Emre İmzayı Attı


Emre imzayı attı

Emre Belözoğlu 2012.jpgMilli futbolcu Emre Belözoğlu, İspanya'nın Atletico Madrid takımıyla 2 yıllık sözleşme imzaladı.

Atletico Madrid Kulübü'nün anlaşmalı kliniği olan FREMAP'ta sağlık kontrolünden geçen Emre Belözoğlu, kulüp doktoru ile birlikte basına açıklama yaptı. İnter'de oynadığı dönemden dolayı İtalyanca bilen Emre, İspanyol basının yönelttiği bazı sorulara İspanyolca cevap vermeye çalıştı.

Klinikten çıkarken ellerini kaldırarak İspanyolca ''Muy bien (Çok iyi)'' diyen Emre, ''Her şeyin çok iyi gittiğini ifade etti. Bir İspanyol gazetecinin, ''Arda Madrid'te bir sezon geçirmesine rağmen İspanyolca öğrenemedi sen ise İspanyalca konuşmaya başladın'' şeklindeki yorumuna, Emre İspanyolca kelimeler kullanarak, ''İtalyancayı bildiğimden az da olsa İspanyolca kendimi ifade edebiliyorum'' diye karşılık verdi.

Öte yandan, Atletico Madrid Kulüp doktoru da Emre'nin sağlık durumun çok iyi olduğunu belirterek, ''Hiç bir sağlık problemi yok, hemen oynamaya hazır bir futbolcu. Kkilo, boy ve kas yapısı olarak her şey uygun. Kalbinde de hiç bir sıkıntısı yok'' açıklamasında bulundu.

Atletico Madrid Kulübü yöneticileriyle öğle yemeği yiyecek olan milli futbolcu, daha sonra Milli Takım kampına katılmak üzere Lizbon'a hareket edecek.


SABAH MADRID'E İNDİ, 'MUTLUYUM' DEDİ
Atletico Madrid ile iki yıllığa anlaşan milli futbolcu Emre Belözoğlu, doktor kontrolünden geçip resmi imzayı atmak için, bu sabah İspanya'nın başkenti Madrid'e gelmişti.

Portekiz'in başkenti Lizbon'da bulunan (A) Milli Futbol Takım kampını günü birliğine terk eden ve sabah erken saatlerde uçakla Madrid Barajas Havaalanı'na gelen Emre'yi, Atletico Madrid kulübünden iki temsilci karşıladı.

Havaalanında T4 terminalinden çıkan Emre, karşısında Türk ve İspanyol basınından oluşan yoğun bir gazeteci topluluğu buldu. Atletico Madrid kulübü basın sorumluları Emre'nin boynuna Aletico Madrid atkısı taktı. Milli futbolcu, daha sonra basına yaptığı kısa açıklamada, ''Atletico Madrid'e gelmekten çok mutluyum. Çok büyük bir takım ve başarısı için mücadele vereceğim ''dedi.

Arda için İspanyolca olarak ''Küçük kardeşim'' (Pequeno hermano) diyen Emre, ''Arda'nın burada olması benim için memnuniyet verici. Arda ile birlikte takımın başarısını artırmak için mücadele vereceğiz'' diye konuştu.

Emre daha sonra sağlık kontrolünden geçirilmek için kulüp sorumlularının eşliğinde FREMAP kliniğine götürüldü. Emre buradaki sağlık kontrolünün ardından iki yıllık sözleşme imzaladı.
Read more

Endokrin Sistemi, Salgı Bezleri, Hormonların Özellikleri


ENDOKRİN SİSTEMİ

ENDOKRİN SİSTEMİ
Çok hücrelilerde vücudun uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlayan sistemlere düzenleyici sistemler denir. Düzenleyici sistemler endokrin sistem ve sinir sisteminden oluşur.
A. SALGI BEZLERİ
Hayvanların ve insanların vücudunda kandan aldıkları ham maddelerle özel kimyasal salgılar üreten organlara salgı bezi denir. Salgı bezleri salgılarına ve salgılarını verdikleri yere göre üç çeşittir.
1. Açık Bez (Dış Salgı Bezi = Ekzokrin bez)
Salgısını görev yerine bir salgı kanalıyla ulaştıran bezlerdir. Gözyaşı, tükrük, süt ve ter bezleri bu gruba girer.
2. Kapalı Bez (İç Salgı Bezi = Endokrin bez)
Salgısını doğrudan kana veren bezlerdir. Hipotalamus, hipofiz, böbreküstü, paratroit ve tiroit bezleri gibi bezler bu gruba girer.

