdır.hafta içi 5 gün yayımlanan bir gazete idi. İlk sayısı Çarşamba’ya denk düşmesine rağmen geri kalan baskıları gazetenin Cuma günkü baskılarının yanında ve aynı ismi, Mümeyyiz ismini taşıyan, yanında ise “çocuklar için gazetedir” yazısı bulunan bir ilave olarak Mümeyyiz, dönemin Süpyan Mektepleri’nde (ilkokul) verilen eğitime ek olarak çocuklara, daha çağdaş daha Batılı eğitimle destek vermeyi ve bu yolla uzun vadede de olsa Türk toplumunun daha eğitimli ve daha çağdaş bir konuma gelmesi hatta Batılı ülkelere karşı yitirdiği eski itibarını ve gücünü yakalaması için çözüm üretmeyi hedeflemişti.
IX-İBRET GAZETESİ (1870)
1870 yılında yayın hayatı başlayan gazetenin adı iki yıllık çalkantılı bir dönem geçirdikten sonra Ahmet Mithat Efendi tarafından “kiralanır” ve 1872’den başlayarak Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik gibi ünlü adların bulunduğu kadrosuyla çıkmaya başlar. Başyazarı Namık Kemal’dir. Özellikle Namık Kemal’in yazıları nedeniyle ilgi gören gazete, yine Namık kemal yüzünden 1873’de kapatılır. Sebebi de yazarın “Vatan Yahut Silistire” adlı oyunudur. Oyunu beğenen ve tezahüratlarla İbret gazetesi önünde toplanan halkın heyecanı Osmanyı Sarayını ayağa kaldırınca gazete 1873 yılı Nisan ayında kapatılır. Ebüzziye Tevfik ile Ahmet Mithat Efendi Rodos adasına gönderilir. Gazete ancak 132 sayı yayınlanabilmiştir. Namık Kemal bu gazetede, özgürlükçü fikirleri savunmuş, basının işlevlerini ve önemini vurgulamıştır.
X-MUSAVVER GAZETESİ (1872)
Musavver,1872’de çıktı. En önemli özelliği tercümelere yer vermesi ve Fotoğraflı olarak yayımlanan ilk gazete olmasıdır.
XI-TERCÜMAN-I HAKİKAT( 1878)
II. Abdülhamid döneminde yayımlanan en önemli gazete,1878’de çıkmaya başlayan Tercüman-ı Hakikat Gazetesi, Ahmed Mithad Efendinin başarılı kalemi ile ve hükumeti tenkid etmeyen büyüklere şantaj, sansasyon özelliğinde olmayan ciddi haberciliğiyle bu devrin en uzun ömürlü ve itibarlı gazetesi oldu. Daha sonraki senelerde Ahmet Midhat Efendinin damadı Muallim Naci’nin idare ettiği bir edebi ilave verdi. Bu son derece ciddi ve terbiyevi bir edebiyat mecmuasıydı. Çocuklar için haftalık ilaveler verdi. Bu gazetede telif romanlar tefrika edildiği gibi, batı klasikleri de veriliyordu. Midhat Efendi bu arada 150’den fazla roman ve ilmi kitap yayınladı. Kitaplar, çekici ve akılcı bir üsluba sahib olduğundan, okutucu ve öğreticiydi. On dört ciltlik Avrupa Tarihi, üç ciltlik Dünya Tarihi serileri, o devirde halk tarafından merakla okundu.
Ayrıca, Tercüman-ı Hakikat gazetesi tarafından açılan yardım kampanyası Osmanlı hükûmetinin yaptığı yardımların paralelinde olarak, İstanbul’da yayımlanan ve Ertuğrul’un battığını ilk kez Bahriye bakanı da dahil kamuoyuna duyuran Tercüman-ı Hakikat gazetesi tarafından da şehit ailelerine ve yetimlerine yardım toplanmaya başlanmıştı. Bu gazete gericiliğe ve tutuculuğa savaş açmıştır. Daha sonraları Ağaoğlu Ahmet’inde sert yazılar yazdığı gazete , devamlı suretle ittihatçılarla yapılan tartışmaların yayın aracı olmuştur. Balkan Harbi’nden sonra Ahmet Mithat’ın ölümü üzerine gazete Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar yayınlarını sürdütmüş daha sonra kapanmıştır.