3. Karma Bez
Hem açık hem de kapalı bez olarak görev yapan bezlerdir. Pankreas, mide, ince bağırsak ve eşeysel bezler bu gruba girer.
İç salgı bezleri tarafından kana salgılanan, kan yolu ile hücrelere dağılarak belirli hedef organlara giden ve düzenleyici görevleri olan kimyasal maddelere hormon denir.
Hormonların Özellikleri :
  • Az miktarlarda üretilir ve etkisini gösterirler.
  • Hayvanlarda ve insanda kanla, bitkilerde ise soymuk borularıyla taşınırlar.
  • Kanalsız bezlerden salgılanırlar.
  • Sinir doku tarafından da salgılanırlar. Sinir uçlarından hormon salgılanmasına nörosekresyon denir.
  • Etkilerini yavaş yavaş ve uzun sürede gerçekleştirirler.
  • Hormona has reseptörünü (zardaki alıcısını) kaybeden hücreler hormon tarafından etkilenmez.
  • Az veya çok salgılandıkları zaman çeşitli metabolik bozukluklar meydana getirirler.
  • Genellikle protein veya steroid yapıda olan büyük moleküllerdir.
Görevleri :
  • Vücudun büyümesini kontrol ederler.
  • Üremeyi düzenlerler ve ikincil eşey özelliklerinin gelişmesine yardımcı olurlar.
  • Vücudun iç dengesinin kurulmasında (homeostasi) görev alırlar.
  • Sinir sistemiyle birlikte koordinasyon ve bütünleştirme görevini yaparlar.
B. İNSANDA ENDOKRİN SİSTEMİ
İnsan vücudundaki düzenleme ve denetim olaylarını sağlayan en önemli merkez beynin tabanında bulunan hipotalamustur. Hipatalamus bütün iç organlarla ve beynin diğer bölgeleriyle sinirsel bağlar kurmuş durumdadır.
İnsanın endokrin sistemini meydana getiren başlıca iç salgı bezleri hipofiz, tiroit, paratiroid, böbrek üstü, pankreas, epifiz, timus ve eşeysel bezlerdir.
1. Hipofiz Bezi
Ön lop epitel hücrelerden, arka lop ise sinir hücrelerinden meydana gelmiştir. Hipofiz küçük bir bez olmasına rağmen diğer endokrin bezlerin hakimi olarak bilinir.
Hipofiz Ön Lobunun Hormonları 
a. STH (Somatotropin = Büyüme Hormonu)
  • Uzun kemiklerin boyca uzamasını sağlar, kasların büyümesini kontrol eder.
  • Protein, sentezini artırır, yağ ve karbonhidrat metabolizmasını etkiler.
  • Büyüme çağında fazla salınması devliğe (gigantizm), az salınması cüceliğe (nanizm) neden olur.
  • 25 yaşından sonra çok salgılanacak olursa el, ayak, burun ve yüzde uzama görülür.
  • Hormon
b. Gonadotropinler (Üreme Hormonları) :
  • FSH (Folikül Uyarıcı Hormon) : Dişilerde ovaryumdaki folikülleri uyararak yumurta olgunlaşmasını etkiler. Erkeklerde spermlerin üretilmesini (spermatogenez) ve testosteron salgılanmasını kontrol eder.
  • LH (Lüteinleştirici Hormon) : Dişilerde ovulasyonu (yumurtanın ovaryumdan yumurta kanalına atılması) ve sarı cisim denilen hormon salgılayan yapının oluşmasını sağlar. Erkeklerde Leydig hücrelerinin testosteron hormonu salgılamasını uyarır.
  • LTH (Luteotropik hormon = Prolaktin) : Gebelik sırasında ve doğumdan sonra süt bezlerinin gelişmesini, sütün memeden akmasını ve annelik duygusunun oluşmasını sağlar. LTH ayrıca yumurtalıktaki sarı cismin sağlam kalmasını da sağlar.
c. TSH (Tiroit Uyarıcı Hormon = Tirotropin) : Tiroid bezini uyararak Tiroksin hormonunun salınmasını sağlar.
d. ACTH (Adrenokortikotropik Hormon) : Böbrek üstü bezlerini uyararak Aldosteron ve Kortizol hormonlarının salgısını kontrol eder.
e. MSH (Melanosit Uyarıcı Hormon) : Melanin pigmentinin oluşumunu kontrol eder. Bu pigment derinin bronzlaşmasında etkilidir.
Hipofiz Arka Lobunun Hormonları
a. Vazopressin (Antidiüretik Hormon = ADH) : Kan damarları duvarlarındaki düz kasları etkileyerek bu kasların kasılmasını ve dolayısıyla kan basıncının yükselmesini sağlar. Böbrek hücrelerini etkileyerek idrar tüplerinden suyun geri emilmesini sağlar. Yetersiz salınması halinde bol idrar atılır. Kişi sürekli su içmek ister. Bu belirtiler şeker hastalığında da olduğu için bu duruma “şekersiz şeker hastalığı” denilmiştir.
b. Oksitosin : Düz kasların kasılmasını uyararak özellikle doğumda rahim kasılmalarını artırır, doğumu kolaylaştırır. Ayrıca sütün dışarı verilmesine yardımcı olur.
2. Tiroid Bezi
Tiroid bezi insanda gırtlak bölgesinde bulunan iki loptan meydana gelmiş bir bezdir. Tiroid bezinden tiroksin hormonunun salgılanmasını TSH kontrol eder. Tiroit bezinin iki hormonu vardır.
a. Tiroksin : İyot içeren amino asit türevi bir hormondur. Çok hücreli canlılarda hücrelerdeki oksidasyon (O2′li solunum) hızını düzenler. Kandaki tiroksin miktarı artarsa hücrelerin O2 kullanımı artar. (Bazal metabolizma yükselir.)
b. Kalsitonin (Tirokalsitonin) : Kandaki Ca++ miktarını düşürücü etkiye sahiptir. D vitamini ile beraber çalışarak kandan kemiklere kalsiyum geçişini sağlar. Bu hormon paratiroit bezinin hormonlarıyla birlikte (zıt) çalışır.
Tiroid Bezinin Aksaklıkları :
Kanda tiroksin az ise;
  • Bazal metabolizma düşer.
  • Aşırı şişmanlık görülür.
  • Vücut ısısı düşer.
  • Hücreler arası maddede Na ve H2O nun artmasına kandaki kolesterolün yükselmesine neden olur.
  • Uyuşukluk hali görülür.
  • Büyüme çağındaki azlık ise; cüceliğe ve ahmaklığa (beynin gelişmemesine) neden olur.
Kanda tiroksin fazla ise;
  • Bazal metabolizma artar.
  • O2 li solunum hızlandığından kilo kaybı olur.
  • Vücut ısısı artar.
  • Sıkıntı ve depresyon hali, göz bebeklerinde büyüme ve kalp çarpıntısı görülür.
3. Paratiroid Bezi
Bu bezler tiroid bezinin arka yüzeylerine gömülmüş olarak bulunan dört küçük bezdir. Parathormon salgılarlar.
Bu hormon kemiklerden ve bağırsak epitelinden kana Ca++ geçişini hızlandırır. Vücutta Ca++ ve P
Parathormonun Görevleri metabolizmasını düzenler. Eksikliğinde, kanda Ca++ azalacağı için kaslarda ağrılı kasılmalar ve titreme (tetani hastalığı) görülür.
  • Kanda Ca++ ve fosfat dengesini düzenleyerek kalsiyumun belli bir düzeyde kalmasını sağlar.
  • İnce bağırsaklarda sindirimi tamamlanan besinlerdeki kalsiyum iyonlarının kana absorbsiyonunu (emilim) sağlar.
  • Böbrek tüplerinden kalsiyum iyonlarının kana geri emilmesini sağlar.
  • Gerektiğinde kemiklerden kana kalsiyum geçişini sağlar.
4. Böbrek Üstü Bezleri
Böbreklerin üst kısmında bulunan iki küçük bezdir. Zengin kan damarları taşıyan bu bezler yapı ve fonksiyon bakımından iki kısma ayrılırlar.
a. Kabuk kısmı (= Adrenal Korteks) : Bu kısımdan salınan hormonların en önemlileri kortizol ve aldosterondur. Bu salgıyı hipofizden gelen ACTH uyarır.
Kortizol; Protein ve şeker metabolizmasını düzenler. Yağ metabolizmasında az da olsa etkilidir. Kas hücrelerinde amino asitleri, yağ dokularından yağ asitlerini serbest hale getirir. Böylelikle açlık ve diğer stresli durumlarda gereken enerji glikoz yerine öncelikle yağ asitlerinden elde edilir. Bu sayede kandaki glikoz seviyesi korunmuş olur. Ayrıca protein ve yağlardan glikoz sentezlenmesini de uyarır.
Aldosteron; böbreklerden Na+ ve Cl– iyonlarının geri emilmesini hızlandırarak K+ iyonlarının ise atılmasını sağlayarak tuz ve su dengesini düzenler. Yetersizliğinde, kanda fazla K+ birikir ve deri tunç rengini alır (Addison hastalığı).
b. Öz Bölgesi (Adrenal medulla) : Buradan salgılanan epinefrin (adrenalin), sempatik sinirleri çalıştırarak;
  • Kalp atışlarını hızlandırır,
  • Kan basıncını yükseltir.
  • Saç ve vücut kıllarını dikleştirir.
  • Göz bebeklerini büyütür.
  • Karaciğer ve kaslarda glikojenin glikoza dönüşümünü (yıkımını) uyarır.
Bunların sonucunda;
  • Beyne daha fazla kan gider.
  • Kanın pıhtılaşma süresi kısalır.
  • Vücutta yorgunluğa karşı dayanıklılık artar.
  • Hipofizin ACTH salgılaması uyarılır.
  • Kan şekeri artar.
Soğuk, ağrı ve bazı ilaçlar epinefrin salgısını fazlalaştırır.

Nörepinefrin (Nöradrenalin) ise; kan damarlarını daraltarak kan basıncını yükseltir.
5. Pankreas
Açık bez olarak birçok enzim, kapalı bez olarak iki çeşit hormon salgılar.
a. Dış Salgı (Enzimler) : Pankreasın dış salgısını oluşturan pankreas özsuyu oniki parmak bağırsağına bütün besinlerin sindirimini sağlayan enzimleri taşır.
b. İç Salgı (Hormonlar) : Pankreasın iç salgısını oluşturan hormonlar kana salınır. Langerhans adacıklarında iki tip hücre bulunur. Alfa (a) hücreleri glukagon hormonu, beta (b) hücreleri de insülin hormonu salgılarlar.
İnsülin; Kanda şeker (glikoz) seviyesi yükselirse, pankreastan salgılanan insülin kan yoluyla karaciğere geçer. Karaciğerde glikozun, glikojen ve yağlara dönüşümünü hızlandırır. Böylece kandaki glikoz miktarı normal seviyesine düşer ve glikozun fazlası karaciğer veya kaslarda depolanmış olur. İnsülinin karbonhidrat metabolizmasına ait etkisi üç madde halinde özetlenebilir:
I. Glikoz metabolizmasının hızını artırır.
II. Kan şekerinin miktarını azaltır.
III. Dokularda glikojen depolanmasını sağlar.

Şekil : Kan Şekerinin Hormonlarla Ayarlanması
İnsülin hormonunun az salgılanması halinde kanda glikoz normal değerinden yükselir ve şeker hastalığı ortaya çıkar.
Glukagon : Karaciğerden kana glikoz geçişini hızlandırarak kan şekerini yükseltir.
Kanda glikoz seviyesi düşerse, böbrek üstü bezlerinden salınan adrenalin karaciğerdeki glikojenin glikoza dönüşümünü sağlar. Pankreas ise glukagon salgısını artırır, glukagon da glikozun, karaciğer ve kaslardan kana geçmesini sağlar. Böylelikle kan şekeri belirli seviyede tutulmuş olur.

Şekil : Kan Şekerinin Ayarlanması
6. Timus Bezi
Göğüs boşluğunda kalbin üst kısmında bulunur. Çocukluk evresinde büyüktür, fakat gençlik çağının başlamasından sonra küçülür.
Çocukluk çağında çalışan bu bez ergenlik döneminden itibaren körelir. Bu nedenle büyümede ve eşeysel olgunluğa erişmede etkili olduğu düşünülmektedir.
Read more

Gözlem Nedir ? Gözlem Çeşitleri Nelerdir ? Gözlem Nasıl Yapılır


1. Gözlem nedir?
Herhangi bir olayı, o olay sırasında herhangi varlığı, o varlık üzerinde belli bir amaç ile planlı olarak inceleme yapmaya gözlem yapmak diyoruz.
Gözlem, bilimsel amaçlara uygun planlı ve dikkatli bir algıdır. Bakmak ve seyretmekle gözlem birbirinden çok farklıdır. Gözlemin yararlarını şöyle sıralayabiliriz:
a. Kişide araştırma, inceleme alışkanlığı kazandırır.
b. Kişileri daha dikkatli yapar.
c. Gözlem yoluyla elde edilen bilgiler daha kalıcıdır.
d. Gözlemde kişi daha bilinçli çalışır.
e. Gözlem, öğrencinin planlı çalışmasını sağlar.
f. Gözlem, öğrencinin etkin olmasını gerektirir.
Kelime anlamıyla  gözlem; Bir nesnenin, olayın ya da bir gerçeğin, niteliklerini bilmek amacıyla,dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, °müşahede. İnceleme sonucu elde edilen değer, °müşahede. Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların nedenlerini bilmek için uygulanan bilimsel yöntem. Bir yazı ya da yapıtı yazmaya başlamadan önce konusuyla ilgili gerekli bilgi, deney, inceleme ve araştırma yapma işi. Bir gökcismini ya da olayını çıplak gözle ya da bir araç yardımıyla izleyerek, görülen değerleri saptama işlemidir
Gözlem, insanın bütün dikkatini bir araya toplayarak bütün ayrıntıları inceden inceye gözetlemesini gerektirir. Beceri, sabır ve alışkanlık isteyen bir iştir. Gözlem yapan kimse, birçok gözlemden sonra ne gibi düzenlilikler çıktı? Bunlar nelerdir diye kendi kendine sorar. Eğer bazen düzenliliklere rastlarsa bunları yeni gözlemlerinde de kontrol eder. Düzenliliklerin araştırılması, gözlem ve anlatımın kaçınılmaz bir devamıdır. Gözlem sırasında toplanan bilgilerin kolaylıkla gözden geçirilmesi için kendi içinde sınıflandırılır. Fen bilgisi derslerinde sınıflandırma önemli bir rol oynar. Gözlemler sırasında soyutlamaya gidilir.
Gözlem yoluyla pek çok şey öğrenebilirsiniz. Genellikle herkes kendini iyi bir gözlemci görür.
2) Gözlem çeşitleri:
a) Uzun süreli gözlem: Geceleyin aynı saatte ay’ın gökyüzünde bulunduğu yeri gözleme, bir tohumun çimlenip, büyüyüp çiçek açıncaya kadar geçen bütün aşamalarını gözlemek uzun süreli gözleme örnektir.
b) Kısa süreli gözlem: Bir müzenin, hayvanat bahçesinin, fabrikanın, inşaatın gezilip gözlenmesi kısa süreli gözleme örnektir.
c) Ani gözlem: Bir rastlantı sonucu yapılan gözlemdir. Bir yangının başlayıp söndürülmesi, bir trafik kazası ani gözleme örnektir.
d) Araçlı gözlem: Bir yardımcı araç kullanılarak yapılan gözlemdir. Büyüteçle kumaş ve çeşitli eşyanın gözlenmesi, mikroskop altında eşyanın, soğan zarının, amiplerin gözlenmesi, dürbün ile gökyüzünün gözlenmesi araçlı gözleme örnektir.
3) Gözlemin zamanı
a) Konunun işlenmesinden önce yapılan gözlemler: Bu konu ile ilgili bir film olabilir. Konu işlenmeden önce film gösterilir ve gözlenir. Eskimoların yaşamı ile ilgili bir filmin gözlenmesi gibi. Böylece konu hakkında dikkat çekilmiş olur.
b) Konu işlenirken yapılan gözlem: Okullarımızda en çok başvurulan gözlem çeşididir. Sınıfa bir içeceğin getirilip gözlenmesi, bir tavşanın, kedinin gözlenmesi gibi.
c) Konunun işlenmesinden sonra yapılan gözlem: Canlı varlıklar konusu işlendikten sonra hayvanat bahçesinde yapılan gözlem gibi. Aynı şekilde beslenme konusu işlendikten sonra fırında, konserve fabrikasında yapılan gözlem gibi.
4) Gözlemin yeri
Gözlem yapılacak yer, genellikle varlıkların ve olayların doğal durumda bulunduğu yerlerdir. Yapı malzemelerinin gözlenmesi en iyi şekilde bir inşaatın yapıldığı yerde olabilir.
5) Gözlemde yardımcı araçlar:
a) Duyu organlarımızın gücünü artıran araçlar: Görme duyumuzun gücünü artırmak için büyüteç, mikroskop, işitme duyumuzun gücünü artırmak için doktorların kullandığı dinleme aleti gibi araçlar kullanırız.
b) Duyu organlarımızın yanılmasını önlemek: Uzunluk ölçmede metre, mikrometre, kompas, ağırlık ölçmede: Terazi, sıcaklık ölçmede termometre gibi araçlar kullanırız.
c) Bizim yerimize gözlem yapan araçlar: Meteoroloji gözlemleri için kullanılan; barometre, termometre, higrometre gibi araçlar, depremlerin şiddetini, yerini saptamak için sismograf gibi araçlar kullanılır. Bunlar bizim yerimize gözlem yaparlar. Sonuçlarını bize bildirirler.
6) Gözlem nasıl yapılır?
a. Gözleme başlamadan önce bir gözlem planı yapılır.
b) Gözlem yapılırken öğrencilerin duyu organları iyice çalışmalıdır. Miyop olan bir öğrenci olayları iyi göremeyebilir. Ağır işiten bir çocuk açıklamaları izleyemez.
c) Öğrenciler psikolojik olarak gözleme hazır olmalıdır.
d) Gözlemden bütün öğrencilerin aynı derecede yararlanmaları sağlanmalıdır
Read more