XII-MİZAN GAZETESİ (1886)
Mizan Gazetesi : 21 Ağustos 1886’da haftalık mizan gazetesi çıkarılmıştır. bu gazeteyi Mizancı Murat adıyla anılan Murat bey çıkarmıştır. Gazetede iç ve dış politika konularına , ekonomi eğitim , maliye ile ilgili çeşili problemlerin çözümüne yer verilmiştir.Mizan Gazetesi 1897’de kapatılmıştır.
Not: tasvir-i Efkar, Tercüman-ı Hakikat, Mizan gazeteleri halkın okuma alışkanlığının artmasında etkili olmuşlardır.
XIII-İKDAM GAZETESİ (1894)
Ahmet Cevdet tarafından İstanbul’da çıkarılan günlük gazete. Yazarları Bâbanzade İsmail Hakkı, Abdullah Zühtü, Ahmet Rasim idi. 24 Temmuz günü Hüseyin Cahit’te onlara katılmıştır. Abdülhamid döneminde birkaç defa kapatılmıştır. Ahmed Cevdet (Oran) kurduğu bu gazeteyi “siyasi Türk Gazetesi” olarak nitelemiştir
Sonuç olarak baktığımızda, Tanzimat ile birlikte Batı ya ait pek çok edebi tür edebiyatımıza başarıyla uyarlanmıştır. Günümüzdeki yayınlanan pek çok yayın çeşidinin temelleri bu dönemde atılmıştır. Yukarıda belirtilen gazetenin dışında pek çok gazete bu dönemde yayınlanmış halkı bilgilendirme görevini başarıyla yapmıştır. Bu dönemde dikkat çeken bir başka önemli konu 1860 ta Türk basınının devlet ve hükümete karşı tavır alması,diğer dillerde yayınlanan gazetelerinde devletin birlik ve bütünlüğünü bozucu yayınlar yapması üzerine devlet bazı tedbirler almıştır.1864 te Matbuat Nizamnamesi düzenlenmiştir. Nizamname ile daha önce kurulmuş olan Babıali Tercüme odası, Matbuat müdürlüğü gibi kurumlara yeni görevler veriliyordu. Bunlar; siyasi nitelikteki yayınlara ruhsat vermek, yayınların içeriğini kontrol etmek, gazetelere verilecek resmi ilanları düzenlemek, Avrupa’da ülke aleyhi yayınlar yapan mecmuaların ülke içine girmesine engel olmak,aykırı davrananlara para ve hapis cezası uygulamak. Böylece devlet başta padişah ve diğer mensuplarını koruma altına almış oluyordu. Bu durum 1909 a kadar devam etmiştir.
SORU: TANZİMAT DÖNEMİNDE GAZETECİLİĞE NİÇİN ÖNEM VERİLMİŞTİR?
· Gazetenin Batılı devletlerdeki işlevinin ve gücünün anlaşılması
· Gazetenin ticari bakımdan kitaba göre daha avantajlı olması,pazarlanmasının kolay olması
· Halkın anlayabileceği bir dille yazılması
· Gazetenin basılan kitaplarla ve oynan tiyatro oyunlarıyla ilgili haber vermesi
· Roman ve tiyatro eserlerinin tefrika edilmesini sağlaması ileriki yıllarda şiirlere ve edebiyat konularına halkın kolayca ulaşmasını sağlaması
· Toplumsal konuların edebi türlere girmesini sağlaması
SORU: ŞİNASİ,ZİYA PAŞA VE NAMIK KEMAL’İN YETİŞME TARZLARI VE ALDIKLARI EĞİTİM NASILDIR?
I. dönem Tanzimat edebiyatını oluşturan sanatçılar Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Vefik Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami’dir.
Bu dönem sanatçıları, genel olarak toplumun zengin kesiminden çıkmış, iyi yetişmiş kişilerdir. Halk kökenli değillerdir; ama halkı bilinçlendirip uyandırmaya çalışmışlardır.