Evde Cilt Bakımı ve Maskeler


Isirgan otu saclari canlandirir , uzatir . Kepeksiz ,yumusacik ve parlak saclar icin neden bu kürü evde hazirlamiyoruz
***Basit bir kür : Hazir isirgan otu poset caylarindan bir paket alin..paketten 5 poset cayi ,1 litre suda kaynatin…sonra posetleri cikartip sogumaya birakin…Banyoda son durulama suyundan sonra sacinizi bununla yikayin…”"Ben genellikle bunu evde haftada bir yapmaya calisiyorum…Ancak elbette isirgani taze toplama sansiniz varsa , tazesini kullanmanizi tavsiye ederim…Gercekten ise yariyo…”"
***Baska bir kür : Bir avuc dolusu isirgan kökü temizlenerek agzi genis bir kavanoza konulur.Üzerine üzüm sirkesi dökülür ve sikica kapatilarak 4 hafta boyunca günesli ve sicak bir yerde dinlenmeye birakilir . Daha sonra isigi gecirmeyen koyu renkte bir kavanoza süzülerek saklanir…—Her yikamadan sonra islak saca ve sac diplerine cok az miktarda yedirilerek sürülür..
***Isırganotu Tentürü: Ilkbaharda veya sonbaharda sökülen kökler bol suda iyice yıkanır, elden geldigince ince kıyılır ve bir sisenin bogazına kadar doldurulur. Köklerin üstüne çıkacak kadar 35-40 derece etil alkol eklenir, hergün çalkalanarak güneste 14 gün boyunca bekletilir ve süre sonunda bir tülbentten geçirilerek süzülür. Koyu renkli siselerde, serin bir yerde yıllarca saklanabilir…—Ayni sekilde her yikamadan sonra islak saca ve sac diplerine cok az miktarda yedirilerek sürülür …
“”"Cogumuz sampuan sonrasi sac kremi kullaniyoruz . sac kremini belirli bir süre bekletmemiz gerekiyo sacimizda..iste bu bekleme esnasinda sizlere önerim sacinizi uzun uzun taramaniz ve bol suyla durulamaniz…”"”
***Kuru ve nemsiz bir cilt için nemlendirici maske
Malzemeler: Yumurta sarısı + süt Hazırlanışı: Bir kapta yumurta sarısı ve bir kaşık sütü karıştırın. Bu karışımı yüzünüze yayın, üzerini ince bir bezle örterek on beş dakika bekleyin. Ardından kağıt mendille silerek temizleyin. Daha sonra, sırasıyla, ılık ve soğuk suyla yüzünüzü yıkayın. Bu maskeyi haftada bir kere uygulayın.
***Yağlı ciltlere özel maske
Malzemeler: Bal + süt + limon suyuHazırlanışı: Bir fincan içinde bir kaşık balı, bir kaşık limon suyunu ve kıvamın koyuluğunu bozmayacak miktarda sütü karıştırın. Karışımı yüzünüze ve boynunuza yayın ve hafifçe kuruyana kadar bekleyin. Maskeyi nemli bir sünger yardımıyla silerek temizleyin. Bu maskeyi 10-15 günde bir yapabilirsiniz.
Kırışıklıklarla vedalaşın
Malzemeler: Kaymak + ElmaHazırlanışı: Bu maskeyi hazırlamak için soyulmuş bir elma ve üç kaşık kaymağı mikserle bir kaç dakika karıştırmanız yeterli. Karışımı cildinize yaydıktan sonra temiz bir bezle yüzünüzü kapatın. Yaklaşık on dakika bekledikten sonra maskeyi silin ve yüzünüzü ılık suyla temizleyin. Bu maskeyi haftada bir kere uygulayın.
Saçlara dolgunluk ve parlaklık verin
Malzemeler: 2 yemek kaşığı bal + bir limonHazırlanışı: 2 yemek kaşığı balı bir limondan elde ettiğiniz suyla karıştırarak saç maskenizi hazırlayabilirsiniz Maskeyi kuru saçınıza sürüp 10 dakika beklettikten sonra saçınızı iyice durulayın. Maskenin ardından saçlarınız dolgun ve parlak bir görünüm kazanacak. Bu maskeyi haftada bir ya da iki kere uygulayabilirsiniz.
Kuru cildinizi nemlendirin
Malzemeler: Süt + tuz + bal Hazırlanışı: Boş bir plastik su şişesinin içinde bir litre süt, bir fincan tuz ve yarim fincan balı çalkalayarak karıştırın. Ve bu köpükle vücudunuzu ovun, sonra durulayın. Bu karışımı haftada bir kere uygulayın.
Gözenekleri derinden temizleyen maske
Malzemeler: 1 tatlı kaşığı balmumu , 1 yemek kaşığı lanolin, 50 ml. gülsuyu , 1 yemek kaşığı kil…..
İsteğe bağlı ek: ayva veya badem ezmesi
Hazirlanisi:1.Kısık ateşte balmumu ve lanolini bir arada eritirken kaşıkla sürekli karıştırın.2.Karışımı ateşin üzerinden alıp gülsuyu katarak soğuyana dek kaşıkla karıştırmayı sürdürün. 3.Kili (ve isteğe bağlı ekleri) de katın. Yumuşak bir macun elde edinceye kadar kaşıkla karıştırmaya sürdürün.
Temizleyici maske:
2 yemek kaşığı kili, ılık yeşil çayla karıştırın. Cildinize ince bir tabaka sürün, 30 dakika etki etmesini bekleyin ve yeşil çay toniği ile temizleyin.
Sivilceli ve ya sivilce olusumuna yatkin ciltler icin :
………….Sivilcenizi acilen yok etmek icin 1 kasik kadar süt icerisine muskat cevizi rendeleyin.Bu karisimi sivilcenize sürün ve mucizevi bir sekilde iz birakmadan yok olduguna sahit olun.
………….Sivilcelerinizin devamli tedavisi icinse ; 3 kasik bala 1 kasik tarcin karistirin ve yatmadan önce sivilcelerinize sürün .Sabah yikayin.Bunu iki hafta boyunca yaptiginizda sivilce denen problemi hatirlamiyacaksiniz.
………….Sivilceler icin diger maskeler:
………….**1 kasik limon suyuna 1 kasik tarcin karistirin ve sivilcelere sürün.Kuruduktan sonra yikayin.
………….**Portakal kabugunu rendeleyin ve havanda ezerek krem haline getirip sivilcelere sürün.15 dakika bekletip yikayin.
………….**Bir dis sarimsagi ikiye kesin ve ic kismini tam sivilcenizin üzerine sürün. 
Eşit miktarlarda limon suyu ve gül suyunu karıştırın ve problemli bölgeye sürün. Yarım saat sonra ılık su ile yıkayın. Bunun sıklıkla yapılmasının sonuçları da mükemmeldir..
Olgun domatesi püre haline getirip sivilceli alana sürün ve l saat sonra yıkayın. Böylece gözenekleriniz küçülecek ve sivilce oluşumunu önlemiş olacaksınız..
l kaşık sirkeye, bulamaç yapabilecek miktarda tuz ekleyin ve sivilcenizin üzerine sürün. Yarım saat sonra ılık su ile yıkayın.
Bir salatalık alın ve rendeleyerek püre haline getirin. Suyunu sıktıktan sonra cildinize uygulayın, bu şekilde gözenekleriniz ufalacak ve cildiniz ışıltılı bir görünüm alacaktır……….
Siyah noktalar icin :
Limon suyu ve yogurt karisimi siyah noktalarin bas düsmanidir…2 yemek kasigi yogurt ve 1 yemek kasigi limon suyunu iyice karistirdiktan sonra , gözlerinize gelmeyecek sekilde tüm cildinize sürün..yaklasik 20 dakika sonra kuruyunca , ilik suyla yikayarak cikarin.
Bu maskeyi haftada bir kez kullanmak yeterli olucaktir…Limon suyu ; ciltteki siyah noktalarin kaybolmasina yardimci oldugu gibi , cildi dezenfekte eder ve sivilceleri kurutur..Yogurt ise ; cildi nemlendirir,besler ve yag miktarini dengeler…
Bütün maskeler yüzde kuruma işlemine dayanır ve “yıkanan” ve soyulan” olmak üzere ikiye ayrılır. Suyla çıkarılanlar yüzü daha iyi temizlerler. Çoğunda kil, kum türü bir madde olan silikon bulunur. Bunlar yağı, kiri emerler. Bazı maskelerde de sakızlar, proteinler vardır. Bunlar bir yapışkan etkisiyle çıkarıldıkları zaman, cilt üstündeki kiri ve bazı ölü hücreleri de beraberlerinde götürürler. Bu tip maskeler yıkananlar kadar iyi temizleyici değillerse de aynı derecede iyi canlandırıcıdırlar.
Ne tipte maskeyi, ne kadar sıklıkla uygulayacağınız ise tamamen cildinizin cinsine bağlıdır. Eğer cildiniz yağlıysa, maskeyi haftada iki kez uygulayabilirsiniz. Cildiniz normal ise haftada bir kez, kuru ise yine haftada bir kez uygulayabilirsiniz; fakat kuru ciltler için mutlaka nemlendirici özelliği olan bir maske uygulamalısınız. Bu arada sakın vücudunuzu da ihmal etmeyin – nemlendirici özelliği olan-maskeleri vücudunuza da çekinmeden uygulayabilirsiniz.
İşte size, mutfağınızda bulunan ya da çarşıda bulabileceğiniz malzemeleri kullanarak yapabileceğiniz birkaç maske önerisi:
Avokado maskesi
Kış mevsiminin sert etkisini yüzünüzden silebilmek için ideal çözüm. Püre haline getirilmiş avokadoya bir iki damla zeytinyağı ve limon suyu ekleyin. Yüzünüze sürüp on dakika bekleyin. Avokado maskesi yüzünüzdeki pürüzlü tabakayı yok etmekle kalmayıp ayrıca sağlıklı bir cildin ihtiyacı olan vitaminleri de sağlayacak ve cildi besleyecektir.