“Toplum için sanat” düşüncesini benimsemişlerdir.
Bu sanatçıların yetişmeleri tümüyle eski kültürle olmuştur.
Tanzimatçıların idealleri ile uygulamaları, inançları ile yaşantıları arasında büyük farklılıklar vardır. Bu yüzden Tanzimat döneminde hep bir “ikilik” söz konusudur.
Dilde sadeleşme düşüncesini savunmuşlardır; ancak bu düşünce uygulanamamıştır.
Divan şiirini şiddetle eleştirmişler, ancak özellikle biçim yönünden Divan şiiri örneği sayılacak şiirler yazmışlardır (Gazel, kaside, terkib-i bent). Hece ölçüsünü ve Halk ede¬biyatını savunmuşlar, ama bu düşüncelerini de -birkaç örnek dışında- uygulamaya geçirememişlerdir.
Tanzimat şiirinde söyleyiş değil, fikirler önem kazanmıştır. Yukarıda da belirtildiği gibi şiirlerde yeni konulara yer vermişlerdir.
Bu dönem sanatçıları aynı zamanda birer devlet adamıdır, idarecidir, siyasetçidir. Özellikle şiirleriyle toplumu etkilemeye ve yönlendirmeye çalışmışlardır. Toplumsal sorunlara çözüm arayışına yönelmişlerdir.
SORU: TANZİMAT EDEBİYATI NE ZAMAN VE HANGİ OLAYLA BAŞLAMIŞTIR?
Tanzimat edebiyatı 1860 yılında Şinasi ve Agah Efendinin birlikte çıkardıkları İLK ÖZEL GAZETE Tercüman-ı Ahval Tanzimat edebiyatının başlangıcı olmuştur.
SORU: TANZİMAT DÖNEMİNDE ORTAYA ÇIKAN EDEBİ TÜRLER HANGİLERİDİR?
Makale,roman,öykü,tiyatro,eleş tiri,fıkra,anı(hatıra)…
SORU: TANZİMAT DÖNEMİNDEKİ İLKLER NELERDİR?
Tanzimat Dönemindeki İlkler
* İlk çeviri roman: Les aventures de Télémaque, çeviri: Yusuf Kamil Paşa
* İlk roman: Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, Şemseddin Sami
* İlk köy romanı: Karabibik, Nabizade Nazım
* İlk realist romancı: Recaizade Mahmut Ekrem
* İlk realist roman: Araba Sevdası, Recaizade Mahmut Ekrem
* İlk edebi roman: İntibah, Namık Kemal
* İlk tarihi roman: Cezmi, Namık Kemal
* İlk kadın romancı: Fatma Aliye
* İlk tiyatro: Şinasi’nin Şair Evlenmesi’dir.
* İlk mizah gazetesi: Diyojen (Namık Kemal)
* Matbaada basılan ilk kitap: Vankulu Lügati
* İlk mülakat (röportaj): Rüya,Ziya Paşa
* İlk makale: Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi, Şinasi
* İlk kez noktalama işareti kullanılan eser: Tercüman-ı Ahval, Şinasi
* İlk şiir çevirisi: Tercüme-i Manzume, Şinasi
* İlk gazete: Takvim-i Vakayı, sahibi devlet (1831)
* İlk özel sanat, fikir, edebiyat gazetesi: Tercüman-ı Ahval, Şinasi, Agah Efendi (1860)
* İlk anı: Defter-i Amal, Ziya Paşa
* İlk oynanan tiyatro: Vatan yahut Silistre, Namık Kemal
* İlk edebiyat ders kitabı: Talim-i Edebiyat, R. Mahmut Ekrem
* İlk naturalist roman: Zehra, Nabizede Nazım
* İlk öykü: Letaif-i Rivayet, A. Mithat Efendi
* İlk gerçekçi öykü: Küçük Şeyler, Sami Paşazade Sezai
* İlk doğa betimlemesi: Sahra, Abdülhak Hamit Tarhan
* İlk eleştiri:Tahrib-i Harabat,Namık Kemal
SORU: TANZİMAT DÖNEMİ ESERLERİNDE TOPLUMUN EĞİTİLMESİ Mİ,ESTETİK KAYGI VE ZEVK Mİ ÖNEMLİDİR?
Toplumun eğitilmesi önemlidir,bu dönem eserlerinde “fayda” ön plandadır.
SORU: TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATININ ZİHNİYETİNİ MADDELER HALİNDE YAZINIZ.
Tanzimat edebiyatı zihniyeti yüzünü her anlamda Batıya dönmüş,Batı’daki gelişme ve değişimleri yakın takibe almış bir karakter gösterir.Başka bir ifadeyle devletin kötü gidişatına çare bulmak için yeni tedbirler alıp kanunlar çıkararak her alanda Batı’ya yönelmek ve çağın gereklerine uygun olarak yenileşmektir.
SORU: BATI’DAKİ RÖNESANS İLE BİZDEKİ TANZİMAT HAREKETİ ARASINDA HANGİ YÖNLERDEN BENZERLİKLER VARDIR?
· İki hareket de Ortaçağ zihniyetine karşı girişilen bir yenileşme hareketidir.
· İki harekette de yeni kavram ve düşüncelere yöneliş başlamıştır.
· İki harekette de insana değer verilen bir gelişme başlamıştır.
· İki harekette de eleştirel bir yaklaşımla içinde yaşanılan dini-sosyal ekonomik kültürel ve felsefi değerler ve bunları temsil eden kurum-kuruluşlar sorgulanmaya başlanmıştır.
· Rönesans’ta kralların iktidarında zayıflama Tanzimat’ta padişahların yetkilerinde sınırlama görülmüştür.
· ARADAKİ FARK İSE RÖNESANS DOĞAL ŞEKİLDE GELİŞMİŞ ,TANZİMAT İSE DEVLET ELİYLE YAPILAN BİR YENİLEŞME HAREKETİDİR.

sayfa 28…8.etkinlik
tanzimat edebiyatıı
makale,deneme,roman,hikaye,modern tiyatro,eleştiri,anı
DEĞERLENDİRME
doğru-yanlış
D
D
D
Y
TEST
2.C
BOŞLUK DOLDURMA
-tanzimat edebiyatına
-halkı eğitmek amacıyla
5.E
SAYFA21 ÜNİTE DEĞERLENDİRME
1.B
2.B
3.C
4.D
5.D
6.D
7.A
8.C
9E
10.E
14.
TANZİMAT FERMANI-EŞİTLİK
MEDRESE-GELENEKSEL EĞİTİM
DARÜLFÜNUN-MODERN EĞİTİM
POTİVİZİM-DENEY VE GÖZLEM
TEŞEKKÜRÜ UNUTMAYINN

sayfa 28…8.etkinlik
tanzimat edebiyatıı
makale,deneme,roman,hikaye,modern tiyatro,eleştiri,anı
DEĞERLENDİRME
doğru-yanlış
D
D
D
Y
TEST
2.C
BOŞLUK DOLDURMA
-tanzimat edebiyatına
-halkı eğitmek amacıyla
5.E

Sayfa 19 Etkinlik 5
A)Osmanlı – Rus Savaşı ve Edirne Antlaşması (1828 – 1829)
Edirne Antlaşması
• Yunanistan’a bağımsızlık verilecek iç işlerinde bağımsız olacak
• Osmanlı Devleti bazı topraklarını Rusya’ya verecekti
Kırım Savaşı (1853 – 1856)
Osmanlı Devleti Mısır sorununu çözdükten sonra Tanzimat Fermanı ile bir dizi yenilik hareketlerine girişti. Osmanlı Devleti’nin güçlenmesini istemeyen Rusya İngiltere’ye Osmanlı topraklarını paylaşmayı teklif etti. İngiltere siyasi ve ticari çıkarlarından dolayı bu teklifi reddetti.