Yulaf ezmesi maskesi
Cildin derinlemesine temizlenmesini ve siyah noktalardan kurtulmanızı sağlamak için birebirdir. Bu maske ayrıca ciltteki gözeneklerin içerisine dolan pislikleri temizleyip, fazla yağlanmayı da önler. Bu etkileri sağlamak için pişmiş yulaf ezmesini yüzünüze sürün, 15 dakika kadar kurumasını bekleyin. Daha sonra yüzünüzü ılık suyla temizleyin. Bu maskeyi vücudunuza da uygulayabilirsiniz. Cildinizdeki değişikliği hemen fark edeceksiniz.
Gül maskesi
İtici bir görünüme sahip, pul pul dökülen kuru bir cilde sahipseniz bu görünümden kurtulmanızı sağlar. Kurutulmuş gül yapraklarını ufalayarak süt, mısır nişastası ve bir parça bal ile karıştırın. 15 dakika beklettikten sonra, bu karışımla yüzünüze yavaş yavaş masaj yapın. Bu masaj sayesinde cildiniz yeteri kadar neme sahip olacaktır.
Nane maskesi
Yorgun yüzünüzü canlandırmak için idealdir. Püre haline getirilmiş yarım muz ile, 1/4 (büyük boy) fincan elma suyunu karıştırın ve üç damla nane yağı ilave edin. Sonra bu karışımı yüze sürülebilecek hale getirmek için, içerisine mısır nişastası ekleyin. Hazırladığınız karışımı yüzünüzde en az on dakika bekletin ki, ölü cildiniz tekrar canlansın. Böylece uykusuz gecelerin hakkından kolaylıkla gelebilirsiniz.
Yoğurt Maskesi
Ciltteki çok ince çizgileri onarıcı güce sahip asitler içerir. Yoğurda iki kaşık bira mayası ekleyip, yüzünüzde on dakika bekletin. Sonuç: Pürüzsüz bir cilt.
Ceviz Maskesi
Ölü hücrelerle kaplı bir cilde yeniden hayat verir, çünkü ceviz ölü hücreleri yok eder. Cevizleri iyice öğütün, içine bir kaşık bal, bir kaşık portakal suyu ve dört kaşık da süt ekleyin. Bu karışımı on dakika yüzünüzde bekletin ve masaj yapın. Bu masaj pul pul görünümden kurtulmanızı sağlayacak. Bu işlemin ardından yüzünüzü ılık suyla durulamayı da unutmayın…
YUMURTA MASKESİ : İki avuç buğday,iki bardak suda ezilir.İki yumurta sarısı ve bir çorba kaşığı badem yağı konulur.Yüze sürülür ve kurumaya başlayınca yıkanır ve gülsuyu sürülür.ETKİSİ : Kızıl lekelerin ve sivilcilerin giderilmesini sağlar.Sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa uygulanır.Bu maske şampuan olarak kullanılabilir,saçların parlamasını sağlar
BEZELYE MASKESİ : İki su bardağı taze bezelye,ezildikten sonra üzüm pekmezi ile karıştırılır.Yumurta akı ve yarım fincan ayçiçek yağı ilave edilir.Bir miktar un konularak maske kıvamına gelinceye kadar karıştırılır.ETKİSİ : Ten dokusu üzerinde parlaklık sağlar,gece yatmadan uygulanmalıdır.Sabah cilt temizlenir.
ÇİLEK MASKESİ : Bir avuç taze çilek ezilip,yulaf unu ile karıştırılır.Bir adet yumurta sarısı ile iki çorba kaşığı yoğurt çırpılır,krem kıvamına getirilir.ETKİSİ : Kuru ciltler için besleyici olan bu maske 20 dakika ciltte kaldıktan sonra ılık su ile yıkanır.Çilek maskesi özellikle gözaltlarındaki kırışıklıkların azalmasında önemli rol oynar.
PATLICAN MASKESİ : Dilimlenmiş yarım patlıcan iki bardak suda kaynatılır.Hazırlanan karışıma bir diş sarımsak eklenerek lapa haline getirilir.Buna kaymak katılarak krem haline getirilir.Bu karışım iki ay boyunca hergün tekrarlanmalıdır.ETKİSİ : Tendeki mikropları arındırmada ve yüze canlı bir görünüm kazandırmada etkindir.
KAYISI MASKESİ : Üç tutam defne yaprağı,bir tutam tarçın kayısı suyunda pişirilir.Bir adet yumurta ve yarım fincan süt karıştırılarak krem haline getirilir.ETKİSİ : Yüzdeki sivilceleri giderir ve tene tazelik kazandırır.Saça uygulandığında dökülmeyi durdurur ve saçın geç ağarmasını sağlar.
***Salatalık maskesi : “”"yağlı cilt için”"” : Soyulmuş salatalıktan kesilen 5 kalın dilim mikserde püre haline getirilir , 2 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 2 tatlı kaşığı susam yağı , 1 yumurta sarısı iyice çırpılır ve hepsi mikserde iyice karıştırılır. Yüze , boyuna ve dekolteye uygulanarak , 45 dakika etkilemeye bırakılır.
**Salatalik maskesi : İki tutam çuha çiçeği kurutularak , dövülüp toz haline getirilir . Kabukları soyulmuş yarım salatalık , bir fincan pirinç unu , çuha çiçeği tozu ile birlikte on dakika ateşte pişirilir . Elde edilen karışım bulamaç haline getirilir . Hazırlanan bulamaça yarım fincan elma suyu , bir çorba kaşığı saf zeytinyağı ilave edilerek krem haline getirilir . ETKİSİ : Yüz ve boyuna uygulanan bu maske cildin canlı ve sağlıklı gözükmesini sağlar . Yüzde yarım saat beklettikten sonra ılık su ile yıkanır ve gül suyu sürülür.
***Yorgun gözlere salatalık : Göz altındaki halkalar için salatalığı yuvarlak kesip gözlerinizin üzerine koyun ve birkaç dakika bekletin . Bu konuda patates de işinize yarayabilir . Patatesleri ince dilim kesip 10 dakika kadar gözlerinizin üzerine koyup bekletin .
Limon, güzelliğine düşkün olan kadınların özellikle tüketmesi gereken sebzeler arasında yer almalı. Cildiniz için canlandırıcı bir etki yapan limonu ayrıca peeling, temizleme losyonu ve yüz maskesi yapımında da kullanabilirsiniz.
Limon , * Sivilceleri giderir, cildi parlatır. Çilleri giderir. Nasırların sökülmesini sağlar.
* Limon suyu, katır boncuğu ve nişadır karıştırılır. Merhem yapılarak vücuttaki lekelere ve sedef hastalıklarına sürülür.
***Yağlı ciltler için ideal bir temizleyicidir. Çünkü limonun cildi sıkılaştırıcı bir etkisi vardır. Tarifini verdiğimiz yüz losyonu, YÜZDEKi SiYAH NOKTA VE SiViLCELERE karşı en ideal losyondur. ::
Bunun için yarım çay bardağı limon suyunu, bir yemek kaşığı bal ve bir bardak suyla karıştırın. Bu karışımı bir cam şişeye koyun. Hazırladığınız bu losyonu sabahları ve akşamları, bir pamuğa damlatarak yüzünüze sürün.
Böylece hem temiz hem de canlı bir cilde sahip olacaksınız. Ancak yüzünüze bu karışı sürdükten sonra en az 2 saat güneşe çıkmamaya dikkat edin. Aksi halde yüzünüzde lekeler oluşur.
CİLT İÇİN LİMON PEELİNGİ :
Limonun içerdiği asitler cilde aynı zamanda peeling görevi yapabilir. Dirsek, diz ve tabanlarda oluşan sert derileri size şimdi verecek olduğumuz limon reçetesi ile yumuşatarak, pürüzsüz görünmesini sağlayabilirsiniz. Bir çorba kaşığı limon suyu ile iki çorba kaşığı balı kısık ateşte hafifçe ısıtın. Ocaktan alındıktan sonra bir süre soğumasını bekleyin. Hazırlanan karışım soğuduktan sonra kuruyan ve çatlayan cildin üstüne sürün. 20 dakika beklettikten sonra peeling yaptığınız bölgeyi su ile temizleyin. Son olarak temizlediğiniz bu bölgeyi limon kabuklarıyla ovalıyın. Bu işlem sonunda derinizin taze görünüşü sizi bile şaşırtacaktır.
LİMONLA DEĞİŞİK YÜZ MASKELERİ :
**Az yağlı yoğurda 5 damla limon suyu katın. Yüzünüzü temizledikten sonra bu maskeyi sürün ve 15 dakika bekleyip yıkayın. **Avokado”nun yarısını püre haline getirin, içine bir çay kaşığı limon suyu katın ve bir yumurta akını iyice çırptıktan sonra ekleyin. Cildiniz kuru ise birkaç damla badem yağı da koyun. Karışımı yüzünüze ve boynunuza uygulayın. 20 dakika beklettikten sonra su ile temizleyin. **100 gr. yulaf ezmesi, 1 limon suyu ve bir yumurta akını karıştırdıktan sonra ortaya çıkan karışımı, maske halinde yüzünüze yayın. 10 dakika bekleyin. Bu maske cildinizi gerginleştirecektir.
YUMUSAK BiR TEN iCiN LiMON KÜRÜ:Limonlu banyo, teni ince ve yumuşak yaptığı gibi, kan dolaşımın canlandırıp sinirleri sakinleştirir. Su dolu bir banyoya aşağı yukarı 6 limon yeter. Limonların suyunu sıkarak ya da dilim dilim kesip birkaç saat soğuk su içinde bekletin. Sonra bu limonlu suyu banyo suyunuza dökün ve içine girin. Yirmi dakika dinlenip yıkanın.