Bunun üzerine Rusya Osmanlı Devleti’ni tek başına parçalamaya karar vererek kabul edilemez isteklerde bulundu. Bu istekler;
• Kudüs’te Katoliklere verilen hakların Ortodokslara da verilmesi (Kutsal yerler sorunu)
• Osmanlı sınırları içinde yaşayan bütün Ortodoksların Rusya’nın himayesine verilmesi
• Boğazlarla ilgili olarak Hünkar İskelesi Antlaşması’na benzer yeni bir antlaşma yapılmasıydı.
İngiltere ve Fransa ile anlaşan Osmanlı Devleti Rus isteklerini reddetti. Bunun üzerine Rusya Kafkasya ve Balkanlardan saldırıya geçti (1853). Osmanlı ordusu hem Balkanlarda hem de Kafkasya’da Rus ordusunu yendi. Ruslar Sinop limanında demirli bulunan bir Osmanlı donanmasını yaktı (1853).
İngiltere ve Fransa ile İtalya’daki Piyemonte Hükümeti Osmanlı Devleti’ne destek amacıyla asker gönderdi. Müttefik kuvvetler Kırım’a çıkarma yaptılar. Zor durumda kalan Rusya barış istedi. Paris Antlaşması imzalandı. Buna göre;
• Osmanlı Devleti Avrupa devleti sayılacak Avrupa devletler hukukundan yararlanacaktoprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altında olacak
• Karadeniz’de hiçbir devlet tersane ve donanma bulundurmayacak
• Boğazlar 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi’ne göre yönetilecekti.
Osmanlılar galip devlet olmasına rağmen antlaşmanın Karadeniz’le ilgili maddesinden dolayı yenik devlet durumuna düşmüştür. Rusya elde ettiği kazançlarının çoğunu kaybetmiştir. Antlaşmanın sonuna Islahat Fermanı da eklenmiştir.
1877 – 1878 Osmanlı – Rus Savaşı ve Berlin Antlaşması
Berlin Antlaşması Sonuçları
• Romanya Karadağ ve Sırbistan’a tam bağımsızlık verilecek.Bulgaristan iç işlerinde bağımsız bir prenslik olacaktı.
• Kars ,Ardahan ve Batum Ruslara bırakılacak. Teselya Yunanistan’a verilecekti.
• Bosna – Hersek’in yönetimi geçici olarak Avusturya’ya bırakılacaktı.
Bu antlaşmadan sonra İngiltere ve Fransa Osmanlı toprak bütünlüğünü koruma politikasından vazgeçtiler. Bunun sonunda;
1878′de Kıbrıs’ı üs olarak alan İngiltere 1882′de Mısır’ı da işgal ederek Hindistan yolunu güvenceye aldı.
1830′da Cezayir’i işgal etmiş olan Fransa 1881′de Tunus’u da işgal etti.
Bundan sonra Osmanlı Devleti’nin dağılması hızlanarak devam etti.
Soru 3 : Devlet güvenliğinin tehlikede olduğunu gösterir.
Soru 4 :Coğrafi Keşiflerin etkisiyle ticaret yollarının yön değiştirmesi ve gümrük gelirlerinin büyük ölçüde azalması
17. yüzyılda Avusturya ve İran ile yapılan savaşların yüklü harcamalara yol açması
İhracatın azalması, ithalatın artması ve kapitülasyonların giderek Avrupalı devletlerin sömürü aracı haline gelmesi
Sömürgelerden Avrupa’ya yüklü miktarda altın ve gümüşün gelmesi, bu madenlerin bir miktarının Osmanlı ülkesine girmesi ve paranın değerini düşürerek enflasyonu artırması
Vergilerin yükseltilmesi üzerine köylerde yaşayan insanların vergilerini ödeyemeyerek tarımsal üretimi bırakmaları
Saray masraflarının artması
gibi nedenler etkili olmuştur. Köyden şehre göçler sonucu üretim azalmıştır fazladan asker alımı ile askeri masrafların artması gibi nedenlerde etkili olmuştur.
Soru 6 : Hürriyete dayalı bir kanunla idare edilmeleri ve Avrupa’da büyük yapıların görülmesi.