Read more

Eşek Sütünde De Şifa Çıktı

Muğla’nın Bodrum ilçesinde bir girişimci, eşeklerin sütünü sağarak hastalara şifa niyetine veriyor.
Yıllardır hor görülen ve yük hayvanı olarak kullanılan eşeklerin sütünün aslında binbir derde deva olduğu ortaya çıktı.

Bodrum'da eşek çiftliği kuran Musa Karaçam, eşek sütünün astım, bronşit, siroz, kemik erimesi, sedef hastalarına şifa olduğunu söyledi.

Çiftliğe gelen ve günde bir bardak eşek sütü içen çok sayıda vatandaşın sağlığına kavuştuğu belirtildi. Eşek sütünün özellikle çocuk hastalıklarına da iyi geldiği biliniyor. Sütün özelliğinin sağıldıktan hemen sonra çiğ olarak içilmesi olduğu belirtildi. İçerisindeki yüksek kalitedeki Omega 3 yağları ve kalsiyum kalbi birçok hastalıktan koruyor. Eşek sütü, tıpta anne sütüne en yakın süt olarak biliniyor.

Oğlunun astım hastası olduğunu ifade eden Hatice Güler, eşek sütü sayesinde bu hastalıktan kurtulduğunu söyledi. Güler, oğlunun sorunlarının tamamen bittiğini belirterek şöyle konuştu: "oğlunun astım alerjisi var bronşiti var 9 Eylül üniversitesine götürdük ve orada eşek sütünün yararlı olduğunu öğrendik. Bizim şu an son iki aydır hastanede olmamız lazım ama hiçbir şekilde rahatsızlığı yok şu an en ufak bir rüzgarda öksürmeye başlıyordu ama şu an hastalıktan eser yok. Nefes alış verişi düzeldi, uykuları düzene girdi ve inanılmaz enerji dolu bir çocuk oldu. Anne sütüne en yakın süt olarak gösteriliyor eşek sütü zaten bebek mamalarında da kulanılıyor.”

Eşeklerin bakımını yapan Şükran Karaçam ise şunları söyledi: “Geçen yıl turistlere maskot olsun diye sıpa ürettik. Eşek sütü çok faydalı dediler astıma, boğmacaya, karaciğer hastalıklarına ve kemoterapi gören hastalara şifa veriyor dediler. Bizde bu sütü değerlendirelim dedik. Kendimde içiyorum faydalarını görüyorum. Eşime çok faydası var. Doktorun tavsiyesi üzerine bizde eşek sütünü değerlendirdik.”

Çiftlik sahibi Ozan Karaçam ise sözlerini şöyle sürdürdü: "Gelen hastalara sütü günlük sağıp sabahları içilmesini sağlıyoruz. Şu an 10 eşek var. Yarısını sağıyoruz. Gelen hastaların çeşidine göre süt veriyoruz. Öncelikle astım ve bronşit için çok faydalı. Derde deva diyebiliriz. Kansere karşı tedavide kullanılabilir. Kolon kanseriyle mücadelede hasta uzun yıllar yaşayabiliyor. Sedef ve siroza karşı korumalıdır. Anne sütüne eş değer olduğu için kalsiyum açısından zengin. İçerisindeki yüksek kalitedeki Omega 3 yağları ve kalsiyum ile kemik erimesi ile kalbe sağlıklıdır. Zehirlenmelere karşı kullanılabilir. Genelde çocukları hasta olanlar geliyor. Sağıldıktan hemen sonra sütün içilmesi gerekir."
Read more

Demet Akalın, Vokalisti Seda Öner'i Neden Kovdu?


Demet Akalın, Alişan’la ilişkisini bitiren vokalisti Seda Önder’i işten kovdu: “Arkadaşıma yanlış yaptı, kovdum.



DEMET Akalın, önceki akşam sevgilisi Okan Kurt’la Nişantaşı’ndaki Maçka Park’taydı. Yılbaşı gecesi sahnede olacağı için yeni yılı önceden kutladıklarını söyleyen Akalın, vokalisti Seda Önder’le yollarını ayırdığını da açıkladı. Ünlü şarkıcı, yakın arkadaşı Alişan’la aşk yaşayan ancak ilişkisini kısa süre önce noktalayan Önder’i kovduğunu söyledi: “Seda artık vokalistliğimi yapmıyor, onu kovdum. Kendisiyle görüşmüyorum da. Çünkü arkadaşıma yanlış yaptı. Alişan’ı kaybetmemek, onu kırmamak için Seda’yla olan tüm bağımı kestim. Ben onun müzik hayatında yapmam gerekeni yaptım. Alişan çok duygusal bir adam, onu kimseye değişmem.”

haber_resimleri/alisan_demet_akalin_ve_seda_oner_kavgasi_1028_510_310.jpgSERVET AĞABEYİM OLUR    
Seda Önder ise kovulmadığını, Demet Akalın’la anlaşarak iş ilişkilerini bitirdiklerini söyledi: “Kovulma diye bir şey olmadı. Karşılıklı anlaşarak yollarımızı ayırdık. Böyle bir açıklama yapmasına üzüldüm.” Geçtiğimiz günlerde Capacity AVM’de Galatasaraylı futbolcu Servet Çetin’le görüntülenen Önder, aşk dedikodularını da yalanladı: “Servet Çetin’le bir arkadaşım vasıtasıyla o gün tanıştık. Kendisini daha önce görmemiştim. Ayaküstü muhabbet ettik, durum bundan ibaret. Servet benim ağabeyim olur.” Servet Çetin de bir basın açıklamasıyla aşk iddiasını yalanladı: “O hanımefendiyi sadece basından ve yakın arkadaşım Alişan’dan dolayı tanımaktayım. Kendisiyle herhangi bir özel arkadaşlığım bulunmamaktadır. O gün tamamen tesadüf eseri karşılaştık.”
Read more

Melek Angun Kimdir?

31 yaşındaki Melek Angun İstanbul’da tiyatro eğitimi almıştır. Ailesi Bursada yaşayan Melek Angun hakkında nette çok fazla bilgi bulunmuyor. Bilinen şu ki Melek Angun Oktay Kaynarca ile uzun süreden bu yana bir ilişki yaşıyordu ve bu akşam Kaynarca ile Bursa'daki baba evinde nişanlanacak.


Melek Angun 1981 doğumludur. İstanbul’da reklamcılık yapmaktadır. 


Oktay Kaynarca, uzun süreden bu yana ilişkisini sır gibi sakladığı 31 yaşındaki Melek Angun ile evlenmeye karar verdi.
İstanbul’da tiyatro eğitimi alan Melek Angun’u geçen hafta Bursa’nın Mustafakemalpaşa İlçesi’nde oturan ailesinden isteten Oktay Kaynarca, aile arasında nişan yaptı.

Melek Angun Resmi



Bursa’nın Mustafa Kemal Paşa İlçesi’nde oturan Melek Angun ile uzun süreden bu yana ilişkilerini gizleyen Oktay Kaynarca, geçen hafta ailesini Angun ailesine göndererek sevgilisini istetti. Angun ailesi de bu evliliğe onay verdi. Bunun üzerine dün gece esnaf emeklisi baba Güray Angun ve ev kadını anne Gönül Angun’a ait evde nişan töreni yapıldı. Nişan töreninde yüzükleri Oktay Kaynarca’nın yakın arkadaşı Selçuk Yöntem taktı. ’Kurtlar Vadisi’ dizisi çekimleri sırasında tanıştıkları belirtilen çiftin düğün tarihleri açıklanmadı. Nişan sonrası annesi, ablası ve eniştesiyle birlikte evden çıkan Oktay Kaynarca, gazetecilerin sorularını cevapsız bıraktı. Kaynarca ailesi ile birlikte ilçeden ayrıldı.







Oktay Kaynarca ve Melek Angun çiftinin gelin çiçeğini hangi ünlüye yakalamak nasip oldu? Bekar ünlümüz ne diledi?





Sahneye çıkan çift pistte dans eden konuklarına seslenerek bekarların bir yere toplanmasını rica etti.
Daha sonra gelin Melek Angun sırtını dönerek konukların arasına çiçeğini attı. Ustura Kemal dizisinde Oktay Kaynarca'nın rol arkadaşı olan Naz Elmas gelin çiçeğini kaptı.Soluğu sahnede alan Naz Elmas"Bende mutlu bir yuva kurmak istiyorum çevremde biten evlilikleri görünce korkuyorum. Düğünümde Elif sahne alsın o hepimize uğurlu gelir inşallah" diyerek dileğini diledi.