Soru 7 :İkisi de yapılan yeniliklerden memnun.Osmanlının ilerlemesini istiyorlar.İslamın güzel olduğunu belirtiyorlar.
Soru 8 : Islahat Fermanı, Kırım Harbinin son yıllarında hazırlanarak Paris Andlaşmasının imzalanmasından altı hafta önce, 28 Şubat 1856’da Bâb-ı Âlî’de bütün bakanlar, yüksek memurlar, şeyhülislâm, patrikler, hahambaşı ve cemaat ileri gelenleri önünde okunarak ilân edildi ve Paris Andlaşmasını hazırlayan devletlere bildirildi. Kitaplarda Islahat Fermanının “dış baskı” sonucu çıkarıldığının yazılması âdettir. Kırım Harbinde, İngiltere, Fransa ve Avusturya Osmanlı İmparatorluğunu Rusya’ya karşı desteklemişti. 1856 Paris Konferansı öncesinde, Osmanlı İmparatorluğunu Rusya’nın müdahalelerine karşı korumanın bedeli ve Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa Devletleri ailesine katılmasının şartı olarak Avrupa Devletleri birtakım şartlar ileri sürdüler. Bu şartlar Islahat Fermanının esasları olarak Ali Paşa ile İstanbul’daki İngiliz ve Fransız elçileri arasında kararlaştırıldı. Islahat Fermanı da Tanzimat Fermanı gibi Padişah Abdülmecid tarafından ısdar edilmiştir.

sayfa 44: 10. etkinlik a: vatan şairidir. bir yurt severdir.toplum için sanat anlayışını benimsemektedir.romantizmin etkisindedir.klasik biçimleri yeni temalarla işlemiştir .
b: hak,hukuk,vatan ve en önemlisi de hürrüyet .
soru 14: kendi hayatını ve verdiği mücadeleyi anlatmıştır.
syfa 45: soru 1:aşk,kadın,şarap,tabiat güzellikleri gibi konular işlenmiştir.
soru 2: klasik gazelde bireysel tmalar işlenirken z.paşanın gazelinde toplumsal sorunlar ele alınmıştır.
soru 3:hayır okunamaz.çünkü;burada toplumsal sorun işlenmiştir.bir eleştri vardır .







sayfa 39: değerlendirme:soru 1:Y,D,D,D
soru 2:ilk boşluk : bilgi vermek,açıklamak,öğretmek. 2.boşluk sade,açık,anlaşılır.3.boşluk atatürk ilke ve inkılapları.
soru 3:yazarın eserini farklı bakış açısıyla yazmasına ve farklı eserler çıkarmasına neden olur .
soru 4:A
soru 5:halkın eğitim seviyesini yükseltmeye çalıştılar ve edebiyatı bir araç olarak gördüler.

sayfa 42: soru 1 : (tanzimat döneminden önce diye başlıyor) övgü.
soru 2:tema söyleyiş tarzları farklıdır.övgüleri benzerdir.
soru 3:didaktiktir az da olsa lirik yanı wardır ama genel olarak didaktik olarak kabul ediyoruz cevabı.
4.ETKİNLİK: başlangıç birimi, bitiş birimi,birimler arası bağlantı
1 14
15 17 osmanlı tarihi
18 21 yazarın hürrüyet anlayışı
22 24 hürrüyet sevgisi
25 31 hürrüyetin önemi.
soru 5:bab-ı hükümet= padişah,ey yareli=devlet görevlileri,şiir-i jiyan=halk.
soru 6:bu kavramlar zaten edebiyatımıza tanzimatla gelmiştir.tanzimatın gelmesiyle eserlerimizde kullanılmaya başlanmıştır .

sayfa 50: değerlendirme : 1-D 2-E 3-DYYD 4-ilk boşluk aruz .2.boşluk beyit üçlük dörtlük bent. 3.boşluk hak hukuk hürriyet adalet vatan millet.
soru 5 : namık kemal-tahribi harabat , abdulhak hamit tarhan-sahra, recaizade mahmut ekrem-pejmürde.(( küçük şeyler sami paşazadenin eseridir.))





Read more