Read more

Galatasaray Seneye Euroleague'e Doğrudan Katılacak Mı?

Turkish Airlines Euroleague'de, İstanbul'da düzenlenecek Final Four için geri sayım sürüyor. Cuma günü başlayacak maçlar öncesi Euroleague Başkanı Jordi Bertomeu NTV Spor'a konuştu.


"Şampiyonlar Ligi'yle çakışmasını istemiyoruz"

Galatasaray Medical Park'ın Euroleague'e gruplardan katılımı hakkında net konuşmaktan kaçınan Bertomeu, "Galatasaray BBL'yi ilk 2 sırada bitirirse Euroleague'in bir parçası olur" dedi. Ancak Bertomeu, Galatasaray'a A ya da B lisansı verilmesi konusunda, yani Euroleague'e ön elemeden mi gruplardan mı başlayacağı konusunda konuşmaktan kaçındı.


İşte Euroleague Başkanı'nın Galatasaray hakkındaki sözleri:



"Öncelikle Galatasaray’ın ilk Euroleague’deki sezonunda hem sporda hem de taraftarı tribüne çekme konusunda yaptıklarını kabul etmek zorundayız. Galatasaray’la birlikteliğimizden aşırı derecede mutluyuz. Ancak gelecek onlara kalmış. Sonuçta bu spor. Eğer Beko Basketbol Ligi’nde şampiyon olur ya da ikinci sırada bitirirlerse Euroleague’in bir parçası olacaklar. Gördüğüm kadarıyla bu onların hedefi ve bence doğru yoldalar. Onlara en iyisini diliyoruz. Sonuçta bu spor, kazanmak zorundalar."
Bertomeu, gelecek sezondan itibaren maç günlerinde yapılan değişiklikle ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Euroleague Başkanı, böyle bir düzenlemeye gitmelerinin nedenini, "Basketbolu futbolun gölgesinden kurtarmak" olarak açıkladı ve ekledi: “Çarşamba günleri Şampiyonlar Ligi maçları oynanıyor. Bazen basketbol maçları Şampiyonlar Ligi'nin gölgesinde kalabiliyor. Biz maçların çakışmasını istemiyoruz. Basketbolun daha fazla ilgi çekmesini, daha çok izlenmesini istiyoruz"
Bertomeu bu kararı alırken lig yönetimleriyle de görüştüklerini söyledi.


“Maçlar artık perşembe ve cuma günleri oynanacak” diyen Bertomeu, “Perşembe günü maç oynayacak takımlar pazar günü lig maçı oynayabilir. Problem çıkacağını düşünmüyorum. Bu sistemin oldukça iyi sonuçlar vereceğine inanıyorum" diye konuştu.
Read more

Esat Oktay Yıldıran Kimdir? Diyarbakır Cezaevinde Yaşananlar

12 eylül karanlığında diyarbakır cezaevi iç emniyet komutanıydı. yüzbaşıydı. 22 ekim 1988'de ümraniye'de otobüste öldürüldüğünde binbaşıydı. aksaray'da anıtı vardır. o anıtı dikenleri merak ediyorum.
12 eylül'ün sistematik bir işkence ve hak ihlalinin ötesinde daha da beter bir kıyım ve halkın-ideolojilerin-bireylerin meşru haklarına tecavüz etmek olduğunun ispatıdır kendisi. sadece bast bir sadist değildir yani. bunun ötesinde kanlı bir projenin neferidir. yaptıkları kocaman bir bütüne hizmet eden bir parçadır. bu kanlı projenin işkence ayağını yürüten sayısız isimden biri.

anlatılanlara göre, koğuşlarda 24 saat işkence prenisibiyle terör estirmiş, mahkumlara "ben türküm" dedirtmiş, demeyenlerin ciğerleri parçalanıncaya kadar işkenceler sürmüş. işkencelerin çoğu yapanlar yorulunca bitiyormuş. yaptırdığı işkencelerle onlarca insanın ölümüne neden olmuştur. yaptığı işkenceleri protesto etmek içi bazı mahkumlar kendini asarak canlarına kıymıştır. sayısız 12 eylül failinden biridir. 

(üstün hizmetlerinden dolayı) binbaşı olarak istanbul'a atanmıştır. (88 ekiminde olsa gerek) gayet mesut bir şekilde karısı ve çocuğuyla seyahat ederken bindiği otobüs durdurulmuş, kendisi aşağı indirilmiş, kafasına bir silah dayanmış ve kafatası bir daha hiçbir işkence emri veremeyecek biçimde dağıtılmıştır. 

yıllar sonra bu eylemden abdullah kanat adlı pkk militanı sorumlu tutulmuş ve idama mahkum edilmiştir.


Esat Oktay, biz tutuklulara yemek vermiyordu, açlık ve susuzluktan verem hastalığına yakalanıyorduk.

Dr. Orhan Özcanlı biz veremlilerin balgamlarını tahlil için toplar, matfağa götürüp yemeklere karıştırır ve o gün bol miktarda yemeği bütün koğuşlara dağıttırırdı.

Bir araştırma yapılırsa 1983 Yılında Diyarbakır Cezaevi’ndeki veremli sayısı, bütün Türkiye’deki veremli sayısı kadar olduğu anlaşılacaktır ve bu da Dr. Orhan Özcanlı’nın ’başarı’sıdır. 




Diyarbakır sıcağında, yazın ortasında vanadan suyu keserdi; beş veya altı gün tek damla su akmazdı. Tutuklular ardarda düşer bayılırdı. Koğuş gardiyanları Dr. Orhan Özcanlı`ya koşarlardı. Koğuş kapısına kadar gelen Dr. Orhan ile gardiyan arasında tiyatro başlardı.



Doktor Orhan: (yerde yatan tutuklulara bakar)

- Yavrum ne oldu bunlara?
- Komutanım bilmiyorum, hastalar!
- Vah vah vah! Ayaklarından çekip koridora çıkarın yavrum.
Gardiyanlar baygın olan tutukluları tek tek ayaklarından çekerek koridorda üst üste atarlar.

Tiyatro devam eder.

“Yavrum bu adamlar susuz, bidonarla su getirin!”

Bidonlarla taşınan sular tutukluların üzerine dökülür, koridorda beş santim derinlikte su yükselir, baygınlar yavaş yavaş ayılır, dökülen suları kana kana içer ve herkes Doktoru alkışlayınca tutuklular içeri alınırdı.

Benim bir arkadaşım vardı. Adı Fevzi Yetkin`di.

Fevzi`nin arka dişlerinden biri ağrıyor, bu yüzden gece gündüz inliyordu.

Gardiyanlar alıp götürdüler. Dış salonda hangi dişinin ağrıdığını sormuşlar.

Fevzi ağrıyan dişini göstermiş, “hayır” bu dişin ağrımıyor, sağlam bir dişini işaret ediyorlar.

“Bu dişim ağrıyor diyeceksin !”diyorlar.

Sürükleyip Dr. Orhan Özcanlı’nın yanına götürüyorlar. Onun gözlerinin önünde.
Çenelerini yumrukluyorlar. Dr. Özcanlı da diyor ki:

„Bağırma yavrum, burası mahrumiyet bölgesi, uyuşturucu iğne yok ki“

Ve yumruk darbeleriyle Fevzi Yetkin`in çeneleri uyuşturulunca Dr. Orhan`a teslim edilir.

„Hangi dişin ağrıyor yavrum?“ diyen Doktor Orhan`a Fevzi ağrıyan dişini gösterir.

Dr. Orhan „Hayır yavrum o dişin değil bu dişin ağrıyor; benim kadar mı bileceksin!“

Diyor ve Fevzi`nin sağlam dişini çekerek eline verince koğuşa gönderiyor.

Fevzi bu dişini koğuşta betona sürterek zar haline getirmiş, onunla uzun süre tavla oynamıştı.

Bir ara aynı koğuşta karşılaştık; bu öyküyü bana anlattı ve cebinden zarı çıkardı; aynı zarla ben de tavla oynadım.. 



ceza alan olmadı 
hiçbir görevlinin ceza almadığı bu dehşet süreciyle ilgili duyduklarını 1987'de bir kez de yaşayanlardan dinlemek isteyen yazar aziz nesin'le ilgili bir anekdotu, iki yılını bu cezaevinde geçiren nuri sınır şöyle aktarıyor: 
"aziz nesin, 'çocuklar' dedi, 'bu cezaeviyle ilgili çok şey söylendi, ancak siz orada yaşadınız, sizden dinlemek istiyorum.' 28 olay anlattık. aziz nesin çok dalmıştı, pencereden yağan karı seyrederken bir ara dönüp baktı ve şunu söyledi: 'yahu çocuklar, kendi hayal dünyamı çok geniş biliyordum. ama kürtlerinki daha çok genişmiş.' aziz nesin, bizim anlattıklarımıza inanmadı." 
işte tanıklardan birinin, "durduğumuz yerde 16 saat diz çökerek bütün sesimizle ırkçı-turancı marşlar söylüyorduk" diye özetlediği 'türkiye'nin aushwitz'inden günlük yaşam manzaraları: 

banyolu mu tv'li mi? 
haluk yıldızhan (diyarbakır doğumlu): gözaltından gelenleri genel olarak sinema salonuna değil de, o zaman 37 olarak adlandırılan, daha sonra 36 adını alan hücrelere götürürlerdi. burada, "banyolu mu televizyonlu koğuş mu istersin?" diye sorup, cevap ne olursa olsun her iki durumda da alt katlardaki tuvaletleri tıkanmış ve pislik içindeki lağım sularının ve insan dışkılarının yüzdüğü bir yerde süründürülür, günlerce işkence ve kaba dayakla hoş geldin safhasında yıldırdıktan, tamamen teslim aldıklarına inandıktan sonra koğuşa gönderirlerdi. 

yoruluncaya dek dayak 
osman karavil (diyarbakır doğumlu): koridorda sıra dayağından geçirildikten sonra hücrelere dağıtıldık. tek kişilik bu yere yedi kişi sığdırıldık. askerler göründü, 'ellerinizi uzatın' dediler. hücrenin, kapı ve penceresinden ellerimizi uzattık. yoruluncaya kadar dövüp gittiler. bu dayaklar, tahminen her yarım saatte bir tekrarlandı. sonra hücre dayağı düzenine geçildi. günde üç fasıl, sabah, öğlen, akşam... 

garabet'e sünnet 
k.y. (diyarbakır doğumlu, 16 yaşında tutuklandı): bana cop sokmaya çalıştılar, çok direndim, kafamı duvarlara vurdum, kendime büyük zarar vereceğimi gördüler, benden vazgeçtiler. ama arkadaşlarımdan yaklaşık 200-250 insana cop soktular. aslen ermeni olan garabet demircioğlu arkadaşımız vardı. maşallahlı sünnet elbisesi giydirerek, törenle sünnet ettirdiler, ismini de ahmet olarak değiştirdiler. 

koç mu kuzu mu? 
nazif kaleli (şanlıurfa doğumlu): üzerinde 40 çivi olan bir sopa vardı, onunla vuruyorlardı. bir tane 'kuzu' dedikleri sopa vardı, bir de 'koç'. biz her zaman copu tercih ediyorduk. cop korkunç acıtıyordu, ödem oluşturuyordu, ama daha sonra geçiyordu. ancak sopalar kemikleri eziyordu. 



'ağzına işeyeceksin' 
cevdet baran (diyarbakır doğumlu): bişar akbaş adında bir arkadaş vardı. gardiyanların emrine karşı çıkıyordu, yürümüyordu, hem rahatsızdı hem de inat ediyordu. bir gün gardiyan kolumdan tuttu ve "çık" dedi. bişar'ın yanına götürdüler. onu karın içine yatırmışlardı ve bana dediler ki, "ağzına işeyeceksin." 
"yapmıyorum" demedim. "gelmiyor komutanım" dedim. beni dövmeye başladı. epey dövdü, karın içinde sürdürdü, tabanlarıma vurmaya başladı. ne yaptıysa "gelmiyor" dedim. sonunda beni de bişar'ın yanına yatırdı. 

kelime başı 150 sopa 
hasan daş (mardin doğumlu): hücreler kötü, koğuşa gitsem rahat ederim, diye düşünüyordum ki, 6'ncı koğuş'a götürdüler. gardiyan geldi, 'yeni gelenler öne çıksın' dedi. elinde bir değnek, değneğin adı haydar. 
bana, 'kaç gün hücrede kaldın' dedi. 'bir ay' dedim. 'atatürk'ün gençliğe hitabesini ve andımızı da mı ezberleyemedin?' 'hayır, okumam-yazmam yok komutanım' dedim. haydarla bayıltıncaya kadar dövdü. 53 tane marş ezberledim. her bir kelimesi için yüz ellinin üzerinde cop yedim desem, asla mübalağa olmaz. 

copu dişlettiler 
mehmet ece (van doğumlu): bir gün gardiyan çağırıp dövdükten sonra ağzıma cop sokup "dişle" dedi. copu dişlediğimde hızla çekti ve önden iki dişim kırıldı. kırılan dişlerimin kökleri kaldı. bir hafta sonra yüzüm, gözüm balon gibi şişti. aynı gardiyan, "niye yüzün şiş" diye soruyordu. 
"ranzadan düşerken dişlerim kırıldı komutanım" diyordum. 

'ranzadan düştüm' 
mehmet emin kardeş (mardin doğumlu): dövüyorlar, muhakkak dövdüğü kişinin bir tarafını da kırıyorlardı. "ne oldu sana" diyorlar, "ranzadan düştüm komutanım" diyorduk. herkese avuç avuç bok yediriyorlardı, bu çok sıradandı. 23'üncü koğuş'ta y.a. adında bir arkadaşımız vardı. herkesin gözü önünde ona cop soktular. cop sokma, bok yedirme çok adettendi.

köpeğe tekmil 
paşa akdoğan (diyarbakır doğumlu): tıraş kremini, kalın çizgiler şeklinde yüzümüze sürdüler, sonra upuzun ince bir ip getirerek, "tren yapacağız" dediler. 
herkesin kamışına ip bağladıktan sonra "koş" dediler. koşuyoruz ama en ufak bir şekilde geride kalmak herkesi gerdiriyordu ve aynı zamanda hep birlikte oturup hep birlikte kalkmak zorundaydık. bir süre o şekilde koşturup yat-kalk yaptırdılar. sonra alt hücrelere indirdiler. banyo dedikleri de lağımdı. köpeği öyle alıştırmışlardı ki, tekmil vermediğin zaman saldırırdı. üzerimizdeki elbiseleri parçalardı ve hiçbir şekilde ona karşı bir şey yapamazdık. 

'kanlı karavana yedik' 
selahattin bulut (mardin doğumlu): kapı açılıp karavanayı içeriye getirmeden önce gardiyan bizi çok döverdi. "verdiğim yemeğin hakkını istiyorum" derdi, ta ki bir tarafımızdan karavanaya kan akana dek döverdi. o işkence döneminde günde üç öğün, kanlı karavana yerdik. diş macunu, deterjan, çöp gibi şeyleri yediriyorlardı. cezaevine türkçe bilmeyen ziyaretçi alınmazdı. 
türkçe bilmeyen nenem, dilsiz taklidiyle görüşe girdi. ağzından bir kelime çıkmadı. sadece hıçkırıyor, yaşlı gözlerle bana bakıyordu. ben çıkmadan da öldü. 

çıplak koridor temizliği 
behlül yavuz (diyarbakır doğumlu): bir gün, "sizi hamama götüreceğiz" dediler. iki ayda bir yarım kova soğuk su bize ya düşüyor ya düşmüyor. bu hamam nereden çıktı diye endişelenmeye başladık. hamama gittik, "soyunun" dediler. herkes çırılçıplak soyundu. "su dök", biraz su döküldü. "sabun sür", sabun sürüldü. 
"su dök", biraz su döküldü ve "giyin, çık dışarı" dediler. o ıslak ve sabunlu halimizle, atlet ve külotları giydik. büyük koridorda, "tek kol sıra halinde dizilin" dediler. o koridor, dayaklar nedeniyle hep kan ve irindi. birinci sıra kaba kirleri sildi, ikinci sıradakiler arta kalan ince tabakayı siliyorduk, üçüncü sıra da tertemiz siliyordu ve o halde bizi koğuşa geri getirdiler. o pislikle yatmak zorundaydık. her taraf kan ve irindi. aşırı bir bitlenme vardı. sekiz saat sürekli dayak yiyorduk. dayak yemediğimiz yemek aralarında ve molalarda da birisi atatürk'ün nutukları ve yaşamını okur, biz de tekrarlardık.  

Read